Demokrasiye sahip çıkma günü

Ama İstanbul’da boğaz köprülerinin tutulduğu haberini almamdan kısa bir süre sonra Ankara’da oturduğum Gölbaşı ilçesinde bulunan Polis Akademisi’nden patlama sesleri gelince işin çok ciddi olduğunu anladım.

Her darbe duyumu aldığımızda yaptığım gibi hemen bir araca atlayıp Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıklarının olduğu Bakanlıklar’a gitmeye çalıştım.

 Ama başarılı olamadım.

Çünkü yollar tutulmuştu. Demokrasinin mabedi olan TBMM’ye yöneldim. Ama oraya çıkan yolları da tutmuşlardı.

 O sırada MİT’e saldırı olduğu haberi geldi. MİT’te  güvenlik birimlerine ateş açma yetkisi verildi.

Gün demokrasiye sahip çıkma günüydü. Gazeteye  ulaşmaya karar verdim. Artık çatışma sesleri yakınımızdan geliyordu.

CNN Ankara Temsilcisi Hande Fırat’la canlı yayına girdik. Hande tam o sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bağlantısını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan darbe girişiminde bulunanlara meydan okudu.

Halkı demokrasiye sahip çıkmaya çağırdı. Tarihi bir yayındı. Bir kırılma anıydı.  

Oysa o sırada  TRT’den darbe bildirisi okunuyordu.  

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı çağrı bir kez daha millette karşılık buldu.  

Millet demokrasiye sahip çıkmak üzere sokaklara çıktı. 27 Mayıs’ta,12 Mart’ta 12 Eylül’de yapılamayan bu kez yapılıyordu.

Ardından eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, 11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ,bakanların demokrasiye sahip çıkılması ve darbeye karşı direnilmesi yönündeki çağrıları geldi. Kalkışma girişimi olduğu haberini zaten Başbakan Binali Yıldırım’ın NTV’de yaptığı canlı bağlantıdan almıştı.

Türkiye.Dün, 2016 yılında 15 Temmuz günü akşamı, demokrasiye karşı bir darbe girişimi yaşandı. Demokrasinin yüz karasıydı. Ama aynı zamanda  bir demokrasi destanı yazıldı. İktidarı ve muhalefetiyle, tüm siyasi partiler ve çok daha önemlisi millet demokrasiye sahip çıktı.

Başında uçaklar uçarken, patlama sesleri gelirken TRT’den darbe bildirileri okunurken millet sokaklara çıktı ve demokratik rejimin yanında yer aldı. Demokrasinin en önemli güvencelerinden biri millettir.

İspanya’da 1981 yılında da Yarbay Tejero bir darbe girişiminde bulunmuştu. Parlamentoyu kuşatmıştı. Ancak El Pais gazetesi özel bir baskı yaparak halkı parlamentonun etrafında toplanmaya çağırdı. Evlerin altından atılan gazeteyi gören İspanyollar sokağa çıktı ve demokrasiye sahip çıktı.

İspanya demokrasisi kazandı, Yarbay Tejero kaybetti. Yargılandı; hapis cezasına çarptırıldı. Bizde ise benzer bir darbe girişimini Talat Aydemir  gerçekleştirmişti. İki darbe girişiminde de başarısız olan Talat Aydemir ile Fethi Gürcan asılmıştı.

Dün Türk demokrasisi bir tehlike atlattı. TSK’da emir komuta zincirini devre dışı bırakmaya çalışan “Paralel Yapı”ya mensup bir grup Ankara ve İstanbul’da darbe girişiminde bulundu. İlk olarak komutanlarını devre dışı bıraktılar.

Ancak dün aynı zamanda bir demokrasi destanı yazıldı.  Bu bizim tarihimizde bir ilkti. Demokrasiye inananlar darbeye direndi.  Cumhurbaşkanlığını basmaya kalkışan askerler etkisiz hale getirilip, yargılanmak üzere polise teslim edildi.  

Gecenin ilerleyen saatiyle birlikte darbeciler kaybetmeye başladı.  Ankara’da  havada 2 uçak 3 helikopter, İstanbul’da ise 1 uçak 4 Helikopter vardı. TSK kendi uçağını vurmak istemedi.

O yüzden yakıtları bitene kadar havada kalmalarına göz yumuldu. İstanbul’da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü cunta tarafından tutulmuştu.  Darbe girişiminde bulunanlara 2 saat süre verildi.

Eğer 2 saat içinde terk etmezlerse vurulacakları bildirildi.  

Bu arada cunta tarafından etkisiz hale getirildiği söylenen  ve uzun bir süre kendisine ulaşılamayan Genelkurmay Başkanı Org.Hulusi Akar’ın ise Genelkurmay Karargahında değil, Kara kuvvetleri komutanlığında olduğu ortaya çıktı.

Demokrasinin simgesi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise  yine bir kez daha  darbeye direniş ve demokrasiye sahip çıkılması konusunda Türkiye’ye liderlik  yaptı.