Paylaş
Bu jenerasyon, bilginin giderek özgürleştiği ve serbestçe paylaşıldığı sürekli bağlantılı bir dünyada büyüdü…Bu nedenle, Z jenerasyonunun pek çok davranışı, akıllı telefonlar, sosyal medya ve dijital servislerin olmadığı bir dönemde çocukluğunu ya da yetişkinliğini geçirmiş önceki nesiller için normal olmayabiliyor. Bu nesil, diğer kuşakların oldukça ilginç, bazen de “itici” bulduğu teknoloji odaklı pek çok ritüele de sahip: Etkinlik ve maç deneyimlerini canlı olarak paylaşmak, “Snapchat”lemek, her yerde sosyal medyayla yaşamak, sürekli sesli mesaj bırakmak ya da video çekmek gibi… Akıllı cihazlar, internet ve sosyal platformlarla büyümüş olan “multi-tasking” (aynı anda pek çok işi yapabilen), “ben odaklı” ve farklı düşünen bu dijital yerliler, seçimlerinde yenilikçiliği, kaliteyi ve deneyimi önceliklendirmekte. Bununla birlikte, dünyayı değiştirebileceklerine inanan; sosyal sorunlara, çevreye daha duyarlı, aktivist ve görüşlerini sonuna kadar savunan bir kuşak Z jenerasyonu…
Z jenerasyonu benim hayatımda da önemli bir yer tutuyor. Üniversitelerdeki derslerimde, katıldığım söyleşilerde ve iş hayatımda Z jenerasyonu ile sürekli etkileşimdeyim. Tüm çalışmalarımda da gençlerin görüşlerini almaya, onları karar süreçlerine dahil etmeye azami gayret gösteriyorum. Şu anda farklı üniversitelerde, liselerde okuyan ya da yeni mezun olup iş hayatına giren GenZ gençlerle birlikte “Z Jenerasyonu” odağında bir kitap hazırlığı da içerisindeyiz. Bu kitap kapsamında, Z jenerasyonundan gençler, daha üst jenerasyonlar olarak bizlerin anlamakta güçlük çektiği, ancak onlar için oldukça normal olan davranışlarını, seçimlerini ya da tercihlerini kendi perspektiflerinden anlatıyor olacaklar. Böyle bir kitap hazırlığı evresinde ve gençlerle oldukça yakın çalışan biri olarak bu yazımda Z jenerasyonunu tercih ettiği teknolojiler odağında analiz ettim…
Küreselleşme ve dijital teknolojilerin etkisi ile şekillenen Z Jenerasyonunu anlamak, bana göre geleceğe de ışık tutmak anlamına geliyor. Peki, zaten oldukça farklı olan bu kuşak, pandeminin etkisi ile diğer jenerasyonlardan iyice koptu mu, yoksa önceki nesiller bu gençler ile empati yapabilir hale geldi mi? Gelecekteki yaşama yönelik bizlere fragman sunan bu gençlerin teknolojiye yaklaşımlarını, beklentilerini, farklı araştırmalardan da yararlanarak Siz Hurriyet okuyucuları ile paylaşmak istedim…
Z jenerasyonunun iş ve şirket seçimi
Gen Z bağımsız, girişimci, çeşitliliğe ve eğitime önem veren ve teknoloji odaklı bir nesil… Z jenerasyonunu iş hayatında memnun etmek hiç kolay değil. Sevdiği kahve olmadığı ya da çalıştığı ortamı, ofis düzenini sevmediği için ilk günden işi bırakan; CEO ile olan toplantıları bile kendi ajandasına göre düzenlemeye çalışan, her koşulda fikrini öne çıkaran ve eleştiri konusunda pek de tahammül sahibi olmayan bu kuşak, geleneksel yöneticileri çileden çıkarmaya başlamış durumda… İş yaptığınız Z jenerasyonundan bir genci aramadan önce iki kere düşünmenizde yarar var; çünkü bu kuşak, telefondan ziyade mesajlaşmayı ana iletişim metodu olarak benimsemiş durumda. Özellikle, WhatsApp benzeri sosyal mesajlaşma platformları iletişimlerinde öne çıkıyor.
İş seçiminde maaş ve pozisyon Z jenerasyonu için en önemli kriterler gibi görünse de aslında iş-yaşam dengesi, esnek saatler, prim ödemesi ve ek faydalar gibi diğer unsurlar da iş tercihlerinde oldukça öne çıkıyor… Z jenerasyonu, bir şirketi tercih ederken yalnızca ürün / hizmet kalitesini değil, aynı zamanda şirketin etik kurallarını, uygulamalarını ve sosyal etkilerini de analiz ediyor. Bu neslin kalbini kazanmak için, işverenlerin iyi birer küresel vatandaş olma çabalarını vurgulaması gerekiyor. Şirketlerin sürdürülebilirlik, iklim değişikliği ve açlık gibi daha geniş kitleleri ilgilendiren toplumsal sorunlara bağlılıkları Z jenerasyonu açısından oldukça önemli. Dahası, şirketlerin söylemlerden çok eylemlere öne vermesi gerekiyor, bu gençleri kandırmak öyle kolay değil…
Z jenerasyonu her ne kadar bireysel odaklı görünse de aslında kendilerini daha büyük bir resmin parçası olarak görüyor. Başkalarını kabul ederek ve yükselterek, kendilerinin de yükseldiğini anladıklarında, etkileri ve verimleri muazzam ölçüde artış gösteriyor.
Değişime liderlik eden kuşak (bu bölümü Z jenerasyonundan Halit Danagöz ve Burak Yıldız’ın önerisi üzerine ekledim…)
Pandemi ile beraber hızla değişen iş ve eğitim dünyasına en hızlı adapte olan nesil Z jenerasyonu oldu. Günlük rutinlerinin, bir gün içerisinde değişmesine direnç göstermeden; yeni düzene uyum sağlayıp yeni normalin benimsenmesine liderlik ettiler.
Üniversiteler nezdinde bile online eğitime geçişin 4-5 yıl içerisinde olması beklenirken, Korona etkisi ile birkaç hafta içerisinde uzaktan öğrenime geçildi. Zaten teknoloji ile iç içe olan Z kuşağı, bu geçişte hiç zorlanmadı. Hatta hızlıca adapte olarak bu durumu zamanla sevdi bile: Ders aralarında Zoom'dan birbirleri ile görüntülü sohbetler yaptı; derslerden sonra online buluşmalar organize ettiler…
İş dünyasında yer almaya başlayan Z jenerasyonu, pandemi sürecinde uzaktan etkin çalışmayı en hızlı şekilde kavrayarak ekiplerine ve yöneticilerine ilham oldu. Farklı uzaktan çalışma metodolojilerini ve araçlarını hızlıca benimseyerek işinde etki yaratmayı başaran Z jenerasyonu, mevcut düzende daha verimli çalışabildiğini ve gün içerisindeki enerjisini farklı alanlarda da kullanabildiğini yaptıklarıyla ortaya koydu.
Gelecekte var olabilmenin en gerekli yetkinliklerinden biri olan adaptasyon yetkinlikleri sayesinde Z Jenerasyonu, her alanda ortaya çıkaran yıkıcı değişimlere direnç göstermektense, değişime liderlik eden kuşak oluyor…
Deneyimin Önemi
Z jenerasyonu deneyimi tüm süreçlerde önceliklendiriyor. Benzer bir sorunu daha önce yaşamış kullanıcılar ile temasa geçme yolunu seçen (tabii ki online ya da mobil kanallar üzerinden) bu jenerasyon, “social care” (sosyal destek) olarak adlandırılabilecek, müşteri ilişkileri yönetiminin sosyal medya kanalları üzerinden sağlanmasının da önünü açıyor. Z jenerasyonu ayrıca “multi-tasking” (pek çok görevi aynı anda üstlenip hayata geçirme kabiliyeti) meziyetlerinden dolayı, bir şirket ile farklı kanallardan iletişime geçmeyi tercih ediyor. Bu nedenle omni-kanal stratejini iyi ve doğru bir şekilde hayata geçiren firmalar, Z jenerasyonunun tercihi olarak rekabette öne geçebiliyor. Bu jenerasyon açısından içeriklerin ve kampanyaların kişiselleştirilmesi de oldukça önemli…
Z jenerasyonun araç sahiplik isteği azalıyor
Paylaşım ekonomisi (sharing economy) ve sürücüsüz araç çalışmalarındaki artan odak ulaşım açısından da yeni bir dönemi başlatırken; genç nesil açısından da araç sahipliğini düşürmekte. Z jenerasyonu bu tarz paylaşım platformlarını tercih ederek, araç satın almaktansa, daha fazla kiralama ya da ihtiyaç duyduğunda periyodik kullanma yolunu tercih ediyor.
Online alışveriş
Online alışverişi bir yenilik veya istisna olarak gören önceki nesillerin aksine, Z jenerasyonu, bunu bir yaşam biçimi ve geleneksel fiziksel mağazalar kadar geçerli bir alışveriş platformu olarak kabul ediyor. Alışveriş alışkanlıkları plansız olmakla birlikte, genellikle dijital kanallardan etkilenerek her zaman ve her yerde alışveriş yapabilmekteler. Bununla birlikte, Gen Z’in geleneksel kanalları tamamen göz ardı ettiğini varsaymak da yanlış olur. Aslında Z Kuşağı, dokunsal, sürükleyici ve kişiselleştirilmiş mağaza içi deneyimlere de değer veriyor.
Yorumların Gücü
Eskiden bir satın alma kararı öncesinde insanlar güvendikleri yakın çevrelerinden tavsiye almayı tercih ederlerdi. Z Jenerasyonunun çoğu ise artık arkadaşlarının ya da ailelerinin yönlendirmelerinin alım kararlarını etkilemesini istemiyor. Hiç tanımadıkları insanların yorumları Z kuşağı için satın alma sürecinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Z Kuşağı müşterilerinin yaklaşık %90-95'i, satın alma işleminden önce yorumları okuyor. Bununla birlikte, yorumların içeriğinde sadece metinlerden ziyade, fotoğrafların ya da videoların detaylı olarak yer almasına da önem veriyorlar.
Haber kaynağı olarak sosyal medyanın önceliklendirilmesi
Gençler, güvenilir haber kaynakları olarak sosyal medyaya gittikçe daha fazla yöneliyorlar. Bu durum, büyük ölçüde sosyal medyayla sürekli var olan etkileşimlerinden ve geleneksel haber kaynaklarına olan düş kırıklıklarından kaynaklanıyor. Bununla birlikte, ana haber kaynağı olarak sosyal medyaya güvenmenin getirdiği riskler arasında doğru bilgiye erişmedeki kontrol sıkıntıları ve manupulatif, radikalleşmiş bakış açılarına maruz kalma da yer alıyor.
Bilginin bir telefon kadar yakın olduğu bir dünyada büyüdükleri için, Z jenerasyonunun diğer kuşaklara nazaran daha meraklı olması da şaşırtıcı değil…
Oyun ve e-spor Z jenerasyonu için bir yaşam biçimi
Z jenerasyonu, oyun anlayışını, deneyimini ve yaşam tarzını komple dönüştürüyor. Pandemi süresince, sıkılmış ve izole kalmış Gen Z için oyun oynama süreleri sürekli artış gösterdi. Artık, e-sporlar, birçok Z jenerasyonu tüketicisi için futbol ve basketbol gibi geleneksel sporların popülaritesiyle rekabet edecek seviyeye ulaştı.
Bilgi bombardımanına reaksiyon
Z jenerasyonu onlara yöneltilen bilgi, mesaj ve gürültü bolluğunun farkında. Sonuç olarak, bilgileri hızlı bir şekilde filtreleme ve kendileri için değerli olanı ayırma konusunda ustalaşmış durumdalar.
Instagram ve YouTube gibi görüntü tabanlı platformların yoğun kullanımı, gürültüyü azaltma çabalarından kaynaklanıyor ve bu grup için görsel iletişimin önemini yansıtıyor. Sosyal platformlarda, markalar Z kuşağı ile evrensel ana dillerinde, yani görsellerle bağlantı kurmalılar. Hikayeler, emojiler, çıkartmalar olduğu takdirde, içeriğin Z kuşağı için aşırı derecede parlatılmasına gerek bulunmuyor…
Canlı yayınlara olan ilgi
Videonun sosyal medya platformlarında bir içerik formatı olarak konumlandırılması, kullanıcı etkileşimine yeni bir boyut ekledi. Canlı yayın, bireylerin ve şirketlerin işlenmemiş, düzenlenmemiş görüntüleri gerçek zamanlı olarak paylaşmasına olanak tanıyor. Bu da Z jenerasyonu için hem tüketmesi hem de yaratması son derece rahat olan bir içerik biçimini oluşturuyor.
Hijyen odaklı önlemler, canlı etkinliklerin yaygın olarak iptal edilmesine ve sanatçıların, sanal konserler ve canlı yayınlara yönelmesine yol açtı. Hızla değeri ve ilgi düzeyi artan canlı yayınlar artık e-ticaret ile de birleşti ve markaların, girişimcilerin ve “influencer”ların bir ürünü canlı olarak göstermelerine, izleyicilerle gerçek zamanlı olarak etkileşime girmelerine ve doğrudan satış yapmalarına olanak da tanımış oldu. Tahmin edileceği üzere Gen Z bu tarz canlı yayınları en ilgili takip eden kuşak…
Yemek Tercihleri (Bu bölüme desteği için Gen Z’den Kaan Kırhan’a teşekkürler…)
Ana yemek tercihleri fast food olsa da,” sağlıklı yaşam tarzı” da Z jenerasyonu açısından oldukça önemli. Öte yandan, bu kuşak için geleneksel yemek saatleri önemini yitirmiş durumda. Herhangi bir yerde ve ihtiyaç duydukları anda yemek yemeye uyum sağlama yetenekleri oldukça gelişmiş durumda. Youtube ve Instagram’daki görüntülü tarifler sayesinde de yemek yapma konusunda oldukça kendilerini geliştiriyorlar… Z kuşağı online yemek sipariş uygulamalarını da en çok tercih eden kesim. Online siparişi tercih etmelerinin ardında ise sosyal medyada oldukça fazla zaman geçirmeleri ya da hem çalışıp hem okudukları için çok yoğun olmaları yatıyor.
Sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm
Aktivist karakterleri ile öne çıkan bu kuşak "çevreyi kurtarmak ve geleceği çok daha iyi, çevre dostu bir yer haline getirme” vizyonundalar. Z jenerasyonu, iklime bıraktıkları izlerin farkında olan markalara saygı duyuyor. Yoksulluk, dengesizlik, çevresel değişim, doğal bozulma, uyum ve eşitlik dahil olmak üzere dünya çapında karşılaştığımız zorlukları ele alıyorlar…
Z Kuşağı'nı ve Z kuşağının dünyaya getirdiği yeni eğilimlerini anlamak, iş dünyasında ilerleme kaydetmek için kritik öneme sahip. Dünyamız sürekli gelişirken, herkesin yeniliklere ayak uydurması gerekiyor. Z jenerasyonuna yaklaşmak ve bu gençleri takip edebilmek için basit bir tanımı şu şekilde yapabiliriz: Yenilikçi olun, yaratıcı olun, herkese eşit davranın ve eski geleneksel yöntemlere güle güle deyin…
Paylaş