GeriSeyahat Talkın ve salkım meselesi…
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Talkın ve salkım meselesi…

Talkın ve salkım meselesi…

Sevgili Serdar, hayata küsmemek gerekir denir ama zaman zaman bu duygunun ağır bastığı dönemleri yaşamıyorum dersem yalan söylemiş olurum. Mayıs ayı başındaydı. Dört yıllık bir çalışma sonucu ortaya çıkan ,Yaşadıklarım, Yazmadıklarım (Duman Yayınları) adlı anı kitabımın hiç olmazsa bir kaç ay içinde tükeneceğini sanıyordum. (Sezai BAYAR Ankara’dan yazıyor...)

Gerçi Haziran ayı başında Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde derslerin bitmesine bir hafta kala, okul yönetiminin isteği üzerine düzenlenen kitabımın imza gününde bazı şeyleri farketmiştim. Fakülte hocalarından biri, kitabımı imzalarken “Sezai hocam, sizi cesaretinizden dolayı kutluyorum” demiş ve sözlerini şöyle sürdürmüştü:

 

“Böylesine okuma özürlü bir toplumda kitap yayınlamak cesaret işidir. Bu nedenle sizi kutluyorum. Moraliniz bozulmasın, sizin öğrencilerinizin onda biri kitap alırsa sevinin, üzülmeyin!..”

 

Nitekim de öyle oldu. Öğrencilerin dörtte biri kitabı satın aldı ve imzalattı. Oysa kitabın bedeli sadece 6 YTL idi. Öğrenci indirimi de vardı.

 

Neyse kitabımın birinci baskısı hâlâ bitmedi. Belki yaz aylarına rastgeldi dedim ama değil.

 

Satan satıyor. Tabii anı kitaplarının satışı sınırlı. Yine de umudum vardı.

 

Bir gün kitabımı satan dükkâna uğradım ve satışı sordum. “Fena değil ama fazlasını beklemeyin. Kitabınız da seks unsuru yok. Biraz sokuştursaydınız şimdiye kadar biç kaç baskı yapardınız” deyince şaşırmadım diyemem.

 

Şaşırdım ve ama “eksik olsun” dedim.

 

Beni esas şaşırtan meslekdaşlarım oldu açıkcası. 45 yıldır edindiğim gazeteci dostlarımın hemen hepsine kitabımı göndermeye çalıştım. Ellerine geçip geçmediğini de takip ettim.

 

Kitabın içinde Erbakan’dan Türkeş’e, Demirel’den Kenan Evren’e, Ecevit’ten İsmet İnönü’ye kadar uzanan ve çeşitli dönemlerde yaşanmış ama yazılmamış olayların perde gerisinin ilgi çekip, bunlar üzerinde polemik yapılacağını umut ediyordum.

 

Hâlâ da umudumu kaybetmiş değilim ama kitabın tamamını okumamış, hatta hiç okumamış meslekdaşlarım olduğunu biliyorum.

 

Tabii kitap şöyle üstünkörü de olsa hiç okunmadan yazı yazmak mümkün değil.

Yine tekrarlıyorum. Umudumunu kaybetmiş değilim.

 

Kitabımın best seller listesinde yer almasını değil, hiç olmazsa kitabı alan köşe yazarlarından yarısının okumasını bekliyorum.

 

Yazmasalar da olur.

 

Gerçi okuyunca yazılacak öylesine olaylara rastlayacaklar ki, bunlar dahi onları yazmaya zorlayabilir.

Aslında Gazi İletişimde kitabımı alırken “Bu kadar okuma özürlüsü bir toplumda kitap yayınladığınız için sizi kutluyorum” diyen bayan hocamızın sözlerine hak veriyorum.

 

Aydın geçinen gazeteci takımı, hele hele köşe yazarlığı düzeyine ulaşmış meslekdaşlarım okumadıktan sonra normal vatandaşın, ya da mezun olmasına rağmen iş bulamadığı için kafası karışık gazeteci adayı öğrencilerin kitabımı satın alıp okumasını beklemek biraz insafsızlık olur sanırım.

 

Sevgiler,

 

Sezai

 

 

PS: Kitabımın İstanbul ve İzmir’de bulunamadığını aktaran okuyucu adaylarıma maalesef olumlu yanıt veremiyorum. Kitabımı İzmir ve Istanbul’a gönderecek dağıtım şirketi bulunmadığından - dağıtım şirketleri arasında da ufak çapta mafyalaşma olduğunu yeni öğrendim - kitap sadece Ankara’daki kitapevlerinde satılıyor. Özellikle de Dost Kitabevi Ankara’da sattığı gibi Istanbul’daki kitapevine de göndermiş. Yani Istanbul’da sadece Dost Kitabevinde bulunabiliyor, bir de yayınevimin bildirdiğine göre internetten satışdevam ediyormuş.

False