Sokak Sanatının Başkenti: Sao Paulo
Sao Paulo sokak resimleriyle ünlenmiş bir şehir. Duvarlara işlenmiş grafitiler taşıdıkları estetik değer kadar bütün hisleri yansıtmaları, sosyal mesaj içermeleri, siyasi tutumları dile getirmeleriyle de dikkat çekiyor ve sanatın her alanda söz sahibi olabileceğini bir kez daha kanıtlıyor.
Sanat başkaları tarafından takdir edilen veya edilmeyen duyguları ortaya koymanın bir yolu olmuştur her zaman. Umutsuzluktan ve nefretten neşe ve sevgiye kadar bütün duygular sanat vesilesiyle binbir hâle bürünür, paylaşılır. Brezilya’nın en büyük şehri Sao Paulo’yu ziyaret etmek beceri ister. Etkileyici bir dokuya sahip, yüzölçümü son derece büyük şehir, 12 milyonluk nüfusuyla dünyanın en kalabalık yerlerinden biri ve Brezilya’nın finans merkezi aynı zamanda. Banliyölerden geçip şehir merkezinde parıldayan gökdelenlere doğru ilerlerken, zengin ile fakir arasındaki fark açıkça hissediliyor. Ve aynı ayrışma yerel halkın sokak sanatına yaklaşımı bahsinde de kendini belli ediyor: Çoğu kişi grafiti ya da etiketleme kadar çirkin buluyor bu sanatı. Özendirildiği ve memnuniyetle karşılandığı pek çok yer de var neyse ki!
Çok geçmeden, daha önce başka hiçbir yerde görmediğim bir grafiti çeşidini fark ediyorum: Pixaçao. Renklerden sadece siyah ile beyazın kullanıldığı, Kuzey Avrupa’ya özgü runik alfabeyi andıran ve daha ziyade pencerelerin üzerinde ve altında, çatılarda ve bacalarda olmak üzere hemen her yerde görebileceğiniz stilize bir yazı türü bu. Daha sonra bu sokak yazısının Sao Paulo’da doğduğunu, heavy metal albüm kapaklarında kullanılan yazı türünden etkilenilerek icra edildiğini ve Brezilya’daki eşitsizliğe karşı keskin bir protesto aracı olduğunu öğreniyorum. Güzel sayılmaz ama güçlü bir anlamı var. Şehrin sanat dünyasına dair izlenimlerimi dengelemek için keşiflerime bir müzeyle başlıyorum: Avenida Paulista’daki Sao Paulo Sanat Müzesi MASP binası, yoğun bir alışveriş caddesinin yanında kurulmuş, kırmızı renkli betondan ve camdan bir yapı. Yüzlerce yıllık 10 bin küresel sanat eserinden oluşan kalıcı bir koleksiyonun da ev sahibi ayrıca. Geçici sergiler ise modern, genellikle yerel sanat, video, fotoğrafçılık ve enstalasyonlardan oluşuyor.
Müzede kısa bir turdan sonra, Brezilya sanatında uzmanlaşmış tarihî merkezin kuzeyindeki Pinacoteca do Estado de Sao Paulo’ya doğru yola koyuluyorum. Binanın kendisi eski ile yeniyi, modern ile gelenekseli bir araya getirerek hayranlık uyandırıyor. Brezilyalı sanatçıların içeride sergilenen resimleri, çizimleri, heykelleri ve diğer enstalasyonların çeşitliliği ülke ve halkı kadar ilham verici. İnsanlarla dolup taşan, araba ve motosikletlerle tıkanan geniş sokaklarda dolaşmaya sanata doymuş bir hâlde başlıyorum. Burası gerçekten muazzam bir şehir. Bir kavşakta durup nereye gitsem diye düşünürken başımı kaldırıp yukarı bakıyor ve yüksek bir apartmanın duvarını kaplayan, belki de bugüne kadar gördüğüm en büyük duvar resmiyle karşılaşıyorum. Pixaçao’yu ilk görüşümde Sao Paulo şehrine özgü bir şeyle karşılaştığımı hissetmiştim; işte şimdi o his içimde yeniden uyanıyor! Kendimi dışarı atıp şehrin sunduğu en iyi sokak sanatı örneklerini aramaya karar veriyorum.
Popüler kafeleri, ilginç küçük restoranları ve mağazaları, renkli evleri ve sokak sanatıyla ünlü bohem bir yerleşim bölgesi olan Vila Madalena’ya gidiyorum ertesi gün. Sokak sanatçılarının asıl mekânı Beco de Batman (Batman Sokağı). Burası yüksek duvarlarla çevrili; normalde oldukça kasvetli ve sönük görünen bir sokak olabilirdi ama bugün âdeta bir renk cümbüşü sunuyor. Boyanmamış bir karışlık yer olsun yok. Sonuç mu?.. Elbette çok çarpıcı. Anladığım kadarıyla, Brezilya sokak sanatını icra eden hemen herkes burada iz bırakmış. Ayrıca dünyaca ünlü bazı ressamların, az ileride de Parisli sokak ressamı Invader’in küçük bir mozaiğini görüyorum. Biraz ileride, Vila Madalena’nın popüler Pinheiros semtiyle buluştuğu, Beco de Aprendiz yani Çırak Sokağı var. Sokak sanatı dünyasına tam olarak girmemekle beraber yeteneklerini sergilemek isteyen kişiler şehrin başka türlü ıssız ve kasvetli olabilecek bu alanını dönüştürmüş. Bu, sokak sanatının gücüdür ve sokak sanatıyla grafitinin bir formu/ifade şekli olan pixação arasındaki farkı ortaya koyar. Biri renksiz görünen bir bina veya duvara neşe katıp şehri daha yaşanabilir bir hâle getirirken diğeri sosyal farklılıklar hakkında içten bir ifade biçimi olabilir. São Paulo’nun birçok bölgesini birbirine bağlayan Avenida 23 de Maio otoyolu boyunca ilerlerken taksiden dışarı bakıp duvarları ve bağlantı yollarının altındaki büyük sütunları kaplayan duvar resimlerine hayran kalıyorum.
Yeni bir günde, Sao Paulo’nun yeni bir mahallesini keşfetmek üzere metroyla Santana durağına doğru giderken eski bir mahalle buluyorum. Bu tür yerler genelde bolca sokak sanatı eseri görebileceğiniz yerlerdir; çünkü insanlar kendilerini sanatla ifade etmekle kalmaz, aynı zamanda mahallelerini renklendirmeye de çalışırlar. Garip bir şekilde birkaç siyah pixaçao görüyorum; daha zengin mahallelerdeki binalarda yaygın olduğu için yapılmış muhtemelen. Tren hattının altında, sıvasız 77 duvarın üzerine toplam 58 sokak sanatçısı tarafından yapıldığı söylenen çok sayıda renkli sokak resmi görüyorum. Birbirinden farklı bu eserler arasında karikatüre benzeyen çizimlerden tanımadığım insanların ayrıntılı portrelerine kadar her şey var. Küçüklü büyüklü bu eserler, bir sonraki istasyona giderken yürüyüşümü bir açık hava galerisi ziyaretine çeviriyor.
Şehir merkezine dönüyor ve kendimi Avenida Rebouças’ta yer alan Avenida Paulista metro istasyonunda buluyorum. Burada yerel sokak sanatçısı Eduardo Kobra’nın yaptığı, Brezilya bayrağı altında bir kaskın içinden bakan renkli bir yüzü gösteren muazzam bir duvar resmiyle karşılaşıyorum. Eduardo Kobra, tıpkı Banksy gibi, siyasi duruşu ile dünyaca ünlü bir sokak sanatçısı. Bu süreçte siyasi düşüncelerini ve tavrını korumakla beraber, pixaçao sanatçılarının bizzat sahip olduklarını düşündükleri itibardan biraz kaybetmiş. Kobra’nın çalışmaları bugünlerde sipariş ediliyor ve karşılığı ödeniyor; devasa duvar resimlerini New York, Londra, Mumbai ve Moskova gibi şehirlerde görmeniz mümkün.
Şehrin ortasında yer alan, büyük bir yeşil alana sahip İbirapuera Park’ta hak edilmiş bir mola vermiş dinlenirken aileler ve piknikçilerle dolu bakımlı noktalar arasında daha fazla sokak sanatıyla karşılaşıyorum. Zaten olmasını beklediğim kaykay alanının duvarlarında değil, her yerde; duvarlarda ve binalarda spreyle çizilmiş küçük sarı, kırmızı evler buluyorum. Bu figürleri şehrin her yerinde gördüm ama kimin yaptığını öğrenemedim. Siyasi veya dramatik değil aksine sevimli ve neşeliler. São Paulo’dan ayrılırken tüm büyük şehirlerin belli alanlarında sokak sanatının ve grafitinin icra edildiğini ama bu büyük Brezilya şehrinde bunun son derece olağan ve kaçınılmaz bir şey olduğunu hissediyorum. Sevin ya da sevmeyin, Sao Paulo dünyanın sokak sanatı başkenti âdeta.
Adım Adım Sao Paulo
Sao Paulo’yu yürüyerek keşfetmek isterseniz Praça da Republica adlı meydan ilk durağınız olsun. Pazar günleri Sao Paulo’da yaşayanların sıkça gittiği pazarın kurulduğu bu meydandaki mağaza ve dükkânlardan alışveriş yapabilirsiniz. Ardından Brezilya’nın en yüksek ikinci gökdeleni olan Edificio Italia’ya doğru yürüyün. Bu bina, siz henüz Republica Meydanı’ndayken bile görülebilecek yükseklikte. Buradan sonra Theatro Municipal de Sao Paulo’ya gidebilirsiniz. Eşsiz bir mimariye sahip bu bina, önünde fotoğraf çektirmek ya da harika bir gösteri izleyerek dinlenmek için doğru adreslerden. Buradaki ziyaretinizi bitirdiğinizde Sao Paulo’nun doğal güzellikleriyle baş başa kalacağınız Praça Ramos de Azevedo Parkı’na doğru ilerleyebilirsiniz. Parkın hemen güneyinde yer alan Viaduto de Cha adındaki köprü de görülmeye değer yerlerden. Burada sakin bir yürüyüş yaptıktan sonra Patriarca Meydanı’na geçerek birçok tarihî bina arasında gezebilir, bol bol fotoğraf çekerek kendinize güzel anılar oluşturabilirsiniz. Ardından Praça Ouvidor Pachêco e Silva’ya geçerek dinlenebilir, Sao Paulo’da yaşayan insanların günlük hayatlarına yakından tanıklık edebilirsiniz.
Gez, Toz, Alışveriş Yap
Brezilya’nın sanayi merkezi, Güney Amerika’nın en büyük metropolü olan Sao Paulo, alışveriş tutkunları için çok sayıda seçenek sunuyor;
Rua Vinte Cinco De Março
Şehrin kalabalık ve hareketli alışveriş bölgesinde, birçok dükkânda çok çeşitli giysi, aksesuar ve hediyelik eşya satılıyor.
Metro: Sao Bento
Jardins District
Uluslararası markaların butiklerinden alışveriş yapabileceğiniz bu bölge marka alışverişini sevenlere hitap ediyor.
Morumbi Shopping
Çok katlı ve büyük bir alışveriş merkezi olan Morumbi’de, birçok markaya ait mağazalar bir arada bulunuyor.
Otobüs: RoquePetroni Júnior
Tren: Morumbi
Benedito Calixto Pazarı
Cumartesi günleri kurulan bitpazarında antika ve ikinci el eşyalar bulunabilir.
Metro: Sumare & Fradique
Coutinho
Doğa ile Baş başa Sao Paulo
Dünyanın 5. büyük megakenti olan Sao Paulo'da doğayla bütünleşin!
Atlantik Ormanları
Sao Paulo’dan Cantareira Eyalet Parkı’na yapacağınız kısa bir yolculukla Atlantik Ormanları’nın Sao Paulo’ya uzanan kısmında birkaç saat geçirebilirsiniz. Yerel rehberler eşliğinde gerçekleştirilen yürüyüş ve kuş gözlem turları, doğaseverleri mest edecek türden.
Botanik Bahçesi
Yüzlerce ağaç ve bitki çeşidinin bir arada bulunduğu botanik bahçesi, etobur bitkilere ve orkidelere ayrılmış özel bölümlere sahip. Doğanın ve yeşilin içinde birkaç saat geçirmek istediğinizde burası ideal yer olabilir.
Hapo Harı Eğlence Parkı
17 kilometre kare bia alana yayılan 5 bölümden oluşan bu Hapo Hari hız treni, atlı karınca gibi pek çok eğlence seçenekleriyle şehirde çocuklu ailelerin rağbet ettiği yerlerden.