Paylaş
O nedenle uluslararası bir sorun patlak verdiğinde gözlerin çevrildiği isimlerden biri Erdoğan oluyor. Erdoğan, Rusya-Ukrayna krizinde aktif arabuluculuk yaparak esir değişimi ve tahıl koridorunun açılmasında etkili olmuştu.
7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e yönelik operasyonunda ve İsrail’in, Gazze’ye saldırıları başladığında da Erdoğan benzer bir misyon üstlendi. Taraflara itidal çağrısı yaptı. İsrail’in sivil katliamları karşısında ise sesini en çok yükselten lider oldu.
TEMAS GRUBU KURULDU
Türkiye’nin öncü rolü sayesinde İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap liginin ortak toplantısından bir eylem planı çıktı. Daha önce kınamayla yetinen İslam ülkeleri, bu kez dışişleri bakanlarından oluşan 7’li Temas Grubu kurdu ve hem kalıcı ateşkesin sağlanması hem savaş sonrası Filistin’in geleceği konusunda bir eylem planı ortaya koydu.
7’li Temas Grubu’nun ABD ve Kanada ziyaretleri ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile görüşmesi hakkında paylaşacağım bilgiler olacak. Ama bu süreçte öncelikle eksik olan halkaya dikkat çekmek istiyorum.
BIDEN ARARSA GÖRÜŞÜRÜZ DEMİŞTİ
Gazze savaşının başladığı günden bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden arasında bir görüşme gerçekleşmedi. ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın Ankara ziyaretinde de Erdoğan memleketi Rize’deydi. Blinken’ın arzusuna rağmen Erdoğan tarafından kabul edilmesi mümkün olmadı.
Erdoğan diplomasiyi önceleyen ve kurduğu diyaloglarla ön plana çıkan bir lider. Ama ne zaman Biden ile görüşme sorulsa, her defasında “Benim Biden’ı aramam şık olmaz” dedi.
Erdoğan hem 12 Kasım’da Suudi Arabistan dönüşünde hem 8 Aralık’ta Yunanistan gezisinden sonra Biden’la görüşme konusunda “Bizi ararsa görüşürüz” demişti. “Benim aramam şık olmaz” diye konuşmuştu.
BIDEN’IN TAVRI
Biden, Gazze savaşının başından itibaren Türkiye’yi ve Erdoğan’ı devre dışı bırakmaya çalıştı. Ama başarılı olamadı. Özellikle de rehineler konusu gündeme gelince; Türkiyesiz bir çözüm bulunamayacağı ortaya çıktı. Zaten rehinelerin aileleri de Netanyahu’dan değil Erdoğan’dan destek istemişlerdi. Türkiye devreye girdi, geçici ateşkesi sağlayan ülkelerden biri oldu. Rehinelerin değişimi sağlandı. Ancak Gazze savaşının daha kanlı bir hale geldiği günümüzde ABD ile Türkiye’nin temas kurmasında, Erdoğan ile Biden’ın görüşmesinde yarar var.
TELEFONLA GÖRÜŞME
Sanıyorum Erdoğan’ın mesajları Beyaz Saray tarafından alınmış olmalı ki; Biden’ın Erdoğan’ı araması ve iki liderin birkaç gün içinde telefonla görüşmeleri bekleniyor.
GÜNDEM NE OLACAK
ELBETTE iki liderin görüşmesinin ana gündem maddesi Gazze olacak. Hem kalıcı ateşkesin sağlanması hem savaş sonrası Gazze’nin statüsü ele alınacak.
Ama Türkiye ile ABD arasında F-16’ların satışı ve İsveç’in NATO’ya üyeliği konuları da var.
F-16’LAR VE İSVEÇ’İN ÜYELİĞİ
Temas Grubu’nun ABD ziyareti sırasında Blinken’ın talebi üzerine Hakan Fidan’la bir görüşme yapmışlardı. İki bakanın görüşmesinde gündem maddelerinden biri F-16’ların satışı, diğeri de İsveç’in NATO’ya tam üyeliğiydi.
ABD tarafı bir süredir Türkiye’nin İsveç’in üyeliğini Meclis’ten geçirmesi durumunda F-16’ların satışı konusunda Kongre’nin harekete geçebileceği mesajını veriyor. Bu yaklaşım olumlu gibi görünebilir ama yeterli mi?
GÜVEN SORUNU
1- ABD’nin bu tür sözler verip, daha sonra ne yapalım Kongre’den geçmedi dediği durumlar yaşandı.
2- Sistemden kaynaklı sorunlar var. Kongre’de bir üye uzun süre F-6’ların satışını engelleyebilir.
O nedenle ihtiyatlıyız. ABD’ye, “Sayın Cumhurbaşkanımız, Vilnius Zirvesi’nde varılan mutabakat çerçevesinde Meclis’e sevk etti. Bundan sonrası Meclis’in takdirine kalmıştır” yanıtı veriliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onların Kongresi varsa bizim de Meclisimiz var” diyerek tavrını ortaya koymuştu.
GİZLİ AMBARGOLAR KALKMIŞ
Edindiğim izlenim ABD F-16’lar konusunda sözünü yerine getirirse, Türkiye NATO’nun genişlemesine ve İsveç’in üyeliğine destek verme eğiliminde. Finlandiya ve İsveç’in üyeliğinin gündeme gelmesinden bu yana perde arkasında olumlu sonuçlar alındığı söyleniyor. Türkiye’ye yönelik 3-4 ülkenin gizli silah ambargolarının kaldırıldığı ifade ediliyor.
Sorun burada İsveç’in üyeliğinden ziyade ABD’nin güven vermemesinden kaynaklanıyor. Bu güven sağlanırsa İsveç’in önü açılır.
TEMAS GRUBU ETKİLİ OLUYOR
İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap liginin ortak toplantısından sonra Türkiye’nin öncülüğünde önemli kararlar alındı. Temas Grubu şimdiye kadar Pekin, Moskova, Londra, Paris, Barselona, New York ve Ottawa’da temaslarda bulundu.
Bunlar dünyanın en önemli ülkelerinin başkentleri. Temas Grubu uluslararası diplomaside bir ağırlık oluşturdu.
Birçok ülke görüşmek istiyor. Temas Grubu görüşmelerinde İsrail’e destek veren ülkelerin politikalarını değiştirmeye yönelik ciddi çalışmalar yapıyor.
Bundan sonraki krizlerde de İslam İşbirliği Teşkilatı’nın uluslararası sorunlara ağırlığını koyması açısından toplu hareket etmesi önemli.
BLINKEN VE KANADA BAŞBAKANI’NA VERİLEN MESAJLAR
BU vesile ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da katıldığı görüşmelerde Temas Grubu’nca ABD Dışişleri Bakanı Blinken’a ve Kanada Başbakanı ile Kanada Dışişleri Bakanı’na verilen mesajları aktarmak istiyorum.
ABD’YE HAYAL KIRIKLIĞI TEPKİSİ
1- Temas Grubu üyesi bakanlar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde oylaması yapılan ve insani ateşkesi öngören tasarının ABD tarafından veto edilmesinden duydukları hayal kırıklığını ifade ettiler.
2- Gazze’ye yapılan insani yardımların yetersiz olduğu, 17 binden fazla insanın öldürüldüğü, Gazze’nin kuzeyinin yaşanılamaz hale getirildiği, güneye kaçan insanların ise yeniden bombalandığı belirtildi.
3- ABD’nin, İsrail zulmüne karşı çaresiz kaldığı ve söz konusu zulmün fütursuzca devam etmesine müsaade ettiği kaydedildi.
4- Mevcut durumun sadece bölge için değil tüm dünya için büyük riskler barındırdığı kaydedildi.
GAZZELİLER KARAR VERMELİ
5- Gazze’nin yönetimine Gazze halkının karar vereceği vurgulandı.
6- Temas Grubu’nun ziyaretleri devam edecek. Bu hafta Nordik ülkelerle (Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka ve İzlanda) görüşmek için Norveç’e gidilecek.
Temas Grubu’nun temaslarının yararları görülmeye başlandı. Batı dünyasında İsrail’i eleştirenler artıyor. İsrail’in geleneksel destekçisi olan Kanada’nın duruma dair değerlendirmelerinde farklılık gözlemlenmeye başlandı.
Paylaş