GeriSeyahat Siyasette taban-tavan meselesi...
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Siyasette taban-tavan meselesi...

Siyasette taban-tavan meselesi...

Milletvekili seçilme yaşı 25’e indirilince, gençlerin önünün açılmasının iyi bir şey olacağını yazmıştım. O yazımda ayrıca “siyasette taban yaşı indirildi ama tavan yaşına da sınır getirilsin” önerisi yapacaktım. Bu önerimi daha sonraya bırakmıştım ki, Başbakan RTE, 25 yaşa muhalefetin ağır eleştiri getirmesi üzerine yaptığı açıklamada “gelin siyasette seçilmeye tavan sınırı getirelim. Hadi bunu da tartışalım” deyince bizim öneri yattı. (Sezai BAYAR / Ankara)

Aslında TBMM’nin yapısı her zaman tartışmaya açık.

 

Her seçim sonrası da tartışılır bu yapı.

 

Ancak TBMM de artık yaşlılar meclisi olmaktan çıkarılmalı artık.

 

Adam bürokrat mı? Emekli mi oldu? Gel o zaman seni milletvekili yapalım deniyordu kendisine.

 

Ağa, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da çok mu tanınıyor? “Gel ağam seni mebus yapalım artık” deniyordu.

 

Emekli paşası da, savcısı da hakimi de meclise bir şekilde girebiliyordu eskiden.

 

Son seçimlerde bu iş biraz değişti.

 

25 yaşındaki gençlere de kapı açılınca bu “tavan-taban” meselesi alevlenecek gibi.

 

Gelin tartışalım şimdi..

 

Önce AP, Sonra DYP’den 5 dönem milletvekili seçilen Ali Rıza Septioğlu TBMM’nin en renkli “mebus”larından biriydi.

 

Dile kolay 20 yıl milletvekili seçildi Elazığ’dan.

 

1913 doğumlu ve meclisin en yaşlı üyesi olduğu için seçimlerden sonraki meclisin ilk açılışını da Septioğlu’na yaptırıyorlardı. TBMM tüzüğü bunu emrediyordu çünkü.

 

Septioğlu Demirel’in son başbakanlığı döneminde devlet bakanı oldu.

 

75 yaşından sonra devlet bakanı yapılan Septioğlu’nun bakan olduğunu duyan ne kadar Palulu varsa Ankara’ya çıkarma yaptı.

 

Makamında hemşehrilerini kabul eden Septioğlu bakan oldu olmasına ama adı birden “Hava cıvadan sorumlu” devlet bakanına çıktı.

 

Çünkü Demirel, en az sorumluluk gereken “Meteorolojiden sorumlu” tutmuştu Septioğlu’nu.

 

Çelebi yapılı Septioğlu arkadaşlarının takılmalarına aldırış etmedi “hava cıva bakanı” gırgırına karşı “Kedi ciğere ulaşamayınca böyle der” şeklinde savunma yaptı.

 

Başbakanlıktaki makamına gelen heyetleri sabahtan akşama kadar kabul eden, onlara çay kahve ikram etmekten bıkan Septioğlu’nun, “Sayın bakanım ne emrettiniz” diye olur olmaz zamanlarda soran memur dikkatini çekmiş.

 

Odacı, ya da çaycı ama henüz bakanlık personelini tanımayan Septioğlu, devamlı kapıyı açıp soru sorana “Bize çay getir. Sor bakalım kahve isteyen var mı?” diye çıkışmış.

 

Tam sohbetin bir yerinde odacı yine başını uzatmış “Emredin bakanım” demiş.

 

Bir iki, üç derken Septioğlu’nun sigortası atmış: “Sen niye zırt pırt bizi rahatsız edersin” diye odacıya çıkışınca “Efendim siz zili çalmayınca biz gelmeyiz. Siz devamlı zil çalınca geliyoruz” demiş.

 

Septioğlu “ben zil-mil görmüyorum. Üstelik hiç bir yere de basmıyorum” demiş. Odacı ise yanına gelip masanın altını işaret etmiş “Sayın bakanım ayağınızın altında zil düğmesi var. Siz oraya basınca biz geliriz” diye kendisini savunmuş.

 

Septioğlu “Ellerimiz ne güne duruyor. Tez kaldırın ayağımın altındaki zili” demiş...

 

Demiş ama bu tabloyu gören ve yaşayan hemşehrileri kahkahayı basmışlar..

 

Yani “havadan cıvadan” işlerle uğraşır bulmuş kendisini Septioğlu.

 

Tabii, görev yaptığı dönem boyunca havanın nasıl olacağını günü gününe ulaştırmış seçim bölgesine..

 

Demem o ki, emeklilik yaşını doldurup yapacak başka işi kalmamış gibi siyasete soyunanların yaş konusu da gündeme taşınmalı.

 

Kota mı konur, partiler kendileri mi sınır koyar bilinmez ama bu sorun tartışılmalı.

 

Nasıl herşeyin miyadi var.

 

“Miyadı geçmiş ilaçları kullanmak sağlığa zararlı değil mi?

 

Zararlı..

 

Eski eserlerin yurt dışına çıkışı neden yasak?

 

Adı üstünde eski eser, “bu eserler ülkesinde kalmalı, koruma altına alınmalı” da ondan.

 

Prostat hastalığınından mustarip olduğu için, genel kurulda iki dakika oturup tuvalete koşan nice milletvekilleri gördüm.

 

Adam tuvaletini tutamıyor ama seçmenine verdiği sözü (!) tutmak için direniyor.

 

Tabii ki olmuyor.

 

 

Ya tuvalete koşuyor, ya altına kaçırıyor.

 

Sezai Bayar

False