Paylaş
Salı günü grup toplantıları yapıldığı için Meclis’te ziyaretçi rekoru kırılıyor. Binlerce ziyaretçi grup salonlarını, kulisleri, Meclis lokantasını dolduruyor. Tabii bizde siyasetin bir alışkanlığı var. Tokalaşacaksınız, sarılıp öpüşmezseniz de olmaz. Koronavirüsün yayılması açısından en uygun ortamı oluşturuyordu
Meclis’te ilk olarak Genel Kurul salonuna girdim. Basın locasından bir süre oturumu izledim. AK Parti milletvekilleri daha kalabalık olmakla birlikte CHP, MHP, İYİ Parti ve HDP milletvekillerinden yeterli katılım sağlanmıştı. Hatta beklediğimden daha fazla milletvekili vardı. Mithat Sancar HDP Eş Genel Başkanlığı’na seçilince onun yerine Nimetullah Erdoğmuş Meclis Başkanvekili oldu. Erdoğmuş dün ilk kez oturumu yönetti. Eski müftü olması nedeniyle kallavi bir açılış konuşması yaptı.
Meclis’te ilk sözü AK Parti Samsun Milletvekili Ahmet Demircan aldı. Tabii ki gündem koronavirüstü. Demircan eski Sağlık Bakanı olunca, konuşması dikkatli bir şekilde takip edildi.
Önce muhalefet kulisine geçtim. Az sayıda milletvekili vardı. Muhalefet milletvekilleri Genel Kurul salonunda kalmayı tercih etmişlerdi. İktidar kulisi ise daha hareketliydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı, eli göğsün üzerine götürerek uzaktan selamlaşma işi tutmuş. “Gönül selamı” adını koymuşlar. İktidar muhalefet fark etmiyor, milletvekilleri uzaktan, gönül selamı ile selamlaşıyorlar. Tabii seçmenlerle bir araya gelince bu her zaman geçerli olmuyor. AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, “Bugünlerde tokalaşmaya, selamlaşmaya dikkat edeceğiz” deyince seçmenlerden biri, “Milletvekilim, gel seni öpeceğim” diye ileriye atılmış. Devlet tedbiri alıyor da vatandaşlarımızın bir kısmı “Bana bir şey olmaz” havasında.
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI İLAN EDİLECEK Mİ?
KORONAVİRÜSLE mücadelenin bir bütünlük içinde yürütülmesi gerekiyor. Bir orkestranın sazları gibi hepsi uyumlu çalmadığı sürece istenen sonucu almak mümkün değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüsle mücadelede uzaktan selamlaşma eylemini başlatarak dünyada farkındalık oluşturan lider oldu. Kabineyi bir orkestra şefi gibi yöneten Erdoğan, aynı zamanda bakanlıkların birbirini tamamlayan kararlar alıp gecikmeden devreye girmesini sağlıyor. Sürecin bir merkezden yönetilmesi çok önemli. Çünkü bir önlem zamanında alınmazsa, diğerlerinin etkisini yok edebiliyor. Trump’ın ilk başta işi ciddiye almadığı, İngiltere’nin hâlâ işin ciddiyetine varmadığı, Meksika Devlet Başkanı Obrador’un virüse meydan okuduğu bir dönemde Erdoğan, koronavirüsle mücadelenin öncülüğünü yaptı.
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında yapılacak olan toplantıdan çok önemli kararların çıkması bekleniyor. Koronavirüsle mücadelede iki haftalık sürenin çok kritik olduğu söyleniyor. Bakanlıklar kapsamlı bir hazırlık yaptılar. Hap gibi tedbirler geliyor. Peki sokağa çıkma yasağıyla ilgili bir tedbir gelecek mi? İletişim Başkanı Fahrettin Altun da OHAL ilan edileceği, sokağa çıkma yasağı uygulanacağı, seyahat kısıtlaması getirileceği söylentilerini yalanladı. Bu aşamada beklenmiyor.Koronavirüsün sağlık boyutuyla ilgiliyiz ama ekonomik yönü giderek önem kazanmaya başladı. Bu açıdan piyasalarda gözler, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın üzerinde çalıştığı önlemler paketine çevrilmiş durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanacak olan önlemler, piyasalar açısından “koronavirüs aşısı” kadar önem arz ediyor.
‘TÜRK’ İBARESİ KALDIRILSIN DİYECEĞİM AMA...
TÜRKİYE, koronavirüsle mücadelede dünyada en başarılı ilk üç ülke arasında gösteriliyor. Bunda dinamik kriz yönetiminin payı olduğu kadar, sağlık çalışanlarımızın fedakâr çalışmaları da unutulmamalı. Ancak aynı şeyi Türk Tabipleri Birliği için söyleyemeyeceğim. Çünkü koronavirüsle mücadelenin sağlık boyutu kadar toplumsal psikoloji boyutunun da iyi yönetilmesi gerekiyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kriz yönetimi, bırakın iktidarı, muhalefet liderleri tarafından da takdir edildi. Devlet bu konuda şeffaf olmalı ama sorumluluk sahibi olanlar da açıklamalarına dikkat etmeli.
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, tam bu aşamada çıktı, “Aldığımız duyumlar hasta sayısının daha fazla olduğu yönünde” diye bir açıklama yaptı. İşi sağlık çalışanlarının maskelerinin dahi yetersiz olduğu noktasına kadar götürdü. Avrupa Birliği üyesi olan İtalya, maske talep ettiği halde AB ülkelerinden yardım gelmedi ama Türkiye maske gönderdi. Hakeza Bulgaristan’ın da maske talebi Türkiye tarafından karşılandı. Bunu en iyi bilecek kişi Türk Tabipler Birliği’nin başkanı. Ayrıca üyeleri hekimlerden oluşan Türk Tabipler Birliği’nin başkanının duyumlarla açıklama yapmaya hakkı var mı? Türk Tabipleri Birliği hastanelerde örgütlü. Sağlık Bakanlığı’na o bilgileri verenler aynı zamanda Türk Tabipleri Birliği üyesi olan doktorlar. Oradan sağlıklı bilgiler alabilirler. Ben demiyorum ki “Her şey iyi” desinler. Eleştirsinler. Ama bilgiye ve veriye dayalı konuşsunlar.
Çünkü orası Kanarya Sevenler Derneği değil, oranın adı Türk Tabipleri Birliği. PKK’ya yönelik Afrin harekâtı sırasında, “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diye açıklama yapan Türk Tabipleri Birliği’nin sicilini sayıp dökmek istemiyorum. Çünkü bugün yeri değil. Koronavirüsle mücadelede canla başla çalışan Türk Tabipleri Birliği üyesi doktorlarımıza olan saygım olmasa, bu kuruluşun isminin başındaki “Türk” ibaresinin kaldırılmasını önereceğim.
Paylaş