Millet İttifakı’nın ortak cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinde “‘Altın Hisse’nin Meral Akşener’in elinde” olduğuna dikkat çekiyorum. Meral Akşener cumhurbaşkanı adayı olmasa da Millet İttifakı’nın ortak cumhurbaşkanı adayını belirlemek istiyor. 24 Haziran 2018 seçimlerinde Akşener, Abdullah Gül’ün ortak aday olmasını engellemişti. Çünkü kendisi cumhurbaşkanı adayıydı. Bu kez aday olmayacağı yönünde sinyaller veriyor. “Türkiye’nin önünü tıkayacak bir şahıs olmayacağım” diyor. Ancak henüz Millet İttifakı’nın ortak adayla mı seçime gireceği yoksa ilk turda her partinin kendi adayını mı çıkaracağı belli değil. O nedenle Akşener, muhalefetin cumhurbaşkanı adayını belirleme konusunda Kılıçdaroğlu’yla birlikte en güçlü iki söz sahibinden biri.
Bir de Akşener’in kimi desteklediği önemli olduğu kadar kimi istemeyeceği de önemli olacak. Abdullah Gül örneğinde olduğu gibi.
AKŞENER’İN KILIÇDAROĞLU’YLA İLGİLİ SÖZLERİ
Akşener, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı sorulduğunda, “Cumhurbaşkanlığı adaylığı elbette Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakkıdır ve saygı duyulması gereken bir durumdur. Ben dolayısıyla CHP Genel Başkanı’nın cumhurbaşkanı adaylı??na dair tutumunun olmas?na dair sayg? g?steririm?ğına dair tutumunun olmasına dair saygı gösteririm” demişti.
Akşener’in bu sözleri, Kılıçdaroğlu’na yeşil ışık yaktığı şeklinde yorumlanmış ve CHP Genel Merkezi’nde heyecanla karşılanmıştı.
Akşener’in, Kılıçdaroğlu’yla ilgili değerlendirmesinin bir nezaket cümlesi mi olduğu yoksa Akşener’in tavrını mı yansıttığı konusu net değil.
AKŞENER’DEN İMAMOĞLU’NA GÜÇLÜ DESTEK
Ama 30 Ağustos tarihi itibarıyla bir kırılma yaşandı.
Sosyal medya PKK’lıların, FETÖ’cülerin, mafyanın, ülkemize karşı beşinci kol faaliyeti yürüten yabancı istihbarat servislerinin cirit attığı bir alana dönüştü.
Sosyal medya artık bizim için bir “milli güvenlik” sorununa dönüştü. Mutlaka bir düzenleme yapılması gerekiyor. Ama burada hassas birkaç nokta var. Bu düzenlemenin özgürlükleri kısıtlayan bir düzenleme olmaması gerekiyor.
Erdoğan, “Meclis açılınca çıkaracağız” dedi. AK Parti bir sosyal medya düzenlemesi üzerinde çalışıyor. Edindiğim bilgilere göre bir taslak ortaya çıkmış. Daha çok Almanların yaptığı düzenleme esas alınıyor.
ÖNEMLİ TOPLANTI
Sosyal medya düzenlemesinin ana omurgası ortaya çıktı. Yarın bu konuda önemli bir toplantı yapılacak. İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanlıkları ile İletişim Başkanı Fahrettin Altun, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yılmaz Tunç ve Meclis Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman’ın katılımıyla bir toplantı yapılacak.
İKİ NOKTA
Düzenlemenin iki püf noktası var.
1-
ABD’nin gizli planları konusunda birkaç tarihi anekdot aktarmak istiyorum.
ABD YALANLARI
ABD, 11 Eylül’den sonra Kitle İmha Silahları bulunduğu gerekçesiyle Irak’ı işgal etti. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel, yıllar sonra Irak’ta kitle imha silahı bulunmadığını itiraf etmişti. Ama bir yalan üzerinden Irak’ı işgal ettiler. Saddam’ın Kuveyt’i işgali de yine bir ABD yalanı üzerine başlamıştı. ABD’nin Bağdat Büyükelçisi April Glaspie, Kuveyt’e saldırmadan önce görüştüğü Saddam’ı, “Araplar arası işlerde taraf olmayız” sözleriyle cesaretlendirmişti.
ABD’NİN GİZLİ PLANI
ABD’nin, Irak’ı işgali öncesine tekrar dönerek Barzani ile Saddam arasında geçen bir diyaloğu aktarmak istiyorum. Saddam Hüseyin tarihi düşmanlıkları olduğu Barzani ve Talabani’yi Bağdat’a davet ederek görüşmüştü. Görüşme sırasında Barzani, “Sizinle ilişkilerimiz hiç iyi olmadı. Zaman zaman savaştık. Ama netice itibariyle biz de Iraklıyız. Irak’ın işgal edilmesini istemeyiz. Amerikalılar bizimle planlarını paylaştılar. Irak’ı işgal edecekler. İşgalde kararlılar. İşgali önlemek için kitle imha silahlarının üretildiği tesisleri denetime açıp bunu engelleyebilirsiniz” diyor.
Saddam Hüseyin, “Benim gururum ne olacak?” diye karşılık veriyor. Gururun ne olduğunu gördük. ABD önce kullandı sonra idam etti. Ama bedeli Irak halkı ve biz ödüyoruz.
PUTİN O GÜN NE DEMİŞTİ
G-20 Zirvesi nedeniyle Antalya’ya gelen Rusya Devlet Başkanı Putin’le, Erdoğan’ın 15 Kasım 2015 tarihinde gerçekleştirdiği görüşmede ilginç bir an yaşanıyor. ABD ile birlikte yapılması planlanan Cerablus Operasyonu öncesinde harita üzerinde Putin’e bilgi veriliyor. Putin, “Amerikalılar orayı Kürtlere vermeyi planlıyor” diyor.
Son 25 yılda CHP’nin tek başarısı var. O da İstanbul seçimleri. Ankara, Mersin, Antalya ve Adana’nın kazanılmasını da küçümsemiyorum ama İstanbul’un sembolik önemi büyük.
Ekrem İmamoğlu, CHP’nin tek başarısına imza atan biri olarak cumhurbaşkanı adaylığının en doğal hakkı olduğunu düşünüyor. İmamoğlu, tekrarlanan İstanbul seçimlerini kazandığı 23 Haziran gecesinden itibaren kendini doğal cumhurbaşkanı adayı olarak görüyor. Kılıçdaroğlu’nun önünü kesme hamlelerine karşın geri adım atmayı aklından geçirmiyor.
KILIÇDAROĞLU’NUN MANEVRASI
2023 seçimlerine 2 yıl olmasına rağmen Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adaylığı işini bir mimar titizliğinde dizayn etmeye çalışıyor. Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adaylığının önünü kesmek için bir dizi hamle yaptı.
1) Kılıçdaroğlu kendi adaylığını ortaya attı. “Cumhurbaşkanlığı onurlu bir görevdir. Elbette teklif gelirse kabul edilir. İttifak olacaksın derse oluruz” dedi.
2) Cumhurbaşkanı adayı profili ortaya koydu.
“Millet İttifakı’nın adayı, nefsini terbiye etmiş biri olmak zorunda. Başkanlığın verdiği muazzam yetkilerle yozlaşmayacak, gücünü hızlıca Meclis’e ve Başbakan’a teslim edecek bilgelikte biri olmalı. Ülkeyi cumhurbaşkanı değil, başbakan yönetecek. Bu tarihi adıma ancak nefsine hâkim olabilen ve kendinden önce ülkesini düşünen bir cumhurbaşkanı vesile olabilir” diye konuştu.
İMAMOĞLU’NU HEDEF ALDI
Cumhur İttifakı’nın adayı belli. Hem Bahçeli hem Erdoğan deklare etti. Terazi şaşar ancak Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığı konusunda en ufak bir şaşma olmaz. O nedenle Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığı için başka birini düşündüğü, yok son anda parlamenter sisteme dönüp, yerine başkasını aday göstereceği yönündeki yorumların bir karşılığı yok. En azından Erdoğan’ın nezdinde.
Cumhurbaşkanı adaylığında asıl sancı muhalefet cephesinde yaşanacak. Çünkü yerel seçimlerin kazanılmasıyla birlikte muhalefette umutlar arttı, rekabet kızıştı. O nedenle cumhurbaşkanı adaylığına soyunan çok ama şimdilik isim yok.
KILIÇDAROĞLU’NUN HAMLESİ
Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili süreçte Kılıçdaroğlu çok kritik iki hamle yaptı.
1) Cumhurbaşkanı adayı olduğu mesajını verdi.
“Cumhurbaşkanlığı onurlu bir görevdir. Elbette teklif gelirse kabul edilir. İttifak olacaksın derse oluruz” dedi.
2) Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerinin çok öne çıktığı bir dönemde belediye başkanlarının adaylığına sıcak bakmadığını söyledi.
“Bence ikinci dönem de devam etmeliler”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise Oğuz Kaan Salıcı’nın kapalı bir toplantıda söylediği sözlerin kamuoyuna yapılmış bir açıklama gibi değerlendirilmesinin doğru olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı adayının ittifak bileşenleri ile birlikte kararlaştırılacağının altını çizdi. Kılıçdaroğlu da ittifakı işaret ediyor ama aynı zamanda ittifakın ortak adayı olmaktan onur duyacağını söylüyor. Ama aynı zamanda ittifak beni aday göstersin diye çalışma yapıyor.
Akşener’in, “Cumhurbaşkanlığı adaylığı elbette Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakkıdır ve saygı duyulması gereken bir durumdur” açıklaması Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını savunanları heyecanlandırmıştı. O nedenle Özgür Özel, “olmayacağı” göstermek suretiyle Akşener’in gerisine düştü.
Bu durum CHP içinde cumhurbaşkanı adaylığı konusunda yaşanan ayrışmayı da ortaya koyuyor.
CHP içinde güçlü bir ekip Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için çaba gösteriyor.
Son anda ibrenin Ekrem İmamoğlu’na kayabileceğini düşünen bir grup ise “Kazanacak adayı gösterelim” diye lobi yapıyor. Kılıçdaroğlu da olmaz İmamoğlu da olmaz diyenler ise Mansur Yavaş ismini ileriye sürmeye hazırlanıyor.
Bir de sağlamcılar var. Onlar ibre kime dönerse onun yanında yer alacaklar.
İMAMOĞLU’NUN ATAKLARI
Ben
Haberi yapan BBC Türkçe özür dileyip haberini çekti. Peki yalan haber üzerine açıklama yapan muhalefet liderleri Kılıçdaroğlu ve Akşener ne yapacak? Onlar da özür dileyip, iddialarını geri alacaklar mı?
TÜRKİYE MÜLTECİ DEPOSU DEĞİL
Cumhurbaşkanı Erdoğan sanki, “Türkiye yol geçen hanı değildir” dememiş, sanki “Türkiye Avrupa’nın mülteci ambarı değildir” çıkışını yapmamış gibi İngiltere’nin önemli gazeteleri Guardian, Mail on Sunday ve BBC Türkçe, Türkiye ve Pakistan’ın mülteci merkezi olarak görüldüğünü yazdı. Ortalığı karıştıran iddia İngiltere Savunma Bakanı Wallace’ın, Mail on Sunday için Afganistan’la ilgili olarak yazdığı makaleyle ilgili haberlerinde yer aldı.
İNGİLİZ OYUNU
İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un da dikkat çektiği gibi Wallace’ın makalesinde “Türkiye” ibaresi yer almıyor. Wallace’ın yazısının tamamının Türkçe çevirisini de istedim. “İngiltere’ye getirmekle yükümlü olduğumuz Afganlılar için Afganistan dışındaki bölgede bir dizi merkez kuracağız” diyor. Türkiye konusunda bir ima bile yok. Ama İngiliz basınında yer alan haberde, “İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Pakistan ve Türkiye gibi ülkelerde merkezler kurmayı düşünüyor” deniliyor. BBC Türkçe de bunu bakana atfen haber yapınca, bizim muhalefet mal bulmuş mağribi gibi üzerine atladı. Oysa Wallace’ın makalesinin metnine dikkat etseler, yalan haber üzerinden ülkelerini töhmet altında bırakmazlardı.
KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER’İN TEPKİSİ
Makale yayınlanır yayınlanmaz Kılıçdaroğlu ve Akşener, “Erdoğan söz verdi Türkiye ve Pakistan’da mülteci merkezi kurulacak” diye harekete geçtiler. Biliyorsunuz daha önce de “Afgan mülteciler için Erdoğan, Biden’la anlaştı” demişlerdi. Türkiye açıklama yapmış, inanmamış, ta ki ABD’den yalanlama gelince ikna olmuşlardı.
Dışişleri Bakanlığı,
Ama henüz Afganistan’da bir yönetim kurulamadı. ABD Başkanı Biden, “Afganistan’da kaos kaçınılmazdı” sözüyle yeni dönemin kodlarını verdi. Tam da Trump’ın “Ortadoğu’yu mahvettik” dediği gibi, ABD nereye girdiyse orayı mahvedip çıktı.
KAOS SÜRÜYOR
Afganistan’da yeni yönetim kurulamadığı sürece kaos derinleşiyor. Ülkede kritik eşik henüz aşılmış değil. Afganistan tam bir bıçak sırtında. Ya hükümet kurulması sağlanacak ya da ülke on yıllarca sürecek yeni bir iç savaşın içine sürüklenecek.
TALİBAN’DAN GELEN SİNYALLER
Taliban geçmişte de Afganistan’ı yönetmişti. Ancak akıllarda kadınlara ve muhaliflere yönelik zulümler nedeniyle karanlık bir tablo bırakmıştı. 20 yıl aradan sonra dünya Taliban’ı izliyor, Taliban da ilk kez dünyayı izliyor. Ama henüz yeni bir Taliban’la mı karşı karşıyayız sorusuna cevap verecek noktada değiliz.
1- Taliban geçmişten farklı olarak geçiş sürecinin şekillendirilmesi için Abdullah Abdullah, Hamit Karzai ve Hikmetyar’dan oluşan bir ekibin devreye girmesini kabul etti.
2- Taliban geçmişte olduğu gibi dünyaya meydan okumak yerine ılımlı yüzünü öne çıkarmayı tercih etti.
3-