Çiftlerin hayatlarında kışkırtıcı heyecanlar, yaramazlıklar ve merak uyandıran yenilikler varsa cinsellik inanılmaz keyifli bir eyleme dönüşebilir. Ancak pek çok kişi uzun süreli ilişkilerinde partnerine ve cinsel yaşam sürecine doyduğu için yeni tarzlar keşfetmeye kalkmaz. Alışkanlık oluştuktan sonra cinselliğin temposu yavaşlar ve eski şehvet yaşanmaz. Hayat şartları, ekonomik krizler, işyerinde yaşanan stres gibi faktörler içinizdeki ateşi söndürmüş olabilir. Çiftlerin cinsel hayatlarının monotonlaşması bu yüzdendir, ancak kader değildir. Bu durumu değiştirmek için odak noktanızı partnerinize zevk aldırmak olarak belirlemeniz ve onun zevk eşiğini keşfetmeniz gerekir. İşte bu her şeyi değiştirebilir ve ilişkiniz ister ilk günlerini, ister ilk yıllarını, ister onlu yıllarını yaşıyor olun, şehvet derecenizi her daim yüksek tutmanızı sağlayabilir. Cinsellik için mutlaka zaman ayırın. Ne kadar yorgun olursanız olun, eğlenmek için kendinizi motive edin, pişman olmazsınız. Cinsellik yaşandıkça cinsel arzu ve istekleriniz, partnerinize olan tutkunuz artar. İşte heyecan arayanlara ilginç fikirler...
Aşk oyunları oynayın...
Rutinleşen güvenlik çemberinizden çıkın. Sürpriz davranışların etkisini göz ardı etmeyin. Belden aşağı konuşmalar yapın ve ara sıra partnerinizin kulağına erotik sözler fısıldayın. Hatta gizli ve bir tek kendinize ait bir cinsel sözlük oluşturun. Kulağına fısıldadığınız kışkırtıcı cümlelerle sevişmeyi beyninde başlatabilirsiniz. Çünkü kadınlar duyduklarından, erkekler ise gördüklerinden daha fazla tahrik olurlar. Birlikte erotik içerikli filmler seyredin, bakışlarınızla birbirinizi tahrik edin. Birbirinizi cinsellik objesi olarak değerlendirin ve seksi olmaya çalışın. Gündüz, mesai saatleri sırasında sevgilinize mesaj atıp, onu ne kadar arzuladığınızı ve ona neler yapmak isteğinizi anlatın, telefonlarınıza kışkırtıcı mesajlar gönderin. Beklendiği anlarda ona olan arzunuzu gösterin. Ara sıra yavaşça ve tutkulu bir biçimde üzerine yürüyün ve onu duvara yapıştırın veya duş alırken siz de duşun altına sokulun. Sürpriz hareketiniz eski heyecanın yeniden yaşanmasını sağlar. Sınırları zorlamak ilk başta zor gelebilir ama sonra bu oyunları heyecanlı bulabilirsiniz.
Hayal gücünüzü geliştirin
Uzun süreli ilişkilerde ilk günkü heyecanı ve keşfetme güdüsünü canlı tutabilmek için kafanızda birlikte paylaştığınız güzel anları canlandırın. Hafızanızı kurcalayıp bu anları yeniden yaşamak duygusal olarak ona kendinizi daha yakın hissetmenizi sağlar. Diğer taraftan fiziksel olarak da onunla bir şeyler paylaşma isteğiniz ilk günkü seviyesine döndürür. Hayal gücünün yanında oyunculuğunuzu da geliştirin ve espri yeteneğinizle kendi sınırlarınızı aşın.
Gün ve saat belirleyin
İlişkinin ilk evresindeki heyecanı kaybetmiş olsanız da eksilen adrenalini yeni yöntemler keşfederek yükseltebilirsiniz. Örneğin; cuma gecesi, partneriniz ilgi odağınız olsun. Bu oyunda bir dahaki sefere aşk yapma eyleminde daha heyecanlı olacaksınız. Böylece planlı ve zorunlu cinselliği keşfetmek için adım atmış olursunuz. İlk bakışta planlı ve zorunlu kelimesi korkunç gelebilir ama olayın özü göründüğü kadar korkunç değildir. Bir program oluşturun ve programa mutlaka uymaya çalışın. Ne kadar yorgun olursanız olun, o günün planında seks varsa, mutlaka seks yapın. Çünkü yaptığınız anlaşmayı belirlediğiniz gün yapmalısınız. Yapmamak, başka şeye odaklanmak ya da ertelemek farkında olmadan çok derin bir seviyede güvensizlik oluşturabilir. Bu sayede birbirinizle ilgilenebilmek için boşluk yaratmış olacaksınız. Ayrıca hazırladığınız sürprizlerde nelerin eksik olduğunu, nelerin arzuladığını anlamış olacaksınız. Böylece ortak beklentileriniz ve istekleriniz hususunda endişelenmenize gerek kalmadan deneyim yoluyla yeni heyecanları keşfetmiş olacaksınız. Bu yolla cinsel hayatınızda bir seviye daha ileri gidebilirsiniz. Yenilikleri uygulamak için kibar davranın ve ilk hamleyi kadına verin. İlişkilerde planlanan cinsellik yerine kendiliğinden gelişen cinselliğin daha çok tercih edildiği doğru olabilir fakat bunu da denemelisiniz. Belirlediğiniz günlerde ne sürprizle karşılaşacak olduğunuzu bilmemeniz bile ayrı bir heyecan uyandıracaktır. Sadece o güne mahsus geliştirdiğiniz bir aşk oyununun diğer günlere de aksetmesine olanak sağlayabilirsiniz.
Evliliğinizde yolunda gitmeyen bir şeyler mi var? Yoksa çabalarınızın artık sonuç vermediğini ve eşinizin sizi anlamadığını mı düşünüyorsunuz? Hemen pes etmeyin! Mutlu günleriniz eskide kalmadı. Sizi mutlu eden ve hayattan zevk almanızı sağlayan evliliğinizde yaşadığınız ilişkinin olduğunu asla unutmayın. Bu kadar zamandır eşinizle yaşadıklarınız, paylaştıklarınız ve biriktirdiğiniz güzel anılar, evliliğinizi kurtarmanız için çıkış noktanız olacak. Evliliklerdeki tutkunun ve romantizmin ilk günkü gibi taze kalabilmesi için nelere dikkat edilmeli ve neler yapılmalı bir bakalım…
Evlilikte yapılması gerekenleri öğrenin
Her ne kadar flört ve nişanlılık dönemini yaşamış olsanız da, evlendikten sonra yaşanan geçimsizlikler ya da anlaşmazlıklar mutluluğunuzu sekteye uğratmış olabilir. Eğer evliliğinizin istikrarlı bir şekilde gitmesini ve mutlu olmayı istiyorsanız, mutluluk için yapılması gerekenlerin olduğunu unutmamalısınız…
Değer verdiğinizi gösterin!
İşe ilk olarak, eşinize değer verdiğinizi göstererek başlayın. Bunu gösterebilmek için çok büyük şeyler yapmanıza gerek yok. Hiç beklenmedik bir anda eşinizin yanağına konduracağınız bir öpücük, sıcak bir bakış ya da “Seni özledim!”, “Seni düşünüyorum!” demek, yeterli olacaktır. Her insan gibi eşinizin de takdir edilmekten hoşlanacağını unutmayın. Onu takdir edebilmek için nelere değer verdiğine dikkat etmelisiniz. Bunun yaparken, “Bu gün çok güzelsin”, “Bu kıyafet sana çok yakışmış.” ya da “Sana ihtiyacım var.”, “Bu konuda haklısın.”, “Teşekkür ederim.” ve “Özür dilerim.” gibi cümleleri kullanmayı ihmal etmemelisiniz çünkü “Güzel söz yılanı bile deliğinden çıkarır”. Bu nedenle, evliliğinizi mahvedecek olan “Keşke!”, “Ben sana söylemiştim!”, “Sen zaten hep böylesin!”, “Bırak, ben yaparım!”, “Bugün canım istemiyor!” gibi cümleleri bir an önce hayatınızdan çıkarmalısınız. Eşinize değer verdiğinizi, ona karşı dürüst olarak, mutluluğunuzu ya da üzüntünüzü paylaşarak, arkadaşlarıyla arkadaş olarak, hobilerine saygı göstererek, onun için kendinizi geliştirerek, kendinizden çok fazla ödün vermeden, oluru olan konularda, fedakârlık yaparak ve kendinize bakarak gösterebilirsiniz. Bunun yanında, zihninizi okumasını beklememeli, genelleme ya da kıyaslama yapmamalı, mükemmeliyetçi olmamalı, aynı anda öfkelenmemeli, aceleci olmamalı ve sorgulamamalısınız.
İletişiminiz güçlendirin ve kendinizi vazgeçilmez kılın!
Evlilik, farklı aile yaşantılarından ve kültürlerden gelen iki insanın aynı mekânı ve zamanı artık birlikte paylaşmaya başlamasıyla oluşan sosyal bir kadın ve erkek ilişkisidir. Bu nedenle, iletişim eksikliğinden kaynaklanan ufak tefek problemlerin yaşanması olağandır. Bu problemlerin büyüyüp, çiftin ve ilişkinin yıpranmasına olanak vermemek için birbirinizle konuşmayı ihmal etmemeniz gerekir. Her akşam TV’yi açmadan önce ya da her gece yatağınıza geçince 10-15 dakika gününüzün nasıl geçtiğini anlatabilirsiniz. Bu iletişim, göz ve dokunma temasını güçlendirecektir. İletişim içinde bulunurken iyi bir dinleyici olmaya özen gösterin, olumsuz eleştiriden kaçının, nasihat vermek ve “Sen hep zaten geç kalırsın!” şeklinde suçlamak yerine; “Senin geç kalman beni çok üzüyor!” cümlesinde olduğu gibi ben dilini kullanmayı ve eşinize dokunmayı asla ihmal etmeyin. Dokunmak, sıcak temasın bir göstergesi olduğu için iletişimi güçlendirecektir.
Sevgi bir seçimdir ve insanlar, sevgiyi farklı şekillerde ifade ederler ve algılarlar. Sevgiyi sürdürme ve sevgi bağlılığı anlamına gelen vefa; sözünü yerine getirme, sözünde durma, sevgi, dostluk ve bağlılıkta kararlılık anlamlarına gelir. Yani vefa göstermek, çiftin birbirine verdiği sözlere sadık kalmasıdır. Mevlana vefayı güzel tanımlamıştır: “Vefa nedir, bilir misin? Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükâfatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır…” Bu açıdan bakıldığında vefa; tam, mükemmel, içten, sağlam ve sarsılmaz kalp bağlılığıdır.
Vefa sadakattir...
Samimi insan vefalıdır, sadıktır, evlilik hayatındaki engel ve zorlukları aşmak için azimle çaba harcar, yapması gerekenleri titizlikle yerine getirir. Bu anlamda vefa ve sadakat, çiftin evlilik yaşamları süresince ihtiyaç duydukları ve birbirlerini hoşnut edecek üstün ahlak özellikleridir. Sevgi, şefkat, merhamet, hamiyet, yiğitlik ve vefa gibi duygular çiftin silahıdır. Bu duygular, çiftin yaşam yolundaki şevkini tetikler ve coşkusunu artırır. Sağlıklı ve mutlu çiftler, doğru sözlü, dürüst, güvenilir, sadık, vefalı ve sorumluluk sahibidirler.
Çiftin ateşle imtihanı
Atalarımız “Önce can, sonra canan!” demişlerdir. Burada can eştir, canan ise diğerleridir. Çift önceliği birbirine vermeli, bu konuda bencil olmalı, cana kıymet vermeli ve kaybedilmesi göze alınamaz olarak görmelidir. Bu bakımdan büyük fedakârlık gerektirecek konularda önce partnerini, sonra diğer sevdiklerini ve yakınlarını düşünmelidir. Başkalarına gösterilen nezaket, ilgi, saygı ve hürmet eşten esirgenmemelidir.
Ayrıca çift evlilik hayatında sinsi tuzaklara düşmemek için birbirine ara sıra hatırlatmalarda ve uyarılarda bulunmalıdır. Kendi hatalarını düzeltmeye çalışmalı, diğeri bir hata yaptığında hemen bırakıp gitmemeli, ona destek olmalı ve yardım etmelidir. İşte gerçek sevgi de budur.
Sevgide şefkat ve koruma hisleri hâkim olmalıdır
İnsan sevdiği kişiyi sağlığında da hastayken de sevmeli hatta hastayken ya da yaşlandığında daha fazla sevgi göstermelidir. Bu yapılmadığında vefasızlık olur ve vefasızlık çok can yakıcıdır. Zorluk zamanlarında insanın aşkı, sadakati ve vefası daha çok ortaya çıkmalıdır, elmasla kömür burada ayrılır, bu çiftin ateşle imtihanıdır. Ham altın ateşe konulduğunda işe yaramayan, kötü kısım üste çıkar. O kısım atıldığında saf ve tertemiz altın kalır. Evlilik hayatı çifti zorlukla imtihan eder. Ancak bu imtihanda başarılı olanlar mutlu olabilirler. Kaliteli, aklı başında, yiğit, dürüst, samimi çiftler zorluklardan asla etkilenmezler, her zaman sadakatlerini devam ettirirler. Sadık ve vefalı çift başlarına her ne gelirse gelsin, hep aşkla “BİZ” der. Gerçek vefa ve sadakat budur.
Boşalma ve orgazm tıptaki son gelişmelere rağmen halen bilinmezliklerle dolu bir terimdir. 1966 yılında Masters ve Johnson’un, hem erkek hem de kadın gönüllü bireyler üzerinde yaptıkları çalışmaları ve günümüze kadar gelen diğer çalışmaları takip edersek, boşalma ve orgazm olgularının tarif edilmesinin zor olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü boşalma, orgazm ve cinsel doyum kavramları genellikle birbirine karıştırılmakta ve çok yanlış bir şekilde aynı anlamda kullanılmaktadır.
Orgazm olmak ve boşalmak aynı şey değildir!
Orgazm olmakla boşalmak aynı şey değildir. Bu nedenle genelde orgazm diye bahsedilen durumlar boşalma olarak algılanmalıdır. Boşalma bedensel bir rahatlamayken orgazm ise bu bedensel rahatlamaya ruhun eşlik ettiği çok yüksek haz veren bir durumdur. Orgazm boşalmayı da içine alan daha geniş bir kavramdır. Orgazmı çeşitli uyaranlar sonucu beynin uyarılması ve bu uyarılmanın etkisiyle, bireyde hem bedensel hem de ruhsal olarak algılanan bir hissin meydana gelmesi olarak tanımlayabiliriz.
Boşalma…
Boşalma, daha çok fiziksel rahatlama olarak tarif edilir. Her cinsel ilişkide bu duyguyu, her erkeğin ve her kadının yaşamasını doğal bir duygu olarak görmek gerekir. Bu duyguyu, bir insanın çok susadığı zaman kana kana içtiği sudan aldığı tat gibi ya da çok sıkışan bir kişinin, ihtiyacını giderdiği zaman yaşadığı duygudaki rahatlama gibi tarif etmek mümkündür. Boşalma esnasında beden bir an gerilir ve arkasından rahatlama hissedilir. Cinsel ilişkilerin sonlarına doğru yaşanan ve 10-15 saniye süren kasılmalarla kendini gösteren fiziksel ve bedensel rahatlamaya “cinsel boşalma” denir. Boşalma olmadığında insanlar yattıkları yerden sıkıntı ile kalkarlar. Bu durum hem iç dünyalarında hem de partner ilişkilerinde sıkıntılara neden olabilir.
Orgazm…
Orgazm; boşalmayı öğrenmiş, ilişkisinde belli bir kalite, uyum ve ahenk yaşamış çiftlerin, ayda yılda bir kez yaşadıkları bedensel rahatlamaya, ruhsal rahatlamanın da eklenmesi ile geçici bir süre, kadınlarda genellikle 10-15 saniye süren kasılmalarla kendini gösteren ama farklı bir bilinç hali gibi oluşan, kontrol kaybı duygusu gibi çok daha farklı, yoğun bir rahatlama olarak açıklanabilir. Burada orgazmı, hem bedenin hem de ruhun rahatlaması olarak tarif etmek mümkündür. Orgazmı, boşalmayı öğrenmiş ve ilişkide belli bir kaliteyi yakalamış, çok arzu ve istekli olan, her iki tarafın da gününde olduğu ilişkilerde yaşanan bir armağan ya da hediye gibi görmek gerekir.
Çapkın ve aldatan erkekler neden erken boşalıyor? Uzman Psikoloji Danışman Dr. Cem Keçe, baskı ve suçluluk duygusunun erken boşalmaya neden olduğunu söylüyor.
[video=hurriyetaile_video/capkinerkekerkenbosaliyordrcemkece.flv]
Evliliğinizde veya ilişkilerinizde sorunlar mı var? Zaman zaman kendinizi mahkeme salonunda boşanırken mi hayal ediyorsunuz? Her tartışmanız büyüyüp alevleniyor ve her ikinizi de yakıyor mu? Peki, mutlu evliliklerin sırrı nedir? Evlilikte sıkça görülen sorunlara ve tartışmalara hangi gözlükle bakılmalıdır? İşte tüm bu soruların yanıtı ve çözüm önerilerini CİSED Onursal Başkanı Cem Keçe anlatıyor.
Evlilik, birlikte yaşam sözleşmesidir
Evlilik, farklı aile yaşantılarından ve kültürlerden gelen iki insanın aynı mekânı ve zamanı artık birlikte paylaşmaya başlamasıyla oluşan sosyal bir kadın ve erkek ilişkisidir. Bu açıdan bakıldığında evlilik bir kadın ve bir erkek arasında yapılan bir birlikte yaşam sözleşmesidir.
Toplum düzeni, eşlerin ve doğacak çocukların bakım ve yetiştirilmesi yönünden evlilik ilişkileri üzerinde devletin de kontrol yetkisi bulunmaktadır. Evlilik ilişkilerinin düzeni ve yürütülmesinde evliliğe taraf olan karı ve koca bütünüyle serbest değillerdir. Toplumsal kurallar, kanunlar, din ve törenin şekillendirdiği toplum da bir taraf olarak söz ve kontrol sahibidir. İnsan yaşamının doğumdan sonraki ikinci yaşam dönemi olarak kabul edilen evlilik erkek ve kadın için önemli, ailenin de başlangıcı sayılan toplumsal ve kişisel bir olaydır.
Mutlu evliliklerin sırrı...
Evlilik ilişkisi; sevgi, saygı, paylaşma ve hoşgörü ile yürütülürse mutluluğun, başarı ile yürütülemez ise de mutsuzluğun başlıca kaynaklarından biri olabilmektedir. Çünkü sabır, sadakat, koşulsuz sevmek, samimiyet, tutku ve saygı olursa mutlu bir birliktelik ve sağlıklı bir seks hayatı olur.
Evliliklerde en sık görülen sorunlar ve tartışma başlıkları...
Evliliklerde sorunların olması ve buna bağlı olarak tartışmaların yaşanması olağan ve doğal bir durumdur. Tartışmalar evliliğin canlı olduğunun göstergeleridir. Evliliklerde iletişim sorunları, ekonomik nedenler, eşin işsiz kalması, aile büyükleri ile aynı evde oturma, eşler arasındaki cinsel sorunlar, akraba ilişkileri, toplumsal hayata yönelik davranış ve hissedişler, mesleki durumlar, sorun çözmede kullanılan hatalı yollar, çocukların bakımı ve yetiştirilmesindeki farklı bakış açıları, din, mezhep ya da kültür farkları, alkol, kumar ve şans oyunlarına düşkünlük, eşin evi terk etmesi ya da başka biriyle yaşamaya başlaması, aldatma, dayak ve küçük düşürücü davranış ve hareketler, iş kolik bir eşe sahip olma, eşlerin kişilik yapılarının birbirine uymaması, aşırı kıskançlık veya eşlerin birbirine yeteri kadar zaman ayıramaması gibi konular evliliklerde en sık görülen sorunlar ve tartışma başlıklarıdır.
Cinsel isteksizliğin kısır olmak anlamına gelmediğini belirten Psikolojik Danışman Cem Keçe, kadınların %33’ünde görülen bu sorunun nedenlerini anlattı.
Cinsel isteksizlik; yeterli cinsel uyarıya rağmen cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması veya hiç olmaması, cinsel arzu duyulmaması durumudur. Bu durum halk arasında “frijidite” ya da “cinsel soğukluk” olarak da adlandırılıyor.
Partnerler arasında yanlış anlamalara ve ciddi çatışmalara yol açan en önemli faktörlerden biri, eşlerin cinsel istek düzeylerinin belirgin şekilde farklılık göstermesidir. Türkiye'de kadınlarda en sık rastlanan cinsel işlev bozukluğu cinsel isteksizliktir. Cinsel isteksizlik, kadınların ortalama yüzde 33'ünde görülüyor. Oranlar yaşa bağlı olarak değişebiliyor. Bu nedenle yeterli cinsel uyarılara rağmen kadınlar çoğu zaman yatakta daha isteksiz oluyor.
Cinsel soğukluğun nedenleri
Cinsel soğukluğun nedenleri fiziksel ve psikolojik faktörler olmak üzere ikiye ayrılıyor. Fiziksel ya da psikolojik nedenleri toparlayacak olursak, bir kısmı erkeklerin sebep olduğu, bir kısmı kadınların kendilerinden gelen ve bir kısmı da çevreyle ilgili nedenlerdir. Kadınların çok azında gerçekten fiziksel bir problem vardır, çoğu kez problem tamamen psikolojiktir ve ilişkiseldir.
Cinsel isteksizlik, kadının kısır olması demek değildir. Kadınların büyük çoğunluğu cinsel isteksizliklerinin gerçek nedenini kocalarının beceriksizliğinde ararlar. Oysa çoğu kez durumdan erkek kadar kadın da sorumludur. Çünkü cinsel isteksizlik genellikle çiftler arasındaki sorunları yansıtır. Bu nedenle isteksizlik sorunu çiftin ortak sorunu olarak görülmelidir.
Cinsel isteği artırmanın şifresi
Uzun süreli ilişkilerde cinsel isteği arttırmanın şifresi, duygusal açıdan karşıdaki insanla bütünleşirken kendin olarak kalabilme yeteneğidir. Bu tür bir kendini geliştirmenin altı ana bileşeni oluyor, bunlar; “açık iletişim kurma, yeniden flört etme, partnere dokunma, suçlamak yerine sorumluluk alma, endişelerin üzerine gitme ve güç savaşlarına son verme” şeklinde sıralanabiliyor.
Ergenlik dönemi hem gençler hem de aileler için çok sancılı bir süreçtir. Psikolojik, fiziksel ve duygusal değişimlerin yoğun bir şekilde yaşandığı bu dönemde çoğu aile en çok cinsellik ile ilgili konularda sıkıntı yaşar. Yaşanan bu sorunların çözümü için konuşmak yerine genellikle çocuk üzerinde baskı kurulur ve yaptığı şeyler engellenmeye çalışılır. CİSED Onursal Başkanı Cem keçe, ergenlik dönemindeki gençlerle cinsellik ile ilgili yaşanılan problemlerde nasıl davranılması gerektiğini anlatıyor.
Çocukların ebeveynlerinin her dediklerini yaptıkları ve onlara koşulsuz bağlı kaldıkları çocukluk döneminin ardından gelen, pek çok ebeveyn için sıkıntılı ve zor bir dönem olarak değerlendirilen ergenlik dönemi, anne ve babalarda yoğun kaygılar yaratmaktadır. Özellikle bu dönem gençlerinde meydana gelen fiziksel değişimler, kimlik sorgulamaları, hormonsal değişimler, entelektüel gelişim, cinsel bilgi açlığı ve arayışlar, ergenleri yanlış arkadaş seçimlerine, karşı cinsle kurulan yakın ilişkilere, yoğun ve kontrolsüz bir şekilde karşı cins ve cinsel konularda bilgi arayışına, dolayısıyla aileden uzaklaşmaya itebilir. Bu sancılı geçiş döneminde, ergen genci yönlendirme görevi yine aileye düşmektedir. Peki, bu nasıl yapılsa daha doğru ve etkili olur?
Sürekli verilen nasihatler problemi çözemez!
Çocukluktan gençliğe adım atan ergen kız ve erkek çocukların değişimlerinden ebeveynler rahatsız oluyor ve her fırsatta onlara nasihat vererek bu değişimi önleyebileceklerini düşünüyorlarsa, hata yaparlar…
Ergen gençleriyle iletişim ve uyum sorunu yaşayan aileler genellikle buldukları her fırsatta nasihat etmek, eleştirmek, aşağılamak ve bağırmak gibi seçenekleri gündeme alırlar ama bunlar düşünülenin aksine yasaklanan şeylere karşı daha çok merak uyandırmaya neden olacaktır.
Pornografik içeriklere kolay ulaşılıyor
Özellikle günümüzde, internetin hemen hemen her evde var olması ve sosyal medyanın hızla gelişmesi nedeniyle, ergenlikle birlikte başlayan cinsel ihtiyaçlar ve arayışlar, gençleri kolaylıkla ulaşılabilecekleri pornografi içerikli internet sitelerine ve cinselliğin açık saçık yaşanması nedeniyle ulu orta satılan pornografi içeren dergilere yönlendiriyor.