71 dakika bilmecesi

GEÇEN hafta cuma günü, yani 30 Haziran’da ajanslar bir haber geçti:

Haberin Devamı


“Emniyet ve Karayolları arasında imzalanan protokolle 1 Temmuz’dan itibaren otoyollarda araçların seyri sırasında giriş ve çıkış yaptığı HGS / OGS noktaları arasındaki ortalama hızları tespit edilecek ve ihlali bulunanlara cezai işlem uygulanacak.
Sistem öncelikli olarak İzmir - Aydın, Ankara - İstanbul, İstanbul - Edirne, Adana - Mersin, Adana - Şanlıurfa, Niğde - Şanlıurfa otoyollarında eş zamanlı olarak başlayacak.”

71 dakika bilmecesi


Buna göre İzmir - Aydın arasındaki 112 kilometrelik otobanı 1 saat 11 dakikadan kısa sürede tamamlayan sürücüler hız sınırını aşmış sayılacak ve haklarında cezai işlem uygulanacak.
Araba meraklısı biri değilim, hayatım boyunca hep sağda oturdum, ehliyetim de yok ama iyi bir co - pilot olduğumu söyleyebilirim.
Eğer trafikle ilgili bildiklerim değişmediyse burası otoban ve hız limiti 120 kilometre + yüzde 10.
Zaman = Yol / hız formülü uyarınca...
112 km / 120 km = 0.93 saat...
0.93 x 60 = 56 dakika...
Bu durumda aklıma iki şey geliyor:
Ya hesap hatası yapıldı...
Ya da 120 kilometre hız limiti bu uygulama nedeniyle revize edilecek.
Tesadüf bu ya, uygulamanın yürürlüğe girdiği (gerçi kimi haberlere göre Karayolları protokolü imzalamasına rağmen uygulamaya soğuk baktığı için uygulama hala başlamamış) gün biz de İzmir’den Aydın’a gidiyorduk.
Yoldaki uyarı tabelalarında her türlü şeyle ilgili uyarı yazmasına rağmen, bu uygulamayla ilgili bir ‘tık’ bile yoktu.
Ortalama 90, yer yer mecburiyetten 100 yapmak zorunda kaldığımız için turnikelere geldiğimizde 71 dakikanın dolmasına daha 9 dakika vardı.
Doğal olarak, ‘Yok yere ceza yemeyelim’ diye kenara çekip bekledik.
Sadece biz mi?
Ya uygulamadan habersiz ya da uygulamanın söylendiğinin aksine yürürlüğe girmediğini bilip hiç hız kesmeden geçenleri saymazsak onlarca araç sürücüsü de park edip zamanın dolmasını bekliyordu.
Dönüş yolunda yine aynı şeyi yaşamamak adına bu kez soluğu bir dinlenme tesisinde aldık.
Gördük ki, bizim gibi düşünen onca araç sahibi var.
O kavurucu sıcakta bırakın serin bir köşeyi, neredeyse oturacak sandalye yok.
Soğuk bir şişe su, meşrubat da hak getire!
Ortalık ana baba günü..
Bu duruma hazırlıksız yakalanan tesisler (ne yazık ki, çoğu dökülüyor) ne yapacağını bilemez bir halde...
Özetle, herkesin kafası karışık.
Kazaların ve egzoz emisyonlarının doğaya verdiği zararın önüne geçilip yakıt sarfiyatının düşürülmesi amaçlanan bu uygulamanın sonu nereye varacak bekleyip göreceğiz.

Haberin Devamı

***
HANGİSİ DOĞRU

Kime inanmalı, bilemedim!

Haberin Devamı

71 dakika bilmecesi

SON sözümü en başta söyleyeyim de yanlış anlaşılmaya neden olmasın!
Evet, Çeşme bir tane ve çok kıymetli.
Ve sadece bir zümrenin değil, hepimizin göz bebeği.
Turizmin adeta dibe vurduğu bir dönemde...
Tek bir turist kaçıracak...
En ufak bir söylem bile hiçbirimizin istemeyeceği bir şey.
Ama bu, “Bazı şeyleri görmezden gelelim” anlamına da gelmiyor.
Anladığınız gibi, 18 Aralık 2016’da, Lady Tuna adlı Panama bandıralı yük gemisinden denize sızan tonlarca yakıttan söz ediyorum.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürü Selahattin Varan, “Çeşme denizi tertemiz oldu. Yerli ve yabancı turistlerimiz gönül rahatlığıyla tatillerini yapabilirler” diyor.
Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, “Plajlarımızda ve denizimizde herhangi bir problem yok. Şu an eski Çeşme denizi neyse durum aynı. Denizimiz temiz değil, tertemiz” diye konuşuyor.
Çeşme Turistik Otelciler Birliği Başkanı Veysi Öncel ve Başkan Yardımcısı Yakup Demir, ellerini denize ve kuma sokarak yaptıkları değerlendirmede, “Temizlik çalışması bitti. Analizlerde kirliliğe rastlanmadı. Denizde ve kıyılarımızda atık yakıt anlamında en ufak bir leke dahi yok” görüşünü paylaşıyor.
Olaya bakan mahkemenin bilirkişi heyetinde yer alan Prof. Dr. Enver Küçükgül ise basına yansıyan açıklamalarında, “Söz konusu açıklamalar inandırıcılıktan ve bilimsellikten uzak. Kazaya geç müdahale edilmesi nedeniyle ham petrol Çeşme’nin hemen her yerinde yayıldı. Ham petrol deniz dibinde kum ve kayalara yapışmış halde duruyor. Su sıcaklığı arttıkça zaman zaman yeniden yüzeye çıkacak. Analiz raporlarına göre ham petrol ve türevleri miktarı sınır değerin bin 492 katı” ifadelerini kullanıyor.

Haberin Devamı

71 dakika bilmecesi


Gördüğünüz fotoğrafları sosyal medyadan ismini, çektiği günü (25 Haziran) ve yeri vererek paylaşan vatandaş ise ısrarla diyor ki:
“Tüm yetkililerin denize girip ayaklarını taşlara basmalarıyla bile anlayabilecekleri kirliliği örtbas etmenin, insan sağlığını, çevreyi ve turizmi hiçe saymak olduğu bilinmelidir.”
Evet; sosyal medyada paylaşılan her haberi, fotoğrafı hemen doğru kabul etmek bizi yanılgıya götürebilir.
Ancak, “Nasıl olsa doğru değildir” diyerek yok da sayabilir miyiz?
Bir rapora göre kirlilikten iz kalmamışken, bir başka rapora göre nasıl sınır değerin bin 492 katı fazla çıkabilir?
Birileri kirliliğin olmadığını göstermek için neredeyse deniz suyu içecekken, birileri (eğer doğru değilse) neye hizmet için ayağını zifte bular?
Benim aklım karıştı, n’olur biri izah etsin...

Haberin Devamı

***
YİNE FİŞEK

Duvara konuşuyorum!

GEÇEN hafta, “Yeter artık! Fişeğiniz batsın” diye yazdım.
Vara yoğa patır patır patlatılan havai fişek işkencesinden yakındım.
Etkili, yetkililere seslendim.
“İşi gücü bıraktınız tüm mesainizi bunlara izin vermekle mi geçiyorsunuz?
Yoksa bu insanlar kafasına göre istediği yerde, istediği zaman, istediği kadar fişek mi patlatıyor?” diye sordum.
Tabii yine kendim çaldım, kendim söyledim.
Bir Allah’ın kulundan açıklama gelmedi.
Ama duyarlı okurlarım olduğunu görmek bana bu konuda yazmaya devam etme konusunda cesaret verdi.
İşte bunlardan biri, Kuşadası’ndan yazan emekli Dr. Ahmet Almaç...
Ahmet Bey, özetle diyor ki:
“Yazınızla duygularımıza tercüman oldunuz. Sağolun, varolun.
Lütfen bu konudaki duyarlılığınızı dile getirmeyi sürdürün.”
Bu arada, Ömür Gedik önceki gün Kelebek’teki köşesinde daha az tehlikeli ve çok daha çevreci sessiz havai fişeklerin varlığını yazdı.
İtalya’da kullanılmaya başlanmış, sırada Amerika varmış.
Kim bilir, belki bizim için de tek kurtuluş yolu budur!

Yazarın Tüm Yazıları