Yönetimden “köpek” taktiği…
HAYVANLAR ALEMİ (26) - Şura bitmişti ama nevzuhur (yeni ortaya çıkan) Tomi’nin siteye girişi, yerleşmesi ve serbestce dolaşması kedileri kuşkuya düşürmüştü. Sitede uzun süredir yaşıyorlardı, kendi cinslerinden başkası görülmemişti yıllardır. Gerçi arasıra sabahın erken saatlerinde sürüler halinde köpekler geliyorlar, köşe bucak yiyecek arıyorlar, sonra da kafileler halinde bahçeyi terkediyordu. (Sezai BAYAR / ANKARA)
Bu köpek baskınları sırasında tüm kediler aldıkları önlemlerini sürdürüyorlar, köpeklerin sıçrayamayacağı yüksekliklerde yerlerini alıyorlardı. Genellikle üstü brandalı kamyonet ve diğer araçların üstü ile yakındaki ağaçların dallarına tırmanıyorlardı.
Tomi’nin siteye nasıl geldiğini sonradan çocuklardan öğrenebildik.
Bütün ısrarlarına rağmen evlerine köpek aldırmayan site sakinlerinden birinin kızı olan Ceren, yandaki çocuk parkının önünde bir köpeğe rastlamış. Sokak köpeği. Kapkara bir şey. Gece yarısı önünüze çıktığında farkedilemeyecek kadar kara olan bu yavruyu kucakladığı gibi sitenin bahçesine getirmiş. Tabii tüm yaşıtları duymuş kara marsığın gelişini.
Ailelerine ve yönetime haber vermeden ve gizlice, hemen mukavva kutulardan bir yuva yapmışlar.
Kedilerden uzak, sitenin doğu kesiminde duvar dibinde beslemeye başlamışlar.
Bir gün sonra da seferber olarak köpek mamaları almışlar biriktirdikleri harçlıklarla.
Tabii bir de tasma.
Köpeğe Tomi adını vermişler. Tomi aşağı, Tomi yukarı. Günlerce sırlarını gizlemişler.
İş Bankası bloklarında oturan ve Papi adlı köpeğin sahibesi bir gün parka geldiğinde Tomi’yi görmüş. Papi ile Tomi tanışmışlar. Papi’nin sahibesi Fatoş, Tomi’nin veterinere götürülmesi gerektiğini söyleyince sitenin çocukları “Paramız yok ki” karşılığı vermişler. Bunun üzerine Fatoş, tanıdığı veterinere telefon edip, bir iki çocuk eşliğinde veterinerde Tomi’nin aşısını yaptırmışlar. Fatoş ayrıca Tomi’ye bir haftalık kuru yiyecek almış veterinerden.
Tomi için yapılan mukavva kutuları yeterli görmeyen çocuklar, onun için bir baraka yapmayı planlamışlar ama yönetin durumu farketmiş. Yani suçüstü enselenmişler.
Özellikle de sitenin kadınları “Şimdi de köpek ha” diyerek kimileri tepkisini dile getirmiş.
Bir süre sonra ise Tomi’nin sitede yaşamasına kimse karşı çıkmamış.
Bu köpeği kabullenme nedenini gelişigüzel bir araştırma ile öğrenmem mümkün oldu.
Meğer kadınlar, yani “kedisavar” takımının bazıları cinlik yapmışlar ve “Köpek beslenirse, kediler nasılsa defolur giderler” demişler.
Tabii yönetimden de tepki gelmeyince çocukların sevgilisi Tomi yerleşik duruma gelmiş.
İşte bu Tomi’yi daha sonra tanıdığımızda, birden nasıl ortaya çıktığında şaşırmıştık.
Tomi son derece sevecen bir yaratık. Herkese aynı sıcaklıkta yaklaşan bir köpek. Hatta bazılarına göre “yılışık” denecek kadar da yalaka bir tip. Hoştt desen geliyor, gel desen yine geliyor.
Kedilerin yemek kaplarına nedense yaklaşmıyor. Onlarla iyi geçinmeye çalışıyor. Hatta arkadaş olmak için yaklaşıyor, kediler kaçınca da bunu bir oyun gibi algılıyor.
Masume, derneğe üye yaptıkları Tomi’den fazla şikayetci görünmüyordu. Üstelik kendi yavruları Benek ve Cızırtı ile Tomi’nin arası gayet iyiydi. İçten içe Tomi’yi gözaltında tutmaktan geri kalmıyordu. Ne de olsa köpek, belli olmaz diye uzun süre gözetimini sürdürmüş, “yamuk” bir hareketine rastlamamıştı.
Gerçi Benek çok yakın değildi ama Cızırtı, Tomi ile oynamaktan hoşlanıyordu.
Masume “acaba Cızırtı kendisini köpek mi sanıyor” diye kuşku duyduğu anları aklına takıyordu ama Cızırtı’yı kendisinin doğurduğunu düşündüğünde “herhalde kedi yerine köpek doğuracak durumum olamaz” deyip bıyık altından gülüyordu.
Masume, ölen yavrularını aklından çıkaramıyordu bir türlü. İçi acıyordu. İnsanlara acısını, onlar gibi hatta daha ileri bir yoğunlukla acı çektiğini bir anlatabilseydi.
Çocuklarını siyasi, ya da ideolojik nedenlerle kaybeden, ortadan kaldırılan, devlete ait resmi evrakta ise “faili meçhuller” listesine girenlerin anaları da acı çekiyorlardı kuşkusuz. Onlar da yıllarca yollara düşmüş, her hafta Cağaloğlu’nda mitingler düzenlemiş, dirisini değil ölüsünü aradıkları evlatları için yıllarca gözyaşı dökmüşlerdi.
Kahır doluydular hepsi. Masume onlara hak veriyordu. Hak aradıkları için onları yürekten destekliyordu ama iki evladını peşpeşe kaybetmesi gerçeğini değiştirmiyordu ki bu duygu.
Gözyaşlarını ne zamana kadar içine akıtacaktı.
En iyi çözüm haberleşmeden geçiyordu. Başına gelenleri dünya alema anlatmak gerekiyordu.
Bunun en pratik yolu internetten yararlanmaktı. Gerçi Anadolu’da çok yaygın değildi ama büyük kentlerde seslerini duyulabilirlerdi.
Yani kendilerine ait bir site açmalıydılar.
Ama nasıl?
Sevgiler,
Sezai