Tanzanya’da ‘Büyük Göç’ün izini sürdük

Kısa bir süre önce yolumuz Afrika’nın ortasına, doğusundan Hint Okyanusu’na dokunan, maceraya değen topraklara, Tanzanya’ya düştü. Setur’un 50. yılı kutlamaları çerçevesindeki seyahatimiz vahşi yaşam fotoğraflarının ustası Süha Derbent’in önderliğinde İstanbul Atatürk Havalimanı’nda başladı. Yedi saatlik direkt uçuşla Darüsselam’a, nam-ı diğer ‘Barışın yurdu’na ulaştık.

Darüsselam, Tanzanya’nın en büyük ve en kalabalık şehri. Aynı zamanda eski başkenti. Artık başkent Dodoma fakat halen pek çok hükümet binası Darüsselam’da. Yer yer yüksek binaların, bazen de köhne, bakımsız tek katlı evlerin çevrelediği bu liman kenti, ülkenin ekonomik anlamda en kalkınmış ve en modern yeri. Gene de fazla beklenti içinde olmayın. Burası safari ve Zanzibar Adası’na gitmek için kullanılan bir geçiş noktası.

Hyatt’ın tavsiye edebileceğim tek otel olduğu şehirde bir gece konakladıktan sonra pırpır uçaklarla Serengeti’ye geçtik. 2.5 saatlik uçuşun ve yaklaşık bir saatlik karayolu seyahatinin ardından Four Seasons Safari Lodge’a ulaştık. Filleri, babunları, antilopları balkonumuzdan da görebileceğimiz odalarımıza yerleştik. Artık Serengeti’yi yaşama, doğasının kısmi vahşiliğini, kısmi dinginliğini keşfetme vakti gelmişti...

SAFARİ ZAMANI

Serengeti’deki ikinci günümüzün sabahında, saat 06.00’da üstü açılan ciplerimizle yola koyulduk. Konvoyumuzun her aracı, arkasında bir parça toz bulutu bırakarak engebeli toprak alanda ilerliyordu.

Yol boyunca zürafalara, anne ve yavru fillere, zebralara, leoparlara ve aslanlara rastladık. Ağaçtaki bir leoparı heyecan içinde fotoğraflamayı başardık.

Dönüş yolunda karşılaştığımız aslanlardan biri yolumuzu kesti. Eşsiz bir deneyim, nefes kesen bir andı. Dünya üzerinde çok az yerde böylesi yaşanabilir. Aslan, araçlarımızın arasında başı mağrur, emin adımlarla bir süre dolandı. Grubun yarı endişe, yarı sevinç bağrışları eşliğinde yolumuza devam ettik.

OTEL HAVUZUNA FİLLER GELİYOR

Safari, Serengeti’nin olmazsa olmaz turist atraksiyonlarından biri. Ancak pahalı da bir etkinlik. Birkaç günlük bir safarinin kişi başı maliyeti, neredeyse tur ücretinin tamamı kadar.

Bu arada sefa düşkünleri her sabah safariye gitmek zorunda değilsiniz. Servisin dört dörtlük olduğu Four Seasons Hotel’in önündeki gölete her gün filinden zebrasına yüzlerce hayvan geliyor, otelin havuzunda yüzerken ya da odanızın balkonunda otururken bile bütün hayvanları görüyorsunuz.

Otelde yürüyüş safarisi, bir tepenin üzerinde meditasyon, doğada kahvaltı ve akşam yemeği gibi etkinlikler yapılıyor. Etrafta korumalar varken upuzun bir masada yakınlarda vahşi hayvanların olduğunu bilerek yemek yemek ilginç bir tecrübe.

DÜNYANIN EN İYİ SAFARİSİ

İlk görüşte bizi etkileyen Serengeti, koruma altına alınmış olan ulusal bir park. Tanzanya’nın ulusal hayvanı, hatta amblemi her ne kadar zürafa olsa da Serengeti’nin en popüler hayvanları aslında ‘Afrika’nın beş büyükleri’ olarak bilinen aslan, gergedan, fil, leopar ve Afrika mandası. 

Göçleri, avlanmaları, çiftleşmeleri, her şeyleri ilgi çekiyor. Ayrıca bölgede timsah, çita, ceylan, zebra, zürafa, sırtlan, çakal, suaygırı ve akbaba da görmeniz mümkün. 

BÜYÜK GÖÇ

Serengeti’de mayısla birlikte kuraklık baş gösterince, hayvanlar yiyecek ve su ihtiyaçları için göç ediyor. 1.5 milyon Afrika antilobunun göçüne zebraların ve diğer antilopların da katılımıyla sürü büyüyor ve 2.5 milyona ulaşıyor.

Ot ve su ile beslenen antiloplar, birlikte ve hızla, uçsuz bucaksız topraklarda ilerlemeye başlıyorlar. Bu göç, dünya üzerinde hayvanların bir arada gerçekleştirdikleri en büyük göç. Önlerinde çölden, kumdan ve tozdan başka bir şey yok.

Serengeti’ye Masai dilinde ‘Sonsuz Düzlük’ denilmesi boşuna değil. Göç ile birlikte hayvanlar, su olan yerlere ulaşmaya çalışıyor. Kenya’ya, Masai Mara’daki yağmur mevsimine doğru yol alıyorlar. 

Göç, zamanı gelince başlıyor ve her türlü engele rağmen yola devam ediliyor. Göç hayvanları ne kadar seri ilerlerse ilerlesin, onları daima bir sürpriz bekliyor. Bir köşeye sinmiş bekleyen etoburlar! Bir nehrin içinde süzülen timsahlar! Yırtıcı etoburlar, sürünün içinden avlarını, özellikle yavru olanları gözüne kestiriyor. Sonrasında bir kovalama başlıyor ve av yakalanıyor. Verilen kayıplara rağmen sürü, Masai Mara’ya, suya ve yaşama ulaşıyor.

VE DÖNÜŞ BAŞLAR

Çiftleşmeler, beslenmeler, sulak arazide yaşam sürüp gidiyor. Ta ki güneye doğru göç zamanı gelinceye, mevsim yine sürünün aleyhine dönünceye dek. Bu döngü Serengeti-Masai Mara-Serengeti arasında yıl boyunca yaşanıyor.

Ekimde dönüş başlıyor. Bu defa güneye, Tanzanya-Serengeti’ye yolculuk... Elbette antilopların ve zebraların öncelikle ölümcül Mara Nehri’ni aşmaları lazım. Yağmur suları ile birlikte iyice yükselen nehirden karşı tarafa geçmek hiç kolay değil.

Yüzlerce Afrika mandası ve zebra birbiri üstüne yıkılıyor, yorgun düşenlerse orada yığılıp kalıyorlar. Sonunda zorlu tırmanışın başarılmasıyla nehir aşılıyor ve yeniden Serengeti yolculuğu başlıyor. Bir yıl boyunca süren dünyanın bu en büyük göçü, sürüden 250-300 bin arasında hayvanın ölümü ile son buluyor.

KURALLARA UYUN YETER

Safari dönüşü konvoyun önünü bir aslan kesti. Nefes kesen bir andı.

Her yıl çok sayıda turist, bu hayvanları görmek ve vahşi yaşama tanıklık etmek için yollara düşüyor. Safari turizmi Serengeti’de dikkat çekici boyutlarda. Özel olarak üretilmiş safari araçları ile 15 bin kilometrekarelik bir alanın gezilmesinden bahsediyoruz.

Elbette kısa süreli konaklamalarda böylesi büyüklükte bir alanın dolaşılması mümkün değil. Ancak göç mevsimine denk gelmeniz halinde neler görebileceğinize siz de inanamayacaksınız. Heyecan dolu bir seyahat için siz de yolunuzu buralara düşürün deriz.

Setur Genel Müdürü Üstün Özbey tehlikelerden kaçınmak için bazı önlemler almanın şart olduğunu söylüyor. Mesela safari boyunca size tahsis edilen ciplerden kesinlikle inmemeniz lazım. Bu hem yasak hem de son derece tehlikeli. Herhangi bir etoburun sizi av olarak seçmesi halinde ne yapabileceğiniz bir şey kalır ne de kaçabileceğiniz bir yer.

Safari ciplerinin üstü açıldığı için bu bölmelerden bölgedeki vahşi yaşamı gözlemlemeniz ve fotoğraflamanız mümkün. Safari boyunca güvenliğiniz, park görevlileri tarafından sağlanıyor. Siz kurallarına uyun yeter. Zaten parkı, yetkili görevliler olmadan tek başınıza gezmenize de izin verilmiyor.

NE ZAMAN GİDİLMELİ?

Tanzanya, tropik iklimin hâkim olduğu bir ülke. Sıcak ve nemli. Mevsimler ya kurak ya yağışlı. Güney yarımkürede yer alıyor olması sebebiyle buranın mevsimlerini bizdekinin tam tersi olarak düşünmek gerekiyor.

Ülkemizde kış yaşanırken, orada yaz; bizde yazken orada kış. Bundan dolayı ülkenin en sıcak zamanları ekim-mart ayları arasında ve ziyaret için de en uygun zamanlar.

Ayrıca mart-mayıs ayları arasında bölgeye özgü ‘Masika’ adı verilen yağmurlara yakalanma olasılığınız yüksek olduğundan, seyahatinizi odanızın verandasında tamamlamak istemiyorsanız bu uzun yağmurlardan uzak durun deriz. 

SAFARİ İÇİN NELER LAZIM?

Öncelikle rahat hareket edebileceğiniz giysiler kullanılmalı. Kamuflaj giyim ve safari renkleri olarak bilinen haki ve bej kıyafetler tercih edilebilir. Yanınıza dürbün, şapka, fotoğraf makinesi, sinek ve böcek sokmalarına karşı ilaçlar/kremler almanızı öneririz.

Ülkeye ayak basmadan önce de sarı humma, tifo, hepatit gibi aşıları olmanız sağlığınız açısından faydalı. Özellikle sarı hummanın seyahatten en az 10 gün önce yapılması gerekiyor çünkü etkisi ancak bu sürede oluşuyor. Tanzanya için vizenizi ülkeye girişte 50 dolar karşılığında almanız mümkün. Sedventure bir kişi de olsa 15 kişi de olsa isteyen herkese safari turu organize ediyor (sedventure.com).