GeriSeyahat Şiirlerinden seçmeler
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Şiirlerinden seçmeler

Şiirlerinden seçmeler

HAYATTA BEN EN ÇOK BABAMI SEVDİM Hayatta ben en çok babamı sevdim. Karaçalılar gibi yardanbitme bir çocuk Çarpı bacaklarıyla- Ha düştü, ha düşecek... Nasıl koşarsa ardından bir devin, O çapkın babamı ben öyle sevdim. Bilmezdi ki oturduğumuz semti, Geldi mi de gidici hep, hepp acele işi!.. Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi, Atlastan bakardım nereye gitti, Öyle öyle ezber ettim gurbeti. Sevinçten uçardım hasta oldum mu, 40'ı geçerse ateş, çağ'rırlar İstanbul'a. Bir helallaşmak ister elbet, diğ'mi, oğluyla! Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu, Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu. En son teştifine çıkana değin Koştururken ardından o uçmaktaki devin. Daha başka tür aşklar; geniş sevdalar için Açıldı nefesim, fikrim, canevim. Hayatta ben en çok babamı sevdim. MARE NOSTRUM  En uzun koşuysa elbet Türkiyede de Devrim,O, onun en güzel yüz metresini koştuEn sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...En hızlısıydı hepimizin,En önce göğüsledi ipi...Acıyorsam sana anam avradım olsun,Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun SEVGİ DUVARI                  sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa                 kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi                  dilimizde akşamdan kalma bir küfür                    salonlar piyasalar sanat sevicileri               derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni                      yakanda bir amonyak çiçeği                   yalnızlığım benim sidikli kontesim                    ne kadar rezil olursak o kadar iyi                   kumkapı meyhanelerine dadandık              önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi                aramızda görevliler ekipler hızır paşalar                  sabahları açıklarda bulurlardı leşimi                     öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri                    çöpçülerin elleriyle okşardın beni                    yalnızlığım benim süpürge saçlım                   ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi                    baktım gökte bir kırmızı bir uçak                      bol çelik bol yıldız bol insan                      bir gece sevgi duvarını aştık                     düştüğüm yer öyle açık seçik ki                 başucumda bir sen varsın bir de evren                  saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi                   yalnızlığım benim çoğul türkülerim                 ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi                                               AKDENİZ YARAŞIYOR SANA   Akdeniz yaraşıyor sana        Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun        Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında Hiç dinmiyor motorların gürültüsü Köpekler havlıyor uzaktan Demin bir çocuk havladı Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir Denizi tokmaklıyor balıkçılar       Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak       O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği Hayatta yattık dün gece Üstümüzde meltem Kekik kokuyor ellerim hala Senle yatmadım sanki Dağları dolaştım Ben senden öğrendim deniz yazmayı Elimden düşmüyor mavi kalem Bir tirandil çıkar gibi sefere Okula gidiyor öğretmenim Ben de ardından açılıyorum Bir poyraz çizip deftere Bir ada var sırf ebabil Dönüyor dönüyor başımda Senle yaşadığım günler Gümüş bir çevre oldu ömrüm Değince güneşine Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını Gözlerim kamaşınca senden Ölüm belki sularından kaçırdığım O loş suda yıkanmaktır Durdukça yosundan yeşil Kulaç attıkça mavi Ben düzde sanırdım yıkıntım Örenim alkolik asarım Mutun doruğundaymışım meğer Senle çıkınca anladım Eski Yunan atları var hani Yeleleri bükümlü Gün inerken de öyle Ağaçtan izdüşümleriyle Yürüyor Balan tepeleri Yürüyor bölük bölük can Toplu bir güzelliğe doğru Kadınım Yaraşıyorsun sen Akdenize 
False