Paylaş
İmamoğlu’na verilen hapis cezası Erdoğan’la kıyaslandığı için ayrıca ilgimi çekmişti. Hatta bunun bir ay sonraki anketlerde ölçülebileceğini söylemiştim. Ancak sıcağı sıcağına yapılan bir ankete ulaştım. Mali olarak anketin kaynağını sağlayan şirketten izin almadığım için künyesini veremeyeceğim. Ama sadece bir fikir vermesi açısından paylaşmak istedim.
ARTIŞ VAR
Çünkü bu tür kırılma anları siyasette bir dalga boyu oluşturuyor. Bunun kimi küçük dalgalar halinde kalıyor kimi ise tsunamiye dönüşebiliyor. Türkiye genelinde Ekrem İmamoğlu’na olan destek yüzde 5.7’den yüzde 7.5’e çıkmış. İki puana yakın bir artış yaşanmış. Peki İmamoğlu bu desteği nereden almış? Bu konuda ilginç bir veri var. Meral Akşener’e olan destek ise yüzde 7’den yüzde 3.5’e gerilemiş.
AKŞENER’E ÜÇ PUANA MAL OLDU
Meral Akşener’in Ekrem İmamoğlu’na yakın ilgi göstermesi kendisini destekleyen bir grubun İmamoğlu’nun yanına geçmesine yol açmış.
Akşener, Kılıçdaroğlu’nun Almanya’da olmasıyla doğan boşluğu iyi değerlendirip Saraçhane’de muhalefetin doğal lideri konumuna yükselmişti. Ancak hapis kararı çıktığı anda İmamoğlu ile çak yapıp sevinç gösterisinde bulunmaları yadırganmıştı. Ayrıca Saraçhane şovu CHP ile İYİ Parti arasında bir krize dönüşmesine yol açmıştı. Akşener’in bu tutumu Türkiye genelindeki desteğinin yarı yarıya düşmesine yol açarken, İmamoğlu’nun yelkenlerini doldurmuş.
İMAMOĞLU DEĞERLENDİREMEDİ
Ekrem İmamoğlu, siyasi tsunamiye dönüştürebileceği siyasi yasak kararını iyi değerlendiremedi. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı hamlelerin de etkisiyle küçük bir rüzgâr olarak esti geçti.
Şans kapıyı bir kez çalar derler. Ama şans İmamoğlu’nun kapısını iki kez çaldı. İkinci kez yenilenen İstanbul seçimlerinden elde ettiği başarıyı ucuz polemiklerle tüketen İmamoğlu, siyasi yasak kararını da Kılıçdaroğlu ile girdiği cumhurbaşkanlığı rekabeti nedeniyle değerlendiremedi. Ekrem İmamoğlu’nun sıcağı sıcağına sağladığı 2 puanlık artış, bakalım önümüzdeki ay yapılacak anketlerde nerede olacak?
KILIÇDAROĞLU’NUN PLANI
Bu arada Kılıçdaroğlu’nun A ve B planı da netleşti. Kılıçdaroğlu’nun A planı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı cumhurbaşkanı adayı yapmamak. Meral Akşener’le gerçekleştirdikleri Ahlatlıbel Zirvesi’nden sonra yaptığı değerlendirmede belediye başkanlarının görevine devam edeceğinin altını çizmiş. Kılıçdaroğlu’nun B planı ise kendisini ortak cumhurbaşkanı adayı yapmak.
Eğer ortak cumhurbaşkanı adaylığında sorun çıkarsa Kılıçdaroğlu, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere girecek. Bu da çoklu aday demektir.
HABLEMİTOĞLU, ‘BENİ ÖLDÜRECEKLER’ DİYE NEREDE BAĞIRDI
Hablemitoğlu ile ilgili iddianameyi yazdığım yazımdan sonra yeni bilgilere ulaşma imkânım oldu. Şengül Hablemitoğlu, ifadesinde eşinin tehdit aldığını, birlikte yaptıkları yürüyüş sırasında takip edildiklerini anlatıyor. Hablemitoğlu da bir suikast ihtimaline karşı çeşitli önlemler almış. Eşinin ve kendisinin kullandığı araca uzaktan kumanda taktırmış. Uğur Mumcu tarzı bombalı bir sukaste kurban gitmemek için.
Ama bu yazacağım olay farklı. İddianamede de yer almıyor.
2002 yılı kasım ayında Necip Hablemitoğlu, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün üçüncü katına gidiyor. Birilerine ulaşıp görüşmek istiyor. Ceza İşleri Genel Müdürü Abuzer Duran’ın özel kalemine yönlendiriyorlar. Hablemitoğlu o sırada koridorda, “Beni öldürecekler. Beni 1 ay içinde öldürecekler” diye bağırıyor. Ceza İşleri Genel Müdürü Abuzer Duran’ın ciddi bir devlet adamı olduğu söyleniyor. Abuzer Duran, Hablemitoğlu ile görüşüyor. Sadece görüşmekle kalmıyor. Hablemitoğlu’nu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yönlendiriyor. Hablemitoğlu’nun Abuzer Duran’ın da yönlendirmesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaat ettiği düşünülüyor.
KIRMIZI PAZARTESİ
Hablemitoğlu’nun ölüm tehdidi aldığı biliniyor. Hablemitoğlu beni öldürecekler diyor. Peki sonuç? Sistem suikastçıların önünü açıyor, kasım ayında Adalet Bakanlığı koridorlarında beni öldürecekler diye bağıran Hablemitoğlu, aralık ayında evinin önünde öldürülüyor. Tam bir kırmızı pazartesi durumu.
CAN DÜNDAR NE TEKLİF ETMİŞ
Can Dündar, Türkiye’yi savaş suçları mahkemesinde yargılatmayı amaçlayan CIA talimatlı FETÖ operasyonu olan MİT TIR’ları davasında hapis cezasına çarptırıldıktan sonra yurtdışına kaçmıştı. Hablemitoğlu iddianamesini okurken Can Dündar’ın yeni bir faaliyetini öğrendim.
Hablemitoğlu davası nedeniyle Ukrayna’da yakalanarak Türkiye’ye getirilen Nuri Gökhan Bozkır, ifadesinde bir ara Ukrayna’dan Romanya’ya kaçtığını ama bundan eşinin dahi haberi olmadığını söylüyor. Ama Can Dündar, Romanya’da onu buluyor. Karanlık bir merkezin desteğiyle.
CAN DÜNDAR’IN TEKLİFİ
Bundan sonraki bölümü Nuri Gökhan Bozkır’ın ifadesinden özetleyerek aktarıyorum.
“Can Dündar bana Almanya’dan siyasi sığınmayı rahatlıkla sağlayabileceğini, kendisinin Türkiye’nin Suriye ve Libya’ya yasal olmayan yollardan silah gönderdiğini anlatan bir belgesel hazırladığını, MİT TIR’ları olarak bilinen olaya beni dahil edebilmek için Türkiye Cumhuriyeti aleyhine kullanılmak üzere belge ve fotoğraf istedi. Israrla benden Türkiye Cumhuriyeti aleyhine röportaj vermemi istiyordu. Romanya’da beni mafya lideri Beynur korudu. Can Dündar Romanya’ya gelerek röportaj yapmak istiyordu.”
MİT TIR’ları olayından sonra bu soruyu sormamam lazım ama yine de Can Dündar, bu doğru mu diye sormaktan kendimi alamıyorum.
Bunu da mı yaptın?
Paylaş