Paylaş
Biga’da, 35 metrekarelik bir dükkânda başlayan bu yolculuk, Doğtaş gibi bir mobilya devine evriliyor. Ancak bu başarı ne tesadüf, ne de bir “altın bulma” hikâyesi… Davut Doğan’ın da altını çizdiği gibi başarının arkasında bir aile dayanışması, sıkı bir çalışma ve sabırla uygulanan altı altın kural var.
Davut Doğan, kardeşleriyle birlikte babalarının kahvehane gelirleriyle kurdukları küçük bir mobilya işini nasıl büyüttüklerini, karşılaştıkları zorluklara rağmen pes etmeden yollarına nasıl devam ettiklerini büyük bir samimiyetle anlatıyor. “Kenar mahallede doğmuş altı kardeşiz” diyerek başladığı bu hikayede, yokluktan gelen bir ailenin eğitime, çalışmaya ve fırsatları değerlendirmeye olan inancıyla nasıl başarıya ulaştığını öğreniyoruz.
Doğanlar ailesi, önce 35 metrekarelik dükkânlarını 80 metrekarelik bir üretim alanına taşımış. Daha sonra “Doğan Mobilya” olan marka, “Doğanlar Mobilya” ve nihayet “Doğtaş” adıyla tanınan bir dünya markasına dönüşmüş. Bu süreçte aile içinde bir anayasaya dayalı disiplin ve işbirliği geliştiren aile, iş dünyasına kurumsallaşmanın önemine dair güçlü bir mesaj veriyor.
Ben Doğan ailesini 90’dan beri tanıyorum.
Neredeyse bu hikayeye en yakından tanıklık eden insanların başında geliyorum.
O yüzden bu kitap, Davut Doğan’ın anlattıkları, ailenin diğer üyelerinin birbirleriyle olan ilişkileri birçok Anadolu kaplanı için tam bir örnektir.
Evet; her şey hayal etmekle başlar.
Ama daha da güzel olan bu hayallerin gerçeğe dönüşmesidir.
Altı altın kural ve
altının gerçek anlamı
DOĞANLAR ailesinin başarısını anlamak için Davut Doğan’ın sıkça bahsettiği ‘6 altın kural’a bakmak gerekiyor. Çalışmak, fırsatları kovalamak, eğitimden ödün vermemek, aile bağlarını korumak, sosyal sorumluluk bilinci ve sürekli yenilikçilik bu kuralların temel taşlarını oluşturuyor.
Davut Doğan, yaşadıkları başarıyı anlatırken, bir dönem ortaya çıkan “Bunlar altın bulmuş” dedikodularını da samimiyetle ele alıyor.
“Aslında altın falan bulmadık. Sadece çalıştık, çabaladık ve fırsatları iyi değerlendirdik.”
Bu sözler, gerçek başarının sırrını özetliyor. Altın arayanlara verilen mesaj net; emek vermeden zengin olunmaz.
Davut Doğan’ın hikâyesi sadece ticari bir başarı değil, aynı zamanda güçlü bir sosyal sorumluluk örneği. Bugün Doğanlar ailesi, kurdukları Ayşe Doğan ve Ali Doğan Kültür ve Eğitim Vakfı (ADVAK) ile gençlerin eğitimine destek veriyor. Kitabın tüm gelirinin bu vakfa bağışlanacak olması, Doğanlar ailesinin gençlere olan inancını ve eğitimde fırsat eşitliğine verdikleri önemi gösteriyor.
Davut Doğan, annesinin okuma yazma bilmemesine rağmen eğitime olan ilgisini ve kız çocukları için yaptığı fedakârlıkları gururla anlatıyor. Babasının kahvecilikten kazandığı gelirle öğrenci yurtları yaptırdığı, annesinin ise kız meslek liseleri açtırdığı bir aile ortamında büyüyen Davut Doğan, ailesinin bıraktığı bu değerli mirası daha da ileriye taşımayı kendine görev edinmiş.
Kitap gelirleriyle şu an burs verilen 200 öğrencinin sayısını 1000’e çıkarmayı hedeflediklerini belirten Davut Doğan, deprem bölgesindeki kız çocuklarına öncelik vererek eğitime daha fazla katkı sunmayı amaçlıyor.
Davut Doğan’ın hayat hikâyesi, sadece geçmişin bir özeti değil, aynı zamanda geleceğe yönelik bir rehber. Genç girişimcilere, “Her şey bir hayalle başlar” diyen Doğan, hayallerin peşinden koşmanın ve sebat etmenin önemine vurgu yapıyor. Türkiye’nin girişimcilik ekosistemine katkı sağlayan bu kitap, iş dünyasına atılmak isteyen gençler için gerçekçi ve bir o kadar da ilham verici bir kılavuz niteliğinde.
Davut Doğan’ın Altın Bulmadan Zengin Olunmaz kitabı, başarıya giden yolun zorluklarla döşendiğini ama bu zorlukların çalışarak ve fırsatları değerlendirerek aşılabileceğini gösteriyor.
İşin tam özeti: Nesiller
arası güven ve işbirliği
GAZETECİ olarak birçok başarı öyküsüne tanıklık ettim, bazılarını da kaleme aldım. Ancak zamanla; iyi bir anayasası olmayan bu şirketlerin aile içindeki dengeleri kuramadıkları için dağıldığına da şahitlik ettim. O yüzden Doğanlar ailesinin kendi yapısına ve dinamiklerine göre geliştirdikleri aile anayasasını örnek olarak hep gösteriyorum.
Davut Doğan, kardeşleriyle birlikte babalarının 35 metrekarelik mobilya dükkânından yola çıkarak Doğtaş’ı kurarken, aralarındaki güçlü bağların ve işbirliğinin farkındaydı. Ancak bu bağların sürdürülebilir olması için belli kurallara ihtiyaç duyduklarını erken fark ettiler. Böylece hem aile içindeki roller hem de işin yönetimiyle ilgili bir rehber olacak aile anayasasını hazırladılar.
Aile anayasası, yalnızca duygusal bağlara değil, aynı zamanda profesyonel ilişkilere de dayalı bir yapı oluşturmayı hedefliyordu. Hangi aile bireylerinin hangi koşullarda şirkette görev alabileceği, karar süreçlerinin nasıl işleyeceği ve aile içindeki anlaşmazlıkların nasıl çözüleceği gibi konular bu anayasa ile net bir şekilde tanımlandı.
Doğanlar Holding’de şu anda üçüncü kuşak aktif olarak işin içinde. Bu aile anayasasının başarısını ortaya koyan en somut göstergelerden biri. Genellikle aile şirketlerinde ikinci kuşağa geçiş bile sancılı olurken, Doğanlar ailesi üçüncü kuşakla birlikte işlerini daha da ileri taşıyor.
Bu başarının altında, kuşaklar arası güvenin ve işbirliğinin yatıyor olması önemli. Davut Doğan’ın da sıkça vurguladığı gibi aile içindeki şeffaflık ve açık iletişim, sürdürülebilir bir yapı oluşturmanın temel taşları.
Sadece iş değil değer de yaratmak
BU anayasa sayesinde, aile bireyleri arasındaki kişisel bağlar, iş kararlarının önüne geçmiyor. Örneğin, hangi aile bireyinin şirkette çalışabileceği ve hangi koşullarda yönetici pozisyonuna gelebileceği net bir şekilde belirlenmiş durumda.
Gelecekte oluşabilecek aile içi çatışmaların önüne geçerek şirketin uzun vadeli başarısını garanti altına alınıyor.
Türkiye’deki aile şirketlerinin büyük bir kısmı, kurucularının vefatı veya ayrılmasıyla ciddi problemler yaşıyor. Davut Doğan, bu noktada aile anayasasının önemini şu sözlerle açıklıyor:
“Aile şirketlerinde sürdürülebilir başarı için kurallar çok önemli. Biz, babamızın değerlerini korurken işimizi profesyonel bir yapıya oturttuk. Bunu tüm aile şirketlerine tavsiye ediyorum.”
Doğanlar Holding’in hikâyesi, sadece bir aile şirketinin nasıl büyüyebileceğini değil, aynı zamanda bir aile içindeki değerlerin nasıl korunduğunu da gösteriyor. Aile anayasası, iş dünyasında sıklıkla karşılaşılan duygusal kararları rasyonel bir zemine oturtarak hem şirketi hem de aileyi güçlü bir şekilde geleceğe taşıyor.
Bu örnek, yalnızca Doğanlar ailesi için değil, Türkiye’deki tüm aile şirketleri için bir ilham kaynağı.
Paylaş