Gelin, zeytin ağacının altında kenetlenelim

CUMARTESİ günü Milas’taydım.

Haberin Devamı

Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Reşit Özer’in davetiyle 6’ncı Zeytin Hasat Şenliği’ne katıldım.
Geçen yıl gidememiştim, o nedenle bu sene orada olup, gelinen noktayı yerinde görmek istedim.
Hava muhteşem, program yine baş döndürücü yoğunluktaydı.
Her zamanki gibi davul-zurna ve bando eşliğinde yapılan yürüyüş yine çok renkliydi.
***
Sonrasında meydandaki törende milletvekilleri M. Yavuz Demir (AK Parti), Suat Özcan (CHP), Metin Ergun (İyi Parti), Kaymakam Eren Arslan, Vali Esengül Civelek, şenliğe telefonla bağlanan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli birer konuşma yaptı.
Buraya kadar her şey yolunda giderken CHP’li Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’a nedense söz verilmedi.
Gözlerimizin aradığı Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün’ün de törene davet edilmediği (geç davet edildiği) için olmadığı söylendi.
Öyle ki, stantların bile iki ayrı tur halinde ziyaret edildiği aktarıldı.
***
Doğrudur, yanlıştır bilemem.
Ama şu bir gerçek ki, bu tür organizasyonlara siyaset karışır, -hangi partiden olursa olsun- yerel yönetimler devre dışı bırakılırsa yapılan iş kadük kalır.
Heyecan söner, ruh ölür, büyü bozulur, ahenk kaybolur, geçmiş yılların parıltısı kalmaz, konu yasak savmadan öteye gidemez, eşler dostlar birbirini ağırlar noktasına gelir.
Adına şenlik düzenlenen zeytine atfedilen başta barış olmak üzere onca sıfata da yakışmaz.
Bakın, iki yıl önce ne yazmışım:
“Görünen o ki, Milas 4 yıl gibi kısa sürede bu etkinlikte çok büyük aşama kaydetmiş.
İlk andan son ana kadar bir ilçenin zeytin ve ötesi için nasıl kenetlendiğine şahit oldum.
Valilik’ten Büyükşehir Belediyesi’ne, Kaymakamlık’tan Belediye’ye, Sanayi ve Ticaret Odası’ndan Ziraat Odası’na, Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden aklınıza gelecek her kurum ve kuruluşa, Zeytindostu Derneği’nden irili ufaklı firmalara, büyük küçük, kadın erkek ilçe halkına kadar herkesin imece usülü nasıl canla başla çalıştığını gözlerimle gördüm.”
Bu kez sanki bu kurgu biraz bozulmuş görünüyordu.
Dilerim, ben yanılıyorumdur.
***
Zira bu tür şenlikler çok ama çok önemli, neden mi?
En başta, benzeri organizasyonlarda tüketici ürün sahibiyle doğrudan ilişki kurabiliyor.
Dolayısıyla birinci elden bilgi alabiliyor.
Satın aldığı ürünün arkasında kimlerin emeğinin olduğunu görebiliyor.
Üretenle tüketen aynı gemide olduğunu hissediyor.
Aynı zamanda elleri, saçları, havaları zeytin kokan hemen herkes bilgileniyor, bilinçleniyor, eğleniyor.
Zeytini, tarihini, tadını, değerini, akıtılan emeği bir kez daha öğreniyor ve anlıyor.
Zeytinyağına dair kulaktan dolma bilgiler nedeniyle aslında ne kadar çok doğru bildiği yanlış olduğunu fark ediyor.
***
Tüm eksik ve aksalıklara rağmen bu şenliklerin hakkını yine de teslim etmek lazım.
6 yıl öncesi ilçede 10 civarında zeytinyağı markası vardı, bugün bu sayı 54’e çıktı.
Ödüllü firma sayısı 1’di, günümüzde 10’un üzerinde olduğunu biliyorum.
Bu da bize şenliklerin üreticiler üzerinde pozitif etki yaptığını, yavaş yavaş da olsa onlara özgüven kazandığını gösteriyor.
Ki, AB’den gelecek coğrafi işaret müjdesiyle bunun daha da yukarılara çıkacağı muhakkak!
Şüphesiz Milas, şenlik yapılan birçok yerden daha fazla zeytin potansiyeline ve kültüre sahip.
Ancak hak ettiği yerde değil!
Bizim Milas’ta görmek istediğimiz şey, kalitenin yükseltilmesi, kurumsallaşmanın oturması.
Buna paralel olarak organizasyondaki etkinliklerin çoğalması, katılımın artması.
Böylece üretici ve tüketicinin ilgisinin sürekliliğinin, Türkiye ve hatta yurtdışında yankı bulunabilmesinin sağlanması.
Daha şimdiden, “Seneye nasıl daha iyi yapabiliriz?”in arayışına başlanması.
Unutulmasın ki; kendini yenileyen şenlikler devam eder, yenilemeyenler söner gider.
Milas’ta kendini yenileme potansiyeli fazlasıyla var.
Ve eminim bunu seneye hepimize fazlasıyla göstrecek.
Yolun açık olsun Milas.
Seneye AB coğrafi işaretli zeytinyağına ev sahipliği yapacak hasat şenliğinde görüşmek dileğiyle...

Haberin Devamı


Bu yaşananlar hiç ama hiç yakışmadı

Haberin Devamı

MEDYAYA yansıyan haber ve görüntülere bakıldığında olan şu:
Selçuk’un ilk kadın Belediye Başkanı CHP’li Filiz Ceritoğlu Sengel, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında Şirince’de düzenlenen etkinliğe katılıyor.
Sengel, çalışma arkadaşları, partililer ve vatandaşlarla birlikte halay çekerken sözlü ve fiziksel saldırıya uğruyor.
Neresinden bakarsanız bakın yaşananlar hem çirkin, hem de üzücü.
Olayın, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun kutlandığı gün meydana gelişine mi...
Bir belediye başkanına, hem de bir kadın belediye başkanına yönelik olmasına mı...
Yoksa, Türkiye’nin Batı’ya açılan kapısı olarak nitelenen İzmir’de yaşanmasına mı yanarsınız?
Olayın neden kaynaklandığını, sebebini bilmiyorum.
Ama ne olursa olsun, hiçbir şey sözlü ve fiziksel saldırının nedeni olamaz.
“Dünyanın iyi yetişmiş, donanımlı, güçlü kadınlara ihtiyacı var” denilen noktada tüm bu yaşananları izah edecek, haklı kılacak bir gerekçe ne olabilir ki?
Ne acıdır ki, kanaat önderi de olsa, evde de otursa günümüzde toplumun her kesiminden kadınlarımız şiddete maruz kalabiliyor.
Ülkenin kuruluş değerleri unutularak kadın yok sayılıyor.
Atatürk’ün emaneti Cumhuriyet’e yakışmayan hareketler bunlar.
Şiddetle mücadele için toplumsal cinsiyet eşitliğine inanan erkekler ve ayaklarının üzerinde durabilen güçlü kadınlar yetiştirmekten başka çaremiz yok!

Yazarın Tüm Yazıları