Paylaş
O zaman, “Meral Akşener A planı olduysa o zaman Kılıçdaroğlu ne olacak? Kemal Bey, gemileri yaktı. Kendisine çekil, kazanamazsın diye gidenlere ‘Adayım, kazanacağım. 6’lı masadan çıkacağım’ diyor. Kılıçdaroğlu nasıl ikna edilecek?” diye sordum.
Beklemediğim bir yanıt aldım.
Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı konusundaki ısrarı Akşener alternatifinin doğmasına neden olmuş. Çünkü yapılan araştırmalarda Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a karşı seçim kazanması mümkün gözükmüyormuş. Bu kez ben itiraz ettim. CHP’nin yaptırdığı anketlerde Kılıçdaroğlu’nun kazanacağının çıktığını söyledim. O anketlerin CHP Genel Merkezi tarafından Kılıçdaroğlu’nun adaylığını desteklemek amacıyla yaptırıldığını söyledi.
KILIÇDAROĞLU ADAYLIKTA KARARLI
Anket tezim çökünce bu kez Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığında çok kararlı olduğunu hatırlattım.
Kılıçdaroğlu’nun kararlılığının onlar da farkında. O nedenle ortak aday olmazsa ilk tura çoklu adayla girilmesi fikrinin gündemde olduğunu söyledi. Ama 6’lı masanın diğer üyelerinden “Çoklu aday bizim felaketimiz olur” sözünü işittim. 6’lı masada ortak aday olduğu sürece kazanma şanslarının olduğuna ama çoklu adayla gidildiğinde Erdoğan’ın ilk turda kazanacağına inananlar var.
6’LI MASA NASIL BAKIYOR
Bu diyalog üzerine 6’lı masanın diğer üyelerinin nabzını tutmaya çalıştım.
1- 6’lı masanın A planı hâlâ ortak aday çıkarmak.
2- Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak aday, milletvekili seçiminde ise ittifak peşindeler.
3- Ortak aday olmazsa çoklu aday çıkarmak zorunda kalırlar mı? Bu birinci tercih değil, hatta istenen bir durum değil.
4- Ama bundan sonra çoklu aday formülü daha çok gündeme gelecek. Amaç, Kılıçdaroğlu’nu geri çekilmeye zorlamak.
5- Ama Kılıçdaroğlu bunu kendisine yönelik bir tuzak olarak görüyor. Kılıçdaroğlu geri çekildiği takdirde hem cumhurbaşkanlığı şansını hem de CHP Genel Başkanlığı’nı kaybedeceğini düşünüyor. O nedenle cumhurbaşkanı adaylığında kararlı.
6- Kılıçdaroğlu ısrar ederse, Akşener adaylıkta istekli olursa bu durumda çoklu aday kaçınılmaz olacak.
ÖZRÜ KABAHATİNDEN BÜYÜK
EKREM İmamoğlu’na tatil yaramış. Ayrıca yanık ten yakışmış Başkan’a. Boşuna demiyoruz ‘Başkan, sana tatil yakışıyor’ diye. İmamoğlu’nun İstanbul’a gelişi Saraçhane önüne açılan, “İstanbul’a hoş geldin” pankartıyla kutlandı.
Tatilde enerji toplayan İmamoğlu, ayağının tozuyla düzenlediği basın toplantısında Esenyurt’taki sel baskını nedeniyle kendisine yönelik eleştirilere yanıt verdi. Daha doğrusu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak sel baskınıyla ilgili kendisi haricindeki herkesi suçladı.
ELEŞTİRİLERE TAHAMMÜLSÜZ
Zaten İmamoğlu’nun sorunu da tam burada yatıyor. Eleştirilerden ders çıkarmak yerine suçlamayı tercih ediyor. Karadeniz gezisinde bunu gördük. Kendisine yönelik eleştirilere “Vız gelir tırıs gider” diye yanıt verdi. Esenyurt’taki sel baskını sırasında neden tatilde olduğu yönündeki eleştirilere de aynı üslupla yanıt verdi. Ekrem İmamoğlu yeni belediye başkanı seçilmişti. Üsküdarı sel bastı. O Bodrum’da tatile devam etti. Tepkiler üzerine geldiği İstanbul’da 3 saat kaldı ve “Tatil bana yakışıyor” dedi. Elazığ’da deprem bölgesini ziyaret ettikten sonra Erzurum Palandöken’de kayak yapmaya gitti. Eleştirilince ‘Ailemle tatil yapmayacak mıyım?’ diye yanıt verdi. İstanbul’u kar teslim aldığında ise İngiliz Büyükelçi ile balık ziyafetindeydi.
KURTARICI
Kim İmamoğlu’nu eleştirdiyse o daha üste çıktı. Bir eleştirene beş eleştiri ile yanıt verdi.
Karadeniz gezisinde ise bu zirveye çıktı. “Vız gelir tırıs gider” dedi. Bu aslında İmamoğlu’nun bir yönetim üslubuydu. Kendi mahallesinden de çok sert tepki görünce artık bu üslubu kullanmaz diye düşünmüştüm. Dünkü basın toplantısını izleyince bir kez daha yanıldığımı anladım.
İmamoğlu’nun eleştirilerden ders çıkarma gibi bir özelliği olmadığını fark ettim. O kendisini İstanbul’a Allah’ın bir lütfu olarak gönderilmiş, kurtarıcı olarak görüyor.
ÇİZME POLEMİĞİ
1- “Ben çizmemi afet sonrası değil, afet öncesinde altyapı çalışması yaparken giyiyorum” dedi. Haramidere’de Pınar Mahallesi’nde yani aynı yerde 2 yıl önce benzer bir sel felaketi yaşanmıştı. Demek ki afet öncesinde çizmeni giyseydin 2 yıl sonra aynı yerde benzer bir afet yaşanmayacaktı. 25 yıldır çözülmeyen sorunmuş. Sen bu sorunları çözmek için gelmedin mi? 2 yılda bir dereyi ıslah edemeyen, bir de Türkiye’ye cumhurbaşkanı olmaya soyunuyor.
TALİHSİZ BENZETME
2- “Süperman gibi olay yerine gelince o problemi anında çözse ama bu tür şeyler biliyoruz ki ancak filmlerde olur, hatta Hollywood filmlerinde olur. Bir de basına fotoğraf vermek için çizme giyerek tek adam anlayışına şov yapan siyasilerin -Hollywood’a benzetme olsun- iş yapma biçiminde olur” diyerek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya laf sokmaya çalıştı. Soylu, Hakkâri’deki üs bölgesinden gelip çizmeleri giyip selden zarar gören vatandaşların yardımına koştu. Sen ise o sırada Fethiye’de deniz, kum, güneş tatil yapıyordun. Özrü kabahatinden büyük diye buna derler. Selde çocuğu boğulmak üzereyken son anda kurtaran babanın yanında Süleyman Soylu vardı. Evini, işyerini su basan insanlar karşılarında Soylu’yu gördü. O vatandaşın omuzuna dokunan bir el de sen olsaydın.
Asıl Hollywood filmleri Esenyurt’taki sel felaketinde değil, Fethiye’deki şezlonglarda çekilir.
ÇAMURUN ŞOVU MU OLUR
3- “Yaratılmaya çalışılan suni gündeme bakarsak” diyor. O suni gündemi sen Esenyurt’ta selden canını zor kurtaranlara, evini, işyerini sel basanlara söyle bakalım. Sel baskınının neresi suni gündemmiş?
Bu kadar fütursuzluk olur mu?
4- İyi niyetli olarak sen de çizmeni giy, şehrine sahip çık, felaket anında vatandaşlarının yardımına koş diyenler olmuş. Ama bu onu tek adama şov yapmak olarak gördüğü için tercih etmemiş. Çamurun içinde şov olmaz. Ayrıca o tek adam dediğin depremde, sel felaketinde vatandaşının yardımına koşan adamdır. Erdoğan tek adam değil, adam gibi adamdır.
HAYIRLI OLSUN
Ekrem İmamoğlu’nun sorunu şu, kendisini iyi niyetli olarak uyaranlara dahi tahammül edemiyor. Hatasını kabul edip tekrar etmemek yerine kendisi dışında herkesi suçluyor. Ona göre hatası olmayan tek kişi İmamoğlu.
Hayırlı olsun.
Paylaş