Paylaş
Görüşme kararı MYK’da alınmıştı ama son anda açıklanan kulisler bir anda hareketlendi.
Binali Yıldırım - Devlet Bahçeli görüşmesi gerçekleşene kadar ayaküstü onlarca senaryo yazıldı. Kimi erken seçimi ilan etti, kimi Menbiç’e girmek üzere olduğumuzu savundu. En mütevazısı Sincar’a harekât yapılacağını söyledi.
Başbaşa gerçekleşen görüşmeden sonra Başbakan, “Telaş etmeye gerek yok. Nezaket ziyaretiydi” dedi. Tüm senaryolar boşa mı çıktı?
Tam da öyle değil. Çünkü 45 dakika süren görüşmede Başbakan, Afrin’deki son durum, Suriye’deki gelişmeler ve Sincar’la ilgili MHP Lideri’ne bilgi verdi. Görüşmede her şey vardı ama en çok merak edilen konu yoktu. Erken seçim gündeme gelmedi.
Zaten görüşmeden kısa bir süre önce MHP grubunda konuşan Bahçeli, “Zamanında yapılan, yapılması gereken seçimlerle Türkiye nefes alacak, önünü görecektir” demişti.
Ankara’da güçlü bir erken seçim lobisi var. Önceleri umutlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlamışlardı. Yerel seçimlerde AK Parti’nin oyunun düştüğünü belirterek, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin öne çekilmesi gerektiğini savunuyorlardı. Erdoğan bu senaryolara prim vermeyip, ”Seçimler zamanında yapılacak” diye kestirip atınca gözlerini Bahçeli’ye çevirmişlerdi. Bahçeli’nin Ecevit ve Yılmaz’la koalisyon ortağı olduğu sırada sürpriz bir şekilde 3 Kasım 2002 seçimlerine gidilmesi kararını hatırlatıp, ”Bahçeli, sonbaharda seçim kararı alabilir” diyorlardı. Erken seçim tezlerinden birini de İYİ Parti oluşturuyordu. Bahçeli’nin İYİ Parti’nin seçimlere katılmasını önleyecek bir tarihte erken seçim kararı alacağını savunuyorlardı. Hem Erdoğan hem Bahçeli, erken seçim lobisinin umutlarını boşa çıkardı.
RUSYA İLE YAKINLAŞMA
Türkiye, bir yandan Suriye’de Afrin harekâtını yapıp, Irak’la Sincar operasyonunu konuşup, Ankara’da nükleer santralın temelini atabilen bir ülke. Buna Trump’ın Suriye’den çekilmekten söz ettiği, Macron’un Suriye’ye girmeye heveslendiği bir dönemde Suriye konulu Türkiye - Rusya - İran devlet başkanlarının yapacağı zirveyi de eklemek gerekiyor.
Rus diplomatların sınır dışı edildiği, soğuk savaş döneminin temellerinin yeniden atılmak istendiği bir dönemde Putin’in Ankara’da ağırlanması önemli bir adımdı. Bir anlamda meydan okumaydı. Putin’in yeniden devlet başkanı seçildikten sonraki ilk ziyaretini Türkiye’ye yapması önemli bir jestti.
Rus uçağının düşürülmesi ve Karlov suikastiyle ilişkileri bozulmak istenen iki ülke, Erdoğan ve Putin’in feraseti sayesinde bu tuzağa düşmedi. Tam aksine Suriye’de, S-400 alımında ve Akkuyu Nükleer santralının temelinin atılmasıyla birlikte daha güçlü ilişkiler geliştirdi.
Türkiye ile Rusya ne zaman yakınlaşsa bunun sonuçları ağır oldu. Merhum Menderes, 27 Mayıs’ta devrilmese 1 ay içinde Rusya’yı ziyaret edecekti. Demirel, Türkiye üzerinden kalkan U-2 casus uçaklarının Rusya’yı dinlemesini yasakladığı, Seydişehir Aliminyum Tesisleri ve İskenderun Demir Çelik ile Aliağa Rafinerisi’ni Ruslara yaptırdığı için 12 Mart’ta devrildi. Erdoğan ve Putin’in güçlü liderliği sayesinde bu kez başaramadılar.
NÜKLEER LİGİNDEYİZ
Dün tarihi bir gün yaşandı. Akkuyu Nükleer santralının temeli atıldı. Nükleer santralla ilgili anlaşma yapıldığında dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız’a, Rus mevkidaşı, “Nükleer ligine hoşgeldiniz” demişti. Enerjide Türkiye’yi yeni bir lige taşıdıkları için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eski ve yeni Enerji Bakanları Taner Yıldız ile Berat Albayrak’a teşekkür borçluyuz.
Ankara’da gündem dün nükleerdi, bugün Suriye. Erdoğan, Putin ve Ruhani zirvesinde Suriye’nin geleceği açısından kritik kararların alınması bekleniyor. Ama ben asıl Putin’in, ABD ile Suriye hakkında yaptıkları yeni anlaşma hakkında vereceği bilgileri merak ediyorum.
Paylaş