Paylaş
“Karşıyaka bir an önce stadına kavuşsun” diye iyi niyetli bir çaba, KSK’yi yönetenlerin, “Bu çalışma niye bizimle koordineli yürütülmüyor?” kaprisiyle rafa kalkmıştı.
Haziran 2017 geldiğinde Göztepe’ye yapılacak stadın önündeki engeller Başkan Mehmet Sepil’in olağanüstü çabasıyla, hem de değeri 3’e katlanacak şekilde bir bir ortadan kaldırıldı.
Alsancak için İZVAK ve Altay tam koordinasyonla çalıştı, sorunlar tek tek çözüldü.
Aradan geçen 7 ayda sitemkar Karşıyalalılar ise adeta uyudu.
9 Eylül’de Göztepe ve Alsancak’ın temeli atılırken, ‘İstemezükçülerin’ cirit attığı Karşıyaka üvey evlat konumunda kalacaktı.
HAMZA DAĞ EL KOYDU, İMKANSIZ BAŞARILDI
Bunu içine sindiremeyen AK Parti Milletvekili Hamza Dağ duruma el koydu.
Temmuz başında Ali Erten’i aradı, “O stadın da 9 Eylül’de temeli atılacak. Seni tanırım” direktifini verdi.
Gelişme üzerine KSK Divan Başkanı Cihan Büyükoral da Erten’i arayıp, “Ne olduysa unutalım, birlikte çalışalım” deyince zamanla yarış başladı.
İZVAK hemen İstanbul’da TOKİ ve mimar Bahadır Kul’la toplantıları organize etti.
Kul’un ofisinde tüm işler kenara kondu.
Ali Erten, İstanbul - Ankara - İzmir arasında mekik dokudu.
Sessiz, reklamsız, hedef ve sonuç odaklı titiz bir çalışma yürütüldü.
Proje, tüm talepler dikkate alınarak dava ve itiraz riskini sıfırlayacak şekilde yenilendi.
Sayısız toplantı, görüşme yapıldı, bürokrasi aşıldı, imar planı değişip askıyla çıktı.
Yani Dağ’ın dağ gibi desteği, İZVAK’ın işbitiriciliği sayesinde ‘İmkansız’ öngörülen başarıldı, Karşıkaya Stadı’nın temeli de 9 Eylül’e yetiştirildi.
O İLK FOTOĞRAFTA OLANLAR NE YAPTI?
Peki; Hamza Dağ’ın, “Yetiştirin” talimatından sonra İstanbul’daki ilk toplantının fotoğrafında olanlar neler yaptı?
Varlık kurulu üyeleri hep sürecin içindeydi.
Ya divan ve kulüp başkanları?
Mimarlık ofisi ve Ankara’da yapılan hiçbir toplantıda yoklardı.
İzmir Şehir Plancıları Odası, kulübe, “İtirazdan önce gelin görüşelim” daveti yaptı, yoklardı.
Spor Bakanı’na sunum toplantısında, divan başkanı Midilli tatilindeydi, kulüp başkanı ise stadın yenilenen projesini ilk kez orada gördü.
Temel atma öncesi Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ndeki toplantıda herkes vardı, onlar yoktu.
En çok işin içinde olması gereken, en üst kurulun seçilmiş başkanı, temmuz başından 9 Eylül’e kadar yürütülen hummalı çalışmanın hiçbir yerinde yoktu.
Öğrendim ki, yenilenecek projede stat girişiyle ilgili çok katlı bina fikri ciddiye alınmadığı için küsmüş.
Çok katlı bina... Tam da şehir plancılarının sevdiği!
Temel atma haberini taraftarlarına sosyal medyada konunun paylaşılmasından sonra duyuran ikili 9 Eylül’deki fotoğrafta en öndeydi.
Ardından divan başkanı bir toplantı organize etti, “Ben de buradayım” kokulu...
Şehir plancılarına projeyi anlatmak, sorunları aşmak üzere, aklınca ‘Çözüm Masası’ kurdu.
TC Başbakanı’nın temelini attığı bir işe ‘Çözüm’ arayışı!
Üstlenici firmanın yetkili göndermeye, mimarın katılmaya gerek görmediği bu hamle bir vekili zor durumda bırakmaktan öteye gitmedi.
“ÇORBADA TUZU VAR” DİYEBİLSİNLER
Şimdi neden mi yazdım bunları?
Doğrudur, yanlıştır bir yana...
O stat her geçen gün uçuruma sürüklenen KSK’nin belki de tek kurtuluşu.
Söz konusu fotoğrafsa, elbette en önde olacaklar...
Kişilerin olmasa da makamların hakkı orası.
Ama sizi bu makamlara layık gören camianız, sizden icraatlarda en önde olmanızı bekliyor.
Bari bundan sonra olun ki, stat bittiğinde, “Çorbada tuzu var” desinler.
***
PORTRE
Bir zeytin yolculuğu
OYA Zingal aslında Kuveyt’in en büyük gruplarından Murabahat Yatırım’ın Türkiye yapılanması Mresco’nun CEO’su.
Ama aynı zamanda kendini zeytin ve zeytinyağı üretimine adamış bir kadın girişimci.
Uzun yıllar çalıştığı gayrimenkul sektöründe geçirdiği yoğun çalışma ortamında sürekli olarak bir gün kendi zeytin ve zeytinyağını üreteceğinin hayalini kurmuş.
Ailesinin iş durumu nedeniyle Almanya’da doğup büyüyen Oya Hanım iş yoğunluğu yüzünden Türkiye’ye uzun süre gelme imkanı bulamamış.
Ancak, Selanik’ten göç ederek Mudanya’ya yerleşen dedesinin kendi topladığı ve sıkarak ona gönderdiği zeytin ve zeytinyağından oluşan hediye paketleri ile...
Ailesinden dinlediği hikayeler o dönemde bir taraftan aile büyükleriyle olan bağlarını pekiştirirken, diğer yandan da zeytin simgesinde kendini bulan ülke özlemine dönüşmüş.
Bu özlemini doğaya olan sevgisi ve doğa bilimlerine olan merakıyla birleştiren Oya Zingal üniversitede biyoloji eğitimi almış ama mezuniyet sonrası çok sevdiği bu mesleği yapmaya fırsat bulamadan kendisini çok yoğun bir iş hayatının ortasında bulmuş.
ARİSTOTALES’TEN ESİNLENDİ
Genelde satış ve pazarlama konusunda yoğunlaşan çalışmaları sonunda uluslararası bir gayrimenkul yatırım ve danışmanlık şirketinin başına geçmiş.
Metropollerin çok yoğun mekanik ortamında geçen hayatı ondaki doğa sevgisini ve özlemini unutturmak yerine daha da derinleştirmiş.
İş hayatında yeterli olgunluğa ulaştıktan sonra ilk iş olarak özlemini duyduğu doğaya yönelerek arayışlara başlamış.
Tabii ki, aklına ilk gelen zeytin ve zeytinyağı olmuş.
Zeytin ağacını daha geniş bir kapsamda ele alarak, yetiştirilmesini bir bilim olarak nitelemiş olan ünlü düşünür ve felsefeci Aristotales’ten esinlenerek, bu işe bilimsel bir şekilde yaklaşması gerektiğinin bilinciyle öncelikle bu konuda önde gelen ülkelerden İtalya’da Toscana Vadisi’nde bazı kurs ve eğitimlere katılmış.
Ardından ülkemizde bu konuda önde gelen şirketlerde ve yerel olarak çalışan butik işletmelerde gözlem - incelemelerde bulunmuş.
EZİNE GEYİKLİ’DE KARAR KILDI
Bütün bu çalışmalar sonucunda çevre ve ortam koşulları, lojistik kolaylıklar ve en önemlisi zeytinlerin kalite ve nefaseti açısından en uygun bölge olarak Çanakkale Ezine’ye bağlı Geyikli’de karar kılmış.
Burada başlangıç olarak satın aldığı 200 dönüm zeytinlikte 2016’da faaliyete başlamış.
Ancak ilk yıl, satın aldığı yerlerin bakımsızlığı nedeniyle verim fazla olmamış.
Yine de çıkan ürünün nefaseti, yurt içi ve yurt dışından gelen övgüler ona bu işte ilerleyebileceğini göstermiş.
Kısa sürede yaptıklarının marka ismi olan ‘OLIVOYAGE – Zeytin Yolculuğu’nun sadece başlangıcı olduğunu ifade eden Oya Hanım bu yıldan itibaren hedefleri arasında...
SIKIM TESİSİ, TADIM YERİ, AKADEMİ
Öncelikle bir sıkım tesisi ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir tadım yeri kurulması...
Sonraki yıllarda da agro turizme yönelik tesisler ve bir zeytincilik akademisi ile bu bölgeyi zeytin ve zeytinyağı alanında dünyanın önde gelen isimlerinden biri haline getirmek olduğunu belirtiyor.
Oya Zingal’in asıl hedefi ise yaşam yolculuğunun son kısmını burada sonlandıracak şekilde tüm gayretlerini bölgeye yönlendirmek.
SONSUZ BİR YOLCULUĞA REHBERLİK
Bunu yaparken de büyük usta Nazım Hikmet’in ‘Yaşamaya Dair’ şiirindeki yaşam felsefesini OLIVOYAGE markasıyla bütünleştirerek sonsuz bir yolculuğa rehber olmak arzusunda.
Yani, 70’inden sonra bile yeni ağaçlar dikmek, yeni tatlar oluşturmak ve birikimlerimi insanlarla paylaşmak istiyor.
Malum; zeytin dalı ‘barış, birlik, iyilik, yardım, şefkat, uzlaşma’ gibi erdemleri simgeliyor.
Oya Hanım da zeytin ve zeytinyağı uğraşının insanlığa ve evrensel barışa önemli katkılar sağlayacak erdemlerin gelişmesinde hatırı sayılır rol oynayacağı düşüncesinde.
Bu tür düşünen insanların sayısının artması ve zeytine yatırım yapması dileğiyle...
Paylaş