Türk tarihinin ilk izleri: Saymalı Taş
Türk tarihi açısından Orta Asya’da bulunan Kırgızistan topraklarında bulunan yerler büyük öneme sahip. Tanrı Dağlarının bir kolu olan Aladağ zirvesinde bulunan Saymalı taş isimli yer de Türk tarihinin en eski izlerini taşıyan bir yer konumunda.
Eski Türklerin bu dağ zirvesine çıkarak tengriye kurban adaması ve kayaların üzerine resimler çizmesi Türk tarihinin oldukça eski ve köklü bir medeniyete dayandığının bir göstergesi. Aladağ’da ortalama 3500 rakımda bulunan Saymalıtaş bölgesinde 10 bin kaya üzerine yaklaşık 100 bin resim çizildiği tespit edilmişti. Bu resimlerin ne zaman ve nasıl çizildiği ise henüz netleştirilememişse de MÖ 5 bin ile MS 1000 arasında çizilmiş oldukları ileri sürülmekte.
Kayaların bulunduğu alanın iklim şartları sebebiyle, bu resimler çizildiği ilk günkü gibi kalmış. Zorlu ve uzun bir at yolculuğuyla ulaşılan tarihin en eski bölgesine yaklaşık 4 saate çıkılabiliyor. Güney-kuzey yönünde 7 km. boyunca uzanan bir vadide belgelenmiş 10 bin taşın üzerinde 100 kaya resmi bulunmakta.
Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar zengin bir kaya resmi bölgesine rastlanılmamış. Kaya resimlerinde at, geyik, kurt, insan ve av sahnelerinin yanı sıra bazı soyut tasvirler de yer alıyor.
Bu tasvirler, resimleri çizen insanların kültürleri, yaşayışları ve hayal dünyaları hakkında değerli bilgiler vermektedir. Türk kültür coğrafyasında gerek kaya üstü tasvir olarak, gerekse damga olarak geçiş sıklığı en yüksek hayvan tasviri dağ keçisi/geyik idi. Yüceliği, erişilmez yerlere erişilebilirliği, bağımsızlığı, özgürlüğü, kararlılığı, asaleti, cesareti sembolize eden ve Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olduğu fikrine inanılan canlı dağ keçisi/geyik, eski Türk kültüründe önemli bir yere sahip . Bu sebeple damgalarda ve kaya resimlerinde olmakla beraber birçok somu kültürel nesnede dağ keçisi/geyik motiflerine oldukça rastlanıyor.