Paylaş
Peki, Meral Akşener ne yaptı? Lütfü Türkkan’ı korudu.
“Lütfü Bey bir hata yaptı. Ancak kendisi yaptığı hata karşısında olgunluk gösterdi, önce çıktı özür diledi, sonrasında ise gereğini yapıp grup başkanvekilliğinden istifa etti” dedi.
Lütfü Bey olgunluk göstermedi. Şehit ailesine iğrenç bir şekilde küfretti. Eğer İYİ Parti Grup Başkanvekilliği’nden istifa etmesini bir olgunluk alameti olarak görüyorsanız o zaman Lütfü Türkkan’ı kendinize danışman olarak alın. Böyle bir yaklaşım olur mu? Aslında iyi düşünse Lütfü Türkkan’ın en büyük zararı İYİ Parti’ye ve Meral Akşener’e verdiğini görecek.
Bu iş, Meral Akşener’in peşini bırakmaz.
PROVOKASYON MU KÜFÜR MÜ?
Meral Akşener’den, şehit ailelerinden özür dilemesi ve Lütfü Türkkan’a bu işin bedelini ödetmesi beklenirken o hedef saptırmaya çalıştı. “Geçtiğimiz cuma AK Parti’nin planlı bir provokasyonu sonucunda talihsiz bir olay yaşadık” dedi.
Lütfü Türkkan’a, şehit yakınına, “Senin bacını ...rim” diye küfretmesini AK Parti mi söyledi?
Ayrıca elinizde AK Parti’nin provoke ettiğine dair bir bulgu varsa niye yeri göğü yıkmıyorsunuz? Bir provokasyon varsa Meral Hanım’ın yanındakilere bakmasında yarar var. Çünkü hangi ili ziyaret etse bir vukuat çıkarıyorlar. Lütfü Türkkan ise tüy dikti.
YALAN
Şehidin ağabeyi Tahir Gümren’in, o gün İzmir’den Bingöl’e getirildiği iddia edilmişti. O da yalan çıktı. Bingöl’de yaşayıp inşaatlarda çalışan birisi çıktı.
Oysa Meral Akşener, “Kesinlikle tasvip etmediğimiz bir olay. Hiç kimse tepki göstermese dahi biz şehitlere küfreden kişiyi partimizde barındırmayız. Şehitlerimiz, bizim başımızın tacıdır” dese, Lütfü Türkkan’ı sahiplenmek yerine disiplin süreci başlatsa daha fazla yıpranmadan bu işin içinden çıkardı. Ama o ne yaptı?
YAVŞAK SÖZÜ
“Zannetmeyin harlayarak bizi geri çekeceksiniz. Her dükkânın kapısında, porno sitesi gezenlere, oralarda yavşak yavşak yazı yazanlara provokasyon yaptırabilirsiniz. Sizden korkan sizin gibi olsun” dedi.
Yanlış yaptı.
Lütfü Türkkan, şehidin abisine, “Senin bacını s...rim” diye küfrediyor. Meral Akşener de buna tepki gösterip yazı yazanlara, “Yavşak” diye hakaret ediyor. Akşener’in hakarette Lütfü Türkkan’la yarışmasına gerek yoktu.
AKŞENER’E YAKIŞMADI
Bu üslup, kadın bir genel başkana yakışmadı.
Şehit ailesine küfredilmesine tepki gösterilmeyip ne yapılacaktı? Alkışlanacak mıydı?
Yaptığınız büyük bir marifetse küfretmeye devam edin o zaman. “Yavşak”lar da sizi yazmaz.
ZÜBEYDE HANIM ŞEHİT ANALARI VAKFI
Meral Hanım, DYP’deyken aynı zamanda “Zübeyde Hanım Şehit Anaları Vakfı”nın kurucusu ve genel başkanıydı. Atatürk’ün annesinin ismiyle, şehit analarına destek için vakıf kurmuştu. Ne oldu? Şimdi şehit ailesine küfreden Lütfü Türkkan’ı savunuyor. Bu ne yaman çelişki?
KILIÇDAROĞLU SAVUNDU
KILIÇDAROĞLU, büyükelçilere mektup yazmış, Kanal İstanbul projesini desteklememelerini istemişti. Kılıçdaroğlu, daha önce de Kanal İstanbul ihalesine girecek Türk şirketlerini tehdit etmişti. Kılıçdaroğlu, dün CHP grubunda, büyükelçilere yazdığı mektuptan övgüyle söz etti. “Eğer Kanal İstanbul’a sizin ülkelerinizden bir şirket, kişi ya da müteahhit girer, İstanbul’u talan ederse o da ağır bedeller ödeyecektir” dediğini söyledi.
DEMİREL NE DEMİŞTİ?
Hayatımda ilk kez bir parti liderinin, ‘Ülkemize yatırım yapmayın’ diye başka ülkelere mektup yazdığına tanık oldum. Demirel, 12 Eylül’den sonra yurtdışından davetler almış ama gitmemişti. Neden gitmediği sorulduğunda, “Ne diyecektim? Ülkemi yabancılara şikâyet mi edecektim?” demişti. Kılıçdaroğlu ise ülkesine yatırım yapılmasını engellemek için çırpınıyor. Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olsa herhalde BM Genel Kurulu’nda kürsüye çıkar, “Türkiye’ye yatırım yapmayın” diye dünyaya çağrı yapar.
CHP KAPATILMALI MI?
Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, “Cumhuriyet Halk Partisi kapatılmış ve seçime girmesi yasaklanmış olabilir” diye bir yazı yazdı. Çok yanlış bir kafa yapısı. CHP’yi 12 Eylül yönetimi kapattı ama millet açtı. Partilerin kapatılmasını değil, partilerin kapatılmasının yasaklanmasını savunmak gerekiyor. Bunun için de yasakçı değil, özgürlükçü bir zihniyete sahip olmak gerekli.
YENİ HEDEF, HALKIN ALIM GÜCÜNÜ YÜKSELTMEK
DÜNYANIN gündemini enerjinin belirlediği bir dönemde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı EPDK’nın yeni binasının ve Adıyaman, Bingöl ve Balıkesir’de yapımı tamamlanan enerji santrallerinin açılış törenini izledim.
Programın başlangıç saati 14.00 olarak ilan edilmişti. Sekiz dakika erken başladı. İlgililere sorduğumda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yoğun programı olduğu yanıtını aldım. Erdoğan’ın aşırı yoğun çalışma dışında bir sorunu yoktur. İnsan bedeni bir yere kadar dayanabiliyor.
YENİLENEBİLİR ENERJİ
EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, enerji politikaları konusunda bir vizyon ortaya koyan bir konuşma yaptı. Mustafa Yılmaz’ın özellikle de yenilenebilir enerji konusundaki değerlendirmeleri önemliydi.
Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in konuşması sırasında ilgi alanım elektrik faturalarındaki TRT payının kaldırılmasıyla ilgiliydi. Fatih Dönmez, “Önümüzdeki dönem, faturalardaki TRT ve Enerji Fonu’nu da kaldırarak vatandaşlarımıza yaklaşık 3 milyar liralık bir destek vermiş olacağız” dedi.
HEDEF, HANE HALKI
İktidar bir süredir hane halkının gelir seviyesini yükseltmeye dönük kararlar almaya başladı. Giderleri düşürüp gelirleri arttırmak için bir çaba içindeler. Yeni asgari ücret de bu yaklaşımla belirlenecek.
ÜÇÜNCÜ NÜKLEER SANTRAL
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, konuşmasının başında, nükleer santrallere karşı çıkanları hedef aldı.
“Akkuyu santralinin ardından süratle ikinci hatta üçüncü nükleer santralimiz için hazırlıklara başlayacağız” dedi. Karadeniz’de keşfedilen gazın kullanıma sunulmasıyla vatandaşların faturasına yansıyacağını açıkladı.
Dedim ya, ekonomide yeni hedef, hane halkının gelir seviyesini yükseltmek.
Paylaş