Bir ‘salıncak’ masalı

PORTRE

Haberin Devamı

BUNDAN 10 yıl önce...

Zeytinle ilgili henüz hiçbir şey bilmiyorken...
Her şey Şirince’nin Beylikiçi Mevkisi’ne ne aradığını tam da bilmediği güneşli bir günde bozuk bir yoldan girmesiyle başladı.
Şimdi zeytinlik haline gelen arazide küçük bakımsız bir üzüm bağı, şeftali, elma, vişne, ceviz ağaçları ve ‘dam’ dedikleri yıkık kulübecik vardı.
Bu damın sonradan Dido Sotiriyu’nun ‘Benden Selam Söyle Anadolu’ya’ kitabında bahsettiği ev olduğunu anladığında hiçbir şeyin tesadüf olmadığına olan inancı biraz daha güçlendi.
Emre Temelli, giriş yaptığı kuzey tarafından Beylikiçi’ne baktığında, o arazinin, ormanın hemen altında parladığını, deyim yerindeyse kendisine göz kırptığını gördü.
-Kendi ifadesiyle- o gün biri bu emsalsiz yerde hayat kuracağını, zeytinyağı üreteceğini söylese inanmazdı.
Ama yaptı, hem de en iyilerinden birini yaptı.

Haberin Devamı

Bir ‘salıncak’ masalı

 

ADETA ÇÖPLÜKTEN CENNET YARATTI

Aldığında arazi bakımsız ve verimsiz görünüyordu.
Sabırla iyileştirmeler yapmaya başladı.
Tarım konusundaki kısıtlı bilgisine rağmen gidip toprakla uğraşmayı çok sevdi.
Bu arada Şirince’den Emin’le tanıştı ve küçük bağ evinin yapılışından itibaren onunla hep omuz omuza çalıştı.
Önce verimsiz bitkileri temizledi, araziyi ıslah etti, hiç durmadan da her boşluğa zeytin fidanı dikti.
Daha önce dikilmiş ağaçlara da gözü gibi baktı.
Önceleri 150-200 litre zeytinyağı elde etti.
Büyük kısmını kendileri tüketti, kalanı eşe-dosta dağıtıldı.
O zaman fark etti ki, şimdiye kadar zeytinyağı yememiş!
Beylikiçi’nden gelen o şahane kokulu ürünün tadını alınca başka bir yağ kullanamaz oldu.
Orta Ege’nin o yoğun aroması onu derinden etkiledi.
Ağaçlar geliştikçe ürün miktarı arttı.
Sonra, “Neden daha fazla insan bu tadı, kokuyu, nefaseti tatmasın?” dedi ve yola çıktı.

 

İKİSİ DE PROFESYONEL YÖNETİCİ

Emre Bey aslında İTÜ İşletme mezunu.
İstanbul Üniversitesi Para Banka Bölümü’nden de mastırı var.
Uzun yıllar para ve sermaye piyasalarında boy gösterdi.
Eşi Handan Hanım ise yabancı bir şirkette borsalar data yönetmeni olarak çalıştı.
Bundan yaklaşık 2 yıl önce radikal bir karar verip profesyonel hayattan çekilme kararı aldılar.
Her ikisinin de emekliliği gelmişti ve o kararı vermek çok da zor olmadı.
Çok genç yaşlarda çalışma hayatına atılıp herkes gibi profesyonel anlamda kimi zaman dalgalı, kimi zaman sıkıntılı, kimi zaman ferah ama hep çok yoğun bir yaşamın ardından doğaya dönmek o anlamda adeta ilaç gibi geldi.

 

Haberin Devamı

SAVAŞMAYI DEĞİL, ANLAMAYI SEÇTİ

Emre Temelli diyor ki:
“Tarım konusunda kendimizi geliştirmek için durmadan okuduk.
Özellikle bahçe tarımı ve zeytincilik konusunda dünyanın her yerinden kitaplar getirtip hatmettik.
Ve fark ettik ki, zeytin konusunda bir tek Türkiye’de değil, dünyada da tam bir görüş ve uygulama birliği yok.
Bölge, iklim, zeytin çeşidi, koşul ve amaca yönelik olarak her üretici farklı tavır içinde olabiliyor.
Bu arada ufkumuzu genişletmek için Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Tarım Bölümü’nde eğitim görmeye başladık.
Ama asıl amacımız butik kalıp, ekonomik kaygıdan uzak, özel ürün yaratma ve sürdürme yolunda iyi bir hayat yaşamaktı. Hala da öyle...
Zengin değil, engin olmayı seçtik.
Tüm profesyonel ve girişimci hayatımızı masa başında, bilgisayar karşısında geçirmiş insanlar olarak...
Sabah erken kalkıp toprakla uğraşmayı, doğayla savaşmayı değil...
İç içe olmayı, onu anlamayı ve akşam güneş batarken yorgun argın eve dönüp, yatağı zor bulmayı seviyoruz.
Çok daha yorucu olmasına rağmen traktör, çapalama makinesi veya bedenle çalışmaktan büyük keyif alıyoruz.
Bu arada ürünümüzü tüketen insanlardan aldığımız tepki en kıymetli mülkümüz.
Ürettiğimiz yağı üretim aşamasındaki tüm emeği geçen insanlarla ve tek tek her bir tüketiciyle paylaşmak ise en büyük servetimiz.”

 

Haberin Devamı

MARKA İSE TAMAMEN TESADÜF ESERİ

Markanın öyküsüne gelince...
“Tümüyle tesadüf eseri.
Ortaokuldan beri arkadaşım olan reklam ajansı sahibi Serdar Sönmezışık bizi Şirince’de ziyaret ettiğinde küçük kızım Nehir’i bahçedeki salıncakta gördü.
Biz de o aralar ürünümüze isim arayışındayız.
İki gün sonra beni arayıp, ‘Markanı buldum’ dedi: ALTALENA...
İtalyanca ‘Salıncak’ demek.
Hepimiz çok sevdik ve tescil ettirdik” diye anlatıyor.
İnanıyorum ki, bu ‘salıncak’ta daha nice öyküler dinleyeceğiz.
Ulusal ve uluslararası yarışmalarda gelecek ödüllerle Şirince’nin adının zeytinyağıyla da tüm dünyaya duyulmasına şahitlik edeceğiz.
Ben de Ege’de zeytincilik adına iyi şeyler başarma amacındaki insanları yazmayı sürdüreceğim.

 

***

Haberin Devamı


SONRADAN GO(U)RME

Yolu Cunda’ya
düşenler için

Bir ‘salıncak’ masalı

BU hafta lezzet önerilerim İzmir dışından...
Ayvalık ve Cunda’dan...
İster balık, ister meze, ister ot çeşitleri...
Tabii yanında Ayvalık zeytinyağı ile birlikte...
Mekan ayrımı yapmak inanın çok zor ama benim ‘top 10’um şöyle:
Ayna, Balıkçı Bahtiyar-Ahmet’in Yeri, Bay Nihat, Cunda Körfez-Salih’in Yeri, Paşa Çorba, Sızma Han, Şehir Kulübü-Yörük Mehmet’in Yeri, Teos Restaurant, Tik Mustafa’nın Yeri, Yelken.

 

***


ALKIŞ

Ayvalık’a yakışır

UNESCO’dan son yıllarda ülkemize, Ege’ye güzel haberler gelmeye devam ediyor.
Bu kez Ayvalık, ‘Endüstri Peyzajı’ başlığıyla Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer aldı.
2015’te belediye tarafından düzenlenen çalıştayla başlayan süreç mutlu sonla noktalandı.
Olivtech ve Ekoloji İzmir’de karşılaştığım Belediye Başkanı Rahmi Gençer, müjdeyi verdi, şöyle dedi:
“UNESCO Dünya Mirası yolunda büyük bir adımı başarıyla geçtik.
Ulusal kültür varlığımız Ayvalık’ımızın dünya miras alanı olarak kabulü yolunda ilk adımı attık.
İleriki adımlarda da hep beraber olmak dileğiyle.”
Efes, Hierapolis, Bergama, Afrodisias, Selçuk, Ayvalık...
İnanıyorum ki, bu listeye Ege’den önümüzdeki süreçte daha çok isim eklenecek.
Emeği geçenlere selam olsun!

 

***

Haberin Devamı


HAFTANIN FOTOĞRAFI

Bir ‘salıncak’ masalı

BU fotoğrafı sosyal medyada gördüm.
Çekildiği yer olarak ‘İzmir’ diye not düşülmüş.
Doğayı acımasızca katlettiğimiz bir dünyada bu kare bana gelecek için umut verdi.
Baksanıza, kesmemek için en sevdiği balkonundan bile vazgemiş.

 

***


BENDEN SÖYLEMESİ

Bugün günlerden Urla

Bir ‘salıncak’ masalı

EVET, bu yıl 3’üncüsü düzenlenen Uluslararası Urla Enginar Festivali bugün başlayıp pazar günü sona erecek.
Davetli değilim ama okuduğum haberlerden öğrendiğime göre dolu dolu bir program hazırlanmış.
Enginarlar yerli ve yabancı şeflerin elinde adeta birer sanat eserine dönüşecekmiş.
İlçede son 2 yılda enginar dikim alanları tam tamına yüzde 50 artmış.
Bu yıl 9 milyon baş enginar üretilmiş.
3 günlük organizasyona 1 milyon kişi bekleniyormuş.
Adı ‘ot’ olup da otun neredeyse yüzüne bakılmadığı bir festivalden sonra...
Yaşanan izdiham ve keşmekeşe bakınca...
Dilerim, gereken dersler çıkarılmış ve önlemler alınmıştır.

Yazarın Tüm Yazıları