GeriSeyahat Otuz Mumlu Pasta
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Otuz Mumlu Pasta

Otuz Mumlu Pasta

Küçükken bana bir soru sorulmuştu. “Oğlum aba diye bişey yoktur. Ya Abla de ya da Banu.” Ben de seçimimi Banu’dan yana yapmıştım.

Sonra adı Banu kaldı kardeşimin. Bu durum psikolojik olarak yaşlarımızı eşitlemiş ve şahsen benim hiç sevmediğim “abla ihtimamı” olayından korumuştu beni. Banu iyidir, severim kendisini. Kardeşlerim içinde en sevdiğim kardeşimdir. Ha bu arada tek kardeşim olduğunu söylemiş miydim bilmiyorum...

 

1 sene kadar önce bana kitap yazmaya karar verdiğini söylediğinde ben ona “Bir eve iki yazar fazla” demişim. Hiç hatırlamıyorum. Kitabın konusunu anlattığında ise acayip tedirgin olmuştum. Benim sürekli dalga geçtiğim kadın-erkek ilişkilerini masaya yatıran bir kitap gibi gelmişti bana. Ve benim kardeşimin bu silsileye dahil olması fikri, karizmamın üzerine atılmış koca bir çizik etkisi bırakmıştı. Nasıl bırakmasın?

 

Öyle bir endüstri ki bu... Ekin, bana ilk ayımız dolduğunda “Erkekleri Kullanma Kılavuzu kitabına göre ne yapmam gerekiyor biliyor musun? Sana daha az telefon etmem, daha az seni seviyorum demem, daha az ilgi göstermem gerekiyor. Ha bir de genel olarak seni bolca yedirip, kilo aldırıp başka kadınların ilgisini çekmez hale getirmeliymişim.” demişti.

 

Bunların altın günü sohbetinden alıntı değil de bir kitaba ait gayet ciddi cümleler olduğunu duyunca büyük bir şok yaşamıştım. Ya Ekin bunları ciddiye alıp uygulasaydı? Sonra buRAK neden kadınları dövüyor oluyor işteJ (Mine Kılıç’a not: Şaka yapıyorum)

 

Benim kardeşim de böyle altın! değerinde tavsiyeler içeren bir kitap mı yazacak diyerek örtülü bir bunalıma girdim. Odasında neler yazdığını çok merak ettiğim halde sormadım. Sonra bir gün kendisinden şöyle bir mail aldım: Kitap baskıya giriyor. Sen de bir baksana...

 

Bir oturuşta yedim bitirdim Otuz Mumlu Pastayı. Ve itiraf etmeliyim çok beğendim. Kitap bir analiz kitabıydı. Analiz dediğime bakmayın, bütün yazılanlar “sürdürülebilir okuma”ya uygun bir şekilde akıp giden hayata dair cümleler. Banu, garantili reçeteler vermek yerine herkesin kendi reçetesi için ilham alabileceği bir ortam oluşturmuş kitapta. Beni de cânevimden vurmuş böylelikle.

 

Kitabı bitirdikten sonra sonra, acaba insanlar nasıl bulacaklar diye merak etmeye başladım. Nihayet kitap ortalara çıktı. Banu televizyon, gazete ve dergilerden inmez oldu. Kitap da çıktığından beri en çok satanlar listesinde. O listeye girdiği için de bir kardeş yorumunu haketti.

 

Otuz Mumlu Pasta, otuzlu yaşlarında kariyer üstünde ve evlilik baskısı altında olan kadınların dünyasını aydınlatan bir kitap. Kitabı, kadınlar kadar erkekler de alıyormuş. Erkek milleti de karşısındaki karizmayı daha iyi çözümleyebilmek için alıyormuş kitabı. Dâhice değil mi?

 

Otuzmumlupasta.com daki okur görüşlerine bakıyorum. Epey yorum bırakılmış. Bir insan okuduğu kitabın sitesine girip, 2 sayfa yorum yazar mı? Yazılıyor işte. Aşağıdaki yorumlar benim ilk dikkatimi çekenlerdi:

 

30 yaşıma girmeme 6 ay kalmışken, farta gözüme çarpan kıpkırmzı kitabını dün bu saatlerde almıştım, şimdi bitirdim ve inan yarından itibaren kadınca davranmaktan vazgeçmeye karar verdim :)))) Sevim

 

Yani bu kadar mı cuk diye oturur herşey. Tülay

 

Kalbimizden ve aklımızdan geçenleri bu kadar öz ve güzel toparladığın, ayrıca yanlız olmadığımızı bizlere hissettirdiğin için teşekkürler... Seda

 

Bin hayat bu kadar mı güzel özetlenir. İpek

 

Biz eğitimli, kentli, kariyerli kadınların meğer sorunlarımızı böylesine içtenlikle dile getirecek birine ne çok ihtiyacımız varmış. Hafize

 

Satış itibariyle benim kitabımı geçmiş durumda. Banu’yu ve editörü Mümin Sekman’ı tebrik ediyorum. Neyse ki ben kıskanç bir insan değilimdir.

 

Aferin Banu’cum. Bana çekmişsin. Senin adına ne kadar çok sevindim anlatamam J Dediğim gibi kitabın satış rakamlarını asla kıskanmıyorum. Çünkü, ben kıskanç bir insan değilimdir.

 

Boynuz kulağı geçermiş, demek isteyince oluyormuş sözleriyle sinirlerini bozuyor ve başarılarının devamını diliyorum.

 

Ve sürpriz...

 

Ben, oldum olası imza günü konseptine soğuk biriyimdir. İmza günü yapmayışım da bu yüzdendir.

 

Otuz Mumlu Pasta kitabında bu konuya çok yaratıcı bir yaklaşım bulmuş bizimki. Ki bu organizasyonu da hiç kıskanmadım.

Okurlar, yazarla bir partiyle buluşuyor. Bir masa arkasından

- İsim neydi?

- Ayşe

- AaaayŞeeeeYeeee Sevgiiiileeeeriiiimmmleeeee immmzzaaaa yaaaazaaarrr. Sıradaki...

 

şeklindeki çağdışı buluşmaya bir alternatif icad edilmesi beni ne kadar mutlu etti anlatamam.

 

Ve bu partiye hepinizi davet etmek için yazdım bu yazıyı.

29 Temmuz 2004 gecesi Çubuklu Hayal Kahvesi’nde yapılıyor parti. Kitabın okurları dediğime bakmayın, kitabı almazsanız da gelebilirsiniz. Kitap, sadece parti içeriğinde hazırlanan esprileri hissedebilmenizi sağlar. Okumazsanız da eğlenebilirsiniz. Giriş ücreti falan da yok.

Bir sürü güzel sürpriz olacak partide. Ben de az kafa patlatmadım bu partiye. Ama bu süreçte, ay keşke benim kitabımın da bir partisi olsaydı diye kıskanmayarak kafa yordum. Belirteyim.

 

Güzel sürprizler var.

Eros aramızda olacak. Single’ları biraraya getirmek için ok atacak. Ok işe yaramaz taraflardan biri kem küm ederse, Eros bu durumda bok atacak... Aman şekerim boşver, bu adamdan ne köy olur ne kasaba diyip teselli edecek sizi.

 

Tabu Kadaşaktro’dan sevgilinizin tapusunu çıkartabileceksiniz. İlişkiniz İslami şekildeyse, hisseli tapu çıkartacaksınız meselâ.

 

Zihnisinir, ideal erkek araştırma geliştirme labaratuvarıyla orada olacak.

 

Cenk-Erdem de otuz yaş geyiğiyle aramızda olacaklar.

 

Melih Kibar’ın piyanosu da orada olacak. Gecenin finalinde de otuzlu yaşların şerefine otuz pare top atışı yapılacak. Ama futbol topuyla... Boğaza karşı degaj çekeceğiz hep beraber. Nihayetinde güzel bir parti olacak sanıyorum. 

 

Siberalem.com'un sponsorluğunda 30 çift çöpçatışması yöntemiyle başgöz edilecek. 

 

Dediğim gibi hepinizi bekliyorum.

Biliyor musunuz bende kıskançlık duygusu hiç yoktur. Banu’yu ve Otuz Mumlu Pastası’nı hiçbir şekilde kıskanmıyorum.

İnsan kardeşinin kitabını kıskanır mı hiç?

 

buRAK özDEMİR burak@strategica.gen.tr

False