Abdulkadir Selvi

Cinsel tacizler CHP’yi sarsıyor

8 Aralık 2020
CHP yönetimi cinsel taciz ve cinsel saldırı iddiaları karşısında sessiz kalıyor.

Böylece bu işin unutulacağını düşünüyorlar. Şimdiye kadar Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı dışında bir açıklama yapan olmadı. “CHP gibi büyük bir teşkilatta böyle ufak tefek yanlışlar olabilir” diyenler çıkıyor. Onlar sustukça iş büyüyor, dallanıp budaklanıyor. Bu iddiaların peşine düştükçe CHP’lilerden inanılmaz telefonlar alıyorum. Bütçe görüşmeleri nedeniyle bulunduğum Meclis’te CHP milletvekilleriyle sohbet etme imkânım oldu. Cinsel taciz olayları karşısında bu kadar tepkili olduklarını tahmin etmemiştim. Kılıçdaroğlu belki farkında değil ama CHP’liler bu işlerden dolayı çok rahatsızlar. Hele CHP’nin isminin cinsel tacizle anılmasından dolayı müthiş kızgınlar. Bu işe sessiz kalınmasından dolayı ise tepkililer. Gelinen aşamada bazı teşkilatlarda cinsel taciz olayı boyutunu aşıp, siyasi bir özellik de kazandı. Siyaset, duruş demektir. Siyaset, doğru yerde doğru tavır koymak demektir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu her konuda konuşuyor ama bir tek bu konuda konuşmadı. Kılıçdaroğlu çıkıp “Cinsel taciz ve cinsel saldırı ile adı geçenler CHP teşkilatlarının kapısından giremezler. Bu işlere adı bulaşanlar karşılarında beni bulurlar. Tespit ettiklerimizin gözünün yaşına bakmayız. Kulağından tuttuğumuz gibi kapının önüne koyarız. Babamın oğlu olsa eyvallah etmem. CHP’ye böyle iğrenç bir lekenin sürülmesine izin vermem. Cinsel tacize maruz kalanların sahibi benim. Onların arkasındayım. Bu tür konularda en ufak bir sorun yaşayan olursa, öncelikle beni arasın” dese, tartışmalar sona ererdi. Ama Kılıçdaroğlu susuyor, o sustukça bu iddialar büyüyor.

BÜTÇE İZLENİMLERİBÜTÇE görüşmelerini izlemek üzere Meclis’teydim. Kürsüde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay vardı. Kulisler boştu ama Genel Kurul salonu doluydu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu en ön sırada bütçe görüşmelerini izliyordu. Bütçeye milletvekillerinin ilgisi yoğundu.

Önceden bütçe maratonu başladığında liderlerden biri iner diğeri çıkardı kürsüye. Sert tartışmalara sahne olur, kıran kırana bir mücadele verilirdi. Özal’la Demirel’in bütçe düelloları meşhurdu. Erbakan grafiklerle çıkardı kürsüye, kimi zaman da güldürürdü. Geçmişte Demirel’li DYP, Erdal İnönü’nün başında olduğu SHP ve Erbakan’ın Refah Partisi Meclis’te yaptıkları diri muhalefetle iktidara kök söktürmüşler, millete güven verdikleri için de iktidar alternatifi olmuşlardı. Daha sonra koalisyonlar yoluyla iktidara geldilerse onda Meclis’teki performanslarının payı büyüktü.

KILIÇDAROĞLU CUMHURBAŞKANI ADAYI MI?KILIÇDAROĞLU ile bütçe görüşmelerine verilen ara sırasında selamlaştık. Her haftaya bir skandalın düştüğü CHP’de Kılıçdaroğlu’nun bütçe konuşmasında ne diyeceğini merak ediyordum. CHP Lideri, “Bu bütçe faiz bütçesidir, haramzadelere hizmet bütçesidir“ gibi sert bir giriş yapınca, “En iyi savunma taarruzdur” taktiğini kullanacağını anladım. Futbol deyimiyle hep hücum oynadı. Böylece cinsel taciz ve “Ordu Katar’a satıldı” sataşmalarına cevap vermek zorunda kalmadı. Hatta, “Allah’ın izni ile göreceksiniz ilk seçimde nasıl tıpış tıpış yolcu edeceğini bu milletin göreceksiniz” türünden salvolar yaptı.

ADAYLIK POLEMİĞİ

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının son dakikasında ise önümüzdeki günlere damgasını vuracak polemik konusu çıktı. AK Partililerin, “Aday yok” diye sataşmaları üzerine, “Benim aday olup olmayacağımı size kim söyledi?” diye karşılık verdi. Böylece 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar sürecek nur topu gibi bir tartışma konumuz oldu. Bahçeli ilk anda fırsatı kaçırmadı, “Çok müjdeli bir konuşma oldu. Zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayının Kemal Kılıçdaroğlu olduğu anlaşıldı” dedi. Bu söz Kılıçdaroğlu’nun peşini bırakmaz ama ben yine de CHP Lideri’nin Cumhurbaşkanı adayı olacağını sanmıyorum.

BİR BAŞARI HİKÂYESİİBN-İ Haldun, “Coğrafya kaderdir” demişti. Hele bu coğrafya sular altında kalan Hasankeyf’se, hayata eksi 10’dan başlarsınız. Zaten başarı hikâyesinin önemi de oradan başlıyor.

Sular altında kalan bir medeniyet harikası olan Hasankeyf’ten, Gercüş’ten, Batman’dan çıkıp dünya çapında başarılara imza atan isimler var. Ekonomiden sorumlu eski Başbakan Yardımcısı

Yazının Devamını Oku

Reform süreci ne durumda?

7 Aralık 2020
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yürüttüğü reform çalışmaları şekillenmeye başladı. Elvan ve Gül, iş dünyasıyla toplantılar yaptı.

Yapılan toplantıların perde arkasına bakma imkânım oldu. Öyle dostlar alışverişte görsün şeklinde toplantılar değil. Somut öneriler alınmış. Ekonomiyle ilgili reform çalışmalarının acil ve orta vadede yapılacak işler olmak üzere ikiye ayrıldığı anlaşılıyor. Acil olarak yapılacaklarla ilgili olarak iş dünyasına, “Bütçe görüşmeleri tamamlandıktan sonra Meclis’e birbirini tamamlayacak kanun düzenlemeleri içeren paketler sevk edeceğiz. Somut önerilerini bildirin” deniliyor. Bütçe görüşmeleri bugün başlayıp, 18 Aralık Cuma günü sona erecek.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ayrıca azınlık vakıfları temsilcileri ile Meclis’te İnsan Hakları Komisyonu üyeleri ve Adalet Komisyonu’yla bir araya geldi.

Adalet Bakanı toplantılarda daha çok iktidar ve muhalefet milletvekillerinden gelen önerileri not almış. Toplantılarda ağırlıklı olarak muhalefet milletvekilleri konuşmuş. Orada Adalet Bakanı’nın yaklaşımı çok önemli. “Biz şunu yapacağız, bunu yapacağız” demiyor. Aralarında HDP’lilerin, CHP’lilerin, İYİ Partililerin de bulunduğu komisyon üyelerine, “Yapılacaklar konusunda sizin önerilerinizi almaya geldim” diyor. Yani gömleğin ilk düğmesini doğru ilikliyor.

ADALET BAKANI’NIN ÇİZDİĞİ ÇERÇEVE

Ancak orada Adalet Bakanı Gül’ün çizdiği bir çerçeve var. Gül, AK Parti’nin başta insan hakları olmak üzere reformlar yaparak gelen bir iktidar olduğunun altını çizdikten sonra, “İnsan hakları çerçevesinde atılacak adımlar üzerinde çalışıyoruz. Geçtiğimiz yıl Yargı Reformu Strateji Belgesi kamuoyuna açıklanmıştı. Oradaki hedeflerden biri de İnsan Hakları Eylem Planı’nın güncellenerek tüm idare tarafından çizilen bir çerçevede uygulanmasıdır. Bunun üzerinde çalışıyoruz” diyor.

Bu yaklaşım önemli. Ve yerinde bir yaklaşım. Adalet Bakanı ayrıntı da veriyor. Bir anlamda iş dünyasıyla yapılan toplantıların gündemini de kısmen paylaşmış oluyor.

“Mülkiyet hakkı, diğer ceza yargılamalarındaki hususlar, idarenin bu anlamda atması gereken adımlarla ilgili bize düşen görevler ve çalışmalar var. Bunları önümüzdeki dönemde yine paketler halinde insan haklarını güçlendiren, insan onurunu ayakta tutan uygulamaların artarak devam etmesi ortak dileğimizdir” diyor.

GÜNDEME GETİRİLEN SIKINTILAR

Yazının Devamını Oku

Muharrem İnce: Suikast iddiaları uluorta konuşulmaz

4 Aralık 2020
CHP’ye eleştiriler yönelterek yeni bir hareket başlatan Muharrem İnce, parti kurup kurmayacağı merak edilen politikacılardan biri. Muharrem İnce bugün parti kurma aşamasının önemli adımlarından birini atıp kurucular kurulunu toplayacaktı. O nedenle Muharrem İnce’yi aradım. Hem çalışmalarını konuştuk, hem de CHP’nin merkezinde yer aldığı Türkiye’nin gündemine ilişkin değerlendirmelerini aldım.

KORONAVİRÜSLE İNATLAŞMA OLMAZ

Muharrem İnce, “Koronavirüs tavan yaptığı için kurucular kurulu toplantısını erteledik. Yurt gezilerine de bir sürelik ara verme kararı aldık” dedi. İnce şimdiye kadar 47 ili gezmiş. Koronavirüsün seyrine göre çalışmalara ne zaman başlayacaklarına karar vereceklerini açıkladı. “Koronayla inatlaşılmaz” diye konuştu. Peki bu ara verme, vazgeçme anlamına da gelir mi? Muharrem İnce, “Asla. Asla vazgeçtiğimiz anlamına gelmez” dedi. Gezilere, toplantılara ara vermişler ama çalışmalara ara vermemişler. “Komisyonlarımız Zoom üzerinden toplanıyor” diyor.

CHP’DE HER GÜN BİR SKANDAL VAR

Muharrem İnce’ye eğilimin ne yönde olduğunu sordum. “Eğilim parti kurma yönünde” dedi.

Bunun üzerine, “Yeni parti kurma eğilimi ağır bastığına göre CHP’den umudunuz kalmadı mı?” diye sordum. Tek kelime ile yanıt verdi. “Evet” dedi. Ardından kısa bir CHP değerlendirmesi yaptı. “CHP’nin durumuna çok üzülüyorum. Türkiye yönetilmiyor, CHP de yönetilmiyor. Her gün bir skandal var. Zamana yaymak CHP yönetiminin yeni politikası olmuş. Neşter vuramıyorlar, sorun çözemiyorlar. Her gün bir skandal duyuyoruz” diye konuştu.

ORDUYU ÜZMEMEK LAZIM

Muharrem İnce

Yazının Devamını Oku

İSKİ kokuları geliyor

3 Aralık 2020
Cinsel saldırı ve taciz iddiaları nedeniyle CHP İstanbul örgütlerinden pis kokular gelmeye başladı. Ben olayın CHP içindeki ekipler savaşıyla ilgili değilim. Hatta CHP’yle de ilgili değilim. Benim için önemli olan kadınların cinsel saldırı ve taciz olayları karşısında yaşadıkları mağduriyet. Sosyal medyada hakkımda haksız kampanyalar düzenlemesine rağmen Barış Yarkadaş’ın iddialarını ciddiye aldım. Ama cinsel taciz iddiaları karşısında önlem almamakla suçlanan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’yla da konuştum.

Kaftancıoğlu, “Ben bu iddialar hakkında konuşma durumunda değil, gereğini yapma konumundayım. Gereğini de yaptım” dedi. “Tacizcinin partisi olmaz. Tacizci babam dahi olsa gözünün yaşına bakmam” diye konuştu. Söz konusu kadınların mağduriyeti olunca ben de böyle bir tavır bekliyorum. Canan Kaftancıoğlu ile konuşmamızı aktaracağım.

89 İSKİ TRAVMASI

CHP, 1989 yerel seçimlerinden sonra 23 Haziran’da İstanbul’u yeniden kazanınca, 30 yıl sonra ele edilen başarının yeni bir İSKİ skandalına kurban edilmemesi konusunda uyarılar yapılmıştı. Hem de CHP’yi CHP’den çok önemseyen çevreler tarafından. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “1989 travmasını yeniden yaşamak istemiyoruz” demişti. CHP, İSKİ skandalıyla birlikte 30 yıl boyunca İstanbul’da seçimleri kazanamadı.

CİNSEL TACİZ İDDİALARI

Bu aşamada medyaya sızan üç iddia var.

1- Maltepe ilçe yönetim kurulu üyesi Umut Karagöz cinsel saldırı iddiasıyla tutuklandı.

2- Bir kadın CHP il yönetiminden iki kişinin kendisini taciz ettiğini ileri sürdü.

3-

Yazının Devamını Oku

CHP nereye gidiyor?

2 Aralık 2020
Salı günleri Meclis’te grup toplantıları yapılıyor. Siyasetin nabzını tutma adına önemli olduğu için liderlerin konuşmalarını dikkatli bir şekilde izliyorum. CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, “Devletin ordusu Katarlılara satılmış” sözleri kıyameti koparmıştı. Ali Mahir Başarır’la konuşup, üzgün olduğunu belirten sözlerini köşeme taşımıştım.

AKŞENER NİYE SUSTU?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ne diyeceğini merak ediyordum. Milliyetçi bir lider olan Akşener, bu konuya hiç değinmedi. Anlaşılan CHP ile ortaklığın zarar görmemesini tercih etti. 28 Şubat’ta dahi, kendisine hakaret eden generallere yiğitçe cevap vermesine rağmen Türk ordusuna toz kondurmayan Akşener’in bu konuda tepki göstermesini beklerdim. Zaten CHP milletvekilinin o sözleri sarf ettiği sırada İYİ Parti Genel Başkan yardımcısı Bahadır Erdem de canlı yayın konuğuydu. Tek bir itirazda bulunmadı. Ali Mahir Başarır’la aynı şeyleri düşündüğü için mi itiraz etmedi, yoksa millet ittifakı ortağı oldukları için mi sustu orasını bilmiyorum.

KILIÇDAROĞLU’NUN SALDIRI TAKTİĞİ

Kılıçdaroğlu ise “En iyi savunma saldırıdır” taktiğiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldırmayı tercih etti.

Öyle ki CHP’yi yakın medya bunu, “Kılıçdaroğlu bombaladı” diye verdi. Doğru. Bir bombalama var da bence kendi topraklarını bombaladı.

“O ordu peygamber ocağıdır. O ordu Mustafa Kemal’in ordusudur” dedi. Bu durumda Kılıçdaroğlu’nun CHP milletvekillerini, “Arkadaşlar, ordumuz gözbebeğimizdir. Onlar hakkında konuşurken dikkatli olun” diye uyarmasını beklerdim. O ne yaptı? Ali Mahir Başarır’ın arkasında kapı gibi durdu. Erdoğan’ı ise yaylım ateşine tuttu. İyi de o sözleri senin milletvekilin söyledi, Erdoğan söylemedi ki... CHP milletvekilinin sözleri CHP’yi bağlar, Erdoğan’ı bağlamaz ki... Dahası CHP milletvekilinin sözleri, CHP’yi yıpratır.

Kılıçdaroğlu her yanlışın arkasında kapı gibi durdukça, CHP’de yol kazaları bitmez.

Erdoğan

Yazının Devamını Oku

Reformlar şekilleniyor ama asıl iş uygulamada

1 Aralık 2020
Bakanlar Kurulu’ndan çıkacak koronavirüs önlemlerine odaklandık ancak toplantının çok önemli bir gündem maddesi daha vardı. Ekonomik, hukuk ve demokrasi alanındaki reformlar ele alındı. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, hafta sonu TÜSİAD ve TOBB’la toplantı yaptı. Abdulhamit Gül ayrıca azınlık vakıflarının temsilcileri ile bir araya geldi. Elvan ve Gül, sektör temsilcileri ile yaptıkları toplantılar hakkında Bakanlar Kurulu’na bilgilendirmede bulunmuşlar. TÜSİAD ve TOBB üyelerinin ekonomide yatırım ikliminin oluşması ve güven ortamının sağlanması yönünde somut önerileri olmuştu. Lütfi Elvan, bu öneriler ve kendi çalışmaları hakkında kabine üyelerini bilgilendirmiş. Abdulhamit Gül ise hukuki boyutuna ilişkin öneriler, ihtiyaçlar ve yapılan çalışmalar eksenli değerlendirmede bulunmuş.

REFORMLARIN PERSPEKTİFİ

Adalet Bakanı, perşembe günü TBMM İnsan Hakları Komisyonu toplantısına katılacak. Reform çalışmaları bir süreç içerisinde yürütülüyor. Adalet Bakanlığı’nda 2019-2023 yıllarını kapsayan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin perspektifi doğrultusunda çalışma yapılıyor. Ekonomi ile hukukun üstünlüğü birbirinden ayrılmaz ve birbirinin vazgeçilmezi olarak düşünülüyor. Yatırım ortamının iyileştirilmesine ilişkin çalışmalar o doğrultuda yürütülüyor.

ADALET BAKANLIĞI ÇALIŞIYOR

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Mülkiyet hakkı, maddi-manevi hakların korunmasıyla ilgili aleyhe olan hükümlerin eskiye götürülmemesi gibi birtakım düzenlemeler olacak” demişti.

Adalet Bakanlığı’nda reformlarla ilgili titiz bir çalışma yürütülüyor. Mutfakta bir değil, birkaç hazırlık birlikte yapılıyor. Ancak sektör temsilcileri ile yapılan toplantılardan çıkan sonuçlara göre bu düzenlemeler yeniden şekillendiriliyor. Öncelikler değişebiliyor. Çalışmalar ne aşamada diye araştırdım. Henüz olgunlaşma sürecine geçilmemiş. Sektör temsilcileri ile toplantılar tamamlandıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kapsamlı bir sunum yapılacak. Ardından da olgunlaştırılacak paketler Meclis’e sunulacak.

Burada göz ardı edilmemesi gereken bir nokta var: Bir bakan, “Cemil Çiçek’in dediği gibi iş reform yapmakta değil, uygulamada” demişti. Buna rağmen yeni yasal düzenlemeler gelecek ancak daha çok uygulama üzerinde duruluyor. Anayasa Mahkemesi bireysel hak ihlaline ilişkin bir karar aldığında yerel mahkemenin buna uymaması söz konusu olmayacak. O yönde düzenlemeler yapılıyor.

İSTANBUL VE ANKARA’YA KİM ATANACAK?

Önemli bir nokta daha.

Yazının Devamını Oku

Reform sürecinde eksik halka

30 Kasım 2020
Reform sürecini ete kemiğe büründürecek adımlar atılmaya başlandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ilk olarak TÜSİAD’la bir araya geldi. Reformun ruhunu yansıtması açısından ilk görüşmenin TÜSİAD’la yapılması önemli bir mesajdı. TÜSİAD’la görüşme için bir katılımcı, “Beyin fırtınası şeklinde geçti. Verimli bir toplantı oldu” dedi. Ardından TOBB’la bir araya gelindi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun önerisiyle sektör temsilcileri de toplantıya videokonferans yöntemiyle bağlanıp, sorunlarını ve önerilerini paylaştı.

Toplantıda Lütfi Elvan, yatırımlarda izin süreleri kısaltıp işlemlerde sadeleştirilmeye gidileceğini anlatmış. “Girişimcilerimizin, müteşebbislerimizin önünü açacağız. Bundan emin olun” demiş. Abdulhamit Gül ise reformların bir süreklilik içinde devam edeceği sözünü vermiş.

Türkiye’nin reform sürecine girmesi çok kıymetli. Bu süreci desteklemeliyiz. Ekonomi, güven üzerine yürür. O nedenle yatırım ortamının hazırlanması, yabancı sermayenin teşviki ve mal varlıklarının hukuki güvencesi, zincirin halkaları olarak karşımızda duruyor. Ancak reform iklimi sadece iş dünyası ile sınırlanmamalı. Hukukun üstünlüğü ve insan hakları boyutu da eklenmeli. O nedenle hukukçular, gazeteciler ve aydınlarla bir araya gelerek bu zincire bir halka daha eklenmeli.

ERKEN SEÇİM İŞİ NEREDEN ÇIKTI?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in ortak “erken seçim” çağrısı geçen haftaya damgasını vurdu. Tartışma programlarında, erken seçim için tarih verenler bile çıktı.

Sonunda Meral Akşener çıktı, “Erken seçim istedik ama muhalefet olarak bizim erken seçim kararı almaya sayımız yetmiyor” dedi.

Sayıları yetmiyorsa iki muhalefet lideri o zaman neden erken seçim çağrısı yaptılar? Bu ince bir stratejiye mi dayanıyor? Öncelikle şunu söyleyeyim: Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti’yi ziyaretinde erken seçim konuşulmamış. Kılıçdaroğlu, millet ittifakının ayakta olduğunu, İYİ parti ile bir ve beraber olduklarını göstermek için bu ziyareti gerçekleştirmiş.

Kılıçdaroğlu

Yazının Devamını Oku

Seda gelinin hesabı soruldu

27 Kasım 2020
Oturduğumuz siteye gelin geldi. Komşular balkonlara çıktık, yeni gelin ve damada ömür boyu mutluluklar diledik. Mutluluktan uçacak bir halleri vardı. “Birbirlerine de ne kadar yakışmışlar” dedik. Sessiz, sakin bir hayatları oldu.

Oturduğumuz Gölbaşı TOKİ Konutları Polis Akademisi ve Özel Harekât’ın tam karşısındaydı. Zaten komşularımız arasında Özel Harekâtçılar çoğunluktaydı. PKK ile mücadelede şehit düşen Özel Harekâtçıların cenazelerini kaldırdık. Çocuklarımın sınıf arkadaşlarından babası şehit düşenler oldu. Ne zaman büyük bir bayrak asıldıysa bir evin penceresine, anladık ki yine şehidimiz var.

15 Temmuz gecesi FETÖ’cü hainlerin hedef aldığı yerlerden biri de Polis Özel Harekât’tı. Sınır ötesi operasyonlarda PKK’ya karşı kullanılan sığınak delici bombalarla Özel Harekât’ı vurdular. Çok ağır bir bombardıman yaşandı. Eşim hâlâ, “İkinci bombardımanı unutamıyorum” diyor. Bizim siteden 8 şehidimiz vardı. Komşumuz Mustafa Tecimen, zor zamanda meslektaşlarının yardımına koştuğu sırada şehit oldu.

15 Temmuz’dan sonraydı. Önce bir söylenti olarak dolaşmaya başladı. Sonra çığlıklar yükseldi. Gelinin eşi şehit olmuştu. Muhsin Kiremitçi, babası tarafından ancak üç gün sonra teşhis edilebilmişti. O evden kopan çığlık sesini hâlâ unutamıyorum. Evden önce ağlama sesleri ve çığlıklar yükseldi, sonra zamanla yerini okunan Kuran-ı Kerim’lere, dualara, tekbirlere bıraktı.

Aradan birkaç gün geçmemişti ki, 8-9 ay önce gelin arabasının durduğu binanın önüne bu kez bir kamyon yanaştı. Sonra içeriden eşyalar taşınmaya başladı. En son perdeler söküldükten sonra evin ışığı söndürüldü. Onun ışığı zaten 15 Temmuz gecesi sönmüştü. Son olarak evden gelin çıktı. Hamileydi. Güçlükle adım atıyordu. Belli ki son günleriydi. Seda Gelin son kez döndü evine baktı. Bir süre gözyaşları içinde evini izledikten sonra aracın üstüne kapandı, başladı ağlamaya. Sonra boynu bükük bir şekilde bindi bir araca, uzaklaştı gitti. Birkaç ay önce mutluluğa tanık olduğumuz gelini gözyaşları içinde yolcu etmiştik. Konya’daki baba evine dönmüştü.

Sonra haberlerden takip ettik. Hamileydi. Gökçe ismini verdiği bir kızı olmuş.

15 Temmuz gecesi darbecilere karşı mücadele sadece sokaklarda sürmüyordu. Ekranlarda da mücadele ediyorduk. Darbecilerin kullandığı uçaklar Ankara’yı bombalarken çocuklarımızı evde bırakmış, biz de ekranlarda, “Kaybedeceksiniz. Başaramayacaksınız. Yargılanacaksınız. Hesabını vereceksiniz” diye meydan okuyorduk. Dün o gece verdiğimiz sözlerden biri gerçek oldu.

Dün, Akıncı Üssü davasında Polis Özel Harekât’ı bombalayan FETÖ’cü pilotlar da hak ettikleri cezalara çarptırıldı. O sizin için bir haber değeri taşıyordu belki ama bizim için çiçeği burnundaki gelin Seda’nın, babasını görmeden doğan Gökçe bebeğin, çocuğunu göremeden şehit olan Muhsin Kiremitçi’nin hesabının sorulmasıydı.

15 Temmuz’a kontrollü darbe diyenlerin, 15 Temmuz’a inanmamakta direnenlerin, hâlâ FETÖ alçağını savunmaya çalışanların

Yazının Devamını Oku