Paylaş
Sosyal medya PKK’lıların, FETÖ’cülerin, mafyanın, ülkemize karşı beşinci kol faaliyeti yürüten yabancı istihbarat servislerinin cirit attığı bir alana dönüştü.
Sosyal medya artık bizim için bir “milli güvenlik” sorununa dönüştü. Mutlaka bir düzenleme yapılması gerekiyor. Ama burada hassas birkaç nokta var. Bu düzenlemenin özgürlükleri kısıtlayan bir düzenleme olmaması gerekiyor.
Erdoğan, “Meclis açılınca çıkaracağız” dedi. AK Parti bir sosyal medya düzenlemesi üzerinde çalışıyor. Edindiğim bilgilere göre bir taslak ortaya çıkmış. Daha çok Almanların yaptığı düzenleme esas alınıyor.
ÖNEMLİ TOPLANTI
Sosyal medya düzenlemesinin ana omurgası ortaya çıktı. Yarın bu konuda önemli bir toplantı yapılacak. İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanlıkları ile İletişim Başkanı Fahrettin Altun, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yılmaz Tunç ve Meclis Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman’ın katılımıyla bir toplantı yapılacak.
İKİ NOKTA
Düzenlemenin iki püf noktası var.
1- Öncelikli olarak sosyal medya platformlarının Türkiye’de temsilcilik açarak mali ve hukuki muhataplık sorununun çözülmesinin üzerinde duruluyor.
2- Bir de bir haberin yalan haber olduğuna kim ve nasıl karar verecek? Yalan haberin kriterleri belirlenip, ilgili birimin görev ve yetkileri tanımlanacak.
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞINDA MANSUR YAVAŞ’IN MESAJI
MANSUR Yavaş, muhalefetin cumhurbaşkanı adayları arasında sayılan ilk üç isimden biri. Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Kemal Kılıçdaroğlu deniliyor. Yavaş, son anketlerde de Erdoğan karşısında en fazla oyu alan isim olarak görünüyor. Ancak Mansur Yavaş’ın isminin cumhurbaşkanı adayları arasında geçmesinden memnun olmadığı ifade ediliyor. Hatta Kılıçdaroğlu’nun, belediye başkanlarının ikinci dönem devam etmesini istediği yönündeki açıklaması üzerine, “Üstümden büyük bir stres kalktı” dediği söyleniyor. Yavaş’ın, Kılıçdaroğlu’na cumhurbaşkanı adayı olmadığını bir dönem daha belediye başkanlığına devam etmeyi istediğini bildirdiği söylenmişti.
Mansur Yavaş son olarak Mamak’taki temel atma töreninde Kılıçdaroğlu ve Akşener’in huzurunda, “Kim neyi yakıştırırsa yakıştırsın. Görev sürem bittiğinde benim başı dik ve alnı açık bir şekilde Ankara’nın caddelerinde korumasız ve halkla birlikte gezmek en büyük makamım olacaktır” dedi.
Ama ilginç olan, Mansur Yavaş ben aday değilim dedikçe oyları artıyor. İmamoğlu adaylık için bastırdıkça oyları geriliyor.
Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adaylığına ne kadar çok asılıyorsa, Mansur Yavaş tam aksine hareket ediyor.
Benden söylemesi bu köprülerin altından daha çok sular akar...
CUMHURBAŞKANININ İKİNCİ KEZ ADAYLIĞI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikinci dönemi olduğu için 2023 seçimleri zamanında yapılırsa aday olamayacağı ancak erken seçim kararı alınırsa aday olabileceği iddiası tartışmaya açılmaya çalışılıyor.
Erdoğan’ın zamanında yapılacak olan 2023 seçimlerinde aday olmasının önünde hiçbir hukuki engel yok. Hatta Anayasa’nın 101. maddesi Erdoğan’ın ikinci kez adaylığını güvence altına almış durumda. Erdoğan’ın ancak erken seçim olduğu takdirde cumhurbaşkanı adayı olabileceğini savunanlar yanlış bir teze sarılıyorlar.
O İDDİA NE?
O görüşü savunanlar diyor ki, Erdoğan 10 Ağustos 2014 seçimlerinde cumhurbaşkanı seçildi. 24 Haziran 2018 seçimlerinde de ikinci kez seçildi. Anayasa’nın 101. maddesinde de iki dönem kuralı yer alıyor. Bu durumda erken seçim olmadığı takdirde zamanında yapılacak olan bir seçimde aday olamaz diyorlar.
367 KARARININ SONUCU
Siyaset mühendisliği her zaman ters tepiyor, bazen şer gibi gözüken şeylerden hayır çıkabiliyor. AK Parti 367 kararı ile Meclis kilitlenip, cumhurbaşkanı seçilmesi engellenince düğümü çözmek için erken seçime gitti. Bu arada cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aynı krizin tekrarlanmaması için cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesini sağlayan sistemi getirdi.
PARLAMENTER SİSTEM VARDI
Erdoğan, 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan halkın doğrudan cumhurbaşkanını seçtiği sistem sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı oldu. “Erdoğan iki dönem cumhurbaşkanlığı yaptı, yeniden aday olamaz” tezini savunanlar ise “Hah işte bak Erdoğan o zaman cumhurbaşkanı seçilmişti” diyorlar. İyi de o zaman parlamenter sistem vardı. Sadece cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. 5678 sayılı yasa ile Erdoğan doğrudan halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı oldu. Ama milletvekilliği düştü, partisiyle ilişiği kesildi. Parlamenter sisteme göre icranın başında Meclis’ten güveni oyu alan başbakan ve hükümet vardı. Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırım başbakan oldu.
BAŞKANLIK SİSTEMİ’NE GEÇİLDİ
15 Temmuz’dan sonra ise Bahçeli’nin desteğiyle sistem değişti. Parlamenter sistemden Başkanlık Sistemi’ne geçildi. 17 Nisan referandumu ile 5678 sayılı kanun lağvedildi. 6771 sayılı kanunla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildi. Yeni dönemde parlamenter sistem yok. Meclis’ten güvenoyu alan hükümet ve başbakan da yok. Cumhurbaşkanlığı kabinesi var. Ayrıca cumhurbaşkanının yetkileri, sorumlulukları yeniden düzenlendi.
GEÇİCİ MADDE KONULMADI
1- Kanunlar geçmişe yürümez. Bu durum sadece 27 Mayıs sürecinde darbeciler tarafından Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın aleyhine işletildi. Cumhurbaşkanları sadece vatana ihanetten yargılanabilirken Bayar, köpek davasından mahkûm edildi.
2- 17 Nisan referandumu ile kabul edilen Anayasa değişikliğinde eğer eski hükümlerden istifade eden cumhurbaşkanı hakkında 2 dönem şartı devam eder diye bir geçici madde konulmadığı için 2017 öncesi düzenleme geçerli olmaz.
3- Parlamenter sistemde cumhurbaşkanının, seçildiğinde milletvekilliği düşüyor, partisiyle ilişiği kesiliyordu. Yeni sistemde cumhurbaşkanı adayı milletvekili adayı olamıyor ama seçildiğinde partisiyle ilişiği kesilmiyor. Yeni sistemde cumhurbaşkanlığı kabinesi var.
4- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilirken ilk dönemde olduğu gibi “Cumhurbaşkanı 7 yıl süreyle ve bir kez seçilir” denilseydi o zaman Erdoğan aday olamayacak mıydı?
5- Erdoğan’ın sürecini mülga olmuş eski yasayla değil, geçerli olan yeni yasaya göre değerlendirmek gerekiyor. Erdoğan’ın normal yapılacak olan seçimde ikinci kez aday olması anayasal hakkı.
Bu görüşü savunanlara tavsiyem, hukuk dışı formüllerle uğraşmak yerine asıl Anayasa’nın 116. maddesindeki düzenlemeye odaklanın.
Paylaş