Paylaş
O nedenle de muhalefette partisinin oylarını arttırıyor.
Akşener dünkü grup toplantısında konuşmasına, “10 şehrimizde şehit cenazelerimiz vardı. 10 şehrimize ateş düştü. Milletçe yüreğimiz yandı. Gara’da, lanet terör örgütü PKK’ya yönelik operasyon, milli bir meseledir” dedi. Ardından da “Üzerinde konuşan herkesin, sözlerine dikkat etmesi gerekir” diye uyarıda bulundu.
Kılıçdaroğlu PKK’ya PKK diyemiyor ama Akşener üstüne basa basa “Lanet terör örgütü PKK” dedi.
Aslında Meral Akşener, Kılıçdaroğlu’na göre daha sert bir konuşma yaptı. Erdoğan’ı ağır bir dille eleştirdi. Sözleri demir gülleler gibiydi. Ama Akşener, Türkiye’nin beka sorunu olan PKK ile mücadelede, milletinin ve devletinin yanında oldu. Ondan sonrası ise bir muhalefet liderinin eleştirileriydi.
KILIÇDAROĞLU TARZI MUHALEFET
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gara’da 13 şehidimizle ilgili olarak Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan ayrıntılı bilgi aldıktan sonra, CHP Meclis grubunda konuştu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından Gara şehitlerimizle ilgili bölümü birkaç kez okudum.
MİTHAT SANCAR’IN GERİSİNDE KALDI
1)Kılıçdaroğlu konuşmasında 5 yerde “terör örgütü” diyor. Ama tek bir yerde dahi “PKK” demiyor. Kuva-yı Milliye’nin partisi olan CHP Genel Başkanı olarak Kılıçdaroğlu en azından HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın gerisinde kalmamalıydı. Mithat Sancar, “Bu bir katliamdır, uluslararası insancıl hukukun ağır ve vahim ihlalidir” dedi.
PKK’YI DEĞİL, CUMHURBAŞKANI’NI SUÇLADI
2) Kılıçdaroğlu, Gara şehitlerimiz için “PKK katliamı” lafını ağzına almazken, PKK’yı değil, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı sorumlu tuttu.
“13 şehidimizin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır. Kimse başka bir şey düşünmesin” dedi. PKK’nın yaptığı katliamdan dolayı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı›nı sorumlu tutmak, PKK’nın siyasi kolu olarak gösterilen HDP’nin Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın bile aklına gelmedi.
HDP’YE DEĞİL CHP’YE ÇAĞRI
Şimdiye kadar HDP’ye, “PKK ile aranıza mesafe koyun. PKK terörünü kınayın. PKK’ya PKK deyin” derdik. Galiba bundan sonra Kılıçdaroğlu’na “PKK’ya PKK de” diye çağrı yapmak zorunda kalacağız.
GARA’YA SÜLEYMANİYE’DEN GİTMİŞ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Meclis’teki konuşmasında Gara’ya giden HDP’li milletvekilinden söz etti ama isim vermedi. Sadece kadın milletvekili olduğunu söylemekle yetindi.
1)Gara’ya giden kadın milletvekili oraya ziyaret maksadıyla gitmemiş. PKK tarafından talimatlandırılmak üzere çağrılmış.
2) Kadın milletvekili uçakla Süleymaniye’ye geçmiş. Süleymaniye’den de PKK’lılar tarafından Gara’ya götürülmüş.
3) Kandil tarafından listeye konulan bölge milletvekillerinden biri olduğu söyleniyor. Milletvekili olmadan önce de PKK kamplarına gitmiş.
4) Asıl önemli olan, HDP’li kadın milletvekilinin Gara’dan hangi talimatlarla döndüğü.
ERDOĞAN-KILIÇDAROĞLU GÖRÜŞMESİ
ERdoğan ile Kılıçdaroğlu yeni mi görüştü diye heyecanlanmayın. Çünkü iki lider 15 Temmuz’dan sonra yaptıkları görüşmeden bu yana bir araya gelmiyorlar. Bundan sonra da pek görüşecek gibi durmuyorlar. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun PKK’nın katlettiği 13 sivilimizle ilgili olarak faturayı Cumhurbaşkanı’na kesmesi Erdoğan’ı kızdırmış. Dün “Bunun sorumlusu Cumhurbaşkanı diyorsun. Sen ne yüzsüzsün ya? Terbiyesiz herif” diye ateş püskürdü.
Erdoğan öyle kızmış ki, “Sana Milli Savunma Bakanımı gönderiyorum, sana İçişleri Bakanımı gönderiyorum, seni bilgilendirsinler diye, sen bunlara layık değilsin” dedi.
ERDOĞAN’IN TEKLİFİ
Oysa Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki ilişkiler ilk başta böyle değildi. Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı seçildikten bir süre sonra o zaman Başbakan olan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile birlikte Kılıçdaroğlu’nu Meclis’teki makamında ziyaret ediyor. Görüşmede Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’den Önder Sav, Rıza Türmen ve Akif Hamzaçebi yer alıyor.
Erdoğan terörle mücadele hakkında bilgi verdikten sonra Kılıçdaroğlu’na bir teklifte bulunuyor. “Eğer bu konularda daha özel bilgiler isterseniz, size bilgi vermeye hazırız. Siz bir arkadaşı görevlendirirsiniz, ben de bir arkadaşımızı görevlendiririm” diyor. Erdoğan, CHP ile hükümetin arasında süreklik arz edecek bir kanalın açık olmasını istiyor.
Bu görüşmeden sonra uzunca bir süre herhangi bir adım atılmıyor.
BİRAND’IN CENAZESİNE GİDERKEN
Terör eylemlerinin Türkiye’nin canını yaktığı bir dönemde Meclis Başkanı olan Cemil Çiçek ile CHP Lideri Kılıçdaroğlu, İstanbul uçağında yan yana koltuklarda oturuyorlar. İkisi de rahmetli Mehmet Ali Birand’ın cenaze törenine gidiyorlar. Birand, 17 Ocak 2013 tarihinde vefat etmişti.
Kılıçdaroğlu, “Sayın Başkan, terörle mücadele konusunda ne oluyor, ne bitiyor?” diye soruyor. Bunun üzerine Cemil Çiçek, “Sayın Başkan, sizi ziyarete geldiğimizde Başbakan ‘Bir arkadaş görevlendirin, bir mekanizma kuralım, sizi bilgilendirelim’ demişti” diye hatırlatmada bulunuyor. Böyle bir mekanizmanın kurulmasının yararlı olacağını söylüyor. Kılıçdaroğlu, olumlu yanıt veriyor. “Tamam, ben varım. Olabilir” diyor. İsim önerisinde bulunuyor. Akif Hamzaçebi ya da Faruk Loğoğlu’nun olabileceğini söylüyor. Meclis Başkanı da “Ben Sayın Başbakan’la görüşürüm” diyor.
Cemil Çiçek, Erdoğan’a CHP Lideri ile aralarında geçen konuşmayı aktarıyor. “Siz de bir arkadaşı görevlendirirseniz, bu mekanizmayı kurabiliriz” diyor.
Erdoğan, birkaç gün içinde dönüyor. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın ismini veriyor.
ATALAY VE LOĞOĞLU BİR ARAYA GELİYOR
Bu gelişme üzerine Meclis Başkanı Çiçek, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu arıyor. CHP milletvekili Sinan Aygün’ün Çukurambar’daki ofisinde bir araya geliyorlar. Kılıçdaroğlu, Faruk Loğoğlu ismini öneriyor. Cemil Çiçek, hükümete bilgi verdikten sonra Beşir Atalay ile Faruk Loğoğlu’nu Meclis’teki makam odasında bir araya getiriyor.
Makam odasını Atalay ile Loğoğlu’na bırakıyor. Kendisi divan toplantılarının yapıldığı salona geçiyor. Bir saat baş başa görüşen iki isim, tekrar görüşmek üzere ayrılıyorlar.
İLK VE SON OLUYOR
Bu diyalog 1 ay sürüyor. Sadece ve sadece 1 ay.
Keşke milli meselelerde iktidar ile ana muhalefet arasında bir diyalog zemini olsa da böyle bir savrulma yaşanmasa.
Paylaş