Yalçın Bayer: Eğitimde siyah-beyaz ayrımcılığı

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Not ortalaması nedeniyle çocuklar bunalımda, aileler çaresiz

GENÇLERİMİZİN bir bölümü, lise ve dengi okullardaki sınıf geçme not ortalaması sorunu ile karşı karşıyalar. Bu konuda öğrenci ve velilerinden çok sayıda eleştiri ve görüş alıyoruz. Ankara'dan bir grup veli, Bakanlık'tan istediklerini şöyle dile getiriyorlar:

‘‘Geçen yıl sınıf geçme notu 5 üzerinden 2.5 iken, 1999-2000 öğretim yılının, hem de ortasında yayımlanan bir yönetmelikle bu not 5 üzerinden 3'e çıkarıldı. Karnelerinin arkasındaki açıklamalarda herhangi bir ders veya derslerden başarısızlık söz konusu ise yıl sonu başarı ortalamasının 2.5 olması halinde geçeceği belirtilen öğrenciler, yılın sonu gelip de 2.5 ortalamayla hiç umulmadık bir şekilde sınıfta kaldıklarını öğrendiklerinde tam bir şok yaşadılar.

Başta Milli Eğitim Bakanımız olmak üzere bu devlet, çocuklarımızın geleceğiyle oynarken, memleketin de geleceğiyle oynandığının farkında değil mi? Sosyalizasyonun tam olarak sağlandığı ve dört dörtlük bir eğitim sistemiyle çocukların ilgi alanlarını doğru yönlendirerek mükemmel bir eğitimin verilebildiği ülkelerde, sınıf geçme ortalamasının 3 olmasını yadırgayamayız. Fakat bizim gibi eğitim sistemi bir türlü oturmamış, mutsuz ve yerine göre yetersiz kadrolar tarafından yönetilmeye çalışılan, her yıl birbiriyle çelişen bin türlü uygulamanın yürürlüğe konduğu bir eğitim sisteminde sınıf geçme not ortalamasını 3 olarak tespit etmek abesle iştigal değil de nedir?

ÖZEL OKULLAR DA BERBAT

Bugün Türkiye'nin sözde en seçkin ve paralı okullarında dahi dersler hakkıyla işlenememekte ve çocuklar özel ders almaya adeta mecbur bırakılmaktadırlar. Buna mukabil yılda yüz milyonlarca lira (milyarlarca lira demeye utanıyoruz) okul ve ders ücreti vermemize rağmen randıman alınamamakta ve çocuklarımız gereken başarıyı gösterememektedirler.

Özetle, özel okullara devam eden çocuklar ve velileri cezalandırılmaktadırlar.

Diğer yandan müthiş bir ayrımcılık yapıldığı da aşikárdır. Eğitimin içeriği ve müfredat açısından özel okullarla devletin okulları arasındaki fark bir lisandan başka nedir? Ki onun da ne kadar düzgün öğrenildiği meçhuldür?

Özel okullarda sınıf geçmek daha mı kolaydır ki, buraya devam eden çocuklar 3 not ortalamasıyla cezalandırılmaktadırlar. Bu bazı çağdışı ülkelerde yapılan zenci-beyaz ayrımı gibi bir şey değil de nedir? Mesele not ortalamasını artırarak daha kaliteli bir eğitim verileceği zannı ise, o zaman düz liselerdeki not ortalamasını da 3'e çeksinler, ama ucuz politik yaklaşımlarla böyle bir ayrımcılık gütmesinler. Bu halk yıllardır bu ayrımcılıktan bıktı usandı artık. Kaldı ki eğitmenlerimiz iyi eğitilmedikçe, onlar evlatlarımıza gereken bilgiyi layıkıyla veremedikçe, sınıf geçme not ortalamasını 5'e çıkarsalar neye yarar?

Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun, gençlerimizi bunalıma sürükleyen ve aileleri çaresizlik içinde bırakan bu sorunu çözeceğine inanmak istiyoruz.’’

Bizden duyurması...

Uras boşuna mı

yürüdü?

TÜRKİYE'de her saat bir kişi kazalarda ölmekte; deniz, hava ve demiryolu taşımacılığı cazip hale gelmedikçe ölüm olayları daha da artacaktır.

Boray Uras boşuna yürümüş olacaktır.

Her şeyin başı eğitimdir.

Gördünüz, milletvekilleri hiç tınmadılar, hemen tatile koştular.

Neden bir kazaların önlenmesi için ulusal bir seferberliğe öncülük etmiyorlar?

Sayın Cumhurbaşkanı bir şeylere önderlik yapmak istiyor ancak görmezlikten geliniyor.

Dünyada otomobilden en çok vergi alınan ülke Türkiye olduğu halde, bunların ne kadarı trafik için harcanıyor?

Türkiye'de Mehmetçik'e yardımlar toplanıyor, ama trafik terörüne kurban gidenlere hiçbir şey yapılmıyor. Herhalde Türkiye'de bir Trafik Kazazedeleri Derneği kurulsa en çok üyeye sahip dernek unvanını alır.

Ateş düştüğü yeri yakıyor.

Mahir YAVAŞ-ANKARA

Özdemir: Var

Törüner: Yok

‘ZOR haber’ (24.6.2000) diye bir yazımız vardı. Burdaki bilgiler daha sonra Gözcü'de manşet olarak yer aldı. Bunlar Adana'da çıkan 'Ekspres' Gazetesi sahibi Hakan Bülent Yardımcı'nın, ‘‘Allahsızlar’’ yazısında alıntılardı... Ankara Cumhuriyet Savcılığı da, bu yazıyı ihbar kabul ederek, eski bürokratların ABD'deki mal varlıklarına nasıl sahip olduklarını soruşturmaya başlamıştı. Savcılığın soruşturması ne kadar sürer bilinmez?

Ancak New York'taki ünlü Trump Tower'dan daire alanlar arasında isimleri geçen Ali Talip Özdemir ile Yaman Törüner'den yanıtlar geldi.

- ANAP eski milletvekili, bakan ve belediye başkanı olan Özdemir'in açıklaması şöyle:

‘‘Eşimin ailesi sizlerin de bildiği gibi varlıklı işadamlarıdır. Amerika ile de daimi iş ilişkileri vardır. Alınan daire, ailemizden Amerika'ya giden herkesin hem konaklayacağı, hem de ofis olarak kullanacağı bir yerdir. Kaldı ki Amerika'da mülk almak mevcut kredilendirme imkánları ile de kolaydır. Eşim yüksek tahsilini Amerika'da yaptığı ve aile şirketlerinin ortağı olduğu için mülk eşimin adına alınmıştır. Bilgilerinize sunarım.’’

- Eski Merkez Bankası Başkanı ve geçen dönem DYP'den milletvekili olan Akşam Gazetesi yazarı Yaman Törüner da şu açıklamayı gönderdi:

‘‘New York, Trump Tower'da dairem yoktur ve burada dairesi olduğunu bildiğim hiçbir kimse de bulunmamaktadır. New York'un herhangi bir yerinde benim ve eşimin dairemiz yoktur. Yurtdışında herhangi bir yerde de dairemiz yoktur. New York'ta dairesi olan en yakın tanıdığım, eşimin ilk eşinden olan kızı olan ve ABD'de yaşayan kişidir. Onun evinin değerinin de, yazınızda bahsedilen binadaki daire değerinin beşte birinden az ve çok uzun vadeli mortgaga kredisi ile alındığını biliyorum. Avrupa ve ABD'ye sık sık giderim. Buralarda iş ilişkilerim de vardır. Akbank Yönetim Kurulu üyesi olmam nedeniyle, devlet görevinden ayrıldıktan sonra da sürekli mal beyanında bulunmuşumdur. Maddi durumum yurtdışında daire alabilecek seviyededir. Önümüzde yıllarda ABD'de bir daire almayı düşünüyorum.’’

Adanalı gazeteci Yardımcı dedi ki: ‘‘Yazacaklarımı biraz bekleyin.’’

Ökkes Özuygur'dan ise henüz haber yok!

Belki New York'ta, belki Bodrum Yalıkavak'ta, belki de Etiler Alkent'te olabilir mi acaba?

İMRANLI Boğanak Köyü'nden emekli öğretmen Kazım Başeğmez, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'a sesleniyor: Yolumuz asfaltlanacak diye yüzlerce ton mıcır tarlalarımızda stok edildi. Fakat asfaltlama ertelendiği için mıcır stokları tarlalarımızda bekliyor. Dolayısıyla ipotek konmuş gibi maalesef tarlalarımızı üç yıldır ekemiyoruz. Yapılması istenen asfalt yol sadece 8.5 km. olup aynı zamanda 18 köyün yararlandığı grup yoludur. Asfaltlama yapılırsa, hem yolumuza hem de tarlamıza kavuşacağız.

ÇANKAYA Belediyesi'ne... Uğur Mumcu (Köroğlu) Caddesi'ndeki Singapur Oteli karşısında yapımına yaklaşık bir sene önce başlanan, 5464 ada ve 20 parseldeki inşaat trafiği ve insan hayatını olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Bu çarpık yapılaşmaya nasıl imar izni verildiği doğrusu anlaşılır gibi değil.

Ayşegül TEZCAN-ANKARA

Yazarın Tüm Yazıları