GeriSeyahat Şehrinizi doya doya yaşıyorum mesela siz hiç Boğaz’da yüzdünüz mü?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Şehrinizi doya doya yaşıyorum mesela siz hiç Boğaz’da yüzdünüz mü?

Şehrinizi doya doya yaşıyorum mesela siz hiç Boğaz’da yüzdünüz mü?

Avea Yönetim Kurulu Üyesi Guiseppe Farina, Türkiye’deki beşinci senesinde ve İstanbul’u birçok İstanbulludan çok daha iyi tanıyor. Güneş doğarken veya kar yağdığı zaman, İstanbul sokaklarında fotoğraf makinesiyle dolaşan bir İtalyan görürseniz, bilin ki odur.

Ramazan’da Sultanahmet’e gidiyor, sokaklarda yürüyor, Boğaz kenarında otomobilde çay içiyor; gördüğü tarihi hayalinde canlandırmaya çalışıyor. Farina’nın Türkiye sevgisi sadece İstanbul’la sınırlı değil, her fırsatta geziyor. Son zamanlardaki favorisi mavi yolculuk. Farina, çok sevdiği Türkçe kelimeleri bol bol kullanarak Türkiye’nin sevdiği köşelerini anlattı.

n Nasıl bir İstanbul aşkı sizinki?

- İstanbul’da farklı eğlenceleri, farklı kültürleri bir arada bulabiliyorum. İstanbul hem doğunun, hem de batının toplamı gibi. Tarih var, deniz var, doğa var, orman var. Gerçek İstanbul sadece Sultanahmet ve Boğaz değil. Gelen arkadaşlarımı mutlaka ormana da götürüyorum. Eski şehir merkezi atraksiyonların kalbi ama gerisini de göstermeyi seviyorum.

n Belgrad Ormanı’nı mı kastediyorsunuz?

- Evet. Siz burada yeşilliğin çok az olduğunu düşünüyorsunuz ama başka Avrupa şehirlerinin bu kadar yakınında orman yoktur. Şehrin içi daha yeşildir, doğru. Ormana gidince kendimi başka bir Türkiye’de hissediyorum. Özellikle kar yağdığında. Ormanınızı küçümsemeyin, mesela Rio’da orman, şehrin en ilginç noktalarından biridir. Şehrinizi doya doya yaşıyorum. Mesela siz Boğaz’da yüzdünüz mü?

n Hayır, ben o şanslı jenerasyondan değilim. Boğaz’da yüzmeyi tercih etmem. İlle de İstanbul’da yüzeceksem, Karadeniz’i tercih ederim.

-
İşte bu his tanıdığım tüm İstanbullularda var. Ama bir yabancı için bambaşka bir bakış açısı sözkonusu. Bu hayatta bir kere olabilecek bir his, bir kere deneyin!

EN GÜZEL GÖKKUŞAĞINI BURADA GÖRDÜM

n İstanbul’daki favorileriniz neler?

- Bir tek yer söyleyemem, belli yerleri belli zamanlarda seviyorum. Beş senedir İstanbul’dayım, şehrin birçok yüzünü görme şansım oldu. Benim için İstanbul’un en güzel yeri, kar yağdığında Sultanahmet. Zaten kar görünce hemen sokağa çıkarım. Sultanahmet’i gece görmek başka bir yerde olduğumu hissettiriyor, Boğaz’ın üzerinde gün batımını çok seviyorum. Bu şehre bahar gelince doğa çıldırıyor. Hayatımın en güzel gökkuşağını burada gördüm. Ayrıca dünyanın başka hiçbir şehrinde Boğaz gibi bir yerin kıyısında otomobille dolaşıp, canınızın istediği yerde durup, otomobilde çay içemezsiniz.

n Neler yapıyorsunuz İstanbul’u keşfetmek için?

- İstanbul’un tamamını görmek için birden fazla hayata ihtiyacımız var. Ben bu hayatta olabildiğince çok gezmeye çalışıyorum. Bazen pazar günleri buradaki İtalyan arkadaşlarımla bir rehber eşliğinde İstanbul turları yapıyoruz. Her seferinde gördüklerimize şaşırıyoruz. İstanbul’da sadece sokakta dolaşıyorsanız hiçbir şey görmüyorsunuz demektir. Bir kapının hikayesini, başka duvarın öyküsünü bilmek gerek. Pazar günleri Balık Pazarı’na gitmeyi seviyorum ama orası sadece pazarları değil, her gün başka. Farklı sesler, görüntüler, kokular hissediyorum her gidişimde.

İSTANBUL DA ROMA GİBİ SÜRPRİZLİ

İstanbul dışında bir yerler gördünüz mü Türkiye’de?

- Türkiye’nin muhteşem bir konumu var. Dört mevsimi aynı coğrafyada yaşayabiliyorsunuz. Uludağ’a gidiyorum, güneye iniyorum, dünyanın en güzel doğa-tarih kombinasyonu burada. Kapadokya’ya gittim, büyülendim. 11 Eylül’den bir ay sonraydı, etraf çok sakindi. Normalde 2-3 günde gezilebilen yerleri, bir günde gezdim.

n Siz İtalyansınız. Türkiye sizin için çok da şaşırtıcı olmasa gerek diye düşünüyorum.

- İtalya’nın güneyinde Rossano isimli küçük bir yerdenim, okumak için Roma’ya gittim, Napoli’de de yaşadım. İtalya ve Türkiye arasında çok benzerlikler var. Sesler, ışıklar, düşünce şekli, düzenimiz benziyor. İstanbul’la Roma benziyorlar. Roma’da 100 sene de yaşasanız, her yürüyüşte başka bir çeşme keşfedebilirsiniz. İstanbul da sürprizli. Her bakışta farklı kapılar, pencereler görüyorum. Kapı-pencere deyip geçmeyin, bir tarih var onların arkasında.

n Mavi yolculuk için ne düşünüyorsunuz?

- Ege ve Akdeniz sahillerinde mavi yolculuk yapmayı çok seviyorum. Doğanın içinde, tarihle iç içesiniz. Bu İtalya’da da var belki ama farklı: Orada çok daha fazla insan var. Türkiye sahilleri daha sakin ve korunaklı geliyor bana. Mavi yolculuk harika işleyen bir sistem. Amatör ruhla ama profesyonel bir ekiple yoldasınız. Kaptan, aşçı; harika yemekler yapıyorlar, çok tehlikeli bir durum!

n Türkiye’ye gelmeden önce mavi yolculuk yaptınız mı?

- Hayır. Türkiye ile birlikte keşfettim bu seyahatleri.

YÜZERKEN BİRDENBİRE BİR MELEME DUYDUM

n Beklentileriniz ve karşılaştığınız birbirini dengeledi mi?

- Keşfettiğim, sadece yerlerin hayalimdekinden çok daha güzel olması değil, bütün seyahat boyunca tanık olduğumuz tarihti. Karşıma çıkan sürprizlerdi beni heyecanlandıran. Bir gün yüzerken birden bir meleme duydum. Kafamı kaldırdığımda tepede duran bir keçiyle karşılaştım. Deniz, ağustos böceklerinin sesi ve bir meleme. Planda olmayan garip bir histi o. Bunları daha önce yaşayanlara normal gelir ama inanın, hiç sıradan bir his değil.

n İki mavi yolculuğunuzda da aynı yerlere mi gittiniz?

- Tabii ki hayır! Bir keresinde Bodrum’dan başlayıp güneye gittik. İkincide Göcek’ten başlayıp, Kaş-Kakan-Myra rotasını izledik.

n Hangisi daha çok hoşunuza gitti?

- Kekova ve Myra muhteşemler. Öyle bir şey var ki sadece fotoğrafta görmek yetmez. Fotoğrafta bile çok muhteşem olan o görüntüye dokunduğunuzda bambaşka oluyor. Düşünsenize, suyun içinde bir lahit, suyun altında bir şehir... Kaleköy çok hoşumuza gitti. Kaya mezarlarından çok etkilendik. Bir gece de çok ilginç bir şey oldu. Issız bir koyda demirli dururken bir baktık, kaya mezarlarında ışıklar yanıp sönüyor. Sanki yüzlerce ateş böceği konmuş ya da yarasalar uçuyor gibiydi. Ne olduğunu anlamadık. Sabah gidip baktık, gördüğümüze çok şaşırdık. Duvara, üstünde küçük taşlar olan bir file germişler. Neden olduğunu anlamadık ama hoş gözüküyordu.

n Bu seyahatlere kim kim çıkıyorsunuz?

- Eşim, iki kızım ve bir aile daha. Kızlarım özgürlüklerini ilan etme yaşındalar ama bu seyahatleri çok seviyorlar. Tekne küçük bir yer ama çok da özgür olabiliyorsunuz. Sekiz kişi mavi yolculuk için iyi bir sayı.

BİR İTALYAN’IN İTALYA’DA GEZMESİ

Biz kendi ülkemizde de çok seyahat ederiz. Toscana farklı, Sicilya farklı, Roma, Venedik farklı... Şimdilerde agro-turismo çok hızlı gelişiyor. Son 4-5 yıldır devlet desteğiyle büyüdü bu sektör. Bunlar küçük işletmeler, kendi şarabını, peynirini yapan, zeytinini işleyen, hayvan yetiştiren birçok küçük yer. Çiftlik gibi yani. Şehirde yaşadığı için hiç kuzu, civciv görmeyen çocuklar var. Doğayla tanışmak için harika fırsat buraları. Gerçeküstü yerler gibi geliyor bana.

En etkilendiği yerler

İstanbul Venedik Londra San Francisco Güney Afrika

seyahatte ne okuyor

Günlük gazeteleri ve ağır olmayan romanlar okuyor.

ne dinliyor

Türkiye’de seyahat ederken sadece radyoda Joy FM’i dinliyor, seyahat CD’leri arasında Diana Krall, Cesaria Evora ve caz CD’leri var.

ne yiyor, ne içiyor

Seyahatte yemediği tek şey İtalyan yemeği. Onun dışında her şeyi deniyor.

ne giyiyor

Çok rahat ve spor giyiniyor.

neyle seyahat ediyor

Uçakla, çünkü vakit kazanıyor. Otomobili de seviyor.

nerede kalıyor

Gençken çadırda kalmayı seviyormuş şimdi butik otelleri.

kimle seyahat ediyor

Yolculuğu organize edenlerle seyahate çıkmayı seviyor, çünkü organizasyon yapmayı sevmiyor. Tatilde para harcamayı da sevmiyor, onun için cüzdanını eşine veriyor.

çantasının olmazsa olmazları

Şnorkel takımı, cep telefonu.
False