Paylaş
HATIRLAYACAKSINIZ; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı geçtiğimiz günlerde taklit veya tağşiş (karışım) yapıldığı kesinleşen 96 firmaya ait 150 parti ürünü kamuoyuna duyurdu.
Bu ürünler arasında ilk sırada zeytinyağı yer alıyor.
Teşhir edilen firma ve ürünlere bakıldığında sahte zeytinyağı üretiminin İzmir, Aydın, Denizli, Hatay, Akhisar’da yoğunlaştığı görülüyor.
Pamuk, kanola, aspir, mısır gibi yağlı tohumlardan elde ettikleri yağları ‘sızma zeytinyağı’ olarak piyasaya süren sahtekarların ‘Ayvalık’ adını kullandıkları dikkat çekiyor.
Hafta sonu Ayvalık’taydık.
Ticaret Odası Başkanı Benhan İbrahim Kantarcı’yla kahvaltıda buluştuk, bol bol sohbet ettik.
Çok şey konuştuk ama ağırlığı tahşiş oluşturdu.
Deyim yerindeyse bir dokunduk, bin ah işittik!
Kantarcı, zeytinyağının diğer yağlara göre fiyatının yüksek olması nedeniyle taklit ve tağşiş yapanlar için en cazip ürün olarak öne çıktığını söyleyerek başladı söze.
“Ayvalık’ın şanssızlığı var burada” diyerek devam etti:
“Zira, Türkiye’de zeytinyağı denilince akla Ayvalık geliyor.
Böyle olunca bu işleri yapan kötü insanlar da, ‘Ürünümüze Ayvalık ismini koyalım. Piyasada Ayvalık yağı daha çok satılıyor, daha çok prim yapıyor’ diye düşünüyor.
Burada bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek gerek.
Aslında bu firmaların Ayvalık’la uzaktan yakından ilgisi yok.
Yağları da burada üretmiyor, doldurmuyorlar.
Ayvalık zeytinyağları Türkiye’nin en iyi zeytinyağlarından biri olduğu...
Türkiye’nin ilk coğrafi işaretli zeytinyağı olduğu...
Ayvalık adı ve tadı zeytinyağında bir güvence olduğu için ismini kullanıyorlar.
Bizim oda olarak bu firmaları kapatma, denetleme, ceza kesme, ticaretten men etme yetkimiz yok.
Biz sadece yetkili mercilere ihbar edebiliyoruz.
Mahkemeye verebiliriz, bunu araştırıyoruz.
Ancak bunun en kestirme yolu bakanlığın kötü niyetli bu insanlara karşı çok ciddi yaptırımda bulunması.
Ticaretten men edilmeli, öyle ağır para cezaları verilmeli ki, ‘Bunu yaparsam işim biter’ desinler.”
İbrahim Başkan çok ama çok haklı.
Zira, bu tür sahtekarlıkların insan sağlığı başta olmak üzere, haksız rekabet, dış pazarda prestij kaybı gibi ciddi sonuçları var.
Bu nedenle cezaları 2-3 misli değil, öyle artırmalı ki, yapan bir daha belini doğrultamasın.
Ve, gerekirse bu firmalar gözden çıkarılıp ticaret yasağı getirilsin.
Emin olun bu firmaları gözden çıkararak Türkiye bir şey kaybetmez, aksine çok şey kazanır.
Demem o ki, hiç kimsenin Ayvalık’ın adını kirletmeye, lekelemeye, yıllardır başarıyla taşıdığı bayrağı indirmeye, çalmaya hakkı yok!
***
BİR PORTRE
913 başkanı
solladı geçti
ŞU sıralar Ayvalık’ı kapı komşusu yaptık diyebilirim.
Hafta sonları bazen bir, bazen de iki günlüğüne gidip dönüyoruz.
Bir yandan yorgunluk atıyor, bir yandan da zihinsel olarak yenileniyoruz.
Her gittiğimizde de ilçedeki değişim dikkatimizi çekiyor.
BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Temsilciliği tarafından Türkiye’de en yaşanabilir 5 yer arasında gösterilen Ayvalık’taki bu dönüşüm ve gelişimde hiç kuşkusuz Belediye Başkanı Rahmi Gençer’in katkısı büyük.
Zaten geçtiğimiz günlerde Gezici Araştırma Merkezi’nin 2016’da Türkiye’nin en başarılı belediye başkanlarını araştırmasında yüzde 58.1 oyla 919 ilçe belediye başkanı arasında 6’ncı sırada yer aldı.
Rahmi Gençer, Ticaret Odası Başkanlığı yaptığı dönemden bu yana Ayvalık’ın adını her alanda duyurabilmek için yoğun çaba harcıyor.
Artık markalaşan Uluslararası Ayvalık Zeytin Hasat Günleri’nde onun da imzası var.
Daha ilk döneminde 6’ncı sırada yer alması hem kendi, hem de ilçesi için önemli.
Rahmi Başkan da, “Daha yolun başındayız. Yeni yeni nefes almaya başladık. Yapım aşamasında birçok projemiz var. Bunları da kısa sürede hayata geçireceğiz” diyor.
Ayvalık gerek zengin ürün çeşitliliği, gerek tarihi, gerek doğasıyla çok ama çok önemli bir değer.
O yüzden; yapılan, yapılmayan, eksik ya da yanlış yapılan her konuda takipçi olmayı sürdüreceğiz.
***
BİR MEKAN
İsminde
geçmişin
izleri var
AYVALIK’ta bu kez merkezde yer alan güzel mi güzel bir butik otelde (Sızmahan’da) konakladık.
Deniz yanı başımızda, karşımızda da Cunda Adası...
Hava soğuk olduğundan iskelenin tadını çıkaramadık ama...
Onun yerine zeytin ve meşe odunuyla gürül gürül yanan soba ile şöminenin karşısında keyif yaptık.
Otel, 1908’de bir Rum tarafından zeytinyağı fabrikası olarak kurulmuş.
Mübadele’den sonra Girit’ten Ayvalık’a gelen Süzer ailesi devralmış.
Tesis 1980’lere kadar üretimini sürdürmüş.
Kapanmasının ardından çatısı çökmüş, duvarları zarar görmüş, yıllar içinde de metruk bir yere dönüşmüş.
Derken; 2006’da, Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Büyükçıvgın burayı satın almış.
İki yıllık uğraştan sonra ortaya 10 odalı bu butik otel&restoran çıkmış.
Restorasyonda kullanılan her malzeme Ayvalık’tan temin edilmiş.
Fabrikanın zemininden çıkarılan koyu renk taşlar odaların yan duvarlarında değerlendirilmiş.
Otelin kapıları Ayvalık’ın geleneksel kapılarının birebir ölçüsü alınıp aslına uygun yapılmış.
İç balkon demirleri de fabrikanın orijinal demirlerinden imal edilmiş.
-Otelde şaşırtan tek şey ise oda pencerelerinin yerde oluşu.-
Mayıs 2016 itibariyle Sızmahan’ın işletmesini Sinan-Özge Gürcan Sabuncu çifti almış.
İkisi de 1987 doğumlu, genç, çalışkan, dinamik, vizyon sahibi, yenilikçi, pırıl pırıl insanlar.
İstanbul’daki kurumsal hayatlarını bırakıp Ayvalık’a yerleşmişler.
Sinan, Boğaziçi Üniversitesi Turizm Otelcilik Bölümü mezunu.
Lisede Çırağan Sarayı’nda garsonlukla başlayan turizm yolculuğunu çeşitli otellerde müdürlük yaparak devam ettirmiş.
Özge ise üniversite eğitimini sanat yönetimi üzerine yapmış.
Proje ve basın medya iletişimi yöneticiliği görevlerinde bulunmuş, Bilgi Üniversitesi’nde iletişim doktorası yapıyor.
Sohbet sırasında öğreniyoruz ki, bu aile işletmesi ilerleyen günlerde ‘Sızmahan’ ismiyle zeytinyağı ve sabun üretmeyi de hedefliyor.
Ve Sabuncu çiftinin Ayvalık yolculuğu Sızmahan’la sınırlı kalmayacak gibi gözüküyor.
Şimdilerde, aldıkları evleri geleneksel Rum mimarisini koruyarak restore edip butik otel olarak Ayvalık’a kazandırma planları var.
Anıtlar kurulundan gelecek onayını bekliyorlar.
O halde yolunuz açık olsun!
***
BU GENÇLERDE İŞ VAR
Bravo Mustafa
Bravo Emincan
AYVALIK’ta gençlerin de zeytin ve zeytinyağına ilgisi gelecek adına mutluluk verici.
İşte, Mustafa Kürlek...
Mübadele sonrası Midilli’den Ayvalık’a göç eden, burada da ata mesleği zeytinciliği sürdüren bir ailenin dördüncü kuşağını temsil ediyor.
Kuruluşunun 80’inci yılını kutlamaya hazırlanan Köklü Zeytincilik’i babası Çetin Kaya Kürlek’le daha da yukarılara taşımaya çalışıyor.
Markalaşmanın gücünün, yarattığı katma değerin farkında.
Öyle ki, 2010’a kadar ürünleri toptan pazarlarken perakende satışa artan talebi görüp aileyi ‘Ayvalık Köklü’ markasını oluşturmaya ikna etmiş.
Sonrasında, Brüksel’deki Kalite ve Test Enstitüsü’nce düzenlenen, 83 ülkeden toplam 480 seçkin firmanın katıldığı yarışmaya katılıp erken hasat soğuk sıkım zeytinyağıyla ülkemize iki altın yıldızlı madalya ile üstün lezzet ödülü getirmiş.
Geçtiğimiz günlerde de Let Pacifik’le imzaladığı anlaşmayla Hong Kong’a ihracata da başlamış.
Ayvalık Merkez ve Sarımsaklı’daki mağazalara Cunda’yı da ekleyen Kürlek, “Bunlar daha başlangıç. Hedefimiz ambalaj çeşitlerimizi zenginleştirerek pazar payımızı artırmak ve yeni ihracat pazarları bulmak” diyor.
Bir diğeri ise Emincan Sakallı...
O da dördüncü kuşaktan...
Onun ailesi de Mübadele’de Midilli’nin Kapya köyünden Ayvalık’a gelmiş.
Ege’nin karşı kıyısında başlayan tarımcılık burada da devam etmiş.
Bu bölgedeki ilk üretim tesislerini 1940’lı yıllarda büyük dedesi Ahmet Büyükince kurmuş.
1962’de vefat edene kadar kendi arazisinden topladığı zeytinleri işlemiş ve toptan satışını yapmış.
Onun ardından işletmeyi 1978’ye kadar Emin Sakallı, sonrasında da İnce Ahmet Sakallı devam ettirmiş.
Ve geçen yıl Ahmet Bey’in oğlu Emincan’ın da işe dahil olmasıyla firma adeta level atlamış.
Markalaşma sürecine başlanmış ve ‘Terra Vigla’ adı altında firmanın tarihinde ilk kez perakende satış yapılmış.
Emincan’ın hedefinde şimdi de ihracat var, ilk etapta da İngiltere’yi düşünüyor, bunun için araştırmalara da başlamış.
“Tek bahçe dede toprakları üzerinden topladığımız zeytinden ürettiğimiz Ayvalık zeytinyağını kaliteden ödün vermeden son teknolojiyle en taze ve doğal şekilde tüketiciye ulaştırmaya çalışıyoruz.
Aile işletmemizi atalarımızın mirası olarak değil, gelecek nesillere olan emaneti olarak görüyoruz” diye konuşuyor.
Eminim ki, Ayvalık’ta nice Mustafa’lar ve Emincan’lar var.
Onları, gerek Türk zeytinyağının ve Ayvalık’ın, gerek kendi markalarının uluslararası arenada duyurulması adına verdikleri çaba nedeniyle kutluyorum.
Biliyorum devamı gelecek, ben de yazmayı sürdüreceğim.
NOT: Ayvalık bir yazıya sığmayacak kadar zengin. O yüzden bir kısmını haftaya sakladım.
Paylaş