Tasarı döngüsünden kurtulmanın yolu

HER yıl bugünlerde dikkatlerimiz Washington’a yoğunlaşıyor.

Haberin Devamı

Başkan ne diyecek, Komite tasarıyı kabil edecek mi, Tasarı Meclis’e gidecek mi?

Bu fasit daireden çıkabilmenin bir çaresi yok mu?


2007’de Nancy Pelosi, Temsilciler Meclisi Başkanı olarak Kongre’de sık başvurulmayan bir teamülü devreye sokmuş ve tasarının 218 imza ile getirilmesini istemişti.Eğer Pelosi yeniden aynı gerekçeyi öne sürerse tasarının Temsilciler Meclisi gündemine girmesi bugünkü haliyle zor.


Teknik meseleler ne kadar konuşulursa konuşulsun, Ermeni soykırım iddialarıyla ilgili atılan her adım tamamen siyasidir.


Bush
ve Condoleezza Rice döneminde tasarının önünü tıkayan şey, kongre üyelerinin inançları değil, o zamanki yönetimin, tezkere ile ağır darbe yiyen Türk-Amerikan ilişkilerini yine Irak nedeniyle düzeltme kararı olmuştur.

Haberin Devamı


Geçen yıl ise Yönetim, Türkiye ile Ermenistan arasındaki protokol sürecini gerekçe göstererek Ermeni lobisini etkisizleştirebilmişti.


Böyle konuların çözümünde siyasi iradenin ne kadar önemli rol oynayabileceğini görmek için Çek Cumhuriyeti’nin AB üyeliği döneminde tartışılan Beneş kararlarını anımsamakta yarar var.


İkinci Dünya savaşından sonra Çekoslovakya’daki Almanların bir gecede bütün mal varlıklarına el konmasına, ülkeden çıkartılmalarına neden olan Beneş kararlarını Anayasa’sından ayıklamadığı halde Çek Cumhuriyeti AB üyeliğine kabul edildi.


Prag radyosundan “Almanları öldürün” çağrılarının yapıldığını anımsayan Almanların hayatta olmasına rağmen.


Ama o dönemde Almanya’nın Sosyal Demokrat-Yeşil koalisyonu, bu sorunların çatışmalarla değil barış yolu ile çözüleceğini söyleyerek konuyu tırmandırmadı.


Ve AB Komisyonu da meseleyi büyütmeme kararı aldı. Dönemin Genişlemeden sorumlu Komiseri Verhaugen de olayı, “ Geçmişte kalanları geçmişte bırakalım. Biz geleceğe bakalım” diyerek kapattı.İşe siyasi iradenin çözüm gücü.


* * *    

SOYKIRIM iddialarına aldırmasak olmaz mı?


Gözlerimizi kapatarak güçlü bir lobinin yıllardan beri sabır ile sürdürdüğü bir mücadelenin hedefi olmaktan kurtulmak mümkün değil.


Eğer dünkü tasarının metnini inceleme fırsatınız olduysa, bugüne kadar konu ile ilgili “kazanılan” her mevziiye atıfta bulunulduğunu göreceksiniz.


Birleşmiş Milletler’in 1946’da aldığı bir kararda Ermeni tehcirinin bir “soykırım” olduğuna dair kararından tutun da, ABD Kongresi’nin her kademesinde konunun ele alındığı bütün oturumlara kadar hatırlatmalar yapılıyor tasarıda. Tasarının ruhu bunları soykırım iddiasının kazandığı mevziler olarak yansıyor.


Bize ne diyip arkamızı dönebileceğimiz bur durum yok. Bu mücadele devam edecek. Üstelik hem ABD hem de Ermenistan ile ilişkileri hırpalaya hırpalaya. ABD iddiaları onaylayınca da bitmeyecek, çünkü mesele BM’ye ve diğer uluslar arası platformlara taşınacak.

* * *  

Haberin Devamı


PEKİYİ
nasıl olacak? Her yıl tekrarlanan bu durumdan nasıl kurtulacağız?Sonucu belli jestleri her seferinde tekrarlayarak mı?Bu, süreci durdurmuyor.


Aşırı Milliyetçi Taşnak Sütyun Partisi lideri Markarian, Erivan’dan yaptığı açıklamada, “Son günlerde Sarkisyan’ın hem protokoller hem de Karabağ konusunda sertleşmesinde bizim etkimiz oldu” diye övünüyordu. Sorunu uluslararası platforma taşıyarak yol kat etmek isteyenler gerilimleri tercih ediyorlar.


O zaman geriye kalanı yapmak gerekiyor. Ermenistan ile kurulacak iyi ilişkiler çerçevesinde sorunları ele almak.Bu kolay değil, yola taş koyanlar çok. Ama mesele siyasi olunca çözümü de siyasi olmak zorunda.

Yazarın Tüm Yazıları