Şirket bu işe de Sevgililer Günü’nde adım atmış.
14 Şubat’ta kuruluş işlemlerini tamamlayan firma, üzerinde kalpler olan 10 beton mikseri ile İzmir sokaklarında dolaşarak sevgililere çiçek dağıtmış.
İşine aşık olduğu bilinen Erkoç Beton ve İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Erkoç’un bu yeni girişime 14 Şubat’ta başlaması da bunun bir göstergesi.
Herkesin beton gibi sağlam aşklar yaşamasını dileyen Erkoç’un önümüzdeki günlerde bu sektörde de yeni yatırımlarla büyüyeceğini duydum.
İşini aşkla yapanların her zaman başarılı olacağına inançla başarılar diliyorum!
***
BAZI okurlarımın dikkatini çekmiş olacak ki...
“Birkaç haftadır köşenizde kaya düşürmüyorsunuz, hayırdır?” diye mesaj atmışlar.
“Hayırdır, hayır”, yok bir sorun!
İzmir ve Ege’de kısır bir gündem olunca dolap beygiri gibi aynı konuların peşine takılıp kendinizi tekrardan öteye geçemiyorsunuz ne yazık ki!
Dolayısıyla kaya düşürmememizin en temel nedeni bu...
Ama haydi hatırlar kırılmasın, yazalım birkaç satır...
Salihli’de başlayan girişimcilik yolculuğunu bugün dünya devlerine bağlantı elemanı üreten, 2 bin 500’ü aşkın kişiye istihdam sağlayan büyük bir holdinge ulaştırmış bir isim...
İş hayatıyla birlikte sosyal sorumluluğunu da hiç ihmal etmedi.
Yıllar önce Atatürk OSB’deki bir tesisini galeriye dönüştürerek sanata destek oldu.
Memleketi Salihli’ye meslek lisesi kazandırdı.
Ve son olarak yine onun katkılarıyla kurulan Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, geçen hafta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü’nün de katıldığı törenle açıldı.
Duydum ki, Nedim Bey’in bir sonraki hedefi bir meslek yüksekokulu kurmakmış.
ÖZEN ailesinin zeytinyağı yolculuğu Yatağan’a bağlı Turgut’ta (eski adıyla Leyne) üç kuşak önce dede Ali Rıza Bey’le başlıyor.
Beldenin merkezinde yer alan büyük taş evin bahçesinde İtalyan ustaların kurduğu pres sistemle öncelikle kendi zeytinlerini sıkmak için başlattığı hikaye, Ali Rıza Bey’in işletmenin makinelerini satmasıyla soluklanıyor.
Malum; zeytinyağı öyle bir tutku ki, sanki bir kez ilgilenmeye başlayınca kişinin genetik kodlarına da işleniyor.
İşte, yıllar sonra oğlu Mehmet Özen, zamanının modern bir tesisi olan iki taş değirmen, iki pres ve manuel bir seperatörden oluşan fabrikasıyla bu tutkusuna şekil veriyor.
10 yıl kadar sonra büyük oğlu Durmuş Özen de önce pres sistem ve sonrasında gelişen teknoloji ile kontinü sistemlerle donatılan üç ayrı tesisiyle ailenin üçüncü kuşağını temsilen zeytinyağı üretimine devam ediyor.
ANNE SÖZÜNE KULAK VERDİ VE KALDI
Küçük oğlu Uğur Özen’in hikayesi ise 1994’te İTÜ İnşaat Mühendisliği’ni bitirip Turgut’a, eve dönmesiyle başlıyor.
Aile bireyleri sadece yazın fırsat buldukça buraya gelirken...
Baba Vedat Sivri, İstanbul’un stresinden çok sıkıldığı için bu tarihten sonra yılın büyük bölümünü burada geçirmeye başladı.
Bir yandan da bu bölgede bir iş kurmanın arayışına başladı.
2010’da, tesadüfen tanıştığı zeytinyağı sıkım makinesi satan bir firmanın yetkilisi sayesinde bu sektöre ilgi duydu.
Bu işin bir fırsat olabileceğini düşündü.
Söz konusu firmanın üretim tesislerini gezdi, broşürlerini aldı, doğruca İstanbul’un yolunu tuttu.
Öğle vaktiydi, karnım da açıkmıştı, tam köşede bir pizza dükkanı dikkatimi çekti.
Daha önce nasıl fark etmediğimi düşünürken, öğrendim ki, açılalı zaten 1 ay olmuş.
Adı, ‘The Pizza’.
Butik bir mekan.
Sordum, 24 çeşit pizzaları varmış.
Ayrıca, salata çeşitleri ve atıştırmalıklar.
PORTRE
EMRE Alcan, 1977 İstanbul doğumlu.
Marmara Hukuk Fakültesi mezunu.
Tanınan hukukçu bir aileden geliyor.
Halihazırda İstanbul’da, Türkiye’nin önde gelen birçok şirketine avukatlık ve hukuk danışmanlığı yapıyor.
Emre Bey’in zeytinyağı ilgisi bundan 10 yıl kadar önce İstanbul’da aradığı kalitede ürün bulamaması...
Toplam 176 üyenin sandık başına gittiği seçimlerde Demirtaş’a 98, rakibi Nasır’a ise 78 oy çıktı.
Ekrem Demirtaş, “Meclisimiz beni ve arkadaşlarımı bu göreve uygun buldu. Bir dönem daha yola devam edeceğiz. Eserlere eser katmaya devam edeceğiz” dedi. Necip Nasır ise seçimlerden önce bir engeli tespit ettiklerini dile getirerek...
“Bu engelin Ekrem Bey’in İTO’yu tek adam olarak yönetmesinden kaynaklandığını söylemiştik. İTO’nun işlevini yapamadığının tespitini yapmıştık. Bunu da İzmir’in geleceğiyle ilgili olarak düşünüp yola çıkmıştık. İşalemi tabanında güçlü bir ses oldu ama bunu sandığa aksettiremedik. Bu sistem İzmirlilerin hak ettiği bir yönetimi oluşturmadı. Ama biz üzerimize düşen görevi yaptık. Ben rahatım. Ekrem Bey’e oy veren arkadaşlar kendileri ile Allah arasındaki vicdani sorumluluğu düşünsünler” diye konuştu.
Seçimlerin üzerinden tam 2 yıl 5 ay geçmişti ki, 11 Kasım 2015 günü, 15 yıldır başkan yardımcılığı görevi yürüten Akın Kazançoğlu istifa etti.
Ve ayrılığının ‘etik’ değerlerden kaynaklandığını söylemekle yetindi.
İkinci ayrılık haberi ise bundan 2 yıl 8 ay sonra geldi.