Şehirleri koşarak keşfetmek müthiş bir deneyim
Itır Erhart (39) İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde akademisyen. Sivil toplum kuruluşlarına kaynak toplamak amacıyla koşularda yarışan Adım Adım inisiyatifinin kurucusu. Yurtdışında pek çok maratona katıldı. Koşunun şehir tanımada en etkili yollardan biri olduğunu söylüyor. Şimdiye kadar 30’a yakın ülke gezdi. Erhart, koşarak keşfettiği 4 dünya şehrini anlattı.
Turist misiniz, seyyah mı?
Seyyah... Daha doğrusu istediğim bu. Turist, gittiği yere mesafeyle yaklaşır. Bense olabildiğince iç içe olmak isterim. Onların evlerinde kalırım, yemeklerini tadarım, sohbet edip, yaşamlarını anlamaya çalışırım. Turistik yerlerden uzak dururum. Konferans için gittiğim şehirlerde, tanıştığım akademisyenlerin önerileriyle turistik rotaların çok dışındaki ilginç yerler görüyorum, farklı kişilerle tanışıyorum. Bu yolla şehirleri derinlemesine tanıyorum. Fırsat buldukça sabah erken saatlerde koşarak, şehrin hayatına karışırım.
'Adım Adım’ projesi bu yaklaşımın bir sonucu mu?
Sivil toplum kuruluşlarına koşu yoluyla kaynak ve farkındalık sağlayan bir inisiyatif bu. 2007’de başladı, 1200 civarında üyesi var. Kimi gezerek kimi de tırmanarak, maraton koşarak kaynak yaratıyor. Maraton koşarak bir şehri deneyimlemek gerçekten müthiş. Trafiğe kapatılan alanda koşarak şehrin başka bir şekilde hiç gezemeyeceğiniz yerlerini farklı bir açıdan görebiliyorsunuz. Sadece koşmak için bile seyahat ettiğim oluyor. Mesela Roma’da Kolezyum’dan Vatikan’a uzanan maratonda koştum. Trafiğiyle ünlü şehrin sokakları otomobillere kapatıldığında burada koşmak sıradışı bir deneyim. Sokaklardaki eski parke taşların üzerinde koşarken, Kolezyum’un kapısında yarışı bitirirken kendimi geçmişin Romalı koşucuları gibi hissettim. Vatikan’dan geçmek de çok özel bir histi.
KORUMA EŞLİĞİNDE BEYRUT SOKAKLARI
Başka hangi şehirde koştunuz?
En ilginçlerinden biri Beyrut. 20 gönüllüyle Beyrut Maratonu’nda, korumalar eşliğinde koştuk. Çatılara keskin nişancılar konuşlandırılmıştı. Kurşun izleriyle dolu binalar insanı biraz tedirgin ediyor ama biz Bekaa Vadisi’nde bile hiçbir sorunla karşılaşmadan koşumuzu tamamladık. İşin güzel tarafı bu maratonun yıllardır devam etmesi. Biz de hemen hemen her sene katılmaya ve destek vermeye çalışıyoruz.
Şehirleri koşarak gözlemlemek size neden cazip geliyor?
Örneğin Amsterdam, gündüzden daha çok geceyi yaşayan bir şehir. Sabah çok erkenden koşuya başladığımda en pis yüzüyle karşılaştım. Birkaç saatte temizlenip tertemiz yapılıyor. Ben öncesini görebildim. Güney Afrika’daki koşularımı da hiç unutmayacağım. Üçüncü büyük şehri Durban’da koşmak istediğimde tehlikelere karşı uyarıldım. Ülkede ırk ayrımcılığı bitmesine karşın, yoksulluk sürüyor, beyazlar yüksek duvarların ardında yaşıyor ve güvenlik riski var. Beyazlar otomobillerde, zenciler yürüyor, otobüse biniyor. Sokakta çok az beyaz görüyorsunuz. Arkadaşlarımla koşarken istenmeyen insan olma hissinin ne demek olduğunu anladım. Mesela bir zenci omuz atıyor ya da iyi niyetle elini uzatıp konuşmaya çalışıyor. Çekingenliğinizi ırkçılık olarak algılıyor...
Başka hangi maratonlara katılmak istiyorsunuz?
Ücra köyleri de görebileceğim Çin Seddi Maratonu’na katılmak istiyorum. Stockholm Maratonu, Reykjavik Maratonu’na Adım Adım’dan bağımsız, bireysel olarak katılmak istiyorum.
Durban’a gezi amacıyla mı gitmiştiniz?
Geçen yılbaşında Kwazulu-Natal Üniversitesi’nde konferans vermek üzere gittim. Akademisyen arkadaşım Afrika’da erkeklik olgusu üzerine çalışıyor. Benim de Osmanlı’da Erkeklik ve Eşcinsellik üzerine konuşma yapmam istenmişti. Arkadaşımın Durban çevresinin Zulu köylerindeki araştırma turuna katıldım. Zuluların yaşamını gözlemledik. Örneğin çıplaklık algıları bizden çok farklı. Evlilik öncesinde mümkün olduğunca çıplak dolaşıp cazibelerini sergiliyor, evlendikten sonra giyinmeye başlıyorlar...
ZULU, EVLENDİKTEN SONRA GİYİNİYOR
Yaşam koşulları nasıl?
Köylerinde ne su var ne de elektrik. Zulular susuz temizliğin yolunu bulmuş. Evlerinin zeminini inek dışkısıyla temizliyorlar. Tozu alıyormuş. Temizliğe ben de katıldım; eğlenceli, farklı bir tecrübeydi... Dans ve müzik Zuluların günlük hayatında çok önemli. Şarkılar eşliğinde danslarını izledim. Et ve pirinç ağırlıklı yemeklerini, içkilerini tattım. Bu yolculuğun ardından, mayıs sonunda Finlandiya’nın küçük şehirlerinden Jvaskyla’ya gittim. Bambaşka bir dünyayla karşılaştım.
Ne gibi?
Şehir, Helsinki’den trenle yaklaşık 4 saat mesafede. Sauna geleneğinin ortaya çıktığı yer Finlandiya. Saunalar göl kıyısına inşa ediliyor, pencereden dışarıyı görebiliyorsunuz. Sıcaktan çıkıp buz gibi gölde yüzüyorsunuz. Mayısta gitmiş olmama rağmen yine de soğuktu su. Bir de siz kış mevsiminde düşünün. Finliler her öğünde süt içiyor. Bahsetmeden geçemeyeceğim bir nokta da zaman algıları. Mesela saat 07.30’da buluşulacaksa, herkes 15 dakika önce orada. Türkiye’deki durumun tam tersi.
En sevdiği beş şehir: Chicago, Hong Kong, Atina, Paris, Marakeş
Seyahatte ne okur: O ülkeyle ilgili edebiyat eserleri
Seyahatte ne yer ne içer: Yerel lezzetler
Nerede kalır: Merkezi butik otellerde
Kiminle seyahat eder: Çoğunlukla yalnız
Seyahat çantasının vazgeçilmezleri neler: Koşu ayakkabısı
Seyahatten ne alır: Yerel sanat eserleri