Paylaş
Ancak, bir süre sonra hatalar olduğu görüldü ve değiştirildi. Üç yıl sonra bir daha düzeltildi, bu da olmadı üç ay önce tekrar değiştirilme yoluna gidildi. Altını çizerek söylüyorum ki bu da yanlış” dedi. Bu değişiklikler süresince sadece Esen Plastik olarak ez az bir fabrika parası kayıplarının olduğuna işaret eden Salih Bey, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Maç oynanırken kural değiştirilmez” sözüne atıfta bulunarak şöyle dedi:
- Ama biz maç yaparken kural değiştiriliyor. Kanunlar geriye dönük işlediği için bugün borçluların lehine alınmış olan kararlar tabii ki alacaklıların aleyhine olmuş oluyor. Burada şu gerçek unutuluyor. Bir insanın sürekli olarak çek alacaklısı olması mümkün değildir. Bugün çek alacaklısı olan yarın çek borçlusu, mağduru olacaktır. Olaya ters bakılıyor ve kolaya kaçılmak suretiyle ne yazık ki bu yanlış kararlar alınıyor.
Yatırım sanayicinin oksijenidir, yapamazsa ölür
ESEN Plastik’in patronu, 2007 ve 2008’in sektör için ‘altın’ diye nitelendirilen yıllar olduğunu söyledi. 2009 krizinin tüm sektörler gibi plastiği de olumsuz etkilediğini belirten Salih Esen, küçülmeye uğradıklarını ama 2010 ve 20111’de yeniden artan bir ivmeyle büyümelerini sürdürme imkanı bulduklarını kaydetti. 2011’de Esen Plastik olarak kapasitelerinin 50 bin tonlar civarında seyrettiğini ifade eden Esen, “Bu da bize aşağı yukarı 100 milyon dolar civarında bir ciroyu getirdi. Bunun yüzde 15’i gibi bir rakamın da ihracattan geldiğini düşünürsek, geçmiş yıllara kıyasla büyük bir sıçramanın olduğunu görüyoruz” diye konuştu. Bu sıçramada yapmış oldukları yatırımların, özellikle Adana’ya kurdukları iki ayrı fabrikanın büyük payı olduğunu bildiren Salih Bey, 2011’de de hız kesmediklerini, bu sayede hedefledikleri ciroları yakaladıklarını dile getirdi. Yatırımın sanayicinin oksijeni olduğunu vurgulayan Salih Esen, “Bir sanayici yatırım yapmadığı zaman oksijensiz kalır. Sonuç itibariyle birden bire ölmez belki ama önce çırpınır, bir an gelir bayılır, oksijen alamayınca da son nefesini verir” dedi. Sonuçta, her sanayicinin doğru tercihler noktasında yatırım yapmak ve büyümesini buna göre geliştirmek zorunda olduğunun altını çizen Esen, Esen Plastik olarak izledikleri yolu da şöyle anlattı:
- Özellikle GAP’tan pay alabilmek, Karadeniz’e daha kolay ulaşabilmek, iç sorunları nedeniyle kaybettiğimiz Suriye yerine yeniden Irak pazarına dönmek amacıyla Adana’daki yatırımlarımızı daha da geliştiriyoruz. Ürettiğimiz basınçlı boruların çaplarını, et kalınlıklarını, basın değerlerini de artırma gayretindeyiz.
Halka arzı şimdilik dondurduk, yabancı ortaklığa ise açığız
KURULUŞUNUN 36’ncı yılını kutlayan, profil, CTP, PE ve PVC olmak üzere yaklaşık 10 bin kalem ürün üreten Esen Plastik’in patronu Salih Bey, samimi itirafta bulundu, bir gün bu kadar büyüyeceklerini, sektörün ilk üç üreticisinden biri olacaklarını, Türkiye’nin ilk 500 şirketi arasında yer bulabileceklerini hayal dahi etmediklerini söyledi. İkinci jenerasyonun işe dahil olduğunu, kurumsallaşma çalışmalarından ödün vermeden, özellikle insan kaynakları ve ar-ge’ye büyük önem verdiklerini belirten Salih Esen, ekledi:
- 36 yıldır aynı işi yapıyoruz ve büyütüyoruz. Tabii ki daha da büyütmek gibi bir amacımız var. Bu nedenle geçen yıl halka açılmayı önümüze hedef olarak koyduk. Bununla ilgili gerek ve şartları da büyük ölçüde yerine getirdik. Amacımız, bu yılın ilk yarısında böyle bir adım atmaktı ama şimdilik dondurduk.
- Neden?
- Avrupa’daki oluşumlara baktığımızda konjonktürün pek uygun olmadığı kanaatine vardık. Ekonomide taşların yerine oturmaması nedeniyle istediğimizi alamayacağımızı düşündük. Ancak, bu teşebbüsümüzün duyulması nedeniyle yurtdışından stratejik ortaklıklar, satın almalar, birleşmeler gibi birtakım teklifler geldi, gelmeye de devam ediyor.
- Peki, nasıl bakıyorsunuz?
- Tabii ki açığız. Müşavir bir aracı kurum vasıtasıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Esen, buna rağmen işlerini bunların olmayacağı, halka açılmayacakları varsayımıyla devam ettirdiklerini, kararlarını da bu doğrultuda aldıklarını kaydetti, şöyle dedi:
- Böyle yapıyoruz ki, gelişimimizi kesintiye uğratmadan sürdürebilelim. Türkiye pazarında gücümüzü korurken, bir yandan da bölgesel güç olmayı amaçlıyoruz. Hedefimiz, dünyanın her tarafından sektördeki firmalarla işbirliği yapmak. Türkiye’nin cazibesi arttıkça bizim değerimiz de artıyor. Planlarımızı Türkiye içinde kalan değil, bölgesel güç haline gelmiş, dünya ölçeğinde bir firma olmak üzerine yapıyoruz.
Yeni teşvikle makas daha da açıldı, İzmir’e yatırımcı beklemek hayalcilik olur
SALİH Bey’le son teşvik düzenlemesini de konuştuk. En başından bu yana her fırsatta teşvik kanununun İzmir’e zarar verdiğini ve gelişimini menfi yönde etkilediğini dile getirdiğini hatırlatan Salih Esen, siyasilere sitem etmeden geçemedi:
- Bu konuyu hangi bakana söylediysek bize hak verdiler, düzeltileceğini ifade ettiler. Ancak, son çıkan teşvik yasasına baktığımızda değişen bir şeyin olmadığını görüyoruz. Açıkça söylemek gerekirse, İzmir’e, ‘Siz yeterince gelişmiş vaziyettesiniz. Biraz durun bakalım kenarda. Diğerleri de sizin seviyenize çıksın ondan sonra bakarız’ deniyor.
Esen, her şekilde, her fırsatta, her ortamda bu haksızlığa dikkat çekmelerine rağmen bugün geçmişe göre haksızlığın biraz daha büyüdüğü görüşünde.
Salih Bey’den bunu biraz daha açmasını istedim, bakın neler anlattı:
- İzmir birinci, Manisa üçüncü bölgedeydi. Şimdi yapılan değişiklikle OSB’lerde yatırım yapıldığında bir alt teşvikten yararlanma hakkı tanındı. Bu, şu demek: İzmir’de yatırım yapacak olanlar 1. Bölge yerine 2. Bölge haklarından yararlanacak. Manisa’da yatırım yapacak olanlar ise 3. Bölge yerine 4. Bölge haklarından yararlanacak. Buraya baktığımız zaman 1. Bölge ile 3. Bölge arasındaki mesafe 2. Bölge ile 4. Bölge arasındaki mesafeden daha küçüktü. Yani yeni yasa Manisa’nın daha da ilerlemesine yol açtı. Aslında dönüp baktığınızda bizim tüm sorunumuz İzmir’le Manisa’ya uygulanan teşvikten kaynaklanıyor. Fazla bir şey söylemeye gerek yok, sadece bizim bulunduğumuz yerde tesislerin en az üçte biri ya kiralık ya da satılık pozisyonunda. Teşvikteki bu müthiş haksızlık bundan sonra düzeltilebilir mi doğrusu bilmiyorum. Ancak, bu anlamda İzmir’e yatırımcı gelmeyeceği de çok açık.
Savaş ve ağır kış koşulları ihracatı olumsuz etkiledi
- KAÇ çalışanınız var?
- 400 civarında.
- İlk dört ayı nasıl geçirdiniz?
- Geçen yılın ilk dört ayıyla karşılaştırdığımızda gerek tonaj gerek ciro bazında yüzde 20-22 seviyelerinde artış söz konusu.
- Yıl sonu hedefiniz?
- 150 milyon dolar civarında ciroya ulaşmak.
- Kaç ülkeye ihracatınız var?
- Çin ve Vietnam dahil 50 ülke.
- Bu iki ülke bildiğim kadarıyla plastik sektöründe gelişmiş ülkeler... Ne satıyorsunuz, geçen yılki toplam ihracatınız nedir?
- 1 milyon dolar civarında PPRC’den mamul tesisat boruları sattık.
Salih Esen, ihracat rakamlarının geçen yıla kıyasla bu sene biraz daha aşağılarda olduğunu da paylaştı. En fazla satış yaptıkları bölgelerden biri olan Suriye’nin (geçen yıl 6 milyon dolar) devreden çıkması; Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan’da da kışın hem çok soğuk hem de ağır geçmesinin bunda etkili olduğunu bildirdi.
Paylaş