Paylaş
Arabamız ince uzun bir yolda ilerliyor. Yolun sağı-solu, yumurta, yem, viol, kuluçka, yarka, damızlık, gübre, kafes ve ekipman tesisleriyle kaplı. Hepsinin üstünde de aynı tabela var: Güres Group...
Ailenin üçüncü kuşak temsilcilerinden Mustafa Güres’le birlikteyiz. Yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan Güres, sözlerine, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın geçen yılın sonunda Avrupa Komisyonu’nun ’AB Kanatlı Refahı’ direktifi doğrultusunda yayımladığı tebliğle başlıyor.
Mustafa Güres, üreticilerden, ’tavukların kanatlarını rahat açabilmesi, daha geniş alanda gezebilmesi, tüneyebilmesi, ayaklarını yumuşak zeminde eşeleyebilmesi, tırnaklarını tırtıklı alanda törpüleyebilmesi’ gibi birtakım içgüdüsel ihtiyaçları için kafes modernizasyonu yapmalarının istendiğini söylüyor.
- Hayvanlar bunu hak etmiyor mu?
- Ediyor etmesine de burada sorun bu değişim için verilen süre. Bu konu Avrupa’da 20 yıl önce konuşulmaya başladı. 2000’de yasalaştı. Üreticilere geçiş için 2012’ye kadar süre verildi. Bizde ise tebliğ çıkana kadar ne gündeme geldi, ne tartışıldı, ne de görüşümüz alındı. Bir anda, yeni işletmelerin direktife göre açılması, mevcutların ise 2015’e kadar gerekli yatırımları yapması istendi.
- Peki, bu mümkün mü?
- Avrupa’da bu geçiş sürecinin 12 yıl olduğunu ve hala tam olarak uyum sağlanamadığını düşünürsek çok da mümkün görünmüyor. Bunda ısrar, birçok olumsuzluğu beraberinde getirir. Bir kere kafes kapasiteleri yarı yarıya düşer. Daha az yumurta üretilir. Maliyetler artar. Yumurta ithalatı gündeme gelir. Tüketici, en temel gıda ürünlerinden yumurtayı pahalı yemek zorunda kalır.
- Size göre yumurta fiyatları şu an için ucuz mu?
- Markalı ürünlerde yumurtanın tanesinin perakende satış fiyatı ortalama 30 kuruş. Yaklaşık 16 yumurta 1 kiloya tekabül ediyor. Demek ki yumurtanın kilo fiyatı 4.8 TL. Et, balık, tavuk fiyatlarıyla kıyaslandığında çok komik. Geçen eylülde girdi maliyetlerine ve çevresel faktörlere bağlı olarak bu rakam 40-50 kuruşu buldu, ortalık karıştı. Aslında olması gereken bu. Doğrusu, şu anki fiyatlardan çok da memnun değiliz.
Diyebilirim ki, Türkiye’deki en hazır firmayız
- PEKİ, Güres Group olarak siz bakanlığın istediği bu değişime hazır mısınız?
- Diyebilirim ki, Türkiye’deki en hazır firma biziz. Zira, ülkemizde tek çatı altında toplanmış bizden büyük tam entegre yumurta üretim tesisi yok. Geçin Türkiye’yi, dünyada da sadece Almanya’da bir firma var. Hem yumurta üretiyoruz hem de yumurta üretmek için kullanılan araç-gereçleri kendimiz imal ediyoruz. Grubumuza bağlı Güres Tavukçuluk Teknolojisi, 2002’den bu yana bu amaçla faaliyet gösteriyor.
Mustafa Güres, grup olarak, 2011’den itibaren, AB mevzuatının bir gün Türkiye’de de yürürlüğe gireceğinden hareketle yeni kafes yatırımlarını bu doğrultuda yaptıklarını belirtiyor, “Halen kafeslerimizin yarıya yakını bu mevzuata uygun zaten. Mevzuat geçtiği takdirde tüm kafeslerimizi ‘zenginleştirilmiş kafes’e dönüştürmekte hiçbir sıkıntımız yok” diyor.
Yıllardır dünya zaten bizden satın alıyor
YERLİ üreticilerin yeni kafesler için kapılarını çalmaya başladığını kaydeden Güres, yıllardır AB başta olmak üzere birçok ülkeye ihracat yaptıklarını da dile getiriyor.
- Hangi ülkelere kafes ihracatınız var?
- Fransa, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Suudi Arabistan, İran, Irak, Suriye, Rusya, Sırbistan, Türkmenistan, Özbekistan, Gürcistan, Azerbaycan.
En büyük pazarlarının Türkiye olduğunu ifade eden Mustafa Güres, özellikle mevzuatın yasalaşmasıyla iç pazarın daha da önem kazanacağını bildiriyor.
Güres, ilginç bir bilgi de veriyor:
- Türkiye’ye özel, ‘dönüştürülebilir kafes’ geliştirdik. Bu çok önemli. Örneğin, bir üretici bizden mevcut mevzuata göre kafesini alıyor. Yeni mevzuat yürürlüğe girdiğinde 1-2 ekipman takviyesiyle elindeki kafesleri zenginleştirilmiş kafese dönüştürebiliyoruz.
Firma bazında ihracatın zirvesinde biz varız
MUSTAFA Güres’le yumurta ihracatını da konuşuyoruz. 2011’in bu anlamda hem sektör hem de firmaları için çok verimli geçtiğini vurgulayan Güres, Türkiye’nin yumurta üretiminde marka haline geldiğini, parlayan yıldız olarak öne çıktığının altını çiziyor. Günlük 3 milyon adet yumurta ürettikleri (yıl sonu hedefi 4-4.5 milyon) bilgisini veren Mustafa Güres, ekliyor:
- Bunun yüzde 40’ını ihraç ediyoruz. Firma bazında en çok dış satımı biz yapıyoruz. Geçen yıl Irak, İran, İsrail ve Libya’ya gönderdik. Kuveyt ve Suudi Arabistan’a da daha küçük çaplı gönderilerimiz oldu.
Likit ve bıldırcın yumurtası yolda
- YENİ ürün yok mu?
- Pastörize likit yumurta üretimine başlıyoruz.
- Biraz geç kalmadınız mı?
- Doğru, ama talep anlamında piyasanın yeni yeni oturduğunu düşünüyoruz. Saatte 5 ton kapasiteli tesis kuruyoruz. Son teknoloji makineler getirttik. Yeni geliştirilen Amerikan pastörizasyon sistemini kullanacağız. Raf ömrü anlamında bakteriyolojik olarak çok üst seviyede ürün elde edeceğiz. İlk etapta hedef kitlemiz endüstriyel kullanıcılar, büyük unlu mamul imalathaneleri, oteller, restoranlar, kafeteryalar. Nisan sonu, mayıs başı gibi çıkarmayı hedefliyoruz. İhracat düşünmüyoruz.
- Nihai tüketiciyle ne zaman buluşacak?
- Önümüzde 2-3 yıl daha olduğunu düşünüyoruz. Altyapısından, kalitesinden tam emin olmak ve farklı ürünlerle karşılarına çıkmak istiyoruz.
Mustafa Güres, satır arasında bunun ipuçlarını da veriyor. Pişmiş ya da çiğ, içinde peyniri, baharatı, ot çeşitleri bulunan hazır omletle haşlanmış yumurta çeşitleri üzerinde çalıştıklarını söylüyor. Güres, bir diğer projelerinin bıldırcın yumurtası olduğunu da belirtiyor, şu bilgiyi aktarıyor:
- Çok konsantre bir ürün. Besin değeri de çok yüksek. Özellikle çocuklar, solunum yolu rahatsızlığı çekenler için ilaç gibi. İlk etapta günlük 120 bin adet planlıyoruz. Eylül gibi raflarda olmasını arzuluyoruz.
Her iki ürün için 10 milyon Euro civarında yatırım yaptıklarını kaydeden Mustafa Güres’ten bunların tam kapasite devreye girmesiyle 2 yıl içinde halen 550 olan çalışan sayısını 650 çıkarmak istediklerini de öğreniyoruz. Güres ileriye dönük bir projenin de sadece yumurtadan yapılmış lezzetlerin sunulacağı lokanta zinciri olduğunu sözlerine ekliyor.
Beyaz et projemiz hazır, zamanını bekliyor
GÜRES’e beyaz et üretimine girip girmeyeceklerini de soruyorum.
- İçimizde çok tartıştığımız bir konu. Projemiz de hazır. Ancak, önümüzde bazı örnekler var. Yumurta üreticisiyken piliç üretimine giren bazı firmaların başarılı olamadığını, zarar gördüğünü biliyoruz. Aynı şeyi yaşamak istemiyoruz. Şu an itibariyle piliç eti yerine sektörümüze yatırım yapmanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Ama yarın kararımız ne olur bilemem.
Yumurta aklandı, tüketim bir anda patladı
- DÜNYADA kişi başı yıllık yumurta tüketimi ne kadar?
- Güney Amerika’da 400, Uzakdoğu’da 380, ABD’de 340, Avrupa’da 280 adet.
- Ya bizde?
- Düne kadar 118’di. Dünya ortalamasıyla kıyaslandığında komik bir rakam. Ancak, bazı rahatsızlıkları tetiklediğine dair genel kanının yıkılması, hekimlerin günde 1 tane yenmesi yönünde yeşil ışık yakmasıyla bu sayının 220-240’lara çıktığı düşünülüyor. Bizim için sevindirici. Hem yumurta aklandı hem de insanlar bu vitamin deposu ürünle yeniden barıştı.
Karbon salınımını asgariye indireceğiz
MUSTAFA Güres, çevreyle ilgili iki projeleri olduğu da kaydediyor, şu bilgiyi veriyor:
- Her kümesin yanına fermantasyon reaktörü kurduk. Gübre, kümesten bir bant yardımıyla direkt bu makinenin içine giriyor, saf ve temiz organik gübre olarak çıkıyor. Dolayısıyla etrafı kirletmiyor, çevreye zarar vermiyor. Bir de kendi enerjimizi kendimiz üreteceğiz. 500 ya da iki tane 250’şer Kw’lık rüzgar türbini kuracağız. Ya bu yıl ya da seneye devreye girecek. Böylece karbon salınımımızı en aza indirmiş olacağız.
Paylaş