Sülüklü Han umudu

TAŞ atan çocukların durumunu düzeltmek için Meclis harekete geçiyor.

Bunca zamandır bölgede gençlerin, ailelerin yaşadıkları sıkıntıları düşünün. Neden her şey için geç kalınıyor?
Her zaman “kötünün neresinden dönülürse kardır” vasatlığını sineye çekmek zorunda mıyız?
Sorunların giderilmesine odaklanmak yerine dikkatleri başka taraflara yöneltmek yüzünden ne şiddete karşı mücadele sonuç veriyor, ne de atılan adımlar bir işe yarıyor.
Çok sıradan bir ifade ama Diyarbakır’a bir ay içinde ikinci gidişimde de aynı şeyi hissettim. Burukluk.
Bu kent bölgenin cazibe merkezi olmak için bütün potansiyele sahip. Kendilerine nefes alacak bir alan açmak için var güçleriyle didinen gençleri, kadınları gördüm. İş adamlarını, aydınları.
Yolunuz düşerse Sülüklü Han’a mutlaka uğrayın. Kentin en iyi pişirilen kahvesini için. Kadınlı erkekli bir grup genç insanın, kapısında 1683 yazan bu tarihi Han’ı kentin en iyi kültür mekanına dönüştürme hayallerini dinleyin.
Kendilerine Irak’tan ABD’ye kadar dünyaya açılma hedefi koyan iş adamlarına kulak verin.
Ben iki gün boyunca sohbetlerimde, gözlemlerimde bu bölgede kendine güveni gördüm.   Diyarbakır kapıları zorluyor.
Yeter ki çözüm olsun.
* * *    
DİYARBAKIRLI bir iş adamı, hem de AKP’ye yakın bir iş adamı, “Kavgalı eve misafir gelmez. Dışarısı ile ile  kavgası olanın içeriden haberi olmaz “diyor. 
Kimi “çözüm” diyor, kimi “Kürtlerin eşit haklara sahip olması” için artık zamanın geldiğini söylüyor.
Ama bir an önce bu istikrarsızlık ortamı sona ermeli.
Herkesin birleştiği ortak nokta bu.
Bölgenin önde gelen iş adamlarından biri, “Biz teşvik istemiyoruz. Biz çözüm istiyoruz. Biz işimizi yaparız” diyor.
Çözüm için ne gerekiyor? Bunu da her konuştuğuma soruyorum.
Çözüm önerileri de var. Hukukçular, sivil toplum örgütleri, siyasiler bu konuları tartışıyor. Önemli olan kulak vermek. AKP Hükümeti’nin Kürt Açılımı diye başlattıktan sonra adını Demokrasi Açılımı diye değiştirip,  Milli Birlik ve Beraberlik açılımında karar kıldığı süreç yanlış başladığı için bitti.
Tepeden inmeci kibirli bir anlayışla, kökleri derinlerdeki hangi toplumsal sorunu çözmek mümkün olabilir?
* * *
PKK’nın 1 Haziran’dan itibaren şiddeti tırmandırması işleri daha da zorlaştırıyor.
Ama burası bizim ülkemiz, hepimiz kardeşiz, hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız diyorsak eğer, intikam denizlerinde boğulmadan, işleri yoluna koyacak adımları atma cesaretini gösterebilmeliyiz.
Önemli olan daha fazla kan dökülmeden, bu ülkenin sosyal dokusu daha fazla zedelenmeden ortak noktaları bulabilmek.
“İslam ve Arap dünyasının liderliği” vizyonu peşinde koşmak iyi de Kürt meselesi, Türkiye’nin, acil çözüm bekleyen en temel sorunu ve her zamanki gibi yine askere ihale edilmiş görünüyor.
Diyarbakırlı iş adamının sözlerini bir daha anımsamakta yarar var: ”Kavgalı eve misafir gelmez. Dışarıda kavgası olanın içeriden haberi olmaz.”   
Yazarın Tüm Yazıları