Langkawi’nin en kötü yanı geri dönmesi
İtiraf edeyim, Malezya’nın Langkawi Adası’ndan fazla bir beklentim yoktu. Ruhumu cennette bırakarak geri döndüm.
** Önce başkent Kuala Lumpur’a gidiyorsunuz. Oradan adaya ulaşmak bir saatlik bir uçuş. Sonrasında yeşilin hâkimiyeti başlıyor. Langkawi aslında 104 adadan oluşuyor ama gel-git zamanı ada sayısı 99’a düşüyor.
Andaman Denizi’ndeki Langkawi, Malayca’da ‘kahverengi kartal’ anlamına geliyor.
** Adayı sevmemin en önemli sebebi kaldığım Four Seasons Hoteli. Yağmur ormanlarının içinde, 48 hektarlık bir alana sadece 91 villa inşa etmişler. Plajı bir buçuk kilometre uzunluğunda. Ortada gereksiz kalabalıklar yok. İnşaat dokuz yıl sürmüş, ortaya sıradışı bir mimari çıkmış. Gördüğüm en güzel otellerden biri. Ama bisiklet kiralamanız lazım, çünkü odadan restorana bisikletle gitmek bile beş dakika. Otelin spa’sı ise hayatınızın kalan kısmını geçirebileceğiniz bir yer.
** Pavilion isimli restoranına yemeğe gittiğim Datai de çok etkileyici bir otel ama odaları sıradan, bir de merkezden bayağı uzak. Odalara maymunların girmesi de işin bir başka boyutu! Bütçesi kısıtlı olanlara Bon Ton’u tavsiye ederim. Otantik Malay evlerini farklı bölgelerden getirip otel odalarını oluşturmuşlar. Ambiyansı da keyifli, restoranı da. Langkawi’de dışarıda yemek için Wonderland’i tavsiye ederim. Sıradan bir balık lokantası ama yemekler çok leziz.
İSTANBUL İÇİNDE AKDENİZ
Sadece tekneyle ulaşılan Bozburun Yat Kulübü, Türkiye’de en sevdiğim yerlerden. Onun Tuzla (Tel: 0216 395 17 47) şubesiyse 19’uncu yüzyıldan kalma bir kızlar manastırında. Bu pazar ister kahvaltıya ister yelken keyfine gidin. Kendi tekneniz varsa iskelesine de bağlayabilirsiniz. Beş çaylarında anne keki var. Dilerseniz konaklama imkânı da sunuyorlar. Şehrin içinde ama adeta Akdeniz’in göbeğinde.
GRAMOFON BABA
TIME dergisi Kapalıçarşı’yı yıllık 91 milyon ziyaretçisiyle dünyada en çok turist çeken yer seçti. Bana göre çarşının en sıradışı dükkânı 12 numaralı Lütfullah Kapısı’nın yanında. Mehmet Öztekin İstanbul’un son kalan gramofon tamircisi, namı diğer Gramofon Baba. Kendisine hayat verdiğini söyleyecek kadar da seviyor yaptığı işi. Sohbete gidin. Teknolojinin kusurları sakladığı ‘yaratılmış sesler’ yerine gerçek sanatçıların ‘gerçek’ seslerini dinleyin. Keyfi yerindeyse size bir Zeki Müren ya da Müzeyyen Senar şarkısı dinletip
yaşam felsefesini sizinle paylaşır.
MUTLAKA DENEYİN...
Langkawi’de sloganım gayet net: Tembelim, tembelsin, tembeliz...
** Mangrov turuna katılın. Dünyada 26 ülkede 90 geopark var, UNESCO’nun Güneydoğu Asya’da belirlediği ilk park da Langkawi’de. Adada kırk kilometrekarelik bir alanda mangrov ağaçları var; geoparktaki bu bölgeye tekneyle gidebiliyorsunuz. 118 ülkede, seksen değişik çeşit mangrov ağacı yetişiyor, en ilginci de bu ağaçların deniz suyunda yaşamaları.
** Boyları altmış metreye çıkabiliyor. Dünyada 233 çeşit yırtıcı kuş var. Malezya’da bunların kırk bir çeşidini bulabiliyorsunuz.
** Teleferikle Mat Cincang Dağı’na çıkıp 708 metreden manzarayı seyredin. Aşağıdaki ormanlar ve Andaman Denizi etkileyici.
** Adı kahverengi kartal anlamına gelen Langkawi’de yapabileceklerinizden biri de üç saatlik bir bisiklet turu. Pirinç tarlaları, yağmur ormanları, şelaleler, göller, plajlar ve küçük köyler eşlik edecek turunuza. Bu aynı zamanda
yerel hayatı görmenin en iyi yolu.