Rize’nin Zavendik’i Milas’ta markalaştı

Aile bireyleri sadece yazın fırsat buldukça buraya gelirken...
Baba Vedat Sivri, İstanbul’un stresinden çok sıkıldığı için bu tarihten sonra yılın büyük bölümünü burada geçirmeye başladı.
Bir yandan da bu bölgede bir iş kurmanın arayışına başladı.
2010’da, tesadüfen tanıştığı zeytinyağı sıkım makinesi satan bir firmanın yetkilisi sayesinde bu sektöre ilgi duydu.
Bu işin bir fırsat olabileceğini düşündü.
Söz konusu firmanın üretim tesislerini gezdi, broşürlerini aldı, doğruca İstanbul’un yolunu tuttu.
Zeytinyağı üretim tesisi kurma fikrini aile bireyleriyle paylaştı.
Zeytinyağı daha önce hiç bilgi sahibi olmadıkları bir sektör olmasına rağmen hepsinin ilgisini çekti.
Daha sonra Türkiye’de zeytincilik faaliyetlerinin yoğun olduğu birkaç bölge üzerinde çalışmalar yapıldı.
Bu seçeneklerin içinde en uygun yerin Milas olduğuna karar verildi.
10 dönümlük arazi alındı, zeytinyağı üretim tesisi kurma düşüncesi için ilk adım atılmış oldu.

DERSLERİNE ÇOK İYİ ÇALIŞTILAR

Sektörle ilgili hiçbir bilgi birikimi olmadan büyük bir cesaret gösterip bu işe adım atan Sivri ailesi, sonrasında hummalı bir araştırma sürecine girmiş.
Farklı yer ve büyüklükte zeytinyağı üretim tesisleri tek tek gezmiş.
Zeytinyağıyla ilgili bilgiler toplamış.
Kitaplar, makaleler okumuş.
Akla gelebilecek her türlü teknik bilgileri edinmeye çalışmış.
Diyorlar ki:
“Tesisleri gezdikten sonra ülkemizde zeytinyağına gereken önemin verilmediğini, bu işin daha düzgün ve özenli bir şekilde yapılırsa çok daha güzel yerlere gelebileceğini düşündük.
Bu ülkenin hem zeytinyağı üretimi, hem de tüketimi konusunda inanılmaz bir potansiyele sahip olduğunu gördük.
Çok fazla üretim yapmak yerine kaliteli ve özel ürünler üretmeye karar verdik.”

HEPSİ DE OKUMUŞ ÇOCUKLAR

Firmalarının adı Liram Gıda.
Ağırlıklı olarak zeytinyağı sektöründe hizmet veren bir aile şirketi.
Liram Gıda’yı Vedat Bey kurmuş ama şimdilerde işin başında çocukları Uğur, Mesut, Emre ve Büşra İpek Sivri var.
Uğur, 1981 doğumlu, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu.
Mesut, 1987’li, İstanbul Ticaret Üniversitesi Turizm İşletmeciliği’nde okumuş, ‘Türk Sorunu’ ve ‘İslam’ın Sulandırılması’ isimli iki kitabı var.
Emre, 1989 doğumlu, İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunu, Bahçeşehir Üniversitesi Spor Yönetimi’nde yüksek lisans yapmış.
Büşra İpek ise 1997’li, halen İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde eğitim görüyor.
Ve zeytinin dalından toplanıp şişelenip tüketiciye ulaşmasına kadar geçen bütün süreçle sadece aile üyeleri ilgileniyor.

DÖRT MARKAYA HAYAT VERDİLER

4 markaları var: ‘Zavendik’, ‘Potomya’, ‘Liram Köy Pazarı’ ve ‘Koliva’.
Zavendik, ailenin Rize’deki köylerinin eski ismi.
Bütün aile İstanbul’da doğup büyümesine rağmen köklerini asla unutmamışlar.
Köylerini Ege’de yaşatma isteği ve Zavendik adının zeytinyağıyla birleşince güzel durduğunu düşündükleri için bu ismi tercih etmişler.
Yol üzerindeki Zavendik Zeytinyağı Fabrikası sadece kendine özel üretim yapan bir tesis.
Yani, müstahsil adına yağ sıkıp ‘ondalık’ dediğimiz sistemle çalışmıyor.
Tesis tornavidasından sıkma makinesine kadar tamamen yerli ve milli sermaye olma özelliği taşıyor.
Günlük 60 ton zeytin sıkma kapasitesine sahip.
Aynı zamanda 54 tonluk krom tankta yağ saklayabiliyorlar.
Üretim tamamen şeffaf, müşteriler istedikleri zaman gerekli hijyen koşullarını sağladıkları takdirde tesisi gezebiliyor.
Zavendik’teki yağların hepsi Milas’ın ‘memecik’ zeytinlerinden üretiliyor.
Bu zeytinlerin bir kısmı ailenin kendi bahçesinden, bir kısmı da çevre köylerde bulunan ağaçlardan günlük olarak toplanıp kasalara konuluyor.
Toplanan zeytinler tamamen hijyenik koşullarda en doğru şekilde sıkılıyor.
Soğuk sıkım yapılan yağlar asit oranlarına göre krom tanklarda dinlenmeye alınıyor, hiçbir şekilde filtre işleminden geçirilmiyor.

MİLAS COĞRAFİ İŞARETİNİ TAŞIYOR

Emre Sivri, zeytinyağına nasıl sevdalandıklarını şöyle anlatıyor:
“Zeytin toplamak için sabahın erken saatlerinde işçilerimizle beraber yola koyulduk.
Yaygıları serdik, zeytinleri silktik, bütün işleri beraberce yaptık.
Akşam hava kararmaya başlayınca toplanan zeytinleri fabrikaya getirdik.
Zeytinler yıkandı, sıkıldı, yağ sızmaya başladı.
İşte o an zeytinyağına sevdalandık diyebiliriz.
Ürettiğimiz zeytinyağının tadına baktık, bugüne kadar tükettiklerimizin hiçbirine benzemediği için içimize kuşku düştü.
‘Acaba üretim aşamasında bir hata mı yaptık da bu kadar farklı bir yağ elde ettik?’ diye düşünmeye başladık.
Hemen fabrikamızın operatörüne koştuk.
Ondan duyduğumuz, ‘Saf zeytinyağı işte böyle olur’ sözünden sonra bugüne kadar hiç zeytinyağı tüketmediğimizi anladık.
Ülkedeki birçok insanın da bizimle aynı durumda olduğunu düşündük.
İçimizdeki tutkuyla birlikte her anlamda en iyi zeytinyağını üretmek ve bunu tüketicilerle buluşturabilmek adına elimizden gelenin en iyisini yapmaya karar verdik.
Henüz ikinci üretim yılımızda Milas Hasat Şenliği’nde düzenlenen kalite yarışmasında birincilik ödülü kazandık.
Geçtiğimiz günlerde de Milas zeytinyağı coğrafi işaretini kullanma hakkı aldık.
Amacımız, en temiz üretim tesisine sahip olmak, memecik zeytininden elde edilebilecek en iyi zeytinyağını üretmek, Milas zeytinyağının çok kaliteli ve özel olduğunu ulusal-uluslararası yarışmalarda gösterebilmek.
Hedefimiz hiçbir zaman en çok yağ satan firma olmak değil.
En iyi zeytinyağını en hijyenik koşullarda elde edip beğeniye sunmak.
İstanbul’da da butik bir zeytinyağı mağazası açmak.”