Tehcir söylemi ile sıfır sorun mu olur?

170 bin Ermeni saymış Başbakan Erdoğan, onlardan 70 bini onun vatandaşıymış. Gerisi kaçak. İşte o kaçaklar her an geri gönderilebilirmiş. Kafamızı daha fazla kızdırırlarsa tabii.

Haberin Devamı

Nereden başlasam?

Bir defa, hangi ciddi bilimsel veriye dayandığı meçhul o 70 bin Ermeni, Ermenistan’dan gelip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı almış olan göçmenler değil. Onlar bu toprakların binlerce yıllık sahibidir.

Hepimiz gibi.

Yine hangi ciddi bilimsel araştırmaya dayandığı meçhul 100 bin Ermenistan vatandaşının çoğu da 1988 depreminden sonra Türkiye’ye sığınmış insanlar. Diğerleri de işsizlik yüzünden vatanlarını terk etmek zorunda kalanlar.

Türkiye’de bir lokma ekmek için çalışan diğer eski Sovyet bloku ülkeleri vatandaşları gibi. Irak savaşından sonra canını kurtarmak için bizim kapımızı çalanlar, Afganistan’dan, Pakistan’dan gelenler gibi.

Her karşılaşmamızda beni “Bonjour maman” diye selamlayan Kongolu bekçi gibi.

* * *


KONUŞMANIN şehvetine kapılma durumuna, ağzından çıkanı kulağının duymama hali denir.

Ki fena halde itibar sarsan bir durumdur. Herkes kendi itibarının sorumlusudur ama bir halkı temsil ediyorsanız, sadece kendi itibarınızı değil koskoca bir ülkenin itibarını da sarsmış olursunuz.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, BBC’ye verdiği demeçte yaptığı açıklamaların, Türkiye aleyhindeki propagandayı soykırım sosuyla ağırlaştırmak isteyenlerin işine yaradığı kesin. Ama komşularla sıfır sorun temelinde dış politika iddiasıyla yola çıkan bir hükümetin iddialarıyla taban tabana zıt.
Evet soykırım iddiaları, sadece tek tarafı dinleyerek verilen kararlar Türkiye’yi rencide ediyor ama bunun karşılığı, Türkiye’ye sığınmış olan insanların üzerinden verilebilir mi?

Avrupa’da Türklere uygulanan ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık canımızı yakarken, nasıl olur da Başbakan düzeyinde benzer duyguları başkaları için dile getirilirken sessiz kalabiliriz?

Bu topraklarda izinli ya da izinsiz olarak çalışan yabancılar, mülteciler, göçmenler hiç bir biçimde Türkiye tarafından rehin alınmış insanlar değillerdir.

Eğer varlıkları yasalara uygun değilse, sorunların çözümü yine Türkiye’nin yasalarına ve uluslararası anlaşmalara uygun olmak zorundadır.

Daha birkaç gün önce Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle ile yaptığı görüşmelerde AB vizesinin kalkması için Türkiye’nin kaçak göçmenlerle ilgili ciddi çalışmalar yapması gerektiği gündeme gelmişti.

Bir yandan böyle bir mesele gündemimizdeyken, Başbakan’ın Türkiye’nin kaçak işçilere göz yumduğunu itiraf etmesi nasıl açıklanabilir?

* * *
         
AYRICA Başbakan’ın sözleri, Ermenistan ile protokoller sürecinin devam ettiğini söyleyen Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin yaklaşımlarına uymuyor. AKP’nin azınlıklar konusunda sergilemek istediği hassasiyetle de uyuşmuyor. Komşularla sıfır sorun söylemine ise hiç oturmuyor.

Tehcir tehdidi ile sıfır sorun olur mu? 

Amerikan Dışişleri Bakan yardımcısı Philip Gordon’un dün gazetelerde yer alan açıklamaları da ilginç. Soykırım tasarısının Temsilciler Meclisi’ne gelmeyeceğini
söyleyen Hillary Clinton’ın aksine Gordon, Demokrat grup başkanlarını bağlayacak girişimleri olmadığını açıkladı.

Restleşme içeride tribünlere seslenme anlamında işe yarayabiliyor, ama dış politikada başarı anlamına gelmiyor.

Yazarın Tüm Yazıları