Paylaş
Erdoğan, yerel seçimlerle ilgili ilk kez bir çıta ortaya koydu. Erdoğan, yerel seçimler için cumhur ittifakının oyunu yüzde 52 olarak belirledi. Daha doğru bir tanımla, cumhur ittifakının yüzde 52’nin altına düşmemesini istedi. Peki yüzde 52 nereden çıkıyor? 16 Nisan referandumu ve 24 Haziran’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aldığı oy oranına bakılırsa, yüzde 52’nin nasıl bir meşruiyet hattı olduğu anlaşılır.
Sizi önce Erdoğan’ın yerel seçim sürecinin en kritik değerlendirmelerinden birini yaptığı 8 Ocak Salı günkü MKYK toplantısına götürmek istiyorum.
Erdoğan, AK Parti MKYK’da üyelerin gözlerinin içine bakarak konuşuyor. Söze “Biz bir sistem getirdik. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dedik” diye giriyor. Sözü hemen yerel seçimlere getiriyor. “Evet, önümüzdeki seçimler, bir yerel yönetimler seçimi. Evet, yerel yönetim seçimlerinde oyumuz genel seçimlere göre düşük” diyor. Ondan sonra bir “ancak” var. Asıl sözlerini o “ancak”tan sonra söylüyor. “Ancak muhalefet bunu istismar etmeye açık duruyor. Ancak bu sistemin yoluna devam etmesi ve bir meşruiyet tartışması yaşanmaması için cumhur ittifakı olarak yüzde 52’nin altına düşmememiz lazım. Yerel yönetim seçimlerinde böyle bir zorunluluk yok. Ama muhalefet bunu istismar etmek için bekliyor. O nedenle bunu bir genel seçim gibi düşünüp çalışmamız gerekiyor. Yerel seçimlerin genel seçimler gibi olması lazım. Yüzde 52’nin altına düşmemeliyiz. Zaten cumhur ittifakının hedefi budur, cumhur ittifakının manası budur” diyor.
Ama sözü burada bitmiyor. Değerlendirmesini iki uyarı ile noktalıyor:
- MHP ile cumhur ittifakı yapıyoruz. İttifaka dikkat edin.
- Kibirlerinizi, egolarınızı bir kenara bırakın.
SEÇİM SONUÇLARI GÖSTERGE OLACAK
Gözler artık 31 Mart’a çevrildi. Yerli ve yabancı sermaye 31 Mart seçimlerinin sonuçlarını görmek istiyor. Seçimlerde cumhur ittifakının elde edeceği oy oranı, ekonomiden dış politikaya kadar birçok alanda dünyaya bir mesaj olacak. Ayrıca yerel seçimlerden sonra, Türkiye 2023 yılına kadar seçimlere gitmeyeceği için önümüzde seçimsiz 4.5 yıl gibi bir süre duruyor.
Türkiye, 2014 yılından bu yana her yıl iki büyük seçim, bir de darbe girişimine maruz kaldı. 4 yılda biri referandum olmak üzere 5 kez sandık başına gittik, arada bir de 15 Temmuz darbesini püskürttük. Yerli ve yabancı yatırımcı açısından 4 yılda 5 seçim yapılan ve parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçen bir ülkede ekonomik açıdan riskler söz konusuydu. Önümüzde 4.5 yıl seçim olmaması nedeniyle yerel seçimlerden çıkacak sonuçlar çok önemli bir gösterge olacak. Türkiye’ye yatırım yapması için yabancı sermaye ile yapılan toplantılarda “Hele yerel seçim sonuçlarını bir görelim” deniliyor. Eğer 31 Mart’ta güçlü bir istikrar tablosu çıkarsa, yatırımlar açısından beklenen fırsat yakalanmış olacak. 12 Eylül 2010 referandumunda Anayasa değişikliği yüzde 58 oy oranı ile kabul edilince Genelkurmay karargâhında “Erdoğan’la 10 yıl daha yaşamaya kendinizi hazırlayın” değerlendirmesi yapılmıştı. Tabii o dönemler Cumhuriyet mitinglerinin yapıldığı, 27 Nisan e-muhtırasının verildiği hava hâkimdi. Yüzde 58’le evet çıkması, “balans ayarı” meraklılarına “demokrasi ayarı” vermişti.
İKİDE İKİ YAPMAK İSTİYOR
31 Mart seçimleri, şimdiden bir yerel seçim havasını aşıp bir genel seçim havasına dönüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçimlerde başarılı bir sonuç yakalayıp içte ve dışta Türkiye’nin geleceğine dönük hesap yapan çevrelere güçlü bir mesaj vermeyi amaçlıyor. O nedenle AK Parti’nin kampanyasını yine Erdoğan omuzlayacak. Ağırlığı ise İstanbul ve Ankara’ya verecek. Erdoğan, İstanbul ve Ankara’yı alıp “ikide iki” yapmak istiyor.
Paylaş