GeriSeyahat Rodos’ta üç gün
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Rodos’ta  üç gün

Rodos’ta üç gün

Kanuni Sultan Süleyman’ın, Pargalı İbrahim Paşa’nın, St. Jean Şövalyeleri’nin, Cem Sultan’ın izleri halen adanın sokaklarında. Yunanistan’ın 12 Adalar yönetim merkezi olan Rodos, konumu, turkuaz rengi koyları, mezeleriyle ünlü tavernaları ve konukseverliğiyle sizi kendine bağlıyor.

Üç günlük sefer için sabah Marmaris’ten palamar çözen katamaran, Bozburun kıyılarını hızla geride bırakırken ufukta Rodos beliriyor. Bir saati beş-on dakika geçen yolculuktan sonra teknemiz limana yanaşıyor. Karşımızda, surların ardından yükselen minarelerle hiç de yabancı gelmeyen bir manzara var. Fakat limandaki üç yel değirmeni, karşımızdakinin bir Yunan manzarası olduğunu hatırlatıyor.
Şehir merkezindeki otelimize bavullarımızı bırakıp kendimizi dışarıya atıyoruz. En yakın kapıdan Rodos Kalesi’nin içine süzülüp 348 yıl önce Ada’yı ziyaret eden Evliya Çelebi’yi izliyoruz. ‘Kuşgözü safra taşı’ döşeli Şövalyeler Sokağı’ndan yukarı çıkıyoruz. Taht kavgasının ardından St. Jean şövalyelerine sığınan Cem Sultan da bu sokaktaki evlerden birinde kısa süre yaşamış.

Rodos’ta  üç gün



Şövalye evlerinin arasından, Çelebi’nin ‘500 adımı’yla, ‘Palace of the Grand Master’dayız; Büyük Üstat Sarayı’nda... Burası saraydan çok kale içinde bir kale görünümünde. Ege’de 213 yıl hüküm süren Rodos Şövalyeleri’nin yönetim merkezinde tarihi eserler ve o dönemden kesitler sergileniyor. Saraya girişte alınan 10 Euro’luk kombine bilet, yakındaki Arkeoloji Müzesi’ni gezmeye de olanak sağlıyor. Müze binası, şövalyeler döneminde hastane olarak hizmet vermiş.

Rodos’ta  üç gün



Dondurmalı ‘frappe’lerle nefeslendikten sonra yolumuz başka bir zamanla, Osmanlı ile çakışıyor. 390 yıl süresince Osmanlılar Rodos’a silinmez izler bırakmış. O zamanlar adı Uzun Çarşı olan, şimdiyse ‘Sokratous’ tabelası asılı yolun başında Süleymaniye Camii yer alıyor. İki şerefeli minareye sahip adanın en eski ve büyük camisinin sadece bayramlarda ibadete açıldığını öğreniyoruz. Caminin bir yanında Fethi Paşa Saat Kulesi, diğer yanında Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi var. Kütüphanede 1256 el yazması, 864’ü baskı olmak üzere çok değerli kitaplar muhafaza ediliyor.

Hediyelik eşya dükkânları, kafe ve tavernaların sıralandığı çarşıda ilerlerken, Ağa Camii’nin çeşmesinde Türk asıllı bir Rodoslu ile sohbet ediyoruz. “Buralarda nalbantlar, semerciler, marangozlar ve kalaycılar vardı. Babam terziydi, ben marangoz oldum. 1951’den 58’e kadar İstanbul’daydım. Ahh İstanbul...” diyor.
Hipokrat Meydanı’ndaki şadırvanda güvercinlerle kısa bir moladan sonra Pargalı’nın peşine düşüyoruz. ‘Damat, makbul ve maktul’ İbrahim Paşa, 1530’da Mısır’a giderken Rodos’a uğramış, Süleymaniye ve kendi adını taşıyan camilerin yapımını sağlamış. Meydanın yakınındaki İbrahim Paşa Camii öğle namazlarında ve kandillerde açık. Kale içinde birçok çeşme, şadırvan, mescit, bir hamam ve medrese Osmanlı’yı günümüze taşıyor. Mandraki sahilinde yer alan Murat Reis Külliyesi’nin fotoğraf çekimiyle günü tamamlanıyoruz.

Rodos’ta  üç gün


Anthony Quinn Koyu
Rodos tatilinin ikinci gününde deniz, kum ve güneş var. Son anda kiraladığımız için küçük bir otomobile günlük 50 Euro ödüyoruz. Merkezden doğu yönünde uzanan yolda 10-15 dakika sonra bizi Faliraki sahili karşılıyor. Bol yıldızlı oteller, restoranlar ve eğlence parklarıyla dolu bir tatil merkezi. Aracımızı daha özgün sahillere sürüyoruz. Kısa süre sonra anayoldan ayrılıp sahile kıvrılıyoruz. İlk durağımız yemyeşil doğayla çevrelenmiş, masmavi bir koy. Çarpıcı bir manzara...
Ünlü aktör Anthony Quinn de, 1960’ta ‘Navaron’un Topları’ adlı filminin çekimi için geldiğinde aynı duyguyu yaşamış ki, koy artık onun adıyla tanınıyor. İki şezlong ve bir şemsiyeye 10 Euro ödeyip gün boyu denizin tadını çıkarmak da mümkün, havlunuzu bir kayanın üstüne atıp hemen mavi sularla buluşmak da...

Rodos’ta  üç gün


Plajların süperstarı
Rota üzerinde Tsampika plajına da şöyle bir uğrayıp bir diğer hedefimiz Lindos’a uzanıyoruz. Rodos kent merkezine 50 km. mesafede bembeyaz evlerle bezeli Lindos’un tepesinde antik bir taç göze çarpıyor: Akropolis... Ve bu taca ulaşmak için yüzlerce basamaktan oluşan yokuşu tırmanmak gerekiyor. Eşek sırtında yolculuk alternatifi de var! Ama Akropolis’e ulaştığınızda, yorgunluğa değdiğini görüyorsunuz. Kuşbakışı bir tarafta Lindos plajı, diğer yanda Rodos’un ‘süperstarı’ olarak ün yapan St. Paul plajı... Ünlü İtalyan modacı Giorgio Armani’nin ‘Main’ adlı yatı koydan demir alıyor.
Lindos’u panoramik gören Oasis tavernadaki mezelerle Akropolis yorgunluğunu atıp dev bir doğal havuz görünümündeki Saint Paul Plajı’na geçiyoruz. Sığ deniz dolu. Aynı saatlerde kumsaldaki şapelde kıyılan nikâhın, mayolu-bikinili yüzlerce tanığı arasına karışıyoruz.
Son gün Elli Beach’teyiz. Plajda hem Yunan mezelerini atıştırmak, hem de serinlemek mümkün. Keyifli restoranlar yan yana dizilmiş durumda. Önleri plaj. Karşıda ise Türkiye kıyıları uzanıyor.

Nasıl gidilir?
Rodos’a ulaşmanın en kolay yolu Marmaris’ten sabah-akşam yapılan katamaran seferleri. Bilet tarihine göre gidiş-dönüş 70 Euro civarında. Aynı gün gidiş-dönüş 40 Euro. Sezonda Bodrum ve Fethiye’den de seferler yapılıyor. Havayolu ile ulaşmak için Atina’dan aktarma yapmak gerekiyor. Rodos feribotlarını işleten turizm şirketi, Yunanistan kapı vizesi işlemlerini de yapıyor. Feribot hareket saatine kadar, Yunan tarafından ret yanıtı gelmezse yola çıkıyorsunuz. Ama Rodos’a varışınızda, sınır polisinde bir sınav daha var. Schengen vizesiyle gitmek daha stressiz olabilir.

Rodos’ta  üç gün


Nerede ne yenir?
Deniz ürünleri ve Yunan mezeleri öne çıkıyor. Kale içindeki mekânlar daha turistik. Tavernalar ve müzik sesinin dışarıya taştığı barlar, kale dışındaki bölgede yoğunlaşıyor. Leontos Sokak’ta ünlü Tamam Restoran var, kapısında ise kuyruk... Saffron, Kerasma ve Thomas Taverna aynı sokakta sıralanıyor. Çoğunda Türkçe menüler var. Gençlerin adresi ise barlar sokağı olarak da bilinen Orfanidou. Ahtapot, kalamar, midye ve Simi karidesi gibi deniz ürünleri 8-15 Euro, Yunan salatası ve kızarmış peynir saganaki 4-10, balıklar 15-25 Euro. Frappe 2-5 Euro. DaVinci’de dondurma yemeyi unutmayın.

False