Soykırım tepkileri

İKİ yıl aralıksız süren gizli görüşmelerden sonra gelinen noktaya bakar mısınız?

Haberin Devamı

Ermenistan ile Türkiye arasındaki yakınlaşma sürecine beton döküldü.
Ne Ermenistan bir adım ileri atabilir ne de Türkiye.
Bu durumu her iki tarafın statüko yanlıları çok sevinçle karşılıyor. 
Ama göremedikleri bir şey var.
Her iki ülke açısından da ciddi sonuçları olacak bir döneme girildi.
Türkiye, psikolojik olarak Ermenistan ile yakınlaşma sürecine noktayı koydu. Bu koşullarda protokollerin değil onaylanması, gündeme getirilmesi bile imkânsız.
Diaspora ve Ermenistan içindeki aşırı milliyetçi muhalefet kanadı da bu durumdan çok memnun. Protokollerin kadük olmasını en başından beri istiyorlardı.
Böylece soykırım iddialarıyla ilgili uluslararası forumlarda mevzi kazanarak Türkiye’yi geçmişiyle yüzleştirebileceklerini düşünüyorlar, hem de Karabağ konusunda büyük bir rahata kavuşacaklarına inanıyorlar.
İşte bu ikinci nokta bölgede ciddi bir tehlikenin habercisi.
* * *  
ERMENİSTAN ile Azerbaycan Cumhurbaşkanlarının ocak ayında bir araya gelişleri sırasında ilerleme sağlanamaması üzerine son günlerde Azerbaycan’dan Karabağ konusunu savaş ile çözüleceği açıklamaları gelmeye başladı.
Bunlar ciddiye alınmayabilir.
Nitekim, Karabağ sorununda arabuluculuk rolü oynayan Minsk Gubu’nun Fransız üyesi Bernard Fassier Cuma günü yaptığı açıklamada Azerbaycan’ın tehdidini ciddiye almadığını söyledi.
Ama satır aralarında bu ihtimalin bulunduğunu da, “Yabancı yatırımcılar kaçar, Azerbaycan ekonomisi çöker” tehdidi ile belli etti. Bölgede Rusya’ya rağmen bir çatışma çıkması mümkün değilse de, bu da bir garanti sayılamaz. İş bir kıvılcıma bakar.
Türkiye ile Ermenistan arasındaki protokol, Azerbaycan’ın ve Rusya’yı da ikna ederek hazırlanabilseydi. Bütün mesele, ABD Yönetimini Ermeni seçmen ile Türkiye arasında sıkışmaktan kurtarmak olmasaydı belki çalışmalar daha kapsamlı olabilirdi.
Bu vizyon protokol tartışmalarının gerçekleştiği süreçte arabuluculuk yapan İsviçre’den beklenemezdi.
ABD ise meseleye sadece sıkıştığı köşeden kurtulmak açısından baktığı için ondan da net taahhütler gelmesi mümkün değildi.
Arabulucuların işine gelen muğlaklığın, süreci tıkayacağını Türkiye göremedi.
* * *  
BU süreçte hatalar devam ediyor. Amerikan Temsilciler Meclisi’nde soykırım tasarısı kabul edildikten sonra verilen tepki, İsveç Meclisi kararında olduğu gibi yüzeysel. Sert açıklamalar yapmak, büyükelçileri geri çekmek, karşı tarafın zaten hesapladığı adımlar. Geçici tepkiler. Kaç kez benzeri kararlar nedeniyle büyükelçiler geri çekildi, sonra da geri gittiler.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Amerikan Kongresi’nin kararından sonra, “Biz hazırlığımızı her türlü koşula göre önceden yaptık” dedi. İki tane açıklama hazırlanmış, Büyükelçi Tan, icap ederse geri çekilebilmesi için apar topar Washington’a gönderilmişti.
Bunlar sadece iç politikaya yönelik tansiyon düşürücü kızgınlık mesajları olmaktan ileri gidemiyor.
Kararın üzerinden bir hafta geçti, protokol sürecinin duraklamasını ve soykırım tasarısının geçmesini kolaylaştıran Karabağ konusunda Bakü ile ortak bir çıkış, Azerbaycan’a üst düzey ziyaret de dâhil, stratejik bir hazırlığı ortaya koyan hiçbir gelişme olmadı. Önceden hazırlıklı olmak ilişkileri koparmak, bozmak anlamına mı gelir mutlaka? Bu yapılmadan da, Ermenistan ile yakınlaşma sürecinin tamamen donmasına yol açmadan da, sürece öncülük edebilecek çok etkili tepkiler ortaya konabilir.       

 

Yazarın Tüm Yazıları