Çünkü bu sözün altında Irak’la yürütülen diplomatik müzakereler ve yapılan askeri hazırlıklar var.
O nedenle siyasi kulislerle ilgili yazılarıma bugün ara verip Irak’ın kuzeyine yönelik harekât hazırlığını ve Suriye konusunda yürütülen diplomatik müzakereleri aktarmak istiyorum. Çünkü Cumhurbaşkanı bir plan dahilinde konuşuyor. Hem de aylardır devam eden ve askeri, diplomatik ve istihbari boyutları ilmik ilmik örülen bir plan doğrultusunda.
CUMHURBAŞKANI’NIN AÇIKLAMASI
Kuzey Irak’a operasyon beklentisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kabine toplantısından sonra yaptığı açıklamayla başladı. Erdoğan, “Irak sınırlarımızı güven altına alacak çemberi tamamlamak üzereyiz” dedi. Ardından da, “İnşallah bu yaz Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi kalıcı olarak çözüme kavuşturmuş olacağız” diye ekledi.
PENÇE OPERASYONLARI
Irak’ın Kuzeyi’nde Pençe operasyonları 2019 yılında başladı. Amaç bölgeyi PKK’dan temizlemek. Uğruna şehitler verdiğimiz Pençe operasyonları başarıyla icra edildi. 17 Nisan 2022 tarihinde başlayan Pençe Kilit operasyonu ise devam ediyor.
GÜVENLİ HATTIN SINIRLARI
Bu arada Pençe Kilit operasyonlarının yapıldığı bölgede 22 ve 23 Aralık ile 24 Ocak tarihinde şehitler verdik. Bunun üzerine geniş çaplı bir kara harekâtı yapılarak üs bölgelerinin olduğu bölgede düz alana inene kadar güvenli bir hat oluşturulması kararı alındı. Gara bölgesini içine alan hat, güvenli alanın sınırları olarak belirlendi.
YENİ METRO HATTI
Aklı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pazar günü açılışını yapacağı Bakırköy Sahil -Bahçelievler-Güngören--Bağcılar Kirazlı Metro Hattı’ndaydı. Ekrem İmamoğlu’nun 5 yılda yaptığı metro 8.4 kilometre, açılacak olan metro ona bedel. Ulaştırma Bakanlığı’nda ‘Ekrem İmamoğlu bizim yaptığımız metroları sahipleniyor’ diye bir hassasiyet oluşmuş.
DEPREME HAZIRLIK
Depreme hazırlık ve kentsel dönüşüm deyip geçmeyin. Çanakkale-Yenice’de 4.9 büyüklüğündeki sarsıntı olduğunda CNN TÜRK’te yayındaydık
Orada bir şeyi fark ettim. Deprem Çanakkale’de oldu ama İstanbullular daha çok etkilendi. Demek ki İstanbul’da yüksek bir deprem duyarlılığı oluşmuş.
Kılıçdaroğlu ise Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmasının önünü kesmek için hamle üstüne hamle yapıyordu. Ekrem İmamoğlu’nu Ankara’ya çağırıyor. Ahlatlıbel’de, “İstanbul’un sorunlarına odaklan. Cumhurbaşkanı adayı olmadığını açıkla” diye baskı yapıyordu. İmamoğlu ise cumhurbaşkanı adayı gösterilmeyeceğini fark etmişti. Kılıçdaroğlu’ndan bunu rövanşını almak için hazırlık yapıyordu.
BABA OĞULLARDI
O süreci yakından takip ediyor, Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasındaki güç mücadelesini yazıyordum. İmamoğlu, “Sevgili genel başkanımla aramı kimse açamaz” diye açıklama yapıyor, Kılıçdaroğlu ise “Ben Ekrem İmamoğlu’yla baba oğul ilişkisi içindeyim” diye konuşuyordu.
Tarih bazen gecikir ama talih gecikmez.
KILIÇDAROĞLU’NU TASFİYE ETTİ
İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki can ciğer kuzu sarması görüntüsü seçimlere kadar sürdü. Seçimden sonra bayrağı ilk açan Ekrem İmamoğlu oldu. Kılıçdaroğlu bir de baktı ki, Ekrem İmamoğlu tarafından tasfiye edilmiş. Siyasette Brutus kuralı bir kez daha işlemişti. İkinci Brutus olayını ise Özgür Özel yaşatmıştı.
DOĞRULARI YAZMAK
O zaman çıkıp, hani siz baba oğul gibiydiniz? Hani ben aranıza fitne sokmaya çalışıyordum diye yazabilirdim. Çünkü yazdıklarım doğru çıkmıştı. Ama yazmadım. Çünkü doğruları yazmak zaten benim görevimdi.
O nedenle CHP’nin kirlenmemesi gerekiyor. SHP’de İSKİ skandalının bedeli ağır olmuştu. Belediye başkan adaylıklarının belirlenme sürecinde, İstanbul hariç CHP’de şimdiye kadar konuşulmadığı kadar parayla adaylıkların satıldığı iddiaları gündeme geldi.
İSTANBUL’A SOKMUYOR
Neden İstanbul hariç diyorum çünkü Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel’in ekibini istanbul’a sokmadı. İlçe belediye başkan adaylıklarını kendisi belirledi. İmamoğlu bırakın Özgür Özel ekibini, Özgür Özel’in resimlerini bile İstanbul’a sokmuyor. Bilboard’lara Özgür Özel’in seçim afişlerinin asılmasına bile izin vermedi. CHP Genel Başkanı, İstanbul’da seçim propagandası yapamıyor. Çünkü Ekrem İmamoğlu böyle istiyor. Tam bir “one man show” yani tek adam.
1 NİSAN’DA PATLAYABİLİR
Ama İzmir’in bazı ilçelerinde belediye başkan adaylıklarının para ile satıldığı iddiaları gündeme gelmişti. Bakın, 14 Mayıs seçimleri öncesinde bazı illerde milletvekili listelerinin para karşılığı satıldığı ididaları İYİ Parti’de gündeme gelmişti.
İYİ Parti yöneticileri o zaman tepki göstermişti ama seçimden sonra bir lağım gibi patladı. Eğer yerel seçimler kaybedilirse benzer bir durum 1 Nisan’da CHP’de yaşanabilir. Çünkü burnunuzu tutun diyorum başka bir şey demiyorum.
KILIÇDAROĞLU DÖNEMİNDE OLMAMIŞTI
Kemal Kılıçdaroğlu,
Paranın CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun’un odasında unutulduğu, paranın sahibinin ise Malatya Milletvekili Veli Ağbaba olduğu söyleniyordu. Ben kendilerine ulaşıp sormadığım için yazmadım, açıklama yapmalarını bekledim. Veli Ağbaba ve Seyit Torun iddiayı reddettiler. Soruşturma yapması için Meclis Başkanlığı’na başvuruda bulunacaklarını açıkladılar. Dilerim haklı çıkarlar. Başka bir milletvekilinin ismi konuşulmaya başlandı.
İYİ PARTİ’DE YAŞANMIŞTI
Milletvekili seçimlerinde İYİ Parti’den listeler için para alındığı yönünde haberler gelmişti. İddiaları gündeme getirdiğimizde bizi suçlamışlardı. Ne oldu? Seçimden sonra İYİ Parti yöneticileri tarafından dile getirildi. Meral Akşener, kurultay konuşmasında çıkıp meydan okumak zorunda kaldı.
MİDE BULANDIRIYOR
CHP’de ise Ege bölgesinde bazı ilçelere yönelik bu tür iddialar gündeme getirildi ama iç çekişmedir, iftira olabilir diye girmemiştim. Ayrıca CHP’nin bu tür parasal konularla gündeme gelmesi hoş bir şey değil. Çünkü CHP köklü bir parti. Hizipçilik olur, ekipçilik olur. İdeolojik ayrışmalar olur ama parasal konular işin içine girince olmaz. Mide bulandırır.
CHP MİLLETVEKİLLERİ RAHATSIZ
Birçok CHP milletvekilinin bu tür söylentilerden rahatsız olduğunu biliyorum. Yakasındaki 6 ok rozetinden başka bir şeyi olmayan gerçek CHP’liler bu tür kirli ilişkileri sevmezler.
İMAMOĞLU-KANDİL
Hatta Murat Kurum’un adaylığı ilk açıklandığında Ekrem İmamoğlu öndeydi. Algıda hâlâ Ekrem İmamoğlu önde gözüküyor ama sahada yapılan araştırmalarda İmamoğlu ile Kurum arasındaki makasın kapandığı gözleniyor.
ÖNE GEÇTİ
Geçmişte birçok başarılı ankete imza atan Hilmi Daşdemir’in başkanı olduğu Optimar, İstanbul’daki adayların oy alma kapasitesini araştırdı. Oy verebilirim diyenlerde Murat Kurum öne geçti. Bu bir dönüm noktasını oluşturuyor.Önümüzdeki 1 aylık süreçte iki aday arasındaki fark açılacak mı, ibre kimden yana dönecek buna bakacağız.
FARK VAR
1-İlk kez Murat Kurum oy alma kapasitesinde öne geçti.
2-Diğer adaylar da seçimlerin sonucunu etkileyecek oranda oy alma kapasitesine sahipler.
3-Son 10 günde az oy alan adayların seçmenlerinden Murat Kurum ve Ekrem İmamoğlu’na bir yönelme bekleniyor.
KURUM VE İMAMOĞLU
Erbakan ve Erdoğan 28 Şubat’ın çilesini çekti. Başörtülüler 28 Şubat’ın zulmünü gördü. Ama sonunda millet 3 Kasım 2002 seçimlerinde 28 Şubat’ın rövanşını aldı.
Türkiye’de darbe yapanların yaptıkları yanlarına hep kâr kaldı. Ama Erdoğan hem 28 Şubatçılardan hem 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunanlardan hukuk içinde hesabını sormayı bildi. Başka türlü darbelerle mücadele olmaz. Darbe yapanın devlet başkanı olduğu ülkede darbeler devam eder.
TARİHİN ÇÖP SEPETİNE ATILDI
28 Şubat’ın hemen ardından iktidara gelen AK Parti, kendini çetin bir mücadelenin içinde buldu. Erdoğan’ın güçlü liderliği sayesinde 27 Nisan e-muhtırasını verenler de 15 Temmuz’da Meclis’i bombalayanlar da başarılı olamadı. Türkiye, darbeleri tarihin çöp sepetine atmayı başardı.
28 Şubat’ı içinde yaşamış bir gazeteci olarak en büyük eksiğim bir 28 Şubat kitabı yazmamak oldu. Bin yıl devam edecek denilen 28 Şubat devam etmedi ama 28 Şubat zihniyeti AK Parti’nin ilk dönemlerinde de hep fırsat kolladı. Eğer Erdoğan’ın cesareti AK parti kadrolarının kararlılığı olmasa Türkiye’yi 90’lı yıllara çevirirlerdi.
TARİHİ ÇARPITIYOR
Temel Karamollaoğlu’nun tarihi çarpıtma pahasına dile getirdiği iddia ise o dönemin en çetin mücadele konularından biriydi. Evet daha hukuki süreçler devam ederken Erbakan’ı hapse atmak için girişimler oldu. Altınoluk’taki yazlığından jandarma zoruyla götürmek istediler. 22 Aralık 2003 tarihinde Balgat’taki evinin etrafını polisle çevirdiler.
KARAMOLLAOĞLU’NA
Siyasi rekabet olur ama siyasi rekabet uğruna gerçekler çarpıtılmaz. Erdoğan, Erbakan’ı hapse attırmak için uğraşmadı tam aksine Erbakan’ın hapse girmesini önleyen yasayı çıkardı.
KARAMOLLAOĞLU KİMİN YANINDA YER ALDI
Ama Temel Karamollaoğlu, Erbakan’ı hapse girmekten kurtaran Erdoğan’ı değil, Erbakan’ın hapse girmesini önleyen yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunan Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekledi.
Erbakan’ın hapis cezası aldığı dönem 28 Şubatçıların güçlü olduğu bir dönemdi. Erbakan’ın evinin polis tarafından çevrildiği, Erbakan’ı hapis cezasından kurtarmak için yasal değişikliklerin yapıldığı günlerde çok zorlu bir mücadele veriliyordu. O mücadeleyi veren Erdoğan’dı. Bir değerlendirme yapmak için o dönemi, o günün şartlarını iyi anlamak gerekiyor. Zamanın ruhu önemli.
AK PARTİ’NİN İLK DÖNEMİ
28 Şubat sürecinde darbeci askerler ile militan yargı eşgüdüm içinde çalışıyorlardı. Refah Partisi, 16 Ocak 1998’de kapatıldıktan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Erbakan aleyhinde kayıp trilyon davası açtı.
Refah Partisi’nin sunduğu belgeler dikkate alınmadan Erbakan, belgede sahtecilik yapma iddiasıyla 6 Mayıs 2002 tarihinde Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 yıl 4 ay hapse mahkûm edildi. O zaman AK Parti iktidarda değildi.
ALTINOLUK’TA