Orta Avrupa'nın küçük ama güzeller güzeli ülkesi: Slovenya
Yeşil Avrupa Başkenti unvanına sahip Ljubljana'sı ve her daim kusursuz bir yağlı boya zarafetiyle süzülen Bled Gölü ile keşfedilmeyi bekliyor... Henüz popülaritenin getirisi olan hengâmeden uzak iken şimdi tam zamanı diyor ve Ljubljana bizi çağırıyor… İşte sizlere Ljubljana gezi rehberi…
İçimizi titreten buz gibi bir sabahta, güneşin ilk ışıklarıyla gözlerimizi Ljubljana'da açıyoruz. Buraya ilk vardığımızda, gecenin bir yarısı otobüse binip yollara düşmenin etkisiyle gözüme bir dakika uyku girmemiş olmasından mütevellit, uzun bir süre rüya gördüğümü sanıyorum... Ah, Ljubljana! Bir rüya kadar güzel, rüya olamayacak kadar gerçek… Bu şehirdeki her adımımı, gördüğüm her şeyi çok net hatırlıyorum. Burası insanın ömrü boyunca en azından bir kere görmesi gereken, her anlamda büyüleyici bir şehir…
Bu şehir, hiç de eğreti durmayan kusursuz bir düzene sahip. Tamamen zorlamalardan uzak bir biçimde, her şey olması gerektiği yeri bulmuş sanki. Birçok Avrupa şehrinde olduğu gibi, buranın da ‘Old Town’ denen bölgesi asıl turistik bölge fakat diğerlerinden farklı olarak turizmin getirisi olan hengâmenin esamesi okunmuyor. Bu yüzden, insana huzur veren bir yapısı var. Nehir kenarına, kurulan tezgâhlarda, nefis kitapların yanı sıra birbirinden güzel hediyelik eşyalar bulmanız mümkün. Yine nehir boyunca, karşılıklı şirin kafeler var ve şehrin sükûnetini özümsemek adına buralar kesinlikle bir kahve molasını hak ediyorlar.
Old Town denen bölgeye arabayla girmek doğal olarak yasak. Ancak şehri gezmek için bisiklet keyifli bir opsiyon. Günübirlik bisiklet kiralayarak nehir kenarında gezintiler yapabilir, Ljubljana'nın simgesi olan Ejderha köprüsünü (Zmajski Most) ziyaret edebilir, Üçlü Köprü'yü (Tromostovje) geçerek ünlü Preseren Meydanı'na çıkabilirsiniz. Ayrıca şehrin en çok ziyaret edilen noktalarından biri olan Ljubljana Kalesi'ne çıkmak için bir teleferik bulunuyor. Ljubljana Kalesi'ne çıkarak bu güzel şehre bir de tepeden bakmak isteyebilirsiniz.
Ljubljana'ya gelip de Slovenya Alpleri’nin incisi ve aynı zamanda bir krater gölü olan Bled'i es geçmek olmaz. Berrak ve dingin suyu, etrafında sisli dağları, tertemiz havası ve ortasında masalsı bir ada ile Bled Gölü bizlere Orta Çağ masallarından fırlamış hissi uyandırıyor. Buraya gelmek isterseniz Ljubljana'dan turlarla ya da direkt otobüsle 1,5 saatte ulaşılabiliyor. Adacığa gitmek ve kaleye çıkmak için ise ayrıca bilet satın almanız gerekiyor.
Adanın etrafındaki yürüyüş parkurunda doğa ve eşsiz Bled Gölü manzarası ile iç içe bir yürüyüş yapabilirsiniz. Mevsimlerden yaz ise çok daha şanslınız; Bled Gölü’nde yüzmek belki de hayatınız boyunca yapacağınız en keyifli yüzme deneyimi ve asla unutamayacağınız bir keyif olarak anılarınızda yerini alacaktır. Minik bir çay molası vermek isterseniz de buranın ünlü vanilya ve kremalı tatlısı ‘kremna rezina’yı yemeden dönmeyin derim.
Telaffuzu bile tek seferde öğrenilemeyen, birçok kişinin haritada bile yerini tam olarak bilemediği bu şehri henüz kimsecikler keşfetmemişken gezin görün tavsiyemiz. Size fotoğraf arka planlarınızda belki bir Eiffel Kulesi ya da Kolezyum sunamaz ama birçok Avrupa şehrinde olan o kargaşanın aksine, bolca huzur, sükûnet ve tebessüm katacaktır burası... Şu sıralarda en çok ihtiyacımız olan bunlar iken; daha ne olsun!
www.seyyahailem.com
Fotoğraflar: Gamze BEYAZ, Alamy