Nikaragua’nın iki yanı okyanus, ortası göl
Sularında köpekbalıkları ve timsahların dolaştığı nadide bir doğa parçası Nikaragua Gölü. Adacıkların bir bölümü özelleştirilmiş. Tematik parklar, lüks tatil mekanları oluşturulmuş. Okurumuz, gezgin müzisyen Attila Atasoy geçen hafta döndüğü ülkeyi ve gölünü yazdı.
Orta Amerika, binlerce volkanın önce yakıp yıkıp, sonra verimli topraklar ve göllerle süsleyip inşa ettiği bir coğrafya.
Bu sarp ve şaşırtıcı coğrafyada, MÖ 400’den 12’nci yüzyıla kadar, kuzeyden güneye Teotihuakan, Olmeka, Aztek, Dultek, Itza ve Maya gibi birçok şaşırtıcı medeniyet hayat bulmuş. Ta ki İspanyollar onları talan edene kadar...
Ortalık Maya efsaneleriyle kırılırken biz onlara vaat edilmiş topraklara, yani Nikaragua’ya yönlendik. Gördük ki vaadler yerine gelmemiş... Sadece birkaç kabile ve antik Leon kentindeki “Nagrandan” adlı yerli grubu kalmış geriye. Başka iz yok. Demek ki yolları Guatemela ve Honduras’tan aşağı inememiş. Demek ki darbeler ve depremler ülkesi Nikaragua’yı onlar gelemeden İspanyollar istila etmiş, öylece kalakalmışlar. Hoş gelselerdi de sonları yukardakiler gibi olacaktı. Biz de ülkenin şanslı coğrafyasına yöneldik, Orta Amerika’nın en büyük gölü Nikaragua‘da karar kıldık. Yolda gölün kuzeybatı ucundaki UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Granada’ya uğramayı da ihmal etmedik.
Zira Somoza’lar döneminin darbeler-isyanlar ülkesi, sakin, gülen yüzünü özellikle buralarda gösteriyor. 80’lerden beri defalarca başkan olmuş Daniel Ortega’nın yönetimindeki ülke şimdilerde turizme kucak açmış görünüyor.
NAR KADAR GÜZEL
Başkent Managua’dan güneydoğuya doğru, asfalt yolda taş çatlasa 45 dakikada yolculuk yapınca Granada’ya varıyorsunuz. İsmi nar anlamına geliyor. 1524 yılında kurulmuş. Ayakta kalan en eski sömürge şehri. Altın, gümüş madenleri, kahve, kakao tarlalarından elde edilen servetle yapılan zarif binalardan çoğu hâlâ yerli yerinde. Öncesinde üç kabile yaşamış. Bir sürü doğal afet ve savaşın bölgesi olmuş. Kurulmuş ilk kale olarak her türlü silah ve asker nakli yapılmış. Yıllar sonra da Somoza döneminde ve de Sandinista gerillaları tarafından hapishane olarak kullanılmış.
OKYANUS BALIKLARI GÖLE UYUM SAĞLAMIŞ
Granada, dünyanın en büyük tektonik (fay kırılması neticesinde oluşan) göllerinden birinin kıyısına kurulmuş. Nikaragua Gölü, Van Gölü’nün yaklaşık 2,5 katı büyüklüğünde. Pasifik’e bir körfezle bağlıyken yanardağ patlamasıyla göle dönüşmüş. Zamanla suyu tuzdan arınmış. İçindeki balıklar (köpek balığı, kılıç, tarpan gibi) ortama ayak uydurmuş. Okyanus canlıları barındıran tek tatlı su gölü, fazla sularını da San Juan Irmağı’yla Atlantik’e akıtmış... Anlatılanlar artık ne kadar doğruysa... Dünyanın 19’uncu büyük gölünün uzunluğu rehberimize göre 190, en geniş yeri 70 kilometre. Yüzölçümü ise 8280 kilometrekare. İnternet ansiklopedilerindeki boyutlar ise küçük farklılıklar taşıyor. Artık hangisine inanırsak... Gölün denizden yüksekliği 30 metre, derinliği de o civarda. 400’e yakın adasından çoğu Granada yakınlarında toplanmış. Bu yüzden isimleri Granada Adacıkları. En büyük adası ise 25 kilometre uzunluğundaki Ometepe. Suyun ortasında birbirine bağlı iki yanardağdan oluşuyor. Granada’nın yaklaşık 50 kilometre açığında.
KİRALIK, SATILIK ADALAR
Göl kıyısında sizi tekneler ve emlak ofisleri bekliyor. Gölde ise imara açık ya da imarlı 365 ada, adacık... Bunlardan yaklaşık 150’si özelleştirilmiş. Diğerleri devlete ait. Memleketin yüzde 27 olan orman alanı sanki bu bölgede yoğunlaşmış. Tropikal bitki örtüsü arasında yükselen devasa ağaçlar, yüzlerce kuş çeşidine ve maymunlara yuva olmuş. Bu ağaçlardan Seiba, Montezuma kuşunun kahverengi sarkıtlar şeklindeki yuvalarına ev sahipliği yapıyor. Ayrıca tekstilde kullanılıyor.
Gölde 42 çeşit balık, iki çeşit timsah, bir çeşit tatlı su köpek balığı yaşıyor. Aman dikkat, timsahlar ve köpek balığı saldırgan. Adacıklar bölgesinde derinlik 1-15 metre arasında. Tekneyle sefa sevenlere ideal ama öyle her yerde suya atlamaya kalkmayın. Rehberiniz size timsahsız, köpek balıksız yerleri gösterecektir. Ayrıca, tur esnasında öğrenci taşıyan mavi-beyaz tekneleri, sebze-meyve satan kanoları, ağ atan balıkçıları, gölde çamaşır yıkayan kadınları zevkle izleyebilirsiniz. Takımadalar bölümü ise, okul, ev, mezarlık, bar–restoran bileşkeleriyle yüzen köyü andırıyor.
Adacıklardaki villa veya malikaneler Florida’yı andırıyor. Adaları, villaları kiralayabiliyor ya da satın alabiliyorsunuz. Hımmm. Fiyatlarını merak ediyorsunuz değil mi? Kiralar 2-3 bin dolar, diğer fiyatlar 300 bin dolar civarında. Hafta sonunda 350 dolara villa kiralanıyor. Duyurmuş olayım.
MAYMUN, ÇOCUK ADALARI YÜZEN İBADETHANELER
Eee bu kadar turizme açılmışken eğlence sektörü eksik kalmaz. Burada yatırım yapan bir girişimci oyuncak adası yapmış çocuklar için. Diğer bir girişimci veteriner ise Maymunlar Adası oluşturmuş. Tur esnasında bu adacıklara çıkıp çocuklarınıza veya çocuk ruhunuza eğlence yapıyorsunuz.
Haa bir de Yehova Şahitleri’nin oluşturduğu yüzen ibadethane varmış, bu bizi şaşırttı doğrusu. Rehberimiz rahatsız davranınca anladık ki misyonerlik ona işlememiş. Biz de “görelim” diye üstelemedik.
ÇIPLAK AYAK ÖMRÜ UZATIYOR
Halkın çoğu balıkçılık ve turizmle uğraşıyor. Ometepe’nin volkanik topraklarında mısır, muz, kahve tarımı yapılıyor. Halkın bir kısmı adacıklardaki villalarda çalışıyor. Balıkçılar şort yerine eskiden çocuklara bağlanan bezlere benzer şeyler giyiyorlar. Zaten bütün yerli halk çıplak ayakla dolaşıyor. Terlik, pabuç yok. Oh ne rahat... İklim tropikal olunca ne gam... Ve tabii adalarda böyle yaşayanlar karadakilerden daha uzun ömürlüymüş. Çocuklara gelince, hepsi uzun saçlı. “Allah, Allah ne modernmiş bunlar” dedik. Meğer geleneklerinde berber yokmuş!
Yağmur ormanları Karayip volkanlar Pasifik kıyısında
Nikaragua, Doğuda Atlantik Okyanusu’na bağlı Karayip Denizi, batıda Pasifik Okyanusu’yla çevrili. En büyük Orta Amerika ülkesinin yüzölçümü yaklaşık olarak Türkiye’nin Karadeniz Bölgesi kadar. Altı milyon nüfusu yedi eyalete dağılmış. Eyaletlerin hemen hepsi sıcak, kuru, volkanik Pasifik bölgesinde. Nemli, yağışlı, gür ormanlı Karayip bölgesinde ise Kuzey-Güney otonom bölgeleri var. Birçok nehir ve göl Karayip bölgesinde olmasına rağmen çoğunluk yerleşim, volkanı bol, havası kuru Pasifik bölgesi ile orta bölgelerde. Volkanin arazilerin verimliliği ve doğal serinliğinden olsa gerek.