Paylaş
HATIRLARSINIZ, bir dönem televizyon ekranlarından bağış toplama modası vardı.
Ünlü ünsüz insanlar kanallara bağlanıp ne kadar para yardımında bulunacağını açıklıyordu.
Sonra ortaya çıktı ki...
Yaptığı bu bağışı her TV kanalına bağlanıp ayrı ayrı veriyormuş gibi duyuranlar olduğu gibi...
“Benden şu kadar” deyip tek kuruş ödemeyenler de vardı.
Aslında yaptıkları şey tek kelimeyle şovdu.
Kendi reklamlarıydı.
“Şimdi bu aklına nereden geldi?” diyenleriniz olabilir.
Belki birazdan yazacaklarımı okuyup...
“İyi de bunun onla ne ilgisi var?” yorumu yapanlar da çıkabilir.
Ama bence hiçbir farkı yok!
Neyin mi?
Cumhurbaşkanımız, istihdam seferberliği başlattı ya, işte ondan söz ediyorum.
Bakıyorum da herkes bir yarış içinde...
“100 bin kişiye iş” diye söz veren de var...
“30 bin” hedefi koyan da...
“Ben de 100 kişiyle destek veriyorum” diyenler de...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen pazar günü toplu açılış törenine katıldığı Gaziantep’te...
“Hepsinin de takipçisiyim. Söz verip de yerine getirmeyenleri tüm ülkeye ifşa edeceğim” sözleriyle fitilini ateşlediği bu işin sıkı takipçisi olacağının işaretini verdi.
Bir anlamda, kendisi üzerinden nemalanmak isteyenlere izin vermeyeceğini en net bir şekilde duyurdu.
Ben de kendi adıma İzmir ve Ege’nin çetelesini tutmaya başladım.
Olur da, verdiği sözü tutmayan, bu konu üzerinden prim yapmaya çalışanlar çıkarsa o listeyi isim isim duyuracağım.
Zaman zaman da, “Şu ana kadar kimleri aldınız açıklayın da kamuoyu bilgilensin” diyeceğim.
“Alacağım” diye gazetelerde boy boy haber olanların da gözüm üzerlerinde olacak.
***
PORTRE
Çiftlikleri küçük ama
yaptıkları iş büyük
ÇEŞME Ovacık’ın Bahçelaki Mevkisi’nde (yani Manastır’da) bir çiftlik var.
Adı, Parva...
Sadece 25 bin metrekare alana sahip.
Zaten adını da kapladığı yerin büyüklüğünden almış!
Latince’de Parva, ‘küçük’ demekmiş.
Burada tamamen doğal tarım yapılıyor.
Envai çeşit sebze meyve yetiştiriliyor.
Ama ana ürün zeytin ağacı.
Binlerce yıldır yaşadığı alanlardan sökülüp yerine Gemlik ve türevleri ya da yeni moda olan İspanyol versiyonlu endüstriyellerin dikilmesine inat, yöresel farklılıkların yaşaması için korumaya çalışılan erkence zeytinler mevcut.
Sakız koyunu başta olmak üzere Maltız keçileri var.
Zeytin, zeytinyağı, peynir, sirke, ekmek, salça, sos, reçel, bal, baharat, bitki çayları, sabun, günlük ve kurutulmuş ürünler üretilip internet üzerinden tüketicisiyle buluşturuluyor.
Sahipleri Gözde Ayaz-Mustafa Yaşar çifti.
Tabii bir de kızları İnci...
Hayatının 25 yılını yönetmenlik yaparak geçiren Mustafa Bey ile kostüm tasarımcısı Gözde Hanım, 2012’de, nereye gittiği belirsiz şehir karmaşasının hayatlarına olan etkisine bir son vermek istemişler...
Ve tası tarağı toplayıp, işlerini de rafa kaldırarak İstanbul’dan ata toprağı Çeşme’ye yerleşmişler.
Aslında Parva’nın temellerini 1992’de, yerli tohum kullanımının yerini yüksek verimli transgen tohumlara bıraktığı ilk yıllarda atmışlar.
Bedava dağıtılan ve hiç görülmemiş teşviklerle yaygınlaştırılan bu çalışmalara inat, köy köy dolaşıp durumun tehlikesi ile ilgili konuşmalar ve toplantılar yapan çift, o yıllar itibariyle toplamaya başladıkları tohumları devam ettirmeye çalışmışlar.
Yani, bugünlerde moda olan ilk takas sistemini kurmuşlar.
Sebzeleri yazlık ve kışlık olarak kendi zamanlarında ekiyorlar.
‘Organik’ yerine ‘doğal’ tanımlamasını savunuyorlar.
Çiftliklerinde gübre ve ilaçlamaları hala kocakarı yöntemleriyle üretiyorlar.
Ürünlerini, antik döneme kadar dayanan yöntemlerle salamura ediyorlar.
Asla kimyasal kullanmıyorlar.
Yağlarını taş baskı olarak Bademler Köyü Kooperatifi’nde sıktırıyorlar.
Sadece bu yöntemle elde ettikleri zeytin sütü (onlara göre zeytin özü) de üretiyorlar.
Şu sıralar taş baskı yasağı son noktasına geldiği için çiftliklerinde eski yöntemlerle ilkel şartlarda da olsa bir sistem kurmayı planlıyorlar.
“Tarlamızda geleceğin duvarlarını işliyoruz.
Her bir taşı koymadan önce defalarca evirip çeviriyoruz.
Evirip çevirdiğimiz her bir taş işlediğimiz tarladan çıkıyor.
Taşı ve toprağı ayırıp ayrı ayrı işliyoruz.
Tarlamız bize taş da verse işe yarar hale getiriyoruz.
Çünkü geleceğin duvarlarının başka türlü yükselmeyeceğini artık anladık.
Zeytin, servi ve sedir bize öncülük ediyor.
İncir ve üzüm de yarenlik.
Biliyoruz ki hiç bitmeyecek bir iş bu kalkıştığımız hengame.
Ama hayat ve ölüm arasında uzanan çizgi ne kadar iniş çıkışlıysa o denli değerli” diyorlar.
Parva gibi yerli türlerin korunması amacıyla kurulmuş, yüzlerce yıldır devam ettirilen tohumlarla doğal ve kimyasız ürünler yetiştirmeyi hedefleyen çiftliklerin sayısının artması dileğiyle...
Gözde Ayaz-Mustafa Yaşar iyi ki varsınız, emeğinize sağlık.
***
HAFTANIN FOTOĞRAFI
BU haftanın fotoğrafı sevgili eşim İkbal Kaya’dan...
İkbal, Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’na giden yolda...
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, görme engellilerin beyaz bastonlarını sağlıklı kullanmaları için kaldırımlara yapılan sarı takip çizgilerini çekmiş.
Özetle diyor ki:
“Sözde kolaylık olsun diye yapılan bu çizgilerin başta engelliler olmak üzere yaşlılar ve çocuklar için en büyük engel olduğunu düşünüyorum.
Yapıldıktan sonra bu çizgilerin kontrolü neden yapılmaz, hiç anlamıyorum.”
Malum, İzmir Büyükşehir Belediyesi ‘Engelli Dostu Belediye’ unvanlı...
Ve, ‘Engelsiz İzmir’ temasıyla çeşitli hizmetler sunuyor.
İşte görme engellilerin bir takım yerlere erişebilirliğini sağlamaya yönelik çift kompenantlı termoplastik boyayla oluşturulan çizgilerler de bunlardan biri.
Ama plastikten yapıldığı için kısa sürede sökülüp dağılıyor.
İklim değişikliğine dayanıklı değil.
Ayrıca yağmurlu havalarda muza basmış misali inanılmaz kayıyor.
Bırakın görme engellileri normal insanlar için bile bubi tuzağından farksız.
Ya hiç yapmayın ya da ara sıra kontrol edip düzeltin.
Onlarca para ödeyip yaptırdıklarınızdan da hesabını sorun!
***
SONRADAN GO(U)RME
Köfteyi
nerede
yemeli
DEDİM ya, sevdim ben bu lezzet işini.
Bu hafta da İzmir’de köfte yemeyi sevdiğim yerleri yazdım.
Kimseye torpil yok, listem alfabetik!
Bergama Köftecisi (Şirinyer), Bizim Köfteci Hidayet (Kemeraltı), Köfteci Erol (Karşıyaka), Köfteci Kemal Usta (Çiğli), Köfteci Orhan (Pınarbaşı)...
Köfteci Salih Arslan (Kemeraltı), Köfteci Tamer (Çamdibi), Nam Köfte (Çankaya), Priştineli Sabit Usta (Alsancak), Tire Kebapçısı Ali Usta (İkiçeşmelik)...
***
BİR DUYURU
Bu yarışmaları kaçırmayın
ZEYTİNDOSTU Derneği, zeytin ve zeytinyağı kültürünü yaymak, zeytin ürünlerinin üretim teknikleri ve kullanımına dair doğru uygulamalara özendirmek, nicelikten ziyade niteliğe ağırlık verilmesi konusunda farkındalık yaratmak amacıyla düzenlediği yarışmaları bu yıl da sürdürüyor.
Bu kapsamda 10’uncu Uluslararası Naturel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışması (son numune kabulü 24 Şubat), Kültürümüzde Zeytin Edebiyatı Yarışması (son başvuru 26 Şubat), 4’üncü Slogan Yarışması (son başvuru 26 Şubat) ve 4’üncü Ulusal Fotoğraf Yarışması (son başvuru 11 Mart) yapılacak.
İlgilenenler ayrıntılı bilgiye (0 232) 422 01 02 numaralı telefondan ya da www.zeytindostu.org adresinden ulaşabilirler.
Paylaş