Paylaş
Erdoğan, yeni reform sürecinin işaretlerini verdiği AK Parti grup toplantısından bu yana hep aynı soruyla karşılaşıyorum: Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor? Hayır, yeni bir çözüm süreci başlamıyor. Yeni bir reform sürecine giriliyor ama bu geçmişte yaşanan sürecin bir benzeri değil. Yeni süreci Selahattin Demirtaş, Kürt sorunu ya da Osman Kavala üzerinden okumak yanlış olur. Çünkü bu süreç farklı.
Benim gördüğüm kadarıyla yeni sürecin iki ayağı var: Hukuk reformu ve ekonomik restorasyon.
Bu sürecin en hassas noktası ise cumhur ittifakı ortağı MHP. Erdoğan yeni süreci MHP’nin desteğiyle ve cumhur ittifakı olarak birlikte yürütmeyi hedefliyor. Dün partisinin il kongrelerine videokonferans yöntemiyle bağlanarak yaptığı konuşmada, ‘cumhur ittifakı’na güçlü referans verdi. Bir anlamda ‘cumhur ittifakı’ açısından güven tazeledi. Burada MHP’ye ayrı bir başlık açmak istiyorum.
MHP’SİZ OLMAZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni reform sürecini başlatmasından sonra bütün dikkatimi MHP’ye çevirdim. Çünkü bu işin en kritik halkası MHP’ydi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin MHP grubunda yaptığı konuşma yeni reform sürecine verilmiş güçlü bir destekti. Bahçeli, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye’nin aradığı ve ihtiyaç duyduğu tarihi bir yönetim reformu olarak devrededir. Gereken ve planlanan diğer reformların birbirine eklemlenerek ifa ve icrası Türkiye’nin hızına hız katacaktır. Biz gelecekten umutluyuz. Yarının bugünden daha iyi olacağına inanıyoruz” dedi.
Ben bir fotoğraf çekmeye çalışıyorum. Bu konuda kimse yanlış hesap yapmasın. Erdoğan yeni reform sürecini MHP ile birlikte yönetmek istiyor. Peki MHP reform sürecine engel mi? ANAP ve DSP’yle koalisyon ortağı olduğu dönemde Türkiye’nin en önemli reformları MHP’nin desteğiyle gerçekleşti. Bahçeli’nin, Kürt sorununun çözüm yöntemine ilişkin kırmızı çizgileri var. Çözüm sürecinde yaşanan deneyimlerden sonra Erdoğan’ın da benzer kırmızı çizgilere sahip olduğu biliniyor. Bu kırmızı çizgilere özen gösterildiği sürece, MHP bu sürece çok olumlu katkı yapabilir. MHP’nin varlığı hem yeni reform sürecinin siyasi desteğini güçlendirir, hem de sürecin bazı sapmalara uğramasına karşı sigorta görevi görebilir.
BAHÇELİ RAHATSIZ OLURSA
MHP Lideri Bahçeli’nin erken seçim kararı nedeniyle 3 Kasım 2002 ve 24 Haziran 2018 seçimlerine gittik. Bahçeli, siyaseten bir tehdit hissettiği zaman erken seçim çıkışı yapmaktan çekinmiyor. Yeni reform sürecinde MHP’nin desteğini önemseyen Erdoğan, Bahçeli’yi rahatsız edecek beyanlara karşı hemen harekete geçti. Yeni reform süreciyle 2023 seçimlerini kazanmayı planlarken bir siyasi kaosla karşılaşmak istemedi. Tam zamanında ve yerinde bir hamle yaptı.
BÜLENT ARINÇ’IN ÇIKIŞI
Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç, yeni sürece ilişkin önemli bir çıkış yaptı. Ama bence yanlış zamanda, yanlış mesajlar verdi. Arınç’ın AK Parti’yi kuran üç önemli isimden biri olması, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliği yapması ve açıklamaları sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a referans vermesi, “Arınç, Erdoğan’ın bilgisi dahilinde mi konuşuyor?” sorusuna yol açtı. Hatta Arınç üzerinden yeni dönemi okumaya çalışanlar çıktı. Bülent Arınç’ın, Erdoğan’ın bilgisi dahilinde konuşmadığı ve yeni süreci Arınç üzerinden okumanın doğru olmadığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü konuşması adeta Arınç’a bir yanıt gibiydi.
FİTNE UYARISI
Erdoğan siyasi feraseti yüksek bir lider. Bülent Arınç’a yanıt verirken, bir yandan fitne uyarısında bulundu. “Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalar ile yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Geçmişte birlikte çalışmış olsak bile hiç kimsenin şahsi açıklamaları hükümetimizle, partimizle ilişkili hale getirilemez” dedi.
ERDOĞAN NEDEN YANIT VERDİ?
HEeüz reform süreci başlamadan Arınç’ın yaptığı açıklamalar üzerine Erdoğan hızlı bir şekilde yanıt verme gereği duydu. Çünkü;
1- Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala konusunda Arınç gibi düşünmüyor.
2- Hukuk ve ekonomi alanını kapsayacak olan yeni reform sürecinin amacından saptırılmasına izin vermedi.
3- Reform sürecinde yapılan açıklamaların MHP’yi rahatsız etmesine ve cumhur ittifakının zarar görmesine izin vermedi.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ KONUSU
Bu aşamada Arınç ile Erdoğan’ın sözlerini karşılaştırmakta yarar var.
Arınç, Selahattin Demirtaş konusunda, “Demirtaş’ın da tahliyesi olabilir. Selahattin Demirtaş 3-4 yıldır tutuklu. Tutukluluk cezaya dönüşmemeli. Selahattin Demirtaş’ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı ‘Devran’ isminde kitap var. Ne olur onu alıp okuyun. Ben korona süreci içinde bunu okudum. Belki Selahattin Demirtaş hakkındaki kanaatinizi değiştirmeyeceksiniz ama ve Kürtler ve Kürtlerin yaşadığı travmalar üzerinde kafanızda çok şeyler değişecek” dedi.
Erdoğan ise şu yanıtı verdi: “Yasin Börü’lerimizin ölümüne neden olanlar, Kobani katliamının failleri, Tayyip Erdoğan ve dava arkadaşları tarafından asla savunulamaz.”
OSMAN KAVALA’DA TERS DÜŞTÜLER
Osman Kavala konusunda Arınç, “Osman Kavala 2017’den beri, 3.5 yıldır tutuklu. Ben iddianameyi okudum. Hâlâ tutuklu kalmasına hayret ediyorum. Tahliye edilmesi lazım. Bu iddianameleri okuduğumda ‘Çocuk bile yazmaz bunu’ dedim, cübbeyi bile giyesim gelmişti, çıkması lazım” dedi.
Erdoğan ise daha önce ifade ettiği görüşlerinin arkasında durmayı tercih etti.
“Kavala’larla hiçbir zaman bir arada olamayız. Biz Kobani’yi unutamayız. Bizim Kürt kardeşlerimizi öldürenleri savunamayız” diye konuştu.
Erdoğan, yeni reform sürecine hazırlanırken, olası yol kazalarına imkân vermemek kritik bir hamle yaptı. Ama tam da zamanında yaptı.
Paylaş