Paylaş
Onu ilk olarak “AKP neden kazanır? CHP neden kaybeder?” kitabından keşfetmiştim. CHP’nin 2019 yerel seçim kampanyasını yönetmesini ise izleme imkânım oldu.
Ateş İlyas Başsoy’u, Ruşen Çakır’ın Medyascope’taki yayınında izledim.
“6’lı ittifak diye bir kavram çıktı son dönemde ortaya ama ben de bir heyecan göremiyorum orada. Heyecan potansiyeli var. Çok fazla artılar var, çok olumlu işe yarayacak cevherler diyeyim ama sonuçta bu cevherlerden yemek pişmedi. İnsanlara da heyecan uyandıracak bir dalga yaratılamadı” dedi.
BAŞSOY’UN UYARILARI
Başsoy, muhalefetin düşmanı değil. CHP’nin seçim kampanyalarını yürütmüş bir isim. Kendi tabiriyle, “Muhalefetten ekmek yiyen bir reklamcı.” O nedenle yaptığı değerlendirmeler, işini bilen birinin yapıcı uyarıları.
6’lı ittifakın net olmadığını, topluma net mesajlar vermediğini, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vaadinin toplumda bir ilgi uyandırmadığını savunuyor. Toplumda heyecan uyandıran mesajların verilmesi gerektiğini söylüyor.
Bunun neresi yanlış?
MATEMATİK TUTMUYOR
“Maalesef bu matematik tutmuyor. Bu matematik tutsa Türkiye’de, geçmişte bir sürü sosyalist hareket yüzde 1 alıyorlardı ama birleştiklerinde bakıyorlar 0.5 alıyorlar. Yüzde 4 almasını bekliyorsun bir sinerji olarak, ters bir sinerji oluyor, daha da az oy alıyorlar. Eğer netleşmezse ben burada böyle bir risk görüyorum” diye uyarıyor.
GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM
6 parti şimdiye kadar ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’den başka bir şey vaat etmedi. Başsoy bunun toplumda bir karşılığı olmadığı görüşünde.
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in hiçbir anlamı yok. Çok soyut bir kavram. Lisans eğitimini tamamlamış birisi için anlamı olabilir ama pratikte biz bunun için bir araya geldik demenin halk tarafında bir anlamı yok” diyor.
ERDOĞAN’I BIRAKIRLAR MI
Muhalefet, ‘Nasıl olsa ekonomi kötü... Millet Erdoğan’ı götürür bizi getirir› havasında. Ateş İlyas Başsoy buna temelden itiraz ediyor.“İnsanların fakirleştiği tezi ne kadar gerçekçi? Bizim zannettiğimiz kadar olmayabilir. O yüzden buradan hareket ettiğimizde bize oy verebilecek kitleye çok fazla seslenmeyebiliriz. Bu insanların, bu 6 partiyle gelecek beklentisi gerçekçi olmayabilir. Şu anda daha fazla ekmek kazanma şansları var. Çünkü üretim var. Tek vardiya çalışan fabrikalar üç vardiya çalışıyor. Bu demek ki üç kat daha fazla insan çalışıyor. Çünkü ihracat yapıyor ekonomi.
Ülkenin başında Rusya ve Ukrayna konusunda herkesin görüşüne başvurduğu, Nobel alacak diye ciddi ciddi konuşulan bir Başkan var. Niye bıraksınlar ki Erdoğan’ı 6 kişi için?” diyor.
Muhalefetin nasıl olsa “Erdoğan gidici” diye kendini kandırması yerine, topluma ben seni daha iyi yönetirim diye güven vermesi gerekiyor.
KÂBUSA DÖNÜŞEBİLİR
Ateş İlyas Başsoy da ısrarla ona vurgu yapıyor.
“Lütfen halka bir şey söylesinler. Şu düşünce var ya, ‘Nasıl olsa Tayyip Erdoğan çok yoruldu, çok bitti. Nasıl olsa seçim kazanılacak’ diye bir hülya var orada. O hülya bana kâbusa dönebilecek bir rüya gibi geliyor. Tayyip Erdoğan şu durumda kazanabilir seçimi yine. Yani seçim olsa kaybedecek diye bir durum yok” diyor.
Ben Kemal Bey’in, Meral Hanım’ın yerinde olsam Ateş İlyas Başsoy’u karşıma oturtur dinlerdim.
AYTUN ÇIRAY’DAN TÜRK MİLLETİNE HAKARET
BU millete yapmadıkları hakaret kalmadı.
‘Bidon kafalı’ mı demediler...
‘Göbeğini kaşıyan adam’ mı demediler...
‘Benim oyumla çobanın oyu bir mi olacak?’ diye mi küçümsemediler...
O küçümsedikleri millet 15 Temmuz’da çıplak elleriyle tankları durdurup darbeyi önlerken onlar Nişantaşı’nda, Bodrum’da darbecileri alkışlıyorlardı.
Millet bunlara dersini sandıkta verdi ama akıllanmadılar.
Gazetecisi, mankeni, siyasetçisi millete hakaret etmeye devam ediyor.
İYİ Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray, önceki gün Halk TV’de Şirin Payzın ile Barış Terkoğlu’nun programına bağlandı.
İlk seçimde Erdoğan’ın gideceğine dair artık ezberlediğimiz sözlerini iddialı bir şekilde tekrar eden bir konuşma yaptı.
Muhalif medyada bu tür konuşmalar artık toplu bir ayine dönüştü. Herhalde kendilerini böyle terapi ediyorlar.
Aytun Çıray, 90’lı yıllara uzanan siyasi tecrübesini teminat göstererek ‘Erdoğan gidiyor’ konuşmasını yaptı. Böylece mutluluğu yakalamış oldular. Ama sonunda öyle bir laf etti ki şaşırdım.
Aslında Aytun Çıray daha önce de buna benzer çıkışlar, değerlendirmeler yaptığı için şaşırmamam gerekiyordu.
‘MİLLETİN AKLINI KAYBETMESİ LAZIM’MIŞ
Aytun Çıray, “Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kazanması için Türk milletinin sağduyusunu ve aklını kaybetmesi lazım” dedi.
Seçim sandığı açıldığında Türk milletinin mi aklını kaçırdığını yoksa Türk milletinin ferasetinin mi birilerinin aklını aldığını göreceğiz.
Millet kimi isterse onu seçer. Bize düşen millet iradesine saygı göstermektir.
Millet sizi seçerse akıllı, AK Parti’yi seçerse aklını mı yitirmiş olacak?
Peki şimdiye kadar 15 seçimdir AK Parti’yi seçiyor. Aklı yok mu bu milletin?
Hem bu milletin aklına hakaret edeceksin hem de bu milletin seni iktidar yapmasını bekleyeceksin.
Bir de milliyetçi geçinirler.
Hiç Türk milliyetçisi Türk milletine hakaret eder mi?
BAHÇELİ’DEN, İYİ PARTİLİ MİLLİYETÇİLERE MESAJ
YAVUZ Ağıralioğlu’nun Genel Başkan Yardımcılığı’ndan alınması, Koray Aydın’ın ise Teşkilat Başkanlığı’ndan Siyasi İşler’e kaydırılması ‘İYİ Parti’de milliyetçiler tasfiye ediliyor’ şeklinde bir algının oluşmasına neden oldu.
Meral Akşener’in bu operasyonu, Bahçeli’ye fırsat doğurdu. MHP Lideri de bu fırsatı kaçırmadı.
Milliyetçilere çağrı yaptı.
“Milliyetçilik ve millet sevgisi elbette ki bizim tekelimizde değildir.
Herkes milliyetçi olabilir, hatta olmalıdır. Milliyetçiler her kurumda bulunabilir. Bulunmalıdır. Hepsine saygı duyarız.
Ancak, milliyetçiliği hayatın her alanında uygulanabilir bir siyasal yönetim projesi olarak benimseyen tek parti, Milliyetçi Hareket Partisi’dir.
Ülkücüyüm, milliyetçiyim diyen kim varsa ana çatısı, ana kucağı Milliyetçi Hareket Partisi’dir” dedi.
‘YUVAYA DÖN’ ÇAĞRISI
Bahçeli’nin bu çağrısı İYİ Parti’de kendini dışlanmış hisseden milliyetçileri kapsıyor mu? Siyasette her mesajın bir adresi vardır.
Bahçeli, herhangi bir şekilde MHP ile yolları ayrılmış ülkücüleri yuvaya çağırmak için bu yönde bir politika oluşturacak mı? Kucaklayıcı bir dille çağrılarını sürdürecek mi? İzlemek gerekiyor. Ama Bahçeli ilk adımı doğru bir zamanlama ile attı.
Paylaş