Yimpaş problemi nasıl çözülür?
“Madem ki elin yabancı ülkesinin yargısına bırakmıyorsun sorunun çözümünü, o zaman kendi yargını harekete geçirir ve çözümlersin Yimpaş bilmecesini...” derler adama. Nitekim demişler de… Avrupa’da harekete geçen mağdurlar, yerel mahkemelere başvurup hak arama yoluna gitmişler. Adamlar da boş durmayıp Yimpaş’ın kurucusu ve sorumlusu “tek seçicisi” Dursun Uyar’ı aramışlar, bulamamışlar sonra da uluslararası örgüte yani Interpole giderek emir çıkartmışlar: “Görüldüğü yerde yakalanmalı ve yargılanmak üzere teslim edilmeli..” (Sezai BAYAR / Ankara)
Ama Türkiye’den “tık” yok.
Oysa adam Türkiye’de ama burda hakkında tutuklama, ya da ifade vermesi için bir yargı kararı yok.
İyi de paraların buharlaştığı belli.
Mağdurların sesleri duyuluyor.
Aileleler perişan.
Şirketlerin faaliyeti sürüyor.
Ama kimseye ödeme de yapılmıyor.
Ne yazık ki, gazeteci dostumuz Yenişafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru da 70 bin dolarını Yimpaş’a kaptırmış.
Açık açık yazdı: “Ben bunlara baştan çok güvendim. Şirketlerin kuruluş aşamasında güven telkin ettiler. Bu paraların Türkiye’de yatırıma yönelmesi fena değildi. Sonrada iyi yönetilmedi” mealine iyi niyetini belirtmiş köşesinde.
Yani yıllarca bu paralar iyi yönetilmemiş.
Yani adam krallar gibi yaşıyor ama yönetici yeteneği yok.
Peki bu adam dokunulmaz mı?
Yani yönetim kurulu buna “dur” diyemiyor mu?
Hissesi belli.
Yatırdığı kapital ortada.
Adama “paran kadar konuş” arkadaş deyip yönetimden atma şansı yok muydu?
Kesinlikle vardır.
Ama bu yetki kullanılmamış.
Adam hem kötü yönetici, hep kaybediyor ama görevine de devam ediyor.
Ne zamana kadar?
İşte orasına rufailer karışıyor.
“Yapmayın, etmeyin bu o kadar basit bir olay değil. Milyarlarca dolar para var ortada. Simit çalan çocuğu atıyorsun, iş bulamadığı ve kaldığı için gasp yapan garibanı nerdeyse doğuştan hırsız ilan edip cezalarını arttırmak için yasa değiştireceksin ama, milyarları hortumladığı söylenene yazık ki kanıtlanamayan birini koltuktan indiremeyeceksin. Nasıl bir iştir bu?” derler adama.
Şirketler kurulmuş.
Şirketler batmış.
Kimi şirketler “laylaylom” iş yapar görünüyor.
Adamın altında mersedes.
Maaşı da güya 4 milyar liraymış.
Beyzademiz hâlâ tüm şirketlerin başında ve kral gibi.
Uzan’ları bir gecede yerle bir eden güç, masum insanlarım mağduriyeti için “bana mı sordular” dememeli.
“Bana mı sordun da parayı verdin” dedin mi, 1980 sonrası bankerlik faciasına yol açanlarla aynı kaba su dökmüş sayılırsın.
Yimpaş konusu için bir gecede “kulp” değil, yasal belge ve bulgu elde edilip bu şirketlerin yönetim kurulları, tüm sorumlular, başta Duyar efendi olmak üzere tümü yargı kapısına yığılırdı.
Çok basit bir ipucu verelim isterlerse.
Ticaret hukukuna baksınlar.
Şirketler hukukunu biraz incelesinler.
Bir saat içinde çözüm bulamazlarsa ben tek satır yazmam artık.
Kayyumluk müessesesi ne demektir incelensin. Hangi hallerde ve nasıl bu kurum devreye sokulabilir baksınlar.
Bu yolu işletmek, şirketleri kayyuma devredip mağdurları korumak yolu neden denenmiyor ki.
Zaman hâlâ geç değil.
Çünkü adam inatla hesap verme niyetinde görünmüyor.
Hatta “Karakola yakınım, beni bulmak isteyen bulur” diyor.
Bu kadar da acizkalınır mı yani.
İnsaf...
Sezai Bayar