Sıcak filminin en sıcak sorusu

Abdullah Oğuz’un yeni filmi "Sıcak" için salı gecesi Süzer Plaza’da özel bir gösterim yaptılar.

Malum, bu Süzer Plaza biraz lanetli bir yer.

Bina yapıldığı zaman hayli tepki toplamıştı. Yapıldıktan sonra ise oradaki mekanlara, organizasyonlara gitmeme kararı alanlar olmuştu.

Her şeye rağmen bir dönem buradaki Chocolate’a sabaha karşı gelip çorba içmek, hatta makarna yemek çok makbuldü.

Alkolden midesi kazınmış gece hayatı kurtlarına ilaç gibi gelirdi.

Mio vardı bir de. Partileri ünlüydü. Ozan Doğulu -yanılmıyorsam- ilk burada çalmıştı. Metroseksüel diye bir kulüp bile açılmıştı.

Sonra o şaşaalı dönem bitti, belediye dışarıya kadar konuşlanan mekanların çoğunu izinsiz olduğu gerekçesiyle yıktı.

Ve herkes buradan uzaklaştı (hakikaten burası lanetli miydi yoksa?)

Şimdi yine yeniden yenilemişler Süzer Plaza’yı.

Sineması gayet şıkır şıkır, eskisi gibi, hatta eskisinden daha iyi olmuş. Sanat galerileri ve bir adet küçük tiyatro salonu var. İki tane de restoran. Biri Mica, diğeri Mori Sushi.

O gece "Sıcak"ı izlemeden önce Mica’daydı elalem.

Elalem dediğim: Nurgül Yeşilçay-Cem Özer çifti, Güneri Cıvaoğlu, Ebru Akel ve daha birçok yazar-çizer...

Sonra topluca salona geçilip film seyredildi, ara vermeden, soluksuz.

ERKEK ALDATMASA NE OLURDU?

"Sıcak"ın en önemli sorusu buydu sanki. Bana öyle geldi.

Eğer erkek aldatmasaydı acaba kadın başka bir karar verir miydi?

Ortaya başka bir final çıkar mıydı?

Şimdi o karar nedir söylemeyeyim, filme giderseniz göreceksiniz. Film çıkışı bu soruyu Ebru Akel’e sordum.

Önce, "Özel hayatım için mi soruyorsun, yoksa film için mi?" gibi bir şey söyledi. "Siz ünlüler amma paranoyak oluyorsunuz" deyip güldüm. Tabii ki film için soruyordum, başka ne için olabilirdi?

Akel, eğer erkek aldatmasaydı finalin farklı olabileceğini söyleyip ekledi: "Belki de kadın intihar ederdi".

Hafta sonu ev ödevin bu olsun canım okur, eğer "Sıcak"a gidersen bunu düşün: "Adama zaafı olan kadın, aldatıldığını öğrenmese vicdan muhasebesini öteleyip bambaşka bir KARAR verir miydi?"

Ebru Akel başarılı

"Sıcak", tıpkı "Mutluluk" gibi üç kişilik bir film.

"Mutluluk"ta Meryem, İrfan, Cemal üçlüsü vardı.

"Sıcak"ta ise Meryem, Yusuf ve Niko üçlüsü.

"Sıcak"taki Meryem bambaşka tabii.

Şehirli, stil giyinen, modern bir kadın.

Ama o da şiddet görüyor, aldatılıyor.

Bu "üçlü" benzerlik hariç, "Sıcak"ın aslında "Mutluluk"la hiç ilgisi yok. Meselesi vicdan, ihanet konuları ekseninde yoğunlaşan, bir adada (Bozcaada) geçmesine rağmen atmosferi koyu gri ve sıkıntılı olan, uzun olmasına rağmen (iki saat) tıkır tıkır işleyen senaryosu ve oyuncularıyla insanı sürükleyen/düşündüren bir film "Sıcak".

Bir kere Ebru Akel inanılmaz. Kaynana yarışmaları üzerine yapışan Akel, meğer çok iyi bir oyuncuymuş.

Kocasıyla tartıştığı sahnedeki performansı mesela, şaşırtıcıydı.

Cem Özer de oyunculuğunun olgunluk döneminde. Bir ara dalgıç kıyafetiyle filan, "The Big Blue"daki (Derinlik Sarhoşluğu) Jean Reno’yu anımsattı bana.

Seks olmalı mıydı

"Sıcak"ta bir sahne var. Ebru Akel’le Cem Özer’in yakınlaştığı.

Acı itiraflardan sonra...

Önceki günkü Kelebek’te vardı, "Sevişme sahnesi varmış, Akel istemeyince Abdullah Oğuz çıkartmış" diye.

Bu bilgiden bihaber o gece Oğuz’a söyledim, "Ya sanki orada bir sevişme olmalıydı."

Apo, "Öyle acılı bir zamanda kimse sevişmeyi düşünmez" dedi.

Haklıydı, Türkler düşünmezdi, ama bence bir yabancı düşünebilirdi. İşte bir Amerikan filminden misal: Halle Berry’li "Monster’s Ball". Kadın acı çekmektedir, ağlayarak her şeyi anlattıktan hemen sonra adama şunu söyler, "Seviş benimle, rahatlat beni".

Yoğun acı ve kafa karışıklığının ardından seks iyi gider, galiba bundan.
Yazarın Tüm Yazıları