Paylaş
Bir süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni ekonomi yönetimi ve girilen döneme ilişkin mesajlarını paylaşmaya çalışıyorum. Alanım ekonomi değil. Bu konuda kalem oynatan meslektaşlarımın birikimine saygı duyuyorum. Ancak karşı karşıya olduğumuz durum sadece ekonomiyle ilgili bir durum değil. Ekonomiyi, hukuk sistemini, özgürlükleri, ülkenin iç ve dış görünümünü doğrudan ilgilendiren bir tablo ile karşı karşıyayız. Bir zincirin halkası gibi birbirini tamamlayan önlemlerin devreye girmesi gerekiyor. AB hedefine koşan, demokratikleşme paketlerini birbiri ardına devreye sokan, askeri vesayetle mücadele eden, AB’ye tam üyelik hedefine doğru yürüyen Türkiye, Akdeniz havzasında en çok doğrudan yatırımı çeken ülke olmuştu. O dönem Ulaştırma Bakanı olan Binali Yıldırım, “Kulaklarımızdan dolar fışkırıyordu” demişti. Gerçekçi olmak lazım. Pandemi nedeniyle öyle bir dünya yok. Ama içinde bulunduğumuz yeri de hak etmiyoruz.
ERDOĞAN REFORMLARLA BÜYÜDÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ruh dünyasının mimarlarından biri olan Sezai Karakoç’un, “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır” dizelerinde olduğu gibi, reform reform büyüyen bir AK Parti vardı. Reformlarla hem Türkiye’nin önünü açan ve hem de kendini büyüten bir parti. 3 Kasım 2002 seçimlerinde yüzde 34’le başlayan siyasi serüvenini yüzde 50 seviyesine bu sayede çıkardı. AK Parti’nin en büyük şansı, değişimin mimari olan liderinin Türkiye’yi yönetmeye devam etmesi.
Erdoğan, 2023’e giderken siyasi hayatının kritik hamlelerinden birini daha yapıyor. Türkiye’yi yeniden reformcu bir iklime taşıyor. Bakanlar Kurulu toplantısından sonra “Demokrasinin işlerliğini artırarak hukukun üstünlüğünü güçlendirerek, ekonomi alanında da yeni fırsatların güvencesini teşkil edecek adımları atmakta kararlıyız” sözleri önemli.
“Kamu gücünü özgürlükleri daraltan değil, özgürlükleri koruyan ve yaşatan temel zemin olarak görmeye devam edeceğiz” vurgusu çok yararlı.
TOBB’da işadamlarına “Yerli ve uluslararası yatırımcılar için en uygun şartları karşılamaya devam edeceğiz” şeklinde seslenmesi yararlı.
VİZYONER BAKIŞ AÇIŞI
Erdoğan’ın geçen hafta AK Parti grubunda, yine partisinin Tekirdağ, Kars ve Karaman il kongrelerinde yaptığı konuşmalarda Bakanlar Kurulu’ndan sonra yaptığı açıklamalarda AK Parti’nin reformcu kimliğinin ağır bastığı dönemleri andıran bir hava hissediyorum. O dönemin vizyoner bakışı açışı geri geldi. Türkiye’ye sıçrama yaptıran bu perspektifti. Türkiye’nin ve AK Parti’nin ihtiyacı olan da bu.
ÖZEL SEKTÖRLE İSTİŞARE TALİMATI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni ekonomi yönetimi ve yeni bakış açısını yansıttığı AK Parti grup toplantısından sonra ilk olarak YASED üyelerini kabulünde verdiği mesajların önemine dikkat çekmiştim. Erdoğan’ın değişim ve yenileşme konusuna konjonktürel olarak bakmadığını, yeni rotanın bu olduğunu anlatmak için 1 haftadır ısrarla bu mesajları paylaşıyorum. Çünkü bunun Türkiye’nin yararına olduğuna inanıyorum.
Erdoğan, YASED’i kabulünde yeni döneme ilişkin yaklaşımı yansıtıyor. YASED Başkanı Ayşem Sargın, “Bizim için çok önemli bir toplantıydı” diyor. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın da hazır bulunduğu toplantıda, kalıcı sermaye girişini nasıl sağlarız, yabancı sermayeyi doğrudan yatırımlara nasıl yönlendirebiliriz sorularının üzerinde duruluyor. Bunun için yapılması gereken ev ödevleri var. Çünkü YASED bünyesinde, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana Türkiye’de yatırımları olan yabancı firmalar yer alıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce “yabancı yatırımcı” tanımına itiraz etmişti. “Bu firmalar artık bizden biri.O nedenle yabancı yatırımcı olarak değil, bunları uluslararası sermaye olarak tanımlayalım” diyor.
İKİ ÖNERİ
YASED iki öneride bulunuyor. Bunlar uluslararası sermayeyi çekebilmek için altın değerinde öneriler.
“Yabancı yatırımcı için stabilite ve öngörülebilirlik önemli” deniliyor. Cumhurbaşkanı öneriyi önemsiyor. “Yatırımcının oyunun kurallarının değişmediğini görmesi gerekir” sözlerine destek veriyor. “Türkiye’yi yeniden reformcu bir iklime taşıyor. Bilinmeyenleri en aza indirelim. Öngörünürlüğü arttıralım. Stabiliteyi sağlayalım” diyor.
“Stabilite ve öngörülebilirlik için kamu ve özel sektörün istişaresi ve sürekli bir işbirliği içinde olması gerekli” önerisi getiriliyor. Erdoğan hemen orada istişare mekanizmasını oluşturuyor, üç bakanı görevlendiriyor.
YASED üyeleri görüşmeden umutlu olarak ayrılıyor. Tabii ki bundan sonra atılacak adımlarla bu zeminin pekiştirilmesi gerekiyor.
ERDOĞAN’DAN TEBRİK TELEFONU
TARİHİ Vaniköy Camisi’nde çıkan yangın hepimizi üzmüştü. Ancak en çok üzülenlerden biri Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Erdoğan sosyal medya hesabından yayınladığı mesajında da üzüntüsünü paylaşmıştı.
Erdoğan, yangından sonra Vaniköy Camisi’yle ilgili son durum hakkında İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’dan her gün düzenli olarak bilgi alıyormuş. İstanbul Valisi’nin verdiği bir bilgi Cumhurbaşkanı’nı çok memnun etmiş. Yerlikaya, işadamı Cemal Kalyoncu’nun Vaniköy Camisi’ni yaptırmaya talip olduğu bilgisini verince, Erdoğan hemen Kalyoncu’yu arayıp “Cemal Bey, şimdi duydum. Camiyi yaptırmaya talip olmuşsun. Böyle düşünmenden dolayı çok sevindim” demiş. Kalyoncu da “Efendim komşuyum. Bana yakışır” karşılığını verince, Erdoğan “Doğru. Sana yakışır. Tebrik ederim” demiş.
KILIÇDAROĞLU’NA TEHDİT
ORGANİZE suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik tehdidini, aslında demokrasiye ve siyasi partiler düzenine karşı yapılmış bir tehdit olarak görmek lazım. Başta iktidar partisi olmak üzere tüm siyasi partilerin Çakıcı’nın tehdidi karşısında sesini yükseltmesi gerekiyor. Yoksa bu iş yol olur. Yarın başka bir suç örgütü lideri başka bir lideri tehdit eder.
Paylaş